Senin de gözün kör olmuş be hacım
Ahmet HAKAN 23 Temmuz 2008
EY "Ergenekon için söylenen her söze kandım / Pervane misali ampule yandım" havasına girip, burunlarından hiç kıl aldırmayan benim demokrat abilerim, ablalarım, kardeşlerim...
Sözüm sizedir...
Görüyorum ki...
Oktay Ekşi’nin, "Eskişehir’de bulunan bombalar" ile "Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombalar" arasındaki eşleştirmeyi es geçmesi karşısında celallenmiş durumdasınız...
Ha bire giydiriyorsunuz...
İyi, güzel de abilerim, ablalarım...
Siz de bazı şeyleri es geçmiyor musunuz?
Mesela...
"Mezara tahliye" vakasına neden gözünü kapatıyorsun, zalime zulmünü haykırmakla meşhur Cengiz Abi...
Mesela...
"Agarta" saçmalığıyla kafa bulan, matrak ve şahane bir yazıyı ne zaman kaleme alacaksın Ahmet Abi?
Mesela...
"7 Temmuz Planı" üfürmesinin kimin işi olabileceğine dair hiç olmazsa iki satır oynatmayacak mısın Gülay Abla...
Mesela...
"Ergenekoncular nükleer silah üretmiş olabilir" sallamasına küçük de olsa bir gönderme yapmayacak mısın Emre kardeş?
Mesela...
"Sinan Aygün neden alındı? Neden bırakıldı?" sorusunun yanıtını vermeyecek misin "Çok şey biliyor gibi yapanlar" kabilesinden Şamil birader?
Mesela...
"Kasa" denilen adamın "beş parasız" çıkmasına dair şöyle dokunaklı ve yüreklere işleyen bir makale döktürmeyecek misin Ahmet Taşgetiren üstat?
Mümtazer Hoca da ifade verecek mi?
ESKİ "ülkücü", eski "Çillerci", eski "Kurşunu atan da, yiyen de şereflidir" konseptinin yaratıcısı...
Yeni "demokrat", yeni "AKP yandaşı", yeni "Zaman gazetesi yazarı"...
Muhterem Mümtazer Türköne hocamız, gayet haklı, gayet yerinde, gayet isabetli saptamalarda bulunmuş...
Şunları söylüyor:
BİR: NATO ülkelerinde "Gladyo" adı verilen devlet içinde yapılanmış, devlet için operasyon yapan, hukuk dışı örgütlenmeler işbaşındaydı.
İKİ: Bu yapılar, NATO ülkelerinde 1990’ların başında tasfiye edilmiştir...
ÜÇ: Ergenekon operasyonu, "Türk Gladyosu"nun biraz gecikmiş bir tasfiyesinden ibarettir.
Bu saptamalar el hak doğrudur...
Ancak... Bir sorun var!
"Türk Gladyosu"nun şahlanış yıllarında Mümtazer Hocamız, "Türk Gladyosu"nun sırtını sıvazlayan hükümetin başının "başdanışmanı" değil miydi?
Anımsayalım:
"Kurşunu atan da, yiyen de şereflidir" vecizesi, Güneydoğu kentlerinde oraya buraya bombaların atılması durumu, Azerbaycan’da darbe tezgáhlanması, Kürt işadamlarına yönelik suikastlar, Türkmen bölgesinde kılık değiştirmiş Ergenekoncuların "Türk Lawrence" piyesi çevirmeleri falan...
Madem bugün "Ergenekon" davası, "Türk Gladyosu"nu tasfiye ediyor...
O halde...
"Türk Gladyosu"nun şahlanış yıllarında pek mühim vazifeler icra eden Mümtazer Hoca’nın da, Savcı Zekeriya Bey’imizin karşısına geçip bildiklerini anlatması gerekmez mi?
Aman Mümtazer Hocam, hemen paniğe kapılma!
"Sanık" sıfatıyla değil canım, "tanık" sıfatıyla...
Özden Örnek Paşa’nın yapması gereken 5 şey
BİR: Eğer "Darbe Günlükleri", gerçekten de kendisinin kaleminden çıkmamış ise... "Kim ulan benim adıma günlük tutan müptezel?" diyerek ortalığı ayağa kaldıracak bir çıkış yapmalıdır.
İKİ: Bazen susmak gerekir, bazen de konuşmak... "Bahriye’nin altın çocuğu"na yakışan ise bunun stratejisini çizmektir... Aksi takdirde aynı zamanda hem laikler, hem de demokratlar tarafından kuşatılmış olacaktır.
ÜÇ: Bazı durumlarda "eşlerin gözyaşlarıyla açıklama yapmaları"nda yarar olabilir... Ama bundan önce düşmanların sayısını azaltmak için çaba sarf etmek gerekir. Bunca düşman varken eşin gözü yaşlı açıklaması aleyhte kampanyayı azdırabilir.
DÖRT: Madem olay, daha düne kadar herkesin alkışladığı "Paşa oğlunun paşa belgeseli"ne bulaşmaya kadar vardı... O zaman acaba "artık adam olmuş" oğulun, bu suçlamalara karşı mukavemet göstermesi gerekmez mi?
BEŞ: "Hem Tayyip’le iş tut / Hem de Tayyip’i devirmenin günlüğünü tut" imajı biraz haksız biçimde üzerine yapıştı kaldı... Bu tür yerleşmiş imajları devirmek için bazen çok sarsıcı hareketler yapmak gerekir ki sanırım Özden Paşa için böyle bir dönem geldi de geçiyor bile...