Ergenekon konusunda yaratılan beklenti
Fikret BİLA 23 Temmuz 2008
Yazılanlara bakılırsa Ergenekon soruşturmasının çözmediği olay yok gibi... Soruşturmayı yürüten savcılar, polisler ve istihbaratçılarla görüştüklerini belirterek, haber veren meslektaşlarımıza göre Danıştay cinayeti, PKK, DHKP-C, Hizbullah ve İBDA-C eylemleriyle Ergenekon arasında bağlantı kesin...
Bu örgütte yok yok...
Solcusu, sağcısı, milliyetçisi, dincisi, dinsizi birbirinden habersiz birimler biçiminde Ergenekon için çalışıyorlar...
Yine kesin ifadelerle yazılanlara bakarsak:
Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Sabancı suikastları da Ergenekon iddianamesinde çözülmüş durumda. O kadar ki, Fehriye Erdal’ın yine Ergenekon tarafından Sabancıların yanına “çaycı” olarak sokulduğu da kesin...
Haberler, “kesinleşti”, “anlaşıldı”, “ortaya çıktı”, “belgelere ulaşıldı” gibi ifadelerle bitiyor.
Doğrudan soruşturmayı yürüten savcılar, polisler ve istihbaratçılar kaynak gösteriliyor.
Soruşturmayı yürütenlerle görüştüklerini belirten meslektaşlarımıza göre, son 15-20 yılda gerçekleşen bütün faili meçhul cinayetler ve eylemler, çorap söküğü gibi ortaya çıkarıldı. İddianamede Öcalan ve PKK ile Ergenekon arasındaki bağlantı da açığa çıkarıldı.
PKK’yı, İBDA-C’yi, DHKP-C’yi, Hizbullah’ı da Ergenekon’un “kolları” gibi gösteren haber ve yorumlar birbirini kovalıyor.
Yeni dalgalar da yine aynı kalemler tarafından haber veriliyor. Bu kalemlere göre:
Yedinci, sekizinci hatta dokuzuncu gözaltı dalgaları yolda...
Bu dalgalar, bazı yargı, üniversite, TSK ve emniyet mensuplarını vuracak...
Eğer doğruysa...
Yazılıp çizilenler bu kadar iddialı...
Ancak bazı ifadeler “ya değilse” olasılığını da satır aralarına sıkıştırmış. Bazı kalemler kendilerine göre bir “önlem” almışlar. Örneğin şöyle ifadeler var:
“İddianamede birçok faili meçhul cinayete ilişkin belgelerin ele geçirildiği, ancak şüpheliler hakkında yeterli delil elde edilemediği kaydedildi.”
Burada kafa karışıyor...
Sayılıp dökülen faili meçhuller aydınlatıldı mı, aydınlatılmadı mı? Ergenekon iddianamesi Uğur Mumcu’dan başlayıp Danıştay saldırısına kadar suikastları çözdü mü, çözmedi mi?
Bir taraftan kesin ifadelerle haberler verip araya “yeterli kanıt bulunamadı” sıkıştırmaları yapılınca, iş biraz karışıyor...
Tabii bir başka soru da şu, her fırsatta hazırlık soruşturmasının gizliliğine saygı gösterilmesi konusunda basını eleştiren, savcılar, polisler, istihbaratçılar, bazı gazetecilerle nasıl görüşüyorlar? Hem gizlilik uyarısı yapıp hem gazetecilerle görüşmek nasıl oluyor? Hem de gelecek gözaltı dalgalarını aktararak...
Herkes memnun olur
Eğer Ergenekon soruşturması 15-20 yıldır aydınlatılamayan suikastları aydınlatıyorsa, faillerini bulup yargı karşısına çıkarıyorsa, Türkiye’de herkes bundan memnun olur. İktidarıyla, muhalefetiyle, basınıyla, yargısıyla, üniversitesiyle...
CHP lideri Baykal da bunu söyledi. Eğer bunlar aydınlatılacaksa, “helal olsun” der, “saygı gösteririz” dedi...
Kuşkusuz, Ergenekon soruşturması ve davası bunları açığa çıkaracaksa, böyle bir sonucu alkışlamak, şapka çıkarmak gerekir.
Doğru değilse...
Ergenekon konusunda yaratılan beklenti bu kadar yüksek. İddianameye atıfla yapılan haber ve yorumlar, geleceğe yönelik verilen haberler, “her şey çözülüyor” havası yarattı.
Ancak, Ergenekon iddianamesi hakkında basına bilgi veren İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, “bugüne kadar basında yazılıp çizilenlerin gerçeği yansıtmadığını” söyledi.
Engin’in açıklama yaptığı tarihe kadar yazılanlar gibi bu tarihten sonra yazılanlar da gerçeği yansıtmıyorsa, en azından çok abartılıysa, o zaman ne olacak?
Yazılanlar yanlışsa savcılığın kamuoyunu aydınlatması gerekir. Sonradan “Basın senaryo yazdı, uydurdu, gerçeği yansıtmıyor” biçiminde yapılan açıklamalar hem yargı hem de basın konusundaki zedelenmeyi onarmaya yetmiyor.