« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

11 Mar

2008

ÜSKÜDAR MEYDANI

11 Mart 2008

Akşamları pencerelerinde batan güneşin alevleri raks eden Aziz Üsküdar'ı sabah akşam görebilmek saadeti İstanbul'un yorgunluğunu bir nebze hafifletiyor. Deniz tarafından bakınca evvelâ bir tarafta Mihrimah Sultan Camii, diğer tarafta Yeni Valide Camii, kucağını açmış aşina iki dost gibi karşılar sizi. Meydanda muhteşem III. Ahmed Çeşmesi kudretli zamanları hatırlatır. Az ötede deniz kıyısında şirin bir inci gibi Şemsipaşa Camii serinlik ve huzur verir. Küçük olduğuna bakmayın, büyük usta Sinan'ın eseridir. Hemen ileride Aziz Mahmut Hüdayi Camii maneviyatınızı canlandırır. Yukarılarda yine Sinan imzalı Valide-i Atik Camii'nin silüeti. Daha ötelerde Karacaahmet'in serin servileri…

Asude bir maneviyat iklimidir Üsküdar…

Benimse beşinci vatanım. Baştan beri yolumun hep kesiştiği yer. Göçlerimin ara durağı.

Hergün gazetesi dağıtan Kürşad bıyıklı ağabeyler… Meydanı doldurmayan fakat yüreklerin kürre-i arza taştığı Başbuğ'lu MÇP mitingleri. Meydan taştığı için Yalı Kıraathanesinde çay içmeyi tercih ettiğim ilk Bahçeli mitingi. Şu son sataşmalar danışıklı döğüş değilse görünen o ki her ferdin tekrar meydana çıkması icab edecek.

Aşinalar, ahbaplar, arkadaşlar. Kahveci Baki, balıkçı, turşucu. Ahmet Hoca, Yücel Abi, Mustafa Abi, Rasim Abi…

Dost insan, gönül adamı Yılmaz Bayat'tan sonra kuytu köşede meserretli mangalda hamsi akşamları da mazide kaldı. AKP rüzgarına kapılıp tekrar seçmeyen ahalinin pişmanlığı müşahede ediliyor.

Cumartesi günü yeni MHP ilçe binasının açılışı vardı. Güzel olmuş. İlçe Başkanı sevgili arkadaşımız, değerli Ülküdaşımız Ali Şanalmış ve yönetimini tebrik ederiz.

Güzelim Üsküdar Meydanı üç seneden beri Marmaray Projesi münasebetiyle savaş meydanına dönmüş durumda.

Devasa vinçler, kocaman iş makineleri mütemadiyen bir yerleri kazıyor, kamyonlar durmadan hafriyat taşıyor. Felç olan trafiğin yanında gürültüsü patırtısı, tozu toprağı, çamuru da cabası. Bu çilenin ne zaman biteceğine dair bir emare, bir fikir, bir umut yok. Arkeolojik kalıntılara rastlandığı için zaman zaman inkıtaya uğradığı rivayet edilen kazı çalışmaları günlük hayatın her anını zorlaştırıyor. Çıkan eski taşları sağa sola istif ettiklerine göre rivayet doğrudur. Üsküdar meydanından antik taşlar çıkacağını bilmek için müneccim olmaya yahut arkeoloji ihtisasına gerek yok ki. Ara sıra yeri değiştirilse de çocukluğumdan beri gözüme ilişen şu sevimsiz ve şekilsiz ekmek ısırmış aslan heykelini bir yerlere gömün, bin sene sonra bulanlar arkeoloji müzesinde hususi bölüm tahsis ederler.

Ümraniye minibüsleri Bülbülderesi'ne taşındı. Ümraniye'den gelen belediye otobüsleri Bağlarbaşı'ndan aşağıya inemiyor. O taraf ahalisi perişan.

E5 tarafından Harem üzerinden gelen belediye otobüslerinin de meydana girmesine izin verilmiyor. Sabah işe giden insanlar Şemsipaşa Camii'nden itibaren iskeleye kadar uzunca bir yolu yürümek zorunda kalıyor. Tek şeritli daracık yolun Balaban mevkiinde kaldırım bitiyor. Bilhassa Valide Camii ile müştemilatı hamam arasında arabaların çarpmaması için sabah mahmurluğundan bir an önce kurtulup gözünüzü dört açmanız gerekiyor. Şehirlerarası otobüs yazıhanelerinden iskeleye kadar bariyerlerle tespit edilmiş dar ve çamurlu bir yaya yolundan yürümek zorundasınız. Bu yol sabit değil. İcab ettikçe bu barikatlar kaldırılıp yerleri değiştirilerek yaya ve araç güzergâhı yeniden düzenleniyor. Hülâsa meydan köstebek yuvası gibi, selametle geçebilmek için cambazlık gerekiyor. İki üç haftadır sabahları adım başı bedava gazete dağıtan bir sürü adam türedi, yürümek iyice zorlaştı.

Acaba bu keşmekeşin ilimle, akılla, mantıkla telifi kabul bir tarafı var mı diye bir müddettir dikkatimi yoğunlaştırdım. Neresinden baksanız Müslüman'a gâvur eziyetinden başka bir şey değil. Adeta özellikle düşünülüp azamî seviyede nasıl eziyet edileceğine dair metodlar geliştirilmiş.

Vapur iskelesinin yakınındaki otobüs durağı akşamları miting alanı gibi hıncahınç insanla kaynıyor. Belediye otobüslerinin tarifesi olmadığı için hangi otobüsün ne zaman kalkacağı belli değil. Yorgun argın işten dönüp evlerine kavuşma çabasındaki insanlar, vapurlardan motorlardan indiklerinde durakta saatlerce bekleşiyorlar. Yeni gelenler bekleyenlere otobüslerinin geçip geçmediğini sorarak öğrenmeye çalışıyor. Bazı işlek semtlerin otobüsleri arka arkaya geliyor, ilki tıka basa dolarken, hemen ardındaki bomboş kalkıyor. Ücra mahallelerin her tarafı dökülen otobüsleri ise bazen bir saatte geliyor bazen de hiç uğramıyor.

Çoğu zaman durağın orta yerinde niçin beklediği, nereye gideceği meçhul, sahipsiz bir otobüs balina ölüsünü andıran gövdesiyle çevresinde, sağında, solunda, önünde arkasında fırtınalı bir okyanus gibi çalkalanan müthiş kargaşaya aldırış etmeden yolu kapatıp uzun süre boş boş yatıyor.

Karşıda Selmanipak caddesinden kurtulup burnu meydana yönelen her otobüs yeni bir heyecan dalgasına sebep oluyor. Bütün gözler bir umutla görüş menziline girmesini bekleyip numarasını okumaya çalışıyor. Bazı otobüslerde hiç levha olmuyor, bazen de öndeki levha ile yandaki levhada farklı semt isimleri yazılı oluyor.

Otobüs çeşmenin yanından kıvrılıp pür hava durağa yaklaştığında kalabalık ezilmemek için önce geriye dalgalanıp kaçışıyor, şöyle baştan aşağı alabora olduktan sonra toparlanıp durması muhtemel noktaya doğru hücum ediyor. Fakat nerede duracağını isabetle tayin etmek imkânsız. Her defasında otobüs durağın ilk noktasında duracak gibi görünse de ağır ağır ilerliyor, tam kapı açılacakken önden bir otobüs hareket edince tekrar hızlanıp ulaşabildiği en uç noktaya kadar gidiyor. Zavallı bezgin kalabalık takriben elli altmış metrelik hat boyunca otobüsün peşinden sürükleniyor. Tam bitti derken, mağrur bir edayla ayağa kalkan abus çehreli şoför bir izahat yapmadan kalabalığı yararak iniyor, baraka büroda üç beş bazen on onbeş dakika vakit geçirdikten sonra geri gelip kapıyı açıyor. Hallaç pamuğu gibi atılmış kalabalığın başı sonu karışmış. Durağa henüz gelmiş olanlar koltuklara oturma imkânına kavuşurken uzun süredir bekleyenler ayakta kalıyor.

Ara sıra canından bezen bir vatandaş denk getirebilirse yetkili intibaı veren tıknaz birine uzun süredir otobüsünün gelmediğinden bahisle şikâyet edecek oluyor. Bu sorunun cevabı hiç değişmez, daima aynıdır. "Az önce gitti efendim, görmemiş olmalısınız.'' Vatandaş; yalan mı söylüyoruz, bir saattir burada bekliyorum otobüsüm gelmedi, diye ısrar edecek olursa ilk başta kibar durmaya çalışan pişkin görevli pervasızlaşıp dikleşiyor. Aynı yöne gidecek bir iki kişi daha şikâyeti teyit ederek otobüsün sahiden gelmediğini ispatlarsa görevli bir yolunu bulup ortadan kaybolmaya muvaffak oluyor. Vatandaş, çete kapsamına filan girer korkusuyla daha fazla üstüne gidemiyor, çoluk çocuğuna kazasız belâsız kavuşabilmek için çaresiz beklemeye devam ediyor.

Otobüse güç belâ kapağı attınız, çile bitti mi? Ne gezer. Adım adım ilerleyen meydan trafiğinden çıkmak ayrı bir dert. Yarım saat sonra ikinci durağa ancak varıyorsunuz. Arası üçyüz metre yok. Hele bir de Fıstıkağacı taraflarında kaza olmuşsa yandınız. Bütün Üsküdar durmuş bir saat gibi hareketsizliğe mahkûm olur. Polis gelecek de, zabıt tutacak da, yol açılacak. Kaza olup da öyle büyük hasarlı kaza olma ihtimali zayıf. Hem yokuş yukarı hem de yoğun trafik var. Ya ayna kırılmıştır, ya da küçük bir eziktir. Kendi aralarında helalleşip yola devam edemezler nedense.

Devleti yönetenlerle birlikte insanımızın da her geçen gün problem çözme kabiliyeti azalıyor galiba…


(Okumak lütfunda bulunan değerli dostlar isterlerse yusufyilmazarac24@gmail.com adresinden ulaşabilirler.)

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,41 M - Bugn : 28050

ulkucudunya@ulkucudunya.com