« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

30 Oca

2007

Abdi İpekçi

İlhan SELÇUK- 3 Şubat 1979 01 Ocak 1970

“Abdi İpekçi’ye dönük anılarım, Hukuk Fakültesi öğrencilik yıllarıma değin uzanıyor.
Kimi insan mesleğini çok zor bulur; kimi insan aramadan kendisini mesleğinin içinde bulur. Abdi, öğrenciyken gazeteciydi. Basın tutkusu, lise sıralarında başlamıştı. Çekirdekten yetişmeydi. Bir zamanlar elden-ele dolaşan Kırmızı-Beyaz spor dergisinde karikatürleri yayınlanırdı. Gazeteciliği karikatürcülüğünden, yazarlığı gazeteciliğinden sonra gelir.
1950’lerin başında, sınır-dışına taşmış bir iş-adamı (Halide Edip Törehan) Yeni İstanbul gazetesini çıkarmıştı. Benim de bir ara çalıştığım bu gazetede, Abdi gece sekreteriydi. Sonra akşamları çıkan Ekspres’e geçti; oradan da Milliyet’e. Sanırım Babıali’de en genç yayın müdürü olan kişi Abdi İpekçi’dir. Milliyet’in kurucusu Ali Naci Karacan gazetesini yeniden oluştururken gençlik aşısından yararlanmak istiyordu. Bir tarafta Peyami Safa’nın bacak-bacak üstüne attığı, bir köşesinde Refii Cevat Ulunay’ın bağdaş kurduğu Milliyet’te karikatürist Turhan Selçuk, Yazı işleri Müdürü Abdi İpekçi’ydi. Gazetenin spor sayfasında barut gibi gençler vardı.

Abdi, Milliyet’le birlikte gelişti.

Karikatürden ve spor sekreterliğinden yetişen Abdi İpekçi’nin sayfa düzenlemesinde ve magazin gazeteciliğinde yeteneği vardı. Ama siyasal gazeteciliğe yönelişi Çetin Altan’ın 1958’de Milliyet’e girmesiyle başlar. 1960’a doğru yeni bir gebeliğin sancılarını çeken Türkiye’de, Abdi, gazetecilik tutkusuyla yoğun siyasal yaşamın içine daldı. 27 Mayıs Devrimi’nden sonra özgürlüğe açılan toplumda Yön dergisinin devrimci etkisi unutulamaz. Bu gün konuşulan ve tartışılan çoğu konuyu gündeme getiren Yön dergisidir. Abdi İpekçi, bu derginin hazırlık kadrosundaydı. İlk sayısının mizanpajı onun elinden çıkmıştır. Hazırladığı ilk sayıların sayfalarını bağlamak için mürettiphanenin çinko masaları üstünde terleyen Abdi’nin çabaları bugünkü gibi gözümün önünde.

O günlerden sonra İpekçi, gazetecilik serüveninin yeni bir aşamasına girdi. Milliyet’in ilk sayfasındaki “Durum” yazılarına imzasız başladı. Her geçen gün Abdi’nin ustalık ve yeteneklerini geliştiriyordu. Sermaye ile emek çatışmasının hızlandığı toplumda siyasal çalkantılar yoğunlaşıyordu. Abdi, artık deneyimleri güçlü ve kalemi titiz bir usta olarak ününü duyurmuştu. Dengeci kişiliği, her türlü siyasal çevreyle ilişkiler kurabilmesini kolaylaştırıyor, çeşitli kapıları açarak gazetecilik işlerini sürdürebiliyordu. Siyasal hırsı yoktu Abdi’nin ama gazetecilik tutkusu sonsuzdu.

Kişisel ilişkilerinde yumuşak, az konuşan, iddiacı gibi görünmeyen Abdi İpekçi, kendi iç-dünyasında kendisini dengeleyen adamdı. Gazeteciliğini uluslar-arası ilişkilerde sürdürmesini bilmiştir. Bu alandaki ilişkilerini de gün geçtikçe zenginleştirdi. “Akıllı sermaye” ile “ılımlı emek” arasında bir köprü kurmaya çalıştı. Abdi, tüm ömründe dengenin adamı olmuştur. Her türlü sosyal güç arasında uzlaşmadan yanaydı. “İtidal” öğütlerdi yazılarında bıkmadan ve usanmadan…

Acaba bunun için mi “kurban” seçildi?

Abdi İpekçi’nin kurban seçilmesindeki “ince hesap” ölümünden duyduğumuz bunca acı içinde bile bizi düşündürmelidir. Şimdiye dek arkadaşlarımla birlikte yüzlerce kez yazdığımız şeyleri yinelemekten sakınıyorum. Kuşkusuz, CIA yöntemlerini, David Galula’nın kitabını, gizli istihbarata sızmış güçlerin stratejisini artık okurlarımız da öğrendiler. MİT, Emniyet örgütü ve benzer devlet kurumlarına işlerlik kazandırılmadan terörün hakkından gelinemeyeceğini sokaktaki yurttaş da anladı. Teker-teker cinayetlerin peşinde koşmanın boşuna olduğu ve “karar merkezleri”nin ele geçirilmesi gereği meydanda.

Bunları yinelemekte bir anlam yok.

Abdi’nin ölümü öylesine anlamlı ve öylesine anlamsız ki başka hiçbir olay kapalı gözlere bunca etkili ameliyata girişemez. Eğer bu “operasyon” da gerçeği görmemizi sağlamazsa, diyeceğimiz ne olabilir?..”

Halim Kaya

26 Kas 2024

Süleyman Eryiğit’in yazdıklarından daha önce hiçbir yazısını okumadım. Mümtaz Turhan, Sabri F. Ülgener, Ömer Lütfü Barkan, Mehmet Genç gibi hocaları okuyup Osmanlının geri kalışının sebepleriyle ilgilenmeye başladığımdan ve özellikle de Mehmet Genç’in iki ciltlik “Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi” adlı kitabını okuduktan sonra “Osmanlı ve Kapitalizm” konusu daha dikkatimi çekmeye başladı.

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

26 Kas 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Eki 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 129,08 M - Bugn : 43627

ulkucudunya@ulkucudunya.com