« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

19 Haz

2007

Siyasetin Ana Kuralları

Mehmet Şevket Eygi 19 Haziran 2007

BİR hukuk âbidesi olan Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye’nin başında yüz maddelik bir Kavaid-i Külliye bölümü vardır. Burada hukukun ve hikmetin (bilgeliğin) düsturları yer alır. Bence, sadece hukukçular değil, bütün ziyalı (aydın) kişiler bu kavaid-i külliyeyi dikkatle okumalı, öğrenmelidir. Ne yazık ki, zamanımızda bunlar hukuk fakültelerimizde bile okutulmuyor.

Yakın tarihimizin büyük fıkıhçısı Dersiâmdan Erzurumlu Ömer Nasuhi Bilmen merhum “Hukuk-i İslâmiyye ve Istılahat-ı Fıkhıyye Kamusu” adlı altı ciltlik eserinin birinci cildinde bu kavaid-i külliyeyi açıklamaktadır.

Aydınlarımız ve halkımız için mutlaka, bu Kavaid-i Külliyeye benzer bir “Siyaset ve Ülke İdaresi Genel Kuralları ve İlkeleri” hazırlanmalıdır.Yüz ilke olsa, her biri için metin ve şerh olarak bir sayfa yazılsa 100 sayfalık bir kitapçık olur. Bundan milyonlarca adet basılmalı ve dağıtılıp okutturulmalıdır.

Böyle bir kitapçıkta neler yazılmalıdır:

(1) Cumhuriyetin temelinin, ana prensibinin fazilet olduğu, faziletin darbelendiği ve kaçırıldığı bir ortamda Cumhuriyetin yaşayamayacağı...

(2) Demokrasinin sadece kelle sayısı sistemi olmadığı, keyfiyet ve vasıf olmazsa demokrasinin işlemeyeceği ve dejenere olacağı...

(3) Tarihî ârızalar ve kazalar üzerine kurulu sistemlerin ebediyen ayakta kalamayacağı, yıkılacağı...

(4)Ârızanın ve kazanın karşılığının tarihî devamlılık olduğu...

(5) Adalet olmayınca hürriyetin kıymetinin kalmayacağı...

(6) Millî eğitimi ve üniversiteleri kaliteli olmayan ve gerçekten millî sıfatına sahip bulunmayan bir ülkenin çürüyüp dağılacağı...

(7) Emanetlerin (işlerin, makam ve mevkilerin, vazifelerin, memuriyetlerin, hizmetlerin) ehil ve lâyık olanlara verilmediği bir ülkenin çökeceği...

(8) Millî kimliğe, millî kültüre, millî iradeye ters sistemlerin bin türlü siyasî, sosyal, kültürel, iktisadî hastalığa sebep olacağı...

(9) Çeşitlilik içinde birliğin nasıl sağlanacağı...

(10) Cezaların suç işlenmesini caydırıcı olması, topluma ibret dersi vermesi gerektiği; cezalar suçları azaltmıyor, aksine çoğaltıyorsa o ülkenin batmaya mahkûm olduğu...

(11) Ülke halkını Türk Kürt, Sünnî Alevî, Dindar Lâik diye birbirine düşman kamplara ve cephelere ayırıp onları birbiriyle çarpıştırmak isteyenlerin vatan hâini oldukları...

(12) Bir millet, bir devlet, bir ülke için en kötü sömürgeciliğin “İçten Sömürgecilik” olduğu...

1908’den bu yana ülkemizde futbol kulübü tutar gibi particilik ve siyaset yapılmaktadır.

Ülke, halk, devlet RESMEN soyulmaktadır.

BİRİLERİ Türkiye’yi babalarının, atalarının çiftliği veya mandrası gibi görmekte ve halkı, mandradaki sağmal inekler gibi sevmektedir.

Bugünkü âdil olmayan gelir dağılımı ile Türkiye’nin sağlıklı ve dengeli bir ülke olmasının imkânı yoktur.

Anayasaya, kanunlara, yargı ve emniyet sistemine rağmen ülkemizde haram, kara, pis, necis, kirli servet sahipleri sınıfı oluşmuştur. Halkın bir kısmı bunlardan nefret etmekte, onlara lânetler savurmaktadır. Bir kısmı ise, onlara gıbta ile bakmakta, “Ah ne zaman biz de onlar gibi olacağız?” diyerek yanıp tutuşmaktadır.

(Şimdi söyleyeceğim cümleler inançlı Müslümanları ilgilendirir...) Müslüman bir toplum Allah ile ahd ve misak yapmıştır. Bu ahd ve misaka ihanet ederse dünyevî belâsını bulur, üzerine azap iner.

Müslüman bir memlekette islâmî hareket ve siyasal İslâm kirlenirse, o ülkenin batması hak olur.

İslâm dinini, islâmî hareketi, Siyasal İslâm’ı kendi şahsî ikballeri, çıkarları, şan ve şöhretleri için âlet edenler rezil hainlerdir.

Müslümanlar, İslâm’ı satanlara karşı gerekli protestoyu yapmaz, onları emr bi’l-mâruf ve nehy ‘ani’l münker farzı çerçevesinde engellemeye çalışmazlarsa topluca cümbür cemaat batmaya mahkûmdurlar.

Halkımızın, yukarıda kısaca arz ettiğim kuralları, ilkeleri, kavaid-i külliyeyi bilmeye zaruret derecesinde ihtiyacı vardır. Bunları bilmeden siyaset, ülke idaresi hakkında konuşmak boştur, oyalanmadır, gevezelik ve zevzekliktir.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,98 M - Bugn : 7556

ulkucudunya@ulkucudunya.com