« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

01 Nis

2024

Gazi Osman Paşa

1832 – 05.04.1900 01 Ocak 1970

Asıl adı Osman Nuri'dir. Gazi Osman Paşa, 1832 yılında Tokat’da doğdu. Babası, istanbul kereste gümrüğünde katip olan Mehmed Efendi, annesi Şakire Hatun'dur. Ailenin tek erkek çocuğu olan Osman, henüz 7-8 yaşlarındayken ailesiyle birlikte İstanbul'a babasının yanına gitti. Önce Beşiktaş Askeri Rüşdiyesi’ne, daha sonra 1844’te dayısının ders nazırı bulunduğu askeri idadiye yazıldı. Buradaki 5 yıllık tahsisinin ardından Mekteb-i Harbiye’ye girdi ve 1853 yılında mülazım-ı sani rütbesiyle okuldan mezun oldu.

Gazi Osman Paşa, Erkanıharp sınıfına kaydolduysa da Kırım Savaşı'nın çıkması üzerine Rumeli’deki orduya sevkedildi. Savaşta gösterdiği yararlılık ve kahramanlık dolayısıyla rutbesi 21 Mart 1855 tarihinde mülazım-ı evveliğe (Üsteğmen) yükseltildi.

Kırım Savaşı sona erince İstanbul’a dönerek erkanıharp sınıfına devam etti. Daha sonra kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. 1859 yılında Osmanlı ülkesinin nüfus sayımı ile kadastro usulünde haritasının çizilmesinin kararlaştırılması üzerine bu hizmete askeri temsilci olarak tayin edildi ve iki yıl bu vazifede kaldı. 1861'de Rumeli Ordusu’nda görev yaptıktan sonra Suriye’de başlayan Yusuf Kerem ayaklanması sebebiyle Cebelilübnan’a gönderildi.

1866 yılında Girit’te baş gösteren Rum isyanı dolayısıyla bölgeye yollandı. Adı geniş ölçüde ilk defa bu hareket sırasında gösterdiği gayret ve fedakarlık sayesinde duyuldu. Özellikle Serdarıekrem Ömer Paşa’nın takdirini kazandı. Bu dönemde rütbesi miralaylığa (Albay) yükseltildi ve kendisine üçüncü dereceden Mecidiye nişanı verildi.

1868'de gönderildiği Yemen’deki başarıları ile Mirliva (Tuğgeneral) rütbesine terfi edildi. Yemen'in havasına alışamayan Osman Paşa hastalandığı için 1871 yılında istanbul’a döndü. Birkaç aylık hava değişiminden sonra Üçüncü Ordu’nun redif livalığına tayin edildi. Bir süre ordu merkezi olan Manastır’da kaldı.

1873 yılında Yenipazar Tümeni kumandanlığına getirildi ve kendisine feriklik (Tümgeneral) rütbesi verildi. Ardından İstanbul Merkez Kumandanlığı’na atanan Osman Paşa, görevde kısa bir süre kaldıktan sonra önce Arnavutluk’ta bulunan İşkodra kumandanlığına, oradan da Bosna kumandanlığına gönderildi.

Bosna Valisi Derviş Paşa ile aralarının açılması üzerine 1875 yılında merkezi Erzurum olan dördüncü Ordu Erkanıharp Başkanlığı’na tayin edildiyse de Balkanlar’ın tam bir kargaşa içinde bulunması nedeniyle aynı yıl Niş’e gönderildi. Ardından boşalan Vidin kumandanlığına getirildi.

Sırp Prensi Milan’ın 2 Temmuz 1876 tarihinde Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmesi sırasında Rus generallerinin kumanda ettiği Sırp ordusunu bozguna uğrattı. Asıl şöhretini burada elde ettiği zaferlerle kazandı. Kendisine ikinci rütbeden Mecidiye nişanı ile 1876 yılında müşirlik (Mareşal) rütbesi verildi.

24 Nisan 1872 tarihinde Ruslar Osmanlı Devletine savaş ilan ettikleri sırada Osman Paşa Vidin’deki Garp Ordusu kuvvetleri kumandanlığında bulunuyordu. Kendisine verilen emir üzerine Vidin’den 25.000 kişilik kolordusu ile 7 Temmuz 1877 tarihinde Plevne’ye ulaştı. Osman Paşa hiçbir savunma tesisi bulunmayan Plevne’yi çepeçevre kazdırdığı siperler ve toprak tabyalarla kuvvetli bir savunma merkezi haline getirdi. Bu döneme kadar görülmemiş bu savunma düzeni Osman Paşa’ya askeri tarihte önemli bir yer kazandırdı.

Ruslar’’ın buraya yönelik olarak 8 Temmuz 1877’de Alman asıllı General Schilder kumandasında başlattıkları saldırılara 60 bin kişilik Osmanlı silahlı gücü giderek sayıları 250 bine ulaşan Rus-Rumen silahlı gücüne karşı koydu, I. Plevne Muharebesi olarak tarihe geçen bu kanlı çarpışma,1877-1878 Osmanlı-Rus savaşlarında Ruslar’ın Rumeli cephesinde yedikleri ilk darbe oldu.

Takviye alan Rus kuvvetleri Plevne üzerine 18 Temmuz 1877 tarihinde ikinci defa taarruzda bulundular. Fakat 26 saat süren bu savaşta gösterilen direniş ve karşı saldırı sonucu Ruslar bir defa daha bozguna uğradı.

Rumenler’in de savaşa katılmasını sağlayan Ruslar, 7-11 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen III. Plevne Muharebesi’nde de başarı kazanamadı. Bu zafer üzerine Osman Paşa’ya gazilik unvanı verildi.

Birbiri ardınca başarısızlığa uğrayan Ruslar ise Plevne’yi 13 Eylül’de kuşatma altına aldılar. Uzun süren bu kuşatma sırasında mühimmat ve yiyecek sıkıntısı çekmeye başlayan kale müdafileri huruç hareketinde (yararak dışarı çıkma) bulunmaya karar verdi. 10 Aralık sabahı 40.000 kişiden oluşan ordusunu iki kısma ayıran Osman Paşa, Vid suyunu geçmeye çalıştığı sırada Rus-Rumen topçularının ateşi sonucu bir şarapnel parçasıyla yaralandı. Erkanıharp zabitlerinin yapılabilecek daha fazla bir şeyin olmadığını belirtmeleri üzerine de teslim olmak zorunda kaldı. Bir süre Bugot, Bükreş, Harkof ve Rusya’da esir hayatı yaşadı.

Rus çarı tarafından kendisine kahramanlığını takdir amacıyla çifte kartal nişanı verildi. İstanbul’a dönüşü için Abdülhamit II, Serasker Müşir Rauf Paşa’yı yâver-i ekremilik ve fevkalâde büyük elçilik pâyeleriyle Petersburg’a gönderdi. İçinde Gazi Osman Paşa’nın da bulunduğu heyetin İstanbul’a gelişi büyük bir törenle kutlandı.

Gazi Osman Paşa, 14 Mart 1878 tarihinde Hassa Ordusu müşavirliğine getirildi. 5 Kasım 1878'de Mabeyn müşiri oldu ve ölünceye kadar bu görevde kaldı. Hatta ölümünden sonra bile yerine başka bir atama yapılmadı.

1878-1885 yılları arasında seraskerlik (Genelkurmay Başkanı) yaptı. 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'nda Osmanlı Ordusu kumandanı Edhem Paşa'dan harbe dair kesin bir cevap gelmemesi ve basında Yunan galibiyetinden bahsedilmesi üzerine 23 Nisan 1897 tarihinde başmüfettiş sıfatıyla hareketi yürütmek üzere savaş yerine gönderildi.

Gazi Osman Paşa; yaverlik unvanı, mefharet, birinci rütbeden Mecidi ve imtiyaz nişanlarına ilave olarak papa da dahil kendisini takdir eden yabancı devlet başkanları ile hükümdarlar tarafından birinci rütbeden nişanlarla ödüllendirilmiştir.

Askeri şahsiyetinin yanında saraydaki görevleri sırasında siyasi faaliyetlerde bulundu. İngilizlerin Osmanlı Devleti üzerinde uyguladıkları baskı politikasına karşı İstanbul’da bulunan Müslüman unsurlar arasında sağlam bir yer edinerek dini grupların birleşmesini sağladı. Hindistan, Mısır ve Arabistan’daki İngiliz karşıtı gruplarla da münasebette bulundu.

Yıldız Sarayı’nda ordunun ıslahını ele alan komisyon çalışmalarına katıldı. Yapılacak ıslahat hareketinin Avrupa tesirinden uzak ve öz değerlere bağlı olması gerektiğini savunarak aksi fikirdeki ıslahat komisyonu kararlarına muhalefet etti. Bu meseleden dolayı kendisiyle Sadrazam Hayreddin Paşa arasındaki siyasi mücadele paşanın 16 Temmuz 1879’da görevinden istifa etmesiyle sonuçlandı.

Muhaliflerinin fikir ve eğilimlerine şiddetle karşı çıkması aleyhinde birtakım ithamlara yol açtı. Bu ithamları incelemek üzere padişahın emriyle kurulan komisyon iddiaların asılsız olduğunu ortaya koydu.

Gazi Osman Paşa iyi derecede Arapça, biraz da Farsça ve Fransızca biliyordu. Ferik Neşet Paşa’nın kız kardeşi Fatma Zâtıgül Hanım’la yaptığı evlilikten Nureddin, Kamaleddin, Cemaleddin ve Hüseyin Abdulkadir adlı dört çocuğu olmuştur. Torunları halen İstanbul, Kahire ve Paris’te yaşamaktadır. Sultan II. Abdülhamit kendisini çok takdir ettiği için iki kızını Osman Paşa’nın iki oğluyla evlendirmiştir.

Gazi Osman Paşa, 5 Nisan 1900 tarihinde 68 yaşında vefat etti. Türbesi, kendisini çok seven ve saygı duyan Padişah II. Abdülhamid tarafından yaptırıldı. Cenazesi Fatih Camii avlusuna gömüldü.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

30 Eyl 2024

Hürriyet, Cüneyt Arcayürek, 10 Ocak 1969. TÜRKEŞ AÇIK AÇIK KONUŞTU: KOMANDOLARI DESTEKLİYORUM ÇÜNKÜ ONLARI BİZ KURDUK VE EĞİTTİK.

Halim Kaya

30 Eyl 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

05 Ağu 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 116,71 M - Bugn : 262058

ulkucudunya@ulkucudunya.com