« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

20 Mar

2007

Milliyetçilik

Mahir KAYNAK 20 Mart 2007

Türkiye’de milliyetçiliğin yükselen bir değere dönüştüğü ortak bir kanıya dönüşüyor. Bir kavram üzerinde tartışma yapıldığı zaman bunun ne anlama geldiğinin herkes tarafından kabul gören bir tanımı olması gerekir. Oysa milliyetçiliğin tanımı konusunda bir mutabakatın olduğu söylenemez.

Kavram üzerindeki belirsizlik Türk sözcüğünün hem bir soyu hem de vatandaşlık bağını ifade etmesinden kaynaklanıyor. Bazıları bunu aynı soydan gelenlerin ortak adı sayarken diğerleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ifade eden bir kavram olarak kullanıyor. Her iki kavram da yanlış değil ama hangi anlamda kullanıldığı konusunda bir belirsizlik var.

Ayrıca bir tanımın, eskilerin ifadesiyle; efradını cami, ağyarını mani olması gerekir. Yani kendisinden olanları kapsamalı, olmayanları dışlamalıdır. Bu iki tanım birbiriyle çelişmekte, birinin kabulü diğerini geçersiz kılmaktadır.

Bu tanımlardan herhangi birinin kabulü halinde kimleri savunacağınız, kimleri karşınıza alacağınız belirlenir. Ancak bu halde bile bunun dünya ölçeğindeki mücadelede bizim nerede konuşlandıracağımızın, uygulayacağımız politikaların nasıl olacağının belirlenmesi gerekir.

Dünyada ulus devlet yapılarını savunanlarla bunun karşısındakilerin mücadele halinde olduğu bir gerçektir. Ancak bu konuda da milliyetçilerin ne düşündüğü belirsizdir. Bizim milliyetçiliğimiz ulus devlete karşı olanlarla mı mücadele etmektedir yoksa diğer ulus devletleri de mi karşısına almaktadır sorusunun cevabı bilinmemektedir. Yani biz dünya ölçeğindeki çatışmada ulus devlet yapılarının devamından yana olabiliriz ve bu düşüncede olanlarla aynı safta yer alabiliriz ya da dışımızda saydığımız herkese karşı kapalı olmayı savunabiliriz.

Bu iki tavır birbirinden çok farklıdır. Mesela Rusya ulus devleti savunanlar arasındadır ve kendi ulus devletini inşa etme çabasındadır. Biz onu aynı safta mı sayacağız yoksa bizim dışımızda olduğu için karşı mı çıkacağız? Daha açık bir ifadeyle bizim milliyetçiliğimiz kendi sınırlarımızın içinde midir yoksa dünya ölçeğinde ulus devletlerin devamını mı savunuyoruz?

Ulus devlet homojen bir yapı mıdır yani tüm bireyleri birbirinin aynı mı olmalıdır yoksa onları bir arada tutan şey sosyal benzerlik dışında mı aranmalıdır?

Bence bir ulus siyasi ortaklıkla tanımlanmalı ve gelecek tasavvurları aynı olan, birlikte yaşama iradesine sahip ve bu birliktelikte güven ve refah uman insanlar olarak tanımlanmalıdır. Böylece bugünün ABD’sini ve eski Osmanlı’yı bir ulus olarak tanımlamak imkanına sahip olabiliriz. Böyle bir tanımlama hem gerçekçidir hem de ülkenin önünü tıkamayan aksine tarihin elverdiği ölçüde büyük roller oynamasına imkan veren bir tanımlamadır. Ayrıca ulusalcılığın küreselci eğilimlerin karşıtı olarak tanımlayarak dünyadaki mücadelenin dışına itilmek durumuna da düşmeyiz.

Milliyetçiliğin yükselmesi ve bunun bir anlam ifade etmesi için onun ne olduğunu anlatmamız gerekir.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,69 M - Bugn : 33868

ulkucudunya@ulkucudunya.com