« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

18 Tem

2010

Lazlar ve Kürtler / Kamil Yeşil

01 Ocak 1970

Şark sorunundan bahseden kişiler "yıllarca Kürt gerçeği inkâr edildi" derler. Bu kişilerin öncelikle kastettiği dönem 1923 sonrası dönemdir. Çünkü Osmanlı Mebuslar Meclisi'nde "Kürdistan" ve "Lazistan" mebusları vardı. Hatta Birinci Meclis'e ait elimde bulunan bir albüm, beş tane "Lazistan Mebusu"nun adını ve fotoğrafını yayımlıyor: Lazistan Mebusu Es'ad Bey, Lazistan Mebusu Dr. Abidin Bey, Lazistan Mebusu Ziya Hurşid Bey, Lazistan Mebusu Osman Bey ve Lazistan Mebusu Necati Bey.



İsmet Özel, "Osmanlı'nın ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında bölgeye Kürdistan ve Lazistan adının verilmesinin sebebi, bu bölge halkının Müslüman olmasıdır; eğer bu isimler verilmemiş olsaydı, birine Ermenistan diğerine Pontus-Rum demek durumunda kalacaktık ki, bu fetih öncesi bir durumu düşündürür" der. Birinci Meclis'te durum bu iken, Cumhuriyet'in ilk Türkçe Sözlük'ünde durum ne pekiyi? İbrahim Nemci Dilmen, Lenguistik Kolbaşısı Maraş Saylavı Hasan Reşit Tankut, Ordu Saylavı Prof. Ali Canip Yöntem, Gaziantep Saylavı Dr. Mehmet Ali Ağakay, Maarif Vekili Hasan Ali Yücel'in de destek ve katkıları ile hazırlanan Türkçe Sözlük'ün birinci baskısında Kürt maddesi için bakın ne deniyor? "Kürt: Çoğu dillerini değiştirmiş Türklerden ibaret olup bozuk bir Farsça konuşan ve Türkiye, Irak ve İran'da yaşayan bir topluluk adı ve bu topluluktan olan kimse." Dönemin Cumhurreisi İsmet İnönü'ye sunulan sözlükte bunlar yazılı. Yıl 1944. Bu ifadeye bakarsak Demirel'in "Kürt realitesini tanıyoruz" dediği olgunun 1940'lı yıllarda inkâr edildiğini görüyoruz. Pekiyi, 1940'lı yıllarda sadece Kürt realitesi mi inkâr edilmiş? İncelemeye devam edelim aynı sözlükten: "Laz: Kafkasya uruklarından birinin adı ise de vaktiyle yanlış olarak Trabzon'un doğusunda oturan denizcilere denmiştir." Üşenmedim, sözlüğün 1959, ikinci baskısına baktım, aynı tarifler yer alıyor.



Kadir Mısıroğlu, Türkçe Sözlük'teki bilgiyi doğruluyor ve Lazların Kafkaslardan gelen Lezgiler olduğunu ve Lezgilerin eski Türk kavimlerinden olduğunu söylüyor. Karadeniz'i tanımayan kişilerin, galat-ı meşhur olarak bütün Karadeniz halkı için kullandığı Laz tanımının Pazar, Ardeşen, Fındıklı ve Hopa gibi ilçelerde yaşadığını ve onlar için kullanılması gerektiğini de belirtiyor yazar. El-hak biz de böyle biliriz.



Pekiyi, aynı görmezden gelme ve yok sayma olayı Lazlar için de söz konusu mu? Evet. Eğer bir Kürtçe, Kürt kültürü varsa; bir Lazca ve Laz kültürü de var. Televizyon ve radyolardaki Laz şarkılar, Lazca Sözlük'ü duymayan yoktur herhalde. Pekiyi, bu böyle de niçin Lazlarda bir ayrımcılık yok? Bunun en önemli sebebi dindir, yani İslam kardeşliği ve şuuru. İsmet Özel'i doğrulayan bir olay söyleyeceğim burada. Hani, İsmet Özel, "Türklük aslında Müslümanlık demektir, Müslüman olmayan kişiler Türk değildir" diyor ya. İşte tam bunu söylüyor olayımız. Laz bir aile dostum "Muçere, Vorsi" diye ağzını açtığında



"Tamam, sen Laz'sın?" diye yükleniriz; o da her defasında "Elhamdülillah Türküm" der ve ilave eder: "Ben Laz olduğumu sizinle konuştuğumda hatırlıyorum, yani siz özel olarak hatırlatıyorsunuz benim Laz olduğumu, oysa ben Türk'üm, bu zamana kadar kendimi hep Türk olarak gördüm ve Türk hissettim." "Bizim sadece dilimiz değişik, ama biz Türk'üz" diyor. Bu ifadeyi de "Türk" eşittir "Müslüman" anlamında kullanıyor. İsmet Özel de bunu söylüyor zaten.



Kürtler için "Lazların deniz görmemişi" veya Lazlar için "Kürtlerin deniz görmüşü" diye bir söz var. Bu söz, bu iki kültürün birbirine ne kadar yakın olduğunu veya farkın ne kadar az olduğunu anlatıyor. Ama her ikisinin "dilleri" farklı da olsa (Türk=Müslüman) oldukları bir gerçek ki, Lozan Antlaşması da bunun resmi bir belgesidir.



Bütün bu açıklamalardan sonra sormalıyız: Pekiyi, Lazlarda görülen bu büyük aidiyet duygusu bazı Kürtlerde niye yok? Bunun altında Lazlara sağlanan bir ekonomik ayrıcalık aramayın, çünkü yok. Özel bir muamele de yok. Ne var? İslam kültürünün bağlayıcılığı ve din kardeşliği. Ta, Osmanlı'dan başlayarak, Doğu'da ve Güneydoğu'da şu kadar âlim, şu kadar medrese olmasına rağmen bunun sağlanamamış olmasını nasıl izah etmek lazım? Bunun cevabı açık. Şark halkı da Müslüman ve ayrılık düşüncesi onlarda yok zaten. Ya kimde var? İslam'dan nasibi olmayan, dinden uzak kültür üzerine kurulan bir terör örgütü ve onun etkisinde kalanlarda. Öyle anlaşılıyor ki ayrımcılığı besleyen en önemli etken dinden uzaklaşma olmuş.



Söz buraya gelmişken, sözü Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı'ya getirmemek olmaz.



Sayın Başkan, Lazların bu durumunu örnek göstererek bir çözüm önerisi getirebilirdi veya en azından "Biz Türk milleti olarak geçmişte Kürtlerden kız aldık, onlara kız verdik; birbirimizle kaynaştık; bunun toplumsal bir proje olarak tekrar canlandırılması lazım, gene oğlumuza Kürt gelin alalım, kızımıza Kürt damat seçelim, Kürtlerin de böyle yapması için gönüllü teşekküller kuralım. Hem din kardeşliğini hem kültürel çoğulculuğu sağlayalım" filan diyeceğine kaş yapayım derken göz çıkardı. Durum budur.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,85 M - Bugn : 17462

ulkucudunya@ulkucudunya.com