« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

14 Eyl

2020

Deniz gücü

Mehmet Ali Güller 01 Ocak 1970

Üç tarafımız denizlerle çevrili bir yarımadayız. Üstelik bir de Marmara gibi iç denizimiz var. Dahası, en büyük kentimiz İstanbul’un altı tarafı denizlerle çevrilidir; Anadolu ve Avrupa yakalarının ayrı ayrı üç kısmı...

Kısacası ülkemizin bölgesinde çok önemli bir deniz gücü olmasının coğrafi şartları mevcuttur. Ancak buna rağmen Türkiye, henüz bir “deniz gücü” durumunda değildir.

Ancak olmalıdır, zira 21. yüzyıl, bir yönüyle deniz yüzyılıdır.

Stratejik üçgen ve dörtgen

2015 tarihli Amerikan Koridoru adlı kitabımda, “Doğu Akdeniz Gazı Batı’ya Nasıl Ulaşacak” başlığı altında Doğu Akdeniz’de şekillenen büyük güç mücadelesine dikkat çekmiştim. İsrail, Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın Türkiye’yi hedef alan bir dörtlü ortaklık inşa ettiklerini belirtmiştim. ABD ve AB’nin Doğu Akdeniz’de “enerji-politik” savaşa hazırlandığına dikkat çekmiştim.

2019 tarihli Amerikan Hegemonyasının Sonu adlı kitabımda, bu kez konuyu “Doğu Akdeniz Gaz Savaşları” başlığı altında daha da derinleştirmiştim.

Daha da ötesinde, Doğu Akdeniz’de, Karadeniz’de, Ortadoğu’da, Afrika’nın kuzeyi ve doğusunda, Kafkaslar’da, Basra Körfezi’nde, kısacası Batı Asya’da “yüzyıllık çarpışmanın” yaşandığını belirterek denizlerden oluşan stratejik üçgen ve dörtgene dikkat çekmiştim. Özetleyeyim:

Batı Asya’daki bu büyük çarpışma, daha dar bir alanda, İskenderun Körfezi, Süveyş Kanalı ve Hürmüz Boğazı üçgeninde; daha geniş bir alanda ise Karadeniz, Hazar Denizi, Aden Körfezi ve Umman Denizi dörtgeninde şekillenmektedir.

İşte Doğu Akdeniz’deki bu büyük mücadele de daha geniş olarak stratejik dörtgenin içinde, daha dar olarak da stratejik üçgenin içinde anlam kazanmaktadır.

Güçlü filo, eğitimli denizci

Bu denizler, körfezler, boğazlar, kanallar arasındaki alanlarda süren büyük mücadele, Türkiye’nin “deniz gücü” olmasını gerektirir.

Önümüzdeki uzun yıllara yayılacak bu büyük güç mücadelesine Türkiye’yi bir “deniz gücü” olarak hazırlamamak, ciddi olumsuz sonuçlar doğuracaktır.

Peki, nedir deniz gücü ve nasıl olunur?

Deniz gücü; ekonomik, politik, askeri ve kültürel olarak denizlerde güçlü olmayı sağlayacak araçların toplamından oluşur.

Yani güçlü bir donanma başta olmak üzere, güçlü bir deniz ticareti filosuna, yetkin bir gemi inşa sanayisine, kıyılara uygun yayılmış tersaneler ağına ve elbette tüm bunlar için iyi eğitilmiş denizci askerlere, gemi mühendislerine, gemi adamlarına, tersane çalışanlarına ihtiyaç var...

Yetmez. Deniz gücü olmak için bunlara ek olarak gelişmiş bir balıkçılık sektörümüzün olmasına, yani balıkçılık teknelerine, balıkçılık ticaretine, balık pazarlarına, balık yemek kültürüne sahip olmamız gerekir.

Yetmez. Deniz gücü olmak için deniz turizmini geliştirmeye, deniz sporlarını ilkokullardan başlayarak eğitimin her aşamasında yaygınlaştırmaya, bir denizcilik kültürü inşa etmeye ihtiyacımız var.

Yetmez. Deniz gücü olmak için bu kadar uzun kıyıya sahip bir ülkede deniz taşımacılığını ve deniz ulaşımını mutlaka artırmak gerekir. Altı tarafı denizlerle çevrili İstanbul’da, ulaşımın payını yüzde 3’lerdeki seviyesinin çok üstüne çıkarmak gerekir. (Değerli meslektaşım, Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisi Sinem Dedetaş’ın Şehir Hatları Genel Müdürü olarak önüne en önemli hedef olarak bunu koyması çok önemlidir.)

Kısacası deniz gücü olmak için denizci bir millet olmaya çalışmalıyız.

Denizcilik Bakanlığı

Denizci bir millet olmaya giden yolda ise en önemli ihtiyaç, “Denizcilik Bakanlığı” kurulmasıdır.

Geçmişte bu iktidarın denediği “Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı” şeklinde değil elbette...

Türkiye, denizcilik anlayışını “gemicik” filoları kurma, Barzani’nin petrolünü İsrail’e transfer etme gibi işlerin ötesine taşıyan bir anlayışa ihtiyaç duymaktadır.

İskenderun Körfezi’nde, Adana-Mersin hattında ihtiyaç olan tersanelerin planlanmasından, Çin’in Deniz İpek Yolu projesinden daha çok yararlanmak için başta liman olmak üzere neler yapılabileceğine kadar pek çok hedef kararlaştırabilen bir kurum olarak Denizcilik Bakanlığı kurulmalıdır.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,94 M - Bugn : 30365

ulkucudunya@ulkucudunya.com