« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

20 Şub

2007

Sığ devlet

Mahir KAYNAK 20 Şubat 2007

Derin devletin tartışıldığı günümüzde, bunun karşıtı olarak bir de sığ devletin var olması gerekir. Devletin derinliği nasıl ölçülür? Derin devlet görünenden farklı bir yapı mıdır, yoksa onun görünmeyen yüzü müdür?

İki yüze yakın bağımsız devletin olduğu varsayılan günümüzde bunlar arasındaki fark sadece büyüklük, zenginlik ve güç gibi gözlenebilen şeyler midir, yoksa başka bir kriter onları birbirinden tamamen farklılaştırıp ayrı kategorilere mi sokar?

Her devletin belirgin vasfı bağımsızlığıdır. Ancak bu kavram hiçbir somut tasavvuru ifade etmez. O da özgürlük gibi görecelidir. Her insanın bir özgürlük alanı vardır, hapisteki bir adam bile başkaları tarafından sınırlandırılamayan bir özgürlük alanına sahiptir. İstediğini düşünür, hayal kurar, şarkı mırıldanır, küçük tercihler yapabilir. Bağımsızlık bir renk gibidir ve açıktan koyuya bir sürü tonları vardır.

Her devlet kendisini sınırlayan şartlar içinde hareket eder ve bu durum en büyük olanı için de geçerlidir.

Bağımsızlığın en önemli göstergesi, şartlara göre karar vermekten öte, bu şartları değiştirecek güce sahip olmaktır. İkinci aşama da şartları değiştiremese bile bu şartların ne olduğunu değerlendirebilmektir. Eğer hem şartların ne olduğunu kendiniz belirleyemiyor ve onları siz değerlendiremiyorsanız, bağımsızlığınız sadece sözden ibarettir.

Günümüzde dünyadaki en büyük tehdidin terörizm olduğu söyleniyor ve bunlarla nasıl mücadele edileceğinin yolu da başkaları tarafından gösteriliyor. Biz ise bu sürecin içinde nasıl tavır almamız gerektiğini düşünüyoruz. Eğer birisi hem terörizmi yaratıyor hem de mücadele biçimini belirliyorsa ve bu onun hedeflerine ulaşmak için kullandığı bir yol ise; diğerlerinin bağımsızlığı bir şekliden ibarettir.

Dünyayı yöneten ve yön veren güçlerin kullandıkları metot fazla karmaşık değildir. Önce tartışılmasının günah ya da ihanet olduğuna inanılacak bir düşman yaratmak gerekir. Geçmişte komünizm, günümüzde terörizm bu amaçla kullanılmaktadır. Hiç kimse bunu tartışamaz, tartışanlar düşman safına konur.

Mesela PKK Türkiye için bir düşmandır ama birisi çıkıp “Bu ne biçim güç, ABD, Türkiye, İran, Suriye, bölgedeki feodal yapı bunun karşısında. Bu kadar büyük güçlerin karşı koymasına rağmen nasıl ayakta kalıyor?” sorusunu soramaz. Aynı şey El-Kaide için de geçerlidir. Hiç kimse ABD ile Irak’ın güçlerini mukayese edip “Böyle bir savaş olmaz. Güçler arasındaki eşitsizlik böyle bir çatışmayı anlamsız kılar” diyemez. Aslında "dünya ölçeğinde bir mücadele" vardır ama bunun ne sebebini ne de kimler arasında olduğunu, dar bir kadronun dışında kimse bilmez.

Yöneten güç düşmanı belirledikten sonra herkes onunla savaşmaya başlar. İkinci aşamada her ülkede, oynayacağı role uygun olarak şartlar yaratılır. Gerekirse dincilik ya da milliyetçilik gibi akımlar desteklenerek ya da yaratılarak o ülkenin karşı koyma refleksi şekillendirilir. Ülke düşmanıyla mücadele ederken daha büyük bir projenin bir parçası olarak kullanıldığının farkına varmaz. Osmanlı Birinci Dünya Savaşı’na kendisine ait hiçbir hesabı gerçekleştirmek amacıyla girmedi, ya da öne sürülen gerekçeler tamamıyla kendi dışındaydı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra "Demokrasi Cephesi"ne katıldığımız söylendi, ama bu bizim tercihimiz değil paylaşım planının bir sonucuydu.

Bir ülkedeki derin devlet, o ülkenin gücü ve büyüklüğüne göre, bazen hem şartları belirler hem de izleyeceği politikaları. Ya da şartları belirleyecek gücü yoktur ama onu bağımsız olarak değerlendirip tavrını belirler.

Türkiye bir okyanus kadar büyük değildir ve onun derinliklerine sahip olamaz ama en azından bir denizdir. Bu denizin kıyısında kumdan kaleler yapıp oyalanmak da mümkündür, açıklarında yelken açmak da. Derin devlet, devlete rağmen politika belirleyip onu uygulayanlar değil, o ülkeyi çevreleyen şartları kendisi değerlendiren ve ne yapacağına karar veren akıldır. Nasıl bir devlet olduğunuza iki kritere bakarak karar verebilirsiniz. Şartları belirleme gücünüz varsa büyük olursunuz, şartların ne olduğunu kendiniz değerlendiriyorsanız bağımsız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,66 M - Bugn : 8110

ulkucudunya@ulkucudunya.com