N. YILDIRIM GENÇOSMANOĞLU (Doğ: Ağın- 1929/ Ölüm: İstanbul-1992)
01 Ocak 1970
Türk destan şairi. İlk öğrenimini memleketinde yaptı. Sonra Akçadağ Köy Enstitüsü’nü (Malatya) bitirerek ilkokul öğretmeni oldu. (1947). Elazığ’ın çeşitli köylerinde öğretmen olarak çalıştı. 1964’de ilköğretim müfettişi oldu. Millî Eğitim Bakanlığı merkz teşkilâtında (Yayımlar Genel Müdürlüğü) çalıştı. İstanbul’da Devlet Kitapları Mütedâvil Sermayesi Müdürlüğünde bulundu. Türk Musîkisi Devlet Konservatuvarı (İstanbul) Genel Sekreteri iken emekliye ayrıldı.
Hunlar’dan, Göktürkler’den, Osmanlılar’a ve devrimize kadar Türk tarihinin her merhalesini seven, keyfî tasniflere tâbi tutmaksızın millî tarihimizi bir bütünlük içinde idrak eden ve seven bir anlayıştadır. Türkçü-milliyetçi bir dünya görüşüne sahiptir. Türk ırkının ve milletinin bütün geçmişini kucaklayan, millî kültür mirasımızın destan devirlerinden itibaren bütün unsur ve hatıralarına bağlı, tarih içinde milliyetimizi terkib eden her unsuru aynı şevkle seven, her devri kendine mahsus imajlar içinde fakat aynı heyecanla terennüm eden bir şairdir. Göktürk hanedanından Kür Şad’ın da, Genç Osman’ın da, Anadolu’yu Türkleştiren Müslüman Oğuz kahramanlarının da, malazirt’in de, Söğüt’te, “bir aşiretten cihangir bir imparatorluk çıkaranlar”ın da destanını söyler. “Bozkurtéu da sever, “hilal”i de, Dede Korkut dilinden de konuşur, Türklüğün çağdaş ve aktüel dert ve ızdırapları için de feryad eder, isyan eder. Bir destan şairi sıfatıyla çok tabii olarak birinci derecede ilgi konusu tarihî devirler ve kahramanlardır.
Şiirin klâsik âhenk vasıtaları olan vezin (hece) ve kafiyeye bağlıdır. Çok kuvvetli bir içi âhenkle bütünleşmiş olan vezinli ve kafiyeli msraları, her şeyden önce musikisiyle duyulur. Bunlar sanki istif edilmiş kelimeler değil de gerçekten “kopuzdan ezgiler”dir. Bu ahenk zenginliği, bazılarında yanlış olarak, şairin aruz vezniyle yazdığı intibaını uyandırmıştır. Berrak, arı, duru, tabii, terennüm ettiği tarihi Türk karakteri kadar metin, sağlam, asîl bir Türkçe’si vardır. Türkçe’nin Dede Korkut damarını, Yunus damarını, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Köroğlu, Yahya Kemal ve Atsız damarlarını yakalamıştır. Türü epiktir, fakat üslubu kaba ve kof hamaset üslubu değildir. Mısraları gücünü, ahengi ile birlikte özdeki duyuş ve düşünüş samimiyetinden alır. Kuvvetli destan unsurları, zengin folklor malzemesi ile renklenir. Gençosmanoğlu zamanımızın “destan şairi” denilmeye gerçekten lâyık bir “söz eri”dir.
1992 yılının 21 Ağustos’unda “uçmak”a varmıştır.
Eserleri:
Bozkurtların Ruhu, Kür Şad İhtilaliş Destanı, Malazgirt Destanı, Bozkurtların Destanı, Kopuzdan Ezgiler, Salur Kazan Destanı, Boğaç Han Destanı ve diğerleri.