« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

01 Nis

2024

Ahmet Vefik Paşa

19.10.1813 – 02.04.1891 01 Ocak 1970

Ahmet Vefik Paşa, 19 Ekim 1813 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Hariciye Nezareti memurlarından Mehmet Ruhittin Efendi'nin oğludur. Dedesi Yahya Naci Efendi, Müslüman Osmanlı memurlara yabancı dil öğretmek için kurulan ve devletin yıkılışına kadar varlığını devam ettiren Tercüme Odası’nın ilk müslüman çevirmenidir. Babası da Fransızca bilirdi ve çevirmenlik yapmış, Tercüme Odası’nda çalışmış bir kişiydi. Türk edebiyatının büyük şairlerinden Abdülhak Hamid Tarhan’ın babası Hayrullah Efendi ile de kardeş çocuğu olan Ahmet Vefik Paşa’nın yetiştiği aile çevresi onu dil öğrenmeye, çevirmenlik yapmaya yöneltmiştir.
İstanbul’da başladığı eğitimini 1831 yılında babasının görevi sebebiyle gittiği Paris’te dönemin gözde okullarından Saint Louis Le Grand Lisesi’nde bitirdi. Babası, Paris’e elçi olarak atanan Koca Mustafa Reşid Paşa’nın tercümanlığını yapmaktaydı. Kendisi de Paris’te bulunduğu süre içinde Fransızca’yı anadili gibi öğrendi. Fransızca’nın yanı sıra İtalyanca, Yunanca ve Latince de öğrendi. Saint Louis Le Grand Lisesi’nde okurken tiyatro yazarı Alexandre Dumas ile arkadaş oldu.
1837 yılında İstanbul’a döndü. Tercüme odasına alındı. 1840 yılında elçilik katibi göreviyle Londra’ya gitti ve İngilizceyi de orada öğrendi.
İki sene sonra Sırbistan, İzmir, Eflak ve Boğdan’da geçici ve özel görevler yaptı. Bu arada İstanbul’a döndükçe aşaması yükseltilerek Tercüme Odası’na atandı.
Kısa zaman pasaport dairesinde müdürlük yaptı. Sonra uyrukluk işlerini çözmek ve sonuçlandırmak için İzmir’e gönderildi. 1845 yılında İzmir’den dönünce görevi yükseltilerek “Tercüme Odası Mümeyyiz’i”, 1847’de “mütercim-i evvel” (başçevirmen) oldu. 1847’de devletin ilk resmi salnamesinin hazırlanması işi kendisine verildi
Ahmet Vefik Paşa, Türkçülük hareketinin öncülerindendir İki defa Maarif Nazırlığı (Eğitim Bakanı) yaptı; ilk Osmanlı Meclis-i Mebusan'ında İstanbul vekili olarak görev aldı ve başkanlığı üstlendi; 4 Şubat 1878 - 18 Nisan 1878 ve 1 Aralık 1882 -3 Aralık 1882 tarihleri arasında iki defa Başvekillik (Sadrazamlık, Başbakanlık) görevine getirildi.
1849 yılında mütercim-i evvel rütbesinin yanı sıra başmümeyyizlik rütbesini aldı. Aynı sene Reşit Paşa tarafından kendisine Aydın’da bir çiftlik hediye edilen ünlü Fransız şair Alphonse de Lamartine’in rehberliği ile görevlendirildi, onunla bir buçuk ay geçirdi.
1851 yılında pek çok konudaki derin bilgisi sebebiyle, diğer resmi görevlerinin yanı sıra, yeni kurulan Encümen-i Daniş adlı bilim kuruluna üye seçildi ve bu üyeliğin gerektirdiği çalışmaların içinde bulundu. Bu görevinin hemen ardından aynı sene 1851 yılında Tahran’a elçi olarak atandı ve dört yıl bu görevi devam ettirdi. Tahran’da elçilik binasını Osmanlı Devleti toprağı olarak ilan edip bayrak çektiren Ahmet Vefik Paşa, elçilik binalarına bayrak asma adetini getiren kişi oldu.
Ahmet Vefik Paşa, tüm gittiği yabancı yerlerin dili ve kültürlerini öğrendiği gibi İran’da Fars dilini ve İran tarihinin kökenlerini öğrendi; bu ülkenin edebiyat, felsefe ve din konuları ile de yakından ilgilendi. Tahran’da doğu dillerini incelemesi ve dillerin tarihsel gelişimine kafa yorması onu Osmanlıca’nın Farsça ve Arapça’nın etkisinden kurtarılması düşüncesine sevketti.
Küçük yaşlardan beri kendisini koruyan Koca Mustafa Reşid Paşa’nın I. Abdülmecit’e sadrazam olması ile önemli görevlere getirilen Ahmet Vefik Paşa, 1855'de “Meclis-i Valay-i Ahkam-ı Adliye” üyeliği , 1857 yılında “Deavi Nazırlığı” , 1860 yılında Paris elçiliği yaptı.
1862 yılında Paris elçiliği görevinden İstanbul’a döndükten sonra 1862’de Darülfünun’da Hikmet-i Tarih (Tarih Felsefesi) hocası görevi verildi. 29 Mayıs 1862 yılında Padişah Abdülaziz tarafından Divan-ı Muhasebat Reisliğine tayin edilen Ahmet Vefik Paşa bugünkü adıyla Sayıştay'ın ilk başkanlığını yaptı.
Aynı yıl içinde 1862’de Bursa’da Evkaf Nâzırı oldu. Köklü girişimleri birçoklarının menfaatine dokunduğundan, hakkında dedikodular çıkartıldı. 1864 yılında halkın şikayetleri üzerine Bursa’daki görevinden alınarak senelerce resmi bir görev verilmedi
Evkaf Nazırlığı görevi sırasında çeşitli zelzelelerde, özellikle de 1855 depreminde hasar görmüş ve o güne kadar onarım görmemiş Osmanlı yapılarını tamir ettirdi. Daha sonra 1879-1882 tarihleri arasında Bursa valisi olarak görev yaptı. Valiliği sırasında Bursa yolları ve caddelerini Paris belediye başkanı George Euègene Haaussmann’dan esinlenerek yaptırdı. Bursa’da zarar görmüş pek çok önemli anıtın onarımı şehre getirttiği Fransız mimar Leon Parvillee tarafından gerçekleştirildi. Ayrıca şehre Hükümet Konağı, Memleket Hastanesi, Belediye Binası, Tiyatro binası yaptırdı.
Bursa’da yaptırdığı tiyatro binasında tercüme adaptasyonunu yaptığı Moliereeserlerinin sahneye konulmasını sağladı; İstanbul’da yıktırılan Gedikpaşa Tiyatrosu’nun oyuncularını himayesine alarak Bursa’ya getirtti; sahnelenecek oyunların dekorundan provalarına kadar her şeyiyle ilgilendi. Ahmet Vefik Paşa’nın kurduğu bu tiyatro, İstanbul dışında Anadolu’da kurulan ilk tiyatro idi.
Darülfünun hocalığı sırasında “Şecere-i Türkiye”' (Türklerin soy kütüğü) adlı eseri Çağatay Türkçesi'nden İstanbul Türkçesi'ne çevirdi; Türklerin tarihinin Osmanlı tarihi ile başlamadığını savundu. Ayrıca “Lehçe-i Osmani” (Osmanlı lehçesi) ve Türk lugati hazırlayacak değişik Türk lehçelerinin varlığını gösterdi.
1864 yılında Bursa’daki Evkaf Nâzırı görevinden alındıktan sonra Rumelihisarı’ndaki köşk ve yalısına çekildi. Maddi açıdan sıkıntılı yedi sene geçirdi. Okudu, yazdı, çeviri ve adaptasyonlar yaptı: Fezleke-i Tarih-i Osmanî ile Türkî Durub-ı emsal adlı dil ve folklor çalışması, kimi çeviri ve adaptasyonları bu evrenin yapıtlarıdır. Görevsizliği Âlî Paşa’nın ölümüne kadar devam etti. Rüsumat emini oldu ise de keyfi- karakuşi yönetim anlayışı nedeniyle birkaç aylık sürelerle o görevden ötekine gönderildi. Sadaret Müsteşarlığı, Maarif Nazırlığı, Şura-yı Devlet azalığı yaptı
1872 yılında birinci defa olarak Maarif Nâzırı olarak atandı ama 6 ay sonra 1873 tarihinde görevden alındı. Eğitimin yaygınlaşması ve köylere mektep açılması için çalıştı. 1876’da Petersburg Bilim Akademisi’ne üye seçildiği için Petersburg’a gitti. Lehçe-i Osmanî adlı eserini ortaya çıkarmasında, ona Türk lehçelerini inceleme fırsatı veren bu seyahat etkili olmuştur.
18 Mart 1877 tarihinde çalışmalarına başlayan ilk Meclis-i Mebusan’ın İstanbul üyesi olarak seçilen Ahmet Vefik Paşa, Mebusan'ın başkanlığını yaptı. Oturumları diktatörce idare ettiği yolunda eleştirilere uğradı. 3 ay sonra meclis tatile girince üç ay sürecek Edirne valiliğine atandı. Kısa bir süre Edirne Valiliği yaptı.
1878 yılında tekrar Maarif Nazırı, daha sonra da sadrazam oldu ve yüzyıllardır kullanılan “sadrazam” sözcüğünü “başvekil” olarak değiştirdi. Bu göreve geldiği sırada imparatorluk, 93 Harbi’nden yenik çıkmıştı. Rusya ile yapılan ağır anlaşma koşullarını hafifletmek için çalıştı ve donanmanın teslimini önledi. Abdülhamit II’yi hal edeceği yönündeki bir jurnal nedeniyle 18 Nisan 1878 gtarihinde görevinden azledildi. Daha sonra 4 Şubat 1879’da Bursa Valiliği’ne atandı ve 4 Şubat 1879-16 Ekim 1882 tarihleri arasında Bursa valisi olarak görev yaptı.
1882 yılında Bursa valiliği görevinden alınarak Abdülhamit II tarafından başvekillik makamına yeniden başvekil atandı ama 3 gün sonra görevden alındı ve bir daha kendisine resmi bir görev verilmedi.
Ahmet Vefik Paşa, bu olaydan sonra vefatına kadar Rumelihisarı’ndaki evinde ilmi ve edebi çalışmalar yaptı. Oluşturduğu kütüphane, “İstanbul’un en zengin kütüphanesi” olarak tanındı.
16 dil bilen bir bilim adamı olan Ahmet Vefik Paşa, ilk Türkçe sözlüklerden birisi olan “Lehçe-i Osmani”’nin de yazarıdır.
Ahmet Vefik Paşa, evli idi ve Fahrünnisa adında kızı vardı.
Ahmet Vefik Paşa, 2 Nisan 1891 tarihinde İstanbul’da 78 yaşında hayatını kaybetti.
Kitapları :
Fezleke-i Tarih-i Osmani (Kısa Osmanlı Tarihi)
Hikmet-i Tarih (Tarih Felsefesi)
Lehçe-i Osmani (bu sözlüğünde Türkçe sözcüklerle dilimizde kullanılmakta olan yabancı sözcükleri ayrı ayrı toplamıştır; ayrıca bu sözlükte " Türk " sözcüğünün açıklanmasında Osmanlıların büyük Türk milletinin bir parçası olduğunu ortaya koymuştur.)
Şecere-i Türki (Çağataycadan Anadolu Türkçesine aktarma)
Müntahabat-I Durub-I Emsal (Türk atasözlerini toplayıp derlediği bir atasözü sözlüğüdür)
Tercümeleri:
Hernani (Victor Hugo)
Micromega’nın Felsefe Hikayesi (Voltaire)
Telemak (Fenelon)
Gil Blas Santillani’nin Sergüzeşti (Alain René Le Sage)
Adaptasyon:
Azarya (L. Avare),
Yorgaki Dandini (Georges Dandin),
Zoraki Tabib,
Dekbazlık,
Tabib-i Aşk.
Çeviri Oyunları:
Adamcıl,
Tartüff,
Kadınlar Mektebi,
Kocalar Mektebi,
Savruk,
Okumuş Kadınlar,
İnfial-i Aşk,
Don Civani,
DuduKuşları,
Hernani (Victor Hugo),
Arslan Avcıları yahud Hak Yerini Bulur (L. Thiboust-E. Lehmonn)
Şecere-İ Türk (Ebulgazi Bahadır Han'ın eserinin Osmanlıcayaçevirisidir.)
Manzum Çeviri :
Adamcıl (komedi; Moliere)
Savruk (komedi; Moliere)
Tartüf (komedi; Moliere)
Don Civani (komedi; Moliere)
Dudu Kuşları (komedi; Moliere)
İnfial-İ Aşk (komedi; Moliere)
Kadınlar Mektebi (komedi; Moliere)
Kocalar Mektebi (komedi; Moliere)
Okumuş Kadınlar (komedi; Moliere)
Azarya (komedi; Moliere)
Dekbazlık (komedi; Moliere)
Merakî (komedi; Moliere)
Tabib-İ Aşk (komedi; Moliere)
Yorgaki Dandini (komedi; Moliere)
Zor Nikâhı (komedi; Moliere)
Zoraki Tabib (komedi; Moliere)

Ziyaret -> Toplam : 123,28 M - Bugn : 192318

ulkucudunya@ulkucudunya.com