« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

24 Nis

2007

Farklı bakış

Mahir KAYNAK 01 Ocak 1970

Malatya’da işlenen menfur cinayetler hatta daha önceki benzeri eylemler iki farklı bakış açısını ortaya çıkardı. Hakim görüş ve topluma yön veren etkili medya organları olayın organize bir eylem olmadığını, çevre etkisiyle oluşan bireysel bir eylem olduğunu söylediler. Yani herhangi bir merkez böyle bir operasyon düzenlemiş değil ama gençler, kendi kararlarıyla, böyle bir yolu seçmişlerdi.. * Bir operasyon düzenlendiği zaman bunun bütün aşamalarını planlamak mümkün değildir. Proje ana hatlarıyla belirlenir ve yürütülür ama kontrol edilemeyen bazı yönleri olabilir. Mesela, işgalin başından beri ABD’nin Irak’ı bölme politikası izlediğini, siyasi yapının din ve ırk farklılıklarına dayanılarak belirlendiği söyledim ve eylemin Şiilere yönelik olmasının bu planın bir parçası olduğunu ifade ettim. Bu durumda direnişin ABD’nin kontrolünde yürütüldüğünü kabul etmek gerekiyordu. Ancak bazıları ABD askerlerinin de öldüğünü söyleyerek itiraz ettiler. Böyle bir eylem hazırlandığında tüm katılanlara proje anlatılmaz. Direnişçiler ABD işgaline karşı mücadele ettiğini düşünür ve bu amaçla eylem yaparlar. Hiçbiri sonucun ABD politikalarının gerçekleşmesine yardım edeceğini düşünmez. Bu nedenle operasyonun hedefinde Şiilere saldırmak olsa bile karşılaştıkları ABD askerlerini de öldürürler. Ama genel eğilim bir Şii-Sünni çatışması ekseninde cereyan eder. * Bu gibi operasyonlarda iki şeyi birbirinden kesinlikle ayırmak gerekir. Eyleme katılanların motifleriyle eylemin sonuçları arasında herhangi bir benzerlik olmayabilir hatta sonuçlar eylemcinin amacının tam tersi olarak tezahür edebilir. Bu durumda eylemin niteliğini eylemcinin amacına göre mi yoksa varılan sonuca göre mi değerlendireceğiz? * Türkiye’de çoğunlukla bir eylemin niteliği eylemcinin beyanlarına ve ideolojik profiline göre değerlendirilir. Ben bu yolu hiç kullanmam ve varılacak muhtemel sonucun eylemin kaynağını ve asıl amacını belirlediğini düşünürüm. Bu nedenle 1980 öncesindeki anarşide en küçük bir sol izi olmadığını ve amacın bir askeri darbenin yolunu açmak olduğunu, sol söylemlere rağmen hareketin Batı kaynaklı olduğunu ifade ettim. Genel eğilim olaylara ve rol alan kişilere bakarak olayın niteliğini belirlemek biçimindedir. Mesela aktörler dinci eğilimde ise bunun irtica, laik ise bunun aksi bir amaca yönelik olduğu düşünülür. Oysa dini bir hareket, objektif olarak değerlendirildiğinde, karşı tarafın etkisini artırmakla sonuçlanacaksa, projenin laik, rol oynayanların dinci olduğunu söylerim. Oysa, böyle bir durumda, genel değerlendirme, dinci bir kalkışmanın olduğu ama başarısızlıkla sonuçlandığı biçimindedir. * Son zamanlarda dini ya da milli motiflerle işlenen cinayetler, bana göre, bir merkezin yürüttüğü eylemlerdir ve asıl amacı Türkiye’nin kendi soyundan gelmeyen, aynı dini benimsemeyen kimselere müsamahasız olduğu izlenimini yaratmaktır. Bu, soykırım iddialarıyla desteklenmekte ve geçmişte de sabıkalı olduğumuz söylenmektedir. Bunlar dünya siyasetinin hamleleridir ve sadece bu açıdan bir anlam taşımaktadır.

Ziyaret -> Toplam : 119,60 M - Bugn : 87757

ulkucudunya@ulkucudunya.com