İttihadçılıkla Ergenekon'un en ufak alakası bile yoktur!
Murat BARDAKÇI 06 Ağustos 2008
Bilmediğimiz, okumadığımız, hattâ okumuş olsak bile anlamadığımız konularda fikir yürütüp ahkâm kesmek çok eski âdetimizdir. Bu iş bir şey söylemiş olma, dikkat çekme yahut vecize yaratma merakıyla slogan gibi sözler etme hâlini alınca, ortaya abuk subuk, saçma sapan yorumlar çıkar.
İşte, bu saçmalıkların son nümunelerinden biri: Ergenekon’un İttihad ve Terakki zihniyetinin benzeri ve hattâ devamı olduğu iddiası...
Bu iddiaları ve benzerliği ortaya atanların söylediklerine yahut yazdıklarına bakarsanız İttihad ve Terakki’yi doğru dürüst bilmediklerini, üstelik Ergenekon iddianamesine bile ciddî şekilde gözatmadıklarını farkedersiniz.
İmparatorluk tarihimizin son çeyrek yüzyılına damgasını vurmuş olan İttihad ve Terakki, herşeyden önce, resmî bir siyasi parti idi. Gerçi, geçmişinde o zamanki rejim muhaliflerinin kurduğu bazı gizli siyasî teşkilâtlanmalar vardı ama bu teşkilâtlar sonraki senelerde biraraya gelmiş ve bir başka gizli bir örgüt değil, siyasî bir parti halini almışlardı.
Unutmayalım: Partileşme öncesindeki örgütlerin ve İttihad ve Terakki’nin temel hedefi önce söz söyleme hürriyetini sağlamak, daha sonra da imparatorluğun çöküşünü önlenmekti.
Uzun bir mücadele sonrasında iktidar olan İttihad ve Terakki’nin bütün bu iyi niyetine rağmen, tarihinin son iki asrında zaten yıkılma sürecine girmiş olan imparatorluğun çöküşünün hızlanmasında rolü bulunduğunu inkâr edemeyiz. İttihadçılar heyecanlıydılar, hattâ bir kısmı milletlerarası konjonktürden bile habersiz idi ama iktidara gelmelerinden sonraki tek çabaları, imparatorluğun dağılmasını geciktirmeyi sağlayabilmekti. Neticede başarısız oldular, başarısızlıkları çöküşü hızlandırdı ve bu genç idealistlerin çoğu, bu uğurda canlarını verdiler. Ama, imparatorluğun küllerinden yeni bir devletin doğmasında muhakkak ki önemli rolleri oldu. Meselâ, İstiklâl Savaşı’nın zaferle neticelenmesinde, Enver Paşa’nın orduyu gençleştirmesinin olumlu etkilerinden şimdilerde, henüz yeni yeni bahsediliyor.
Önde gelen İttihadçılar’ın hiçbiri öldürüldüklerinde yahut idam edildiklerinde daha altmışına bile gelmemiş, hattâ partinin lider kadrosunun çoğu henüz ellisini bile bulmamıştı. Enver Paşa Tacikistan’da Rus mitralyözleri tarafından biçildiğinde 41, Talât Paşa Berlin’de bir Ermeni teroristin kurşunlarına hedef olduğunda 47, triumviranın yaş bakımından en büyüğü olan Cemal Paşa ise yaverleriyle beraber Tiflis’te hâlâ aydınlatılamayan bir cinayete kurban gittiğinde sadece 50 yaşındaydı.
İttihad ve Terakki’yi sevelim yahut sevmeyelim, ondan hoşlanalım veya hoşlanmayalım, bu siyasi teşekkülü ve uygulamalarının neticelerini herşeyiyle kabullenmek, İttihad ve Terakki’nin hatasıyla ve sevabıyla “bize ait” olduğuna inanmak zorundayız.
Geçmişin bu çok önemli siyasi partisi hakkında değerlendirmede bulunmak bir düşünce faaliyeti, bu parti ile Ergenekon arasında bağlantı kurmaya çalışmak ise sadece ve sadece saçmalamaktır. Zira, Ergenekon’un kimliği ve yapısı yahut savcılığın iddialarının ne kadarının doğru olduğu konusunda henüz kesin konuşamayız; yargılama başlamamıştır ve hükmün verilmesine daha çok zaman vardır. Dolayısıyla yapısı, maksadı ve özellikleri tam olarak bilinmeyen bir grupla geçmişin resmî bir siyasî partisi arasında peşinen bağlantılar kurmaya heveslenmek, cahilce bir işgüzarlıktan ibarettir