« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

21 May

2008

ERGENEKON

21 Mayıs 2008


Türkuaz kapaklı Türkçülüğün Esasları kitabım en mutena köşede mahzun bakıyor. Ergenekon tantanası çıktı çıkalı rengi sanki biraz solar gibi oldu. Uzandım, okşadım, her satırını bildiğim halde bir kere daha okudum.

Türk Milliyetçisi olduğu için yazarı İstanbul'un işgali sonrasında İngiliz sömürgesi Malta'ya sürülen ve milli zafer kazanıldığında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu felsefesini teşkil eden bu değerli kitabı ortaokul ikinci sınıfta seçimle gelen öğrenci teşkilâtı hediye etmişti. Hemen yanında en kadim arkadaşları, ilkokulda harçlığımdan kısarak aldığım resimli Köroğlu, Çakırcalı Mehmet Efe, Cihan Pehlivanı Koca Yusuf romanları. Yıllar ilerledikçe, sayfaları sarardıkça duyduğum sevgi daha da artıyor, oradan oraya göçlere rağmen bugüne kadar gelebilmelerini baba ocağının sabitliğine borçlular. Bizim kuşağa belli belirsiz bir Türklük şuuru, kahramanlık ruhu, okuma alışkanlığı ve zevki kazandıran her sayısını heyecanla takib ettiğimiz Tarkan, Karaoğlan, Kara Murat, Malkoçoğlu mecmuaları o kadar talihli değil, hemen hepsi kaybolup gitmiş.

Aynı rafta zamanla eklenen diğer temel eserler. Milli Doktrin Dokuz Işık, İlmihâl, İslâm Tarihi, Türk Tarihi, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi, Türk Milli Kültürü, Türk İslam Ülküsü, üç farklı nüsha Bozkurtlar, Yolların Sonu, Deli Kurt, Türklüğün Sembolü Bozkurt, Bozkurtların Destanı, Mesele, Ülkü Yolu, Ülkücünün Çilesi, Ülkücüye Notlar, Sancı, Milliyetçilik Hareketleri, Yaratılış ve Türeyiş, Türk Mitolojisi, Türk Destanları, Ergenekon Destanı, Orhun Kitabeleri, Oğuzlar, Dede Korkut, Pembe İncili Kaftan, Safahat, Çile, Kerkük Hoyratları, Kafkas Kartalı Şeyh Şamil ve diğer yüzlercesi. Klasik Ülkücü kitaplığı işte.

Türkçülüğün Esasları'nın ilk sayfasına dolmakalemle şu ibare düşülmüş. "Türklük Ülküsü yolunda başarılarınızın devamı dileğiyle tebrik ederiz. Mutluluklar." Altta mühür ve tarih. "Arifiye Öğretmen Lisesi Öğrenci Teşkilâtı- 29.3.1977"

Kitabın takdim yazısı şöyle. "Bağımsız son Türk devletinin varlık yokluk mücadelesi verdiği şu günlerde Türk Milliyetçiliği, Türk Kültürü, Türk Medeniyeti kavramlarının genç nesillere yeniden aşılanması düşüncesi ile bu eseri neşre karar verdik. Genç Türk Milliyetçilerine faydalı olması dileği ile takdim ederiz."

Kitaba daha sonra muhtemelen lisede büyük fikir adamının şu mısraını düşmüşüm.

"Ergenekon yurdun adı
Börteçine kurdun adı
Dört yüz sene durdun hadi,
Çık ey yüzbin mızrağımız!"

Demek ki otuz küsur sene evvel bağımsız son Türk Devletinin varlık yokluk mücadelesi veriliyormuş. Aynı günlerde, çoğunluğun teveccühünü kazanma becerisini gösteren ve ortaokul seviyesinde başarılı gördüğü öğrencilere Türk Milliyetçiliği aşılayan nitelikte kitaplar hediye etme kabiliyetine sahip Ülkücü bir öğrenci teşkilâtı varmış. Henüz bıyığı terlememiş lise öğrencisi genç yöneticileri insanları tebrik etmek, mutluluklar dilemek nezaketinin yanı sıra Türklük Ülküsü yolunda başarılarının devamını isteyecek şuura ve yüksek kültür seviyesine sahipmiş.

Bu kitaplarla yetişen gençler Ülkücü oldular. Ergenekon sevgisi, Bozkurt sembolü, Türklük gururu, İslam ahlâkı yüreklerine nakşedildi. Türk devletini yıkmak, Türk milletini esir etmek, İslâm'ı yok etmek isteyenlere karşı mücadele eden ağabeylerine omuz verdiler. Gün oldu Ergenekon, Bozkurt, Türk, İslâm, Allah, vatan, millet, bayrak diyenler öldürüldü, dövüldü, sürgün edildi, eziyet gördü. Din alıp satan şarlatan sahtekârların o gün de tuzu kuruydu, bugünde. Tehlike gördüklerinde saklanıverirler, düşmanla işbirliği ederler, Ülkücüler hâkimiyet kurunca asalak gibi peydah olurlardı. Allah'ın izniyle Ergenekon'dan çıkıldı. Sonra tekrar tuzaklar kuruldu, esir düştüler, o günler de geldi geçti.

"Ziya Gökalp idam edilmelidir!" İngiliz Muhibleri Cemiyeti kurucusu Ali Kemal'in Peyam-ı Sabah gazetesinde mütareke dönemindeki başmakalesinin başlığı böyle. TBBM'nin açıldığı 23 Nisan 1920'deki yazısında da, "Kuvvayı milliye serdergeleri. Bu mahlûklar kadar başları ezilmek ister yılanlar tasavvur edilemez. Düşmanlar onlardan bin kere iyidir." diyordu.

Türk Milleti varını yoğunu ortaya koyup İngiliz destekli Yunan'ı defetmiş, hürriyet uğruna savaşan Mustafa Kemal'leri, mahkemelerde, esarette daima başı dik, vakur, mağrur ve mağdur Ziya Gökalp'leri baş tacı etmiştir. Milliyetçileri başı ezilecek yılan olarak gösterdiği için milletin gönlünde daima nefretle hatırlanacak işbirlikçi Ali Kemal'lerin, Ermeni tehciri bahanesiyle Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey ile Urfa Mutasarrıfı Nusret beyi haksız yere asarak şehid eden Nemrut (Kürt) Mustafa'ların akıbeti ise feci ve hazin olmuştur.

Günümüzde her taraf Ali Kemal kaynıyor. Beşir Ayvazoğlu dahi Zaman Gazetesi'nde geçtiğimiz hafta durup dururken Bir Kültür Adamı Olarak Ali Kemal başlıklı bir yazı kaleme aldı. Müstakbel Ali Kemal'lere duyulan öfkeyi azaltıp sempati doğurmak, yazıda derecesi pek de anlaşılmayan kültür adamı yönünü öne çıkarıp hainliğini saklamak için değildir muhakkak.

Türkçüler Turancılar şöyle suçludur, böyle gizli teşkilâttır, bunlar idam edilmelidir. Bunlar da 1944'lerin gözde sloganıydı. Onlar da tabutluklarda işkenceler çektiler, aralarından Başbuğ Alparslan Türkeş çıktı Türk Milletine yeni bir ruh ve heyecan aşıladı. Hain takım bu defa 1970'lerde MHP kapatılsın, Türkeş tutuklansın diye çığlık atıyordu.

Geldik bugünlere. Doksan yıl sonra ülkede değişen fazla bir şey yok. Semiren ve şımaran Ali Kemal nesli ile Gökalp ahfadının mücadelesi bugün de sürüyor. O zamanın Ali Kemal'leri az çok kültürlü ve anlaşıldığı kadarıyla mert hainler imiş, şimdikiler hepten yamyam, sinsi, daha kalleş ve çok daha hain.

Etrafımızı kuşatan kambur cüceler iğrenç kahkahalarla el çırpıp Türk'le alay etmek için her gün bir şey uyduruyorlar. Ne acıdır ki bu ülkenin en büyük gazetelerinde Türkiye'nin nüfusu yüz milyondan az çıkınca 'yüz milyon hayal oldu' diye sevinç manşetleri atılıyor. Türk Tarih Kurumu Başkanı tarihi hakikatleri söyleyince tahrik kurumu başlıklı hain köşe yazıları yayınlanıyor. Marmara İlahiyat Fakültesinin muhterem din âlimleri, misafirperver profesörlerini, Şişli Ergenekon sokağındaki sıradan kaldırım taşlarını Ergenekoncu ilân eden akılsızlar şimdi Bölücübaşı Abdullah Öcalan'ın da Ergenekon üyesi olduğu iddia ediyor.

İt ürür kervan yürür. Yeryüzünde bir tek Türk nefes aldıkça kimse Türk'ü Ergenekon'a hapsedip boğamaz. Demir dağlar mutlaka erir, geçit vermez yalçın kayalar bozkurt rehberliğinde elbette aşılır.

Sessiz sedasız geçiştirilen 3 Mayıs Türkçüler Gününü Türkçüleri temsilen cezaevinde karşılayan Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı emekli Kurmay Albay Fikri Karadağ'a ve diğer suçsuz bazı Türkçü arkadaşlarına buradan en kalbî selâmlar. Fikri Karadağ'a selam verdikleri için çağdışı ve yüz kızartıcı gece baskınlarıyla gözaltına alınıp günlerce sorgulandıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi salıverilen yeri belli, yurdu belli, işi gücü belli vefakâr tanıdıklara geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Albayın geçtiğimiz günlerde belki de teessürden vefat eden ve hür olmadığı için cenazesine katılamadığı amcasına Allah'tan rahmet, ailesine sabırlar diliyorum.

Hemen belirtelim her zerremizle Türkçü olduğumuz, gönlümüz daima Türkçülerden yana olmakla birlikte dün Türk Milliyetçilerine düşmanlık eden bugün de samimiyeti ve niyeti meçhul olan Doğu Perinçek'le, İşçi Partisi'yle, İlhan Selçuk'la katiyen en ufak bir işimiz olmaz. Siyasetleri ile bir dönem bunların takdirini kazanan Ülkücülükten inhiraf etmiş sünepe Türk Milliyetçileri de aynı kategoridedir. Bunların da haksızlığa uğramasını istemeyiz ancak samimi ve yiğit Türkçüler uyanık olmalı, Türkçülüğün sulandırılıp bozulmasına izin verilmemeli, Türkçülük en kâmil manasında Türk İslam Ülkücülüğü çizgisinde anlaşılmalıdır.

Muhterem Albayım, cumartesi günü eski mesai arkadaşınız ülküdaşımız Mustafa Albay'la karşılaştık, çay içtik, kulaklarınızı çınlattık. Üstün kurmaylık meziyetlerinizden, vatanseverliğinizden, milliyetçiliğinizden, yüksek kültürünüzden bahsettik. Ülkücü arkadaşlarımızı ziyaretlerde ayağımız alışıktır aslında ama artık ne mahkûmda ne de cezaevinde asalet kalmadığı için ziyaret şartları hayli zorlaştı, görmeye gelemedik, hakkınızı helal edin, gönlümüz sizinledir. Aynı anda köyümüzde, Süzey Köyünde geleneksel Şeyh Suzî Efendi Hazretlerin Anma ve Keşkek Günü organize edilmişti. Balkanlarda hakkında kitap yazılmış bir Şeyh Suzî Efendi vardır. Bizimkinin de bilinen bir iki menkıbesinin çeşitli varyantlarının derlenmesi ve diğer bilgilerin araştırılarak gün yüzüne çıkarılması lazımdır. Siz Türkçü olduğunuz için içeride mahpussunuz gidemediniz, bizi de Türkçü Ülkücü olduğumuz için dışarıda mahpus etmeye çalışıyorlar, gidemedik. Gönlümüz oradaydı, selamlar gitti selamlar geldi. Bugün köyümüze ait iki sitede fotoğraflarına bakıp hasret giderdik. Emeği geçenlerden Allah razı olsun.

Ülkücülerle birlikte Türk askerine, Türk polisine, Türk emniyet güçlerine kurşun sıkmaktan çekinmeyen yetmişli yıllardaki komünist terör hareketlerini ve anarşizmi masum göstermeye çalışan bazı dizilere inat, Türk devletinin varlık yokluk mücadelesi verdiği o karanlık dönemlerde şehit edilen emniyet mensubu Halil Havakara'nın evlâtları Bakacak mevkiine muhteşem bir bayrak direği diktiler. Ay yıldızlı şanlı bayrağımız dünya durdukça dalgalanmaya ve şehitlerimizin aziz ruhlarını şad edecek kutsal bir buluşma noktası olmaya devam edecektir.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,42 M - Bugn : 35814

ulkucudunya@ulkucudunya.com