« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

M. METİN KAPLAN

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

01 Tem

2025

Türkiye, G.Kıbrıs Rum Yönetimi’nin ve İsrail’in NATO üyeliğine hazır mı?

Naim Babüroğlu 01 Ocak 1970

NATO Liderler Zirvesi, 24-25 Haziran 2025’te Lahey’de gerçekleşti.

Üye ülkeler, yıllık gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 2’sini savunma harcamalarına ayırıyordu.

Yüzde 5’e çıkarmayı taahhüt ettiler.

Bir ülke dışında tüm liderler, Trump’a “evet” dedi.

Son dönemde, çıkışlarıyla onurlu bir duruş sergileyen İspanya’nın sosyalist Başbakanı Pedro Sanchez, bu artışı kabul etmedi.

Dik durdu...

★★★

4 Nisan 1949...

İkinci Dünya Savaşı sonrası, Sovyet Rusya’ya karşı, “Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü” (NATO), 12 ülkenin katılımıyla kuruldu.

Bugün NATO’ya üye ülke sayısı, 32.

★★★

Zaman zaman, Türkiye’nin NATO’daki konumu ve ağırlığı nedir, sorusu sorulur?..

Bakalım...

★★★

Fransa, 1967’de NATO Askeri kanadından ayrılmıştı.

2009’da, tekrar dönmek istedi.

★★★

PKK terör örgütüne en fazla destek veren ülkeler arasındaydı.

Fransız dış politikası da, Türkiye karşıtıydı.

★★★

Türkiye onay karşılığında, Fransa’nın Suriye’deki PYD/YPG’yi terör örgütü olarak tanıması kartını ileri sürebilirdi.

Veto edebilirdi, etmedi.

Fransa’nın, NATO askeri kanadına dönüşünü onayladı.

★★★

NATO askeri kanadına döndükten sonra, Fransa ne yaptı?

Yunanistan’la, askeri ittifak anlaşması imzaladı.

★★★

Sonra ne yaptı?

Suriye’deki YPG’nin, Türkiye için SDG (Suriye Demokratik Güçleri) değil, terör örgütü olduğu dönemde...

25 Mart 2023’te, YPG’nin sözcülerini Fransa Senatosu’nda konuk etti.

Fransız milletvekilleri tarafından teröristlere törenle, “onur nişanı” verildi.

★★★

İşte, Türkiye böyle bir Fransa için “evet” dedi.

Ve elindeki kartı yok etti...

Neden?

★★★

2019’da, ABD’nin önem verdiği “NATO Baltık Planı” hazırlandı.

Türkiye, onay için haklı olarak, PYD/YPG’nin terör örgütü olarak tanınması kartını ileri sürdü.

★★★

Fakat, ne olduysa oldu...

Yedi ay sonra, PYD/YPG terör örgütü tanınmadan, Türkiye NATO’nun bu planını onayladı.

Ve eldeki kartı kaybetti...

Neden?..

★★★

30 Ağustos 2022...

İzmir’deki NATO Müttefik Kara Komutanlığı (LANDCOM), sosyal medya hesabından 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 100’üncü yıl dönümünü kutladı.

★★★

Yunanistan, bu paylaşıma tepki gösterdi.

NATO’nun paylaşımını, “kabul edilemez” olarak niteledi.

İnanmayacaksınız ama...

Güçsüz Yunanistan, NATO’nun kutlama mesajını sildirdi.

★★★

Oysa...

Aynı NATO, 25 Mart 2022’de Yunanistan’ın Bağımsızlık Günü’nü, bu şekilde kutlamıştı.

O zaman, Türkiye’nin bir itirazı da olmamıştı.

★★★

Türkiye, güçsüz Yunanistan’ın NATO’nun kutlama mesajını silmesine engel olamadı.

Neden?

NATO üyesi Türkiye, NATO’da Yunanistan’dan daha etkili ve daha güçlü değil miydi?..

★★★

ABD, Rusya’yı kuzeyden kuşatmak için, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımını istiyordu.

ABD’nin, uzun dönemdir gerçekleştirmek istediği stratejik hedefiydi.

★★★

Türkiye’nin eline, tarihi bir fırsat geçmişti.

Bir daha ele geçmesi mümkün olmayan, stratejik bir kart...

★★★

ABD, Türkiye’ye parasını ödediği F-35 uçağını vermemişti.

Türkiye, ABD’den 40 adet F-16 uçağı satın alma talebinde bulunmuştu.

Ve ABD, PKK terör örgütüne yardımı sürdürüyordu.

★★★

Türkiye’nin, masaya stratejik kartı ileri süreceği zannedildi.

“F-35’leri, F-16’ları vermeden; PKK’ya desteği kesmeden onay vermem”, diyeceği düşünüldü...

Çünkü, iki ülkenin NATO üyeliği, ABD için çok çok önemliydi.

★★★

Peki, ne oldu?..

Türkiye, 31 Mart 2023’te Finlandiya’nın; 23 Ocak 2024’te de İsveç’in NATO üyeliğini onayladı.

Hem de, F-35 ve F-16’ların Türkiye’ye verilmesini garantilemeden...

★★★

Sonra ne oldu?..

F-35 ve F-16 uçağı vermesi için, Türkiye şimdi ABD’nin kapısını aşındırıyor.

★★★

Türkiye, tarihte bir daha ele geçmesi mümkün olmayan stratejik kartı kaybetti.

Neden?..

Evet, neden?..

★★★

Yıl, 2008...

ABD’nin isteğiyle, NATO Bükreş Zirvesi’nde, Makedonya’nın üye olması kararlaştırıldı.

Yunanistan karşı çıktı.

Büyük İskender’in ve Makedonya’nın mirasçısının kendisi olduğu gerekçesiyle, “onay vermem” dedi.

“Adını değiştirsin” dedi.

★★★

Makedonya’nın, Yunanistan aleyhinde herhangi bir politikası yoktu.

Yunanistan’ı tehdit eden bir terör örgütüne de destek vermiyordu.

★★★

Yunanistan, kaç yıl kapıda bekletti, dersiniz?..

2018’e kadar, tam 11 yıl, evet 11 yıl...

★★★

Zavallı Makedonya, adını değiştirdi ve “Kuzey Makedonya” oldu.

Ve Yunanistan, öylece onay verdi.

★★★

Bir yanda, güçsüz ve küçük Yunanistan...

Öte yanda, güçlü ve büyük Türkiye...

★★★

Ve gelelim sonuca...

1960-2003 arası dönemde, “güçsüz” olan Türkiye, ABD’ye “Tam Bağımsızlık” anlayışına uygun şekilde misliyle karşılık verirdi.

2003’teki “Çuval Krizi” dahil sonraki süreçte, daha “güçlü” olan Türkiye’nin, ABD’ye karşı oldukça yumuşak bir tutum izlediği görülür.

Neden?..

★★★

Ve gelelim, asıl soruya...

“Yeni Türkiye”, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle, İsrail’in NATO üyeliğine hazır mı?

Sizce, bu iki ülkenin NATO üyeliği söz konusu olduğunda, Türkiye “hayır” der mi?

★★★

Coğrafi konumu yönünden dev olan Türkiye’nin, jeopolitik açıdan düştüğü durum bu...

Neden?..

★★★

Çünkü, “hiçbir zincir, en zayıf halkasından daha kuvvetli değildir” hükmü geçerli...

Ve çünkü, hamaset ve hayalperestlik, asla bir strateji olamaz.

Naim Babüroğlu
Naim Babüroğlu
Tüm yazıları için tıklayın
GÜNÜN MANŞETLERİ
En düşük emekli maaşı değişecek mi? Kök maaş zamla hangi seviyeye çıkacak?
İmzalar atıldı! Montella'ya Türk vatandaşlığı...
Flaş TV'yi MHP'li Arzu Erdem mi satın aldı?
Ödül töreninde dikkat çeken Selçuk Bayraktar- Ali Koç karesi
Hatay'daki yangın yerleşim yerine sıçradı: Vatandaşlar alevleri çığlık atarak izledi
Enflasyon beklenti anketi açıklandı: İşte en düşük emekli maaşı için ilk ihtimal
Yılmaz Erdoğan Köyceğiz'e futbol sahası açtı
Lütfü Savaş'ın avukatı: CHP yönetimi Kılıçdaroğlu'na verilmeli
Libya çekişmesi sürerken ABD, Yunanistan'ın arkasına geçti
Sigortadan para almanın kuralları yarın değişiyor: Ekspertiz 10 parçayı kontrol edecek
İskenderi 2 bin TL'ye satan mekanda çay bile ikram değil
Burası Seferihisar: Alevlerin yuttuğu evlerinin arkasından böyle bakakaldılar
Basra'dan Marmara'ya geliyor: Daha da bunaltacak
Acıdan ağlıyordu! Sakat ayağıyla şampiyon yaptı
Almanya: Türkler itiraz edemedi, 2 milyon işlem yaptık
Abraham'ın maliyeti belli oldu! Dengeleri değiştirecek transfer
Tom Barrack'tan F-35 müjdesi: Yakın zamanda 'bir yolu bulunacak'
Altında 'bekleyin' uyarısı: Faiz indirimlerinin kaderi CHP davasına bağlı
Fatih Altaylı cezaevinden Cumhur'un oy oranını açıkladı!
Victor Osimhen'in yeni takımını canlı yayında duyurdu
Yeni transfer Wagner Pina gece yarısı geldi
Trump, 'indirim'de ısrarcı: Merkez Bankası ile kavgası sürüyor
Cumhuriyet düşmanı Cumhuriyet Meydanı'nda anıldı!
Memur da emekli de maaşını yeniden hesaplayacak
Teknik hata! Binlerce kişi büyük ikramiyeyi kazandığını sandı
Veliefendi, Mustafa Kemal’in askerleriyiz sloganıyla inledi
Polis memuru, kız isteme tartışmasında öldürüldü
AKP'liler birbirine girdi: Korkunuz varsa evde karınızın yanında oturun
CHP kurultayının iptali davası bugün görülüyor
Deprem müteahhitlerine ‘Kanal’dan rant takviyesi
Haberler - Yazarlar
Naim Babüroğlu
S-400’le F-35’in ibretlik öyküsü
Naim Babüroğlu
27 Haziran 2025 - 21:07 Güncellenme: 28 Haziran 2025 - 10:44
13 Haziran 2025’te başlayan ve 12 gün süren İsrail (ABD)-İran çatışmasından, çıkarılan önemli dersler var:

Gelişmiş hava savunma sistemlerinin, F-35 gibi beşinci nesil savaş uçaklarının, uzun ve orta menzilli balistik füzelerin, elektronik harp sistemlerinin ülke savunmasında ve savaşın kazanılmasında çok önemli olduğu ortaya çıktı.

★★★

Peki, Türkiye’nin durumu ne?

★★★

24 Kasım 2015’te, hava sahasını ihlal gerekçesiyle Türkiye, Hatay (Yayladağı)-Suriye sınırında bir Rus uçağını düşürdü.

Aynı Türkiye, bir yıl sonra Kasım 2016’da, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alınması görüşmelerine başladı.

Aralık 2017’de, S-400’ün alımı konusunda Türkiye Rusya ile anlaştı.

★★★

Bu süreçte...

ABD ve NATO, S-400’ün alınması durumunda Türkiye’ye yaptırım uygulanacağını sürekli açıkladılar.

Sert tepkiler gösterdiler.

★★★

Çünkü, Türkiye NATO ülkesiydi...

Rusya, ABD/NATO için tehdit ülke statüsünde yer alır.

Ve tehdit konumundaki bir ülkeden, stratejik düzeyde silahın alınması ABD için kabul edilecek bir durum değildi.

★★★

Türkiye, “alırım” dedi ve 2.5 milyar dolar karşılığında, Rusya’dan S-400’ü satın aldı.

S-400’lerin Türkiye’ye teslimi, 2020’de tamamlandı.

★★★

Bir kesimde, coşku seli oluştu.

“Tam bağımsızlık budur”, dendi.

Sanırsın, S-400’ü Rusya’ya satan biziz.

★★★

Normal koşullarda devlet, bu tür alımlarda risk analizi yapar.

Bakalım, öyle mi?..

★★★

Türkiye, envanterde bulunan savaş uçaklarını F-35’lerle değiştirmeyi hedeflemişti.

Stratejik planlama yapılmıştı.

Bu nedenle, tee 1998’de beşinci nesil F-35 sürecinde yer aldı.

ABD’den, toplam 100 adet F-35A tipi savaş uçağı satın almayı planlamış ve altı uçağın mülkiyetini devralmıştı.

Bunun için, yaklaşık 1.3 milyar dolar da ödemişti.

2022’ye kadar, Türkiye’ye 30 adet F-35 uçağı verilecekti.

★★★

Bu stratejik planlama, Türkiye’nin hava gücü açısından çok önemliydi.

★★★

Fakat...

S-400’ün Türkiye’ye getirilmesinin ardından...

ABD, parasının bir bölümü ödenen F-35 savaş uçaklarını vermekten vazgeçti.

Sadece bu mu?..

★★★

Türkiye, F-35’e parça üreten dokuz ülkeden biriydi.

Yaklaşık 937 adet F-35 parçası, çok sayıda Türk şirketi tarafından üretiliyordu.

Üretim zincirinde yer almak, hem teknoloji hem uzmanlık hem de savunma sektörüne sağlayacağı katkı açısından önemliydi.

Bazı uzmanlara göre, üretilen parçalardan Türkiye’nin yaklaşık 10 milyar dolar da kazancı olacaktı.

★★★

Peki, ne oldu?..

ABD, S-400 alan Türkiye’yi üretim zincirinden çıkardı, parçaların üretimini başka ülkelere kaydırdı.

Ve Türkiye, hem F-35’lerden oldu, hem de F-35 üretim zincirinden çıkarılmış oldu.

★★★

Bu da yetmedi...

ABD Türkiye’yi, “Amerika Düşmanlarına Yaptırımla Karşı Koyma Yasası (CAATSA)” kapsamına aldı.

Çok sevdiğimiz Trump, 14 Aralık 2020’de Türkiye’nin CAATSA yaptırım kararını onayladı.

Bu yaptırımlarla Türkiye, ABD’nin düşmanı olarak kabul ediliyordu.

★★★

Günümüzde, F-35 savaş uçağı kullanan ülke sayısı 12.

Yedi ülke de, teslim alma sürecinde.

★★★

İsrail, 45 adet F-35 uçağına sahip; 2028’de bu sayı 75 olacak.

★★★

Yunanistan, 20 tane F-35’i 2028-2033’te teslim alacak.

Ayrıca, Fransa’dan satın alınan 24 Rafale uçağı Yunan hava kuvvetlerinde.

Yunanistan’ın amacı, Ege’de hava gücü yönünden daha etkili olmak.

★★★

S-400 nedeniyle, F-35 alamayan Türkiye’ye gelince...

2021’de, ABD’den 40 adet F-16 uçağı almak istedi, fakat henüz satışı onaylanmadı.

★★★

Peki...

Türkiye’nin F-35 uçağı sahibi olmasını kim istemez?..

Başta, İsrail ve Yunanistan...

ABD’deki Rum ve İsrail lobisi...

Çünkü, hava kuvvetleri açısından kendilerinden daha güçlü bir Türkiye istemezler.

★★★

Milli muharebe uçağı KAAN, üretim aşamasında.

2030 ve sonrası, ilk uçakların Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edilmesi öngörülüyor.

Başlangıçta, F-16 ve F-15 uçaklarının kullandığı ABD motoruyla uçacak.

Fakat 2030’dan itibaren, Türk motorunun hazır olması planlanıyor.

★★★

Öngörülen hedef gerçekleşir mi?..

Ya da öngörülemeyen riskler ortaya çıkar mı?..

Umarım, planlandığı şekilde gelişir.

Milli savaş uçağına sahip olmak, elbette büyük bir gurur.

★★★

Bağımsız bir ülke olarak Türkiye’nin, elbette S-400’ü Rusya’dan alma hakkı var.

Ancak...

Devlet, risk analizi yapar; atacağı adımın fayda ve sakıncalarını ortaya çıkarır ve kararı öyle verir.

Az buz değil, sadece maliyeti düşünülse bile, 2.5 milyar dolar...

★★★

S-400 alan bir Türkiye, F-35’lerden olacağını bilmeliydi.

S-400 alan bir Türkiye, F-35 ve F-16 almak için tekrar ABD’ye gitmemeliydi.

Ve, bu kadar büyük risklere rağmen alınan S-400, şimdiye kadar en azından kritik bir bölgede konuşlanmalıydı.

★★★

Risk analizi yapılsaydı eğer, bu öykü hüzünlü bir sonla bitmezdi elbette...

★★★

Tam bağımsızlık, ABD’nin, Rusya’nın, Çin’in ya da herhangi bir ülkenin stratejik düzeyde bir savunma sistemine ihtiyaç duyulması demek değildir.

ABD’den Patriot almakla bağımsız olunamayacağı gibi, Rusya’dan S-400 almakla da bağımsız olunmaz.

★★★

Atatürk, savaştan yeni çıkmış, yokluklar içinde bir Türkiye’de, Cumhuriyet’i kurduktan üç yıl sonra, ilk uçak fabrikasını açar.

1934’te Türkiye, İran devletine bir uçak hediye eder.

İtibar budur...

Tam bağımsızlık budur...

★★★

Atatürk’ten uzaklaşan bir Türkiye’nin yapacağı risk analizinin doğruluk payı da, ancak bu kadar olur.

Haberler - Yazarlar
Naim Babüroğlu
“Eski” ve “Yeni Türkiye”de ABD’nin yeri
Naim Babüroğlu
26 Haziran 2025 - 02:07 Güncellenme: 26 Haziran 2025 - 05:00
Türkiye ve ABD, iki NATO üyesi ülke.

Zaman zaman, ABD’ye “Stratejik Ortak” ya da “Stratejik Müttefik” deniliyor.

Gerçekten öyle mi?..

★★★

27 Ekim 1962, Kara Cumartesi...

Sovyetler Birliği, Küba’ya nükleer füzeler yerleştirir.

ABD U-2 casus uçağı, Sovyetler tarafından Küba hava sahasında düşürülür.

★★★

Nükleer savaşın eşiğine gelen ABD ve Sovyetler anlaşır.

Küba’daki Sovyet füzelerinin kaldırılması karşılığında, ABD Türkiye’deki Jüpiter füzelerini sökecekti.

★★★

ABD’nin bu kararı, Türkiye’ye danışılma gereği duyulmadan alınmıştı.

Bu olayla, ABD’nin Türkiye’yi feda edebileceği ortaya çıktı.

★★★

5 Haziran 1964...

Kıbrıs’ta Rumların Türklere saldırısı üzerine, 7 Haziran 1964’te Türk askerinin Kıbrıs’a çıkması planlandı.

Bunu duyan ABD Başkanı Johnson, Başbakan İnönü’ye, 5 Haziran 1964’te ifadesi ağır ve tehdit dolu bir mektup gönderdi.

Bu mektup üzerine Başbakan İnönü, “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır” demişti.

★★★

1974...

Dönemin başbakanı Bülent Ecevit, 1971’de yasaklanan haşhaş ekimini yeniden başlattı.

Ecevit’in bu kararı, Türkiye-ABD arasında krize neden oldu.

Bu adım, “Tam Bağımsızlık” anlayışıyla, dik duruşun bir göstergesiydi.

★★★

5 Şubat 1975...

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle, ABD Türkiye’ye ağır bir silah ambargosu uyguladı.

“Eski Türkiye”nin ambargoya cevabı sert oldu.

13 Şubat 1975’te, Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu.

★★★

25 Temmuz 1975...

Başbakan Süleyman Demirel’di.

İktidarda, Birinci Milliyetçi Cephe Hükümeti vardı.

★★★

Silah ambargosunun kaldırılması için, Demirel ABD ile görüşür.

Fakat, sonuç alınamaz.

Bunun üzerine, 25 Temmuz 1975’te ABD’nin Türkiye’de bulunan 21 üs ve tesisi kapatılır.

Yaklaşık, beş bin ABD’li asker ve sivil ülkeyi terk eder.

“Eski Türkiye”nin cevabı, bir yumruk gibiydi.

★★★

26 Eylül 1978...

ABD, 1978’de Türkiye’ye uygulanan ambargoyu kaldırır.

Başbakan Ecevit, ambargonun kaldırılmış olmasına rağmen, ABD’nin üs/tesislerini açmaz.

Çünkü...

Eski Türkiye’de, “Devlette devamlılık esastır” ilkesi vardı.

“Tam Bağımsızlık” hassasiyeti zirvedeydi.

★★★

1 Mart 2003...

Irak Harekâtı nedeniyle, ABD askerinin Türkiye’de konuşlanmasına ilişkin tezkere, TBMM’den geçmedi.

ABD, büyük bir hayal kırıklığına uğradı.

TBMM, tezkereyi reddederek tarihi bir görev yapmış ve “Tam Bağımsızlık” ilkesine sahip çıkmıştı.

Tezkere krizi, ABD-Türkiye ilişkilerinde bir kırılma noktasıydı.

★★★

4 Temmuz 2003...

ABD askerleri, Irak’ın Süleymaniye kentinde, Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı subayların bulunduğu karargâha baskın düzenledi.

Bir binbaşı komutasındaki, 11 Türk özel harekatçının başına çuval geçirildi.

60 saat sorguya çekildiler.

★★★

Türk kamuoyu, büyük bir öfkeyle tepki gösterdi.

Bu olayda, “Yeni Türkiye”nin pasif tutumu dikkat çekiciydi.

Ve Türkiye’nin geleneksel dış politikasına aykırıydı.

★★★

26 Temmuz 2018...

ABD vatandaşı Rahip Brunson, casusluk suçlamasıyla Türkiye’de tutukludur.

Trump, Brunson’ın serbest bırakılması için, Türkiye’yi yaptırımlarla ağır şekilde tehdit eder.

★★★

Rahip Brunson, 12 Ekim 2018’de serbest bırakılır.

Trump, Brunson’u Beyaz Saray’da kabul eder ve şu açıklamayı yapar:

“Erdoğan ile birkaç konuşma yaptıktan sonra onunla anlaştık. Bunun için minnettarız ve Türk halkına da minnettarız...”

★★★

9 Ekim 2018...

Türkiye, Suriye sınırında terör koridorunu yok etmek amacıyla, “Barış Pınarı Harekâtı” başlatır.

Trump, Cumhurbaşkanı’na diplomatik ilkelere uymayan ağır bir mektup gönderir.

Yapılan görüşme sonucunda, politik ve askeri hedefler tam gerçekleştirilemeden, “Barış Pınarı Harekâtı” durdurulur.

“Eski Türkiye”nin tutumu ve duruşu, bir bulutun süzülüşü gibi kaybolmuştu.

★★★

14 Aralık 2020...

Trump, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400 hava savunma sistemi gerekçesiyle CAATSA yaptırım kararını onaylar.

CAATSA, ABD’nin Rusya, Çin, Kuzey Kore, İran gibi ülkelere uyguladığı, “ABD’nin Hasımlarıyla (Düşmanlarıyla) Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası”dır.

Bu yaptırımlarla Türkiye, ABD’nin düşmanı olarak kabul ediliyordu.

Ve, ilk kez bir NATO üyesine uygulanıyordu.

Türkiye, bu yaptırımlara karşılık, sadece kınama açıklamalarıyla yetinir.

★★★

2016, FETÖ...

CIA’nın ve ABD’nin, FETÖ hain darbe girişimini desteklediği ortaya çıktı.

FETÖ başı, ABD himayesine alındı.

Türkiye, kınamayla yetindi.

★★★

En büyük kriz:

ABD’nin ısrarlı desteğiyle, Suriye’de PKK Bölücü terör örgütünün kolu PYD, hayal edemeyeceği büyüklükte bir coğrafyaya, Suriye’nin yaklaşık yüzde 25’ine sahip oldu.

ABD, PYD/PKK’ya modern silahlar verdi, eğitti, donattı.

80 bin kişilik bir terörist ordusu oluşturdu.

★★★

Türkiye’yi çok seven, Trump’ın ABD’si işte budur...

Ve bu ABD’ye, bir yanda yumruğuyla tepki gösteren “Eski Türkiye”; öte yanda oldukça ılımlı tutum sergileyen “Yeni “Türkiye”...

★★★

Oysa...

Atatürk’ün dış politikasının temel direği, “Tam Bağımsızlık”tır.

★★★

“Taktik olmadan strateji, zafere giden en yavaş yoldur. Strateji olmadan taktik, yenilgi öncesi yapılan gürültüdür” der, Sun Tzu, tee 2500 yıl önce...

Haberler - Yazarlar
Naim Babüroğlu
İran savaşı ve Müslüman coğrafyası
Naim Babüroğlu
22 Haziran 2025 - 23:49 Güncellenme: 23 Haziran 2025 - 09:52
14 Mayıs 1948...

Filistin topraklarında İsrail devleti kuruldu.

Arap ülkeleri engelleyemedi.

★★★

İsrail’in kurulmasının ardından, Filistin yerleşim birimlerine saldırılar başladı.

Komşu Arap ülkelerine, yaklaşık bir milyon Filistinli göç etmek zorunda kaldı.

★★★

ABD’nin sürekli destek sağladığı İsrail, nükleer silaha sahip dokuz ülkeden biri olur.

Ve, topraklarını sürekli genişletme adımları atmaya başlar.

★★★

28 Mayıs 1964...

İsrail işgaliyle mücadele için, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) kurulur.

FKÖ, Yaser Arafat liderliğinde Ortadoğu’nun en önemli direniş örgütü olur.

★★★

5 Haziran 1967...

“Altı Gün Savaşı” olarak adlandırılan Arap-İsrail Savaşı başlar.

İsrail; Mısır, Ürdün ve Suriye ittifakını yenilgiye uğratır.

İsrail, Mısır’ın Sina Yarımadası’nı, Suriye’nin Golan Tepeleri’ni, Filistin’in Doğu Kudüs ve Batı Şeria topraklarını işgal eder.

★★★

6 Ekim 1973...

Suriye ve Mısır, 1967’de kaybedilen toprakları geri almak için İsrail’e karşı, “Yom Kippur” savaşını başlatırlar.

İsrail, üstünlüğü ele geçirir.

★★★

Savaşta, ABD ve Batılı ülkeler İsrail’e önemli destek sağlarlar.

Bunun üzerine, Suudi Arabistan Kralı Faysal, petrolü bir kart olarak kullanır.

Ve 17 Ekim 1973’te Arap Ülkeleri Birliği’nden, İsrail’i destekleyen ülkelere petrol ihracatını durdurma kararı alır.

★★★

Ambargo nedeniyle, petrol fiyatları dört katına çıkar.

Dünya ekonomisinde, büyük bir enerji krizi oluşur.

★★★

Sen mi bunu yapan...

Kral Faysal, iki yıl sonra ABD’den dönen yeğeni tarafından öldürülür.

Suikastı, CIA ve MOSSAD planlamıştı.

★★★

Şimdi, Arap coğrafyasında böyle bir Faysal yok...

★★★

1987...

FKÖ, İsrail’e karşı İntifada (ayaklanma) eylemlerini başlatır.

Bu dönemde, BM dahil, dünya ve Batı kamuoyunun Filistin mücadelesine desteği büyüktür.

★★★

İsrail’le FKÖ arasında, 1993 yılında Oslo Anlaşması imzalanır.

İntifada, Filistin Ulusal Yönetimi’nin kurulmasıyla son bulur.

★★★

FKÖ’nün mücadelesi, artık ürün vermeye başlamıştı.

Tam bu sırada, Müslüman Kardeşler’in etkisiyle...

Milliyetçi, seküler ve sol nitelikli Filistin direnişinin yerini, İslamcı örgütler almaya başlar.

★★★

1987’de, Müslüman Kardeşler kökenli HAMAS kurulur.

HAMAS, 2007’de Gazze’de kontrolü ele geçirir.

Ve, Filistin mücadelesi Gazze ve Batı Şeria olarak ikiye bölünür.

İsrail ve ABD’nin de istediği buydu.

★★★

7 Ekim 2023’te HAMAS, İsrail’e büyük bir saldırı başlatır.

7 Ekim 2023, Orta Doğu’nun 11 Eylül’üdür.

★★★

ABD ve İsrail mutludur...

İsrail’in şiddetli saldırılarıyla, Filistin toprağı daha da küçülür.

Çünkü...

2003’te Irak’ın; 2011’de Suriye ve Libya’nın parçalanmasıyla İsrail’in önünde bir engel kalmamıştı.

★★★

ABD, şanslıdır...

Çünkü...

Başta Arap ülkeleri olmak üzere, bazı Müslüman ülkeler Irak’ın, Libya’nın ve Suriye’nin dağıtılmasında ABD’yle işbirliği yaptılar.

★★★

Müslüman ülkelerin büyük desteğiyle, Suriye’ye El Kaide zihniyeti iktidar olur.

Yani...

Filistin’in tabutuna son çiviyi çakanlar ve Orta Doğu’nun haritasını yeniden şekillendirenler, aslında Müslümanlardır.

★★★

Ve, ABD’nin stratejik hedefi İran’a sıra gelir.

★★★

13 Haziran 2025...

İsrail, İran’a saldırılar başlatır.

57 Müslüman ülkeden oluşan İslam İş birliği Teşkilatı (İİT), İsrail’in İran’a saldırısından ancak dokuz gün sonra toplanır.

Büyük başarı (!)..

Çünkü...

7 Ekim 2023’te başlayan HAMAS-İsrail savaşında, İİT ve Arap Birliği, İsrail saldırılarının ancak 36’ncı gününde zar zor toplanabilmişti.

★★★

ABD’nin bölgedeki en büyük üssü, 10 binden fazla askeriyle Katar’da.

Bahreyn’de 5’inci Filo var.

13 bin ABD askeri, Kuveyt’te.

Beş bin ABD askeri, Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE).

Suudi Arabistan, Umman, Ürdün ve Irak’ta da ABD üsleri var.

★★★

İsrail’in saldırısı nedeniyle, üssü kapatan tek ülke var mı?

Yok... Olmaz... Olamaz...

★★★

İsrail Başbakanı Netanyahu, 12 Kasım 2023’te ne demişti?

“Arap liderlere şunu söylüyorum. Çıkarlarınızı, iktidarınızı korumak istiyorsanız tek bir şey yapmalısınız... Sessiz kalın!”

Arap liderlerden herhangi biri, bu açıklamayı yüksek sesle kınadı mı?

Hayır...

★★★

Peki, Arap ülkeleri ne yapar?..

Orta Doğu’da haritalar değişirken...

Trump’ın Mayıs 2025 Körfez ziyaretinde, Katar Emiri bir uçak (Boeing 747) hediye etti.

Suudi Arabistan, Katar ve BAE Trump ile yaklaşık 1.4 trilyon dolarlık anlaşma imzaladılar.

★★★

Sakın ha!..

Hiç, ama hiç kuşkunuz olmasın!..

İran savaşında, peçete kağıdına kadar, savaşın tüm masraflarını ABD, Körfez ülkelerden karşılayacaktır.

★★★

İbn-i Haldun’un, “Akıl yürütmek, Müslümanlık tarafından terk edildi ve bu yüzden aşağılanan bir duruma düştüler’” sözü, aslında gelinen ve yaşanan durumun bir özetidir.

★★★

Sorgula...

Sorgularsan, yolun ümmete değil...

Atatürk’e ve onun Cumhuriyet’ine çıkar.



Haberler - Yazarlar
Naim Babüroğlu
“Soykırım” öyle mi?..
Naim Babüroğlu
20 Haziran 2025 - 22:58 Güncellenme: 21 Haziran 2025 - 05:00
18 Haziran 2025...

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Milletvekili George Aslan, TBMM’de yaptığı konuşmada özetle, “Türkiye, Ermenilere soykırım yapmıştır...” dedi.

DEM’den önceki parti, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Garo Paylan da, 14 Ocak 2017’de Meclis’te yine “soykırım” demişti.

★★★

Son dönemde, Türkiye’ye iftira atmak moda oldu.

Dışarıdan çok, içeriden...

“Çeyrek eğitimli” olmanın dayanılmaz hafifliği...

★★★

Ermeniler, 19’uncu yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı yönetiminde adeta altın çağlarını yaşadılar.

Askerlik yapmazlardı, kısmen vergi ayrıcalığı da tanınırdı.

★★★

Devlette, önemli görevlere yükseldiler.

Mesela...

İkinci Abdülhamit’in Dışişleri Bakanı Dadyan, Ticaret Bakanı Ohanhes, Maliye Bakanları Sakızyan ve Portakalyan Ermeni’dir.

★★★

Osmanlı Devleti zayıflamaya başladığında iş değişir.

Ermeni komitelerinin ve Ermeni kiliselerinin kışkırtıcı faaliyetleri yoğunlaşır.

★★★

Birinci Dünya Savaşı’nda, Ermeniler Ruslarla işbirliği yaparlar.

Türk ordusunun gerisinde, eylemler ve baskınlar düzenlerler.

★★★

Mesela...

Kadın, çocuk, yaşlısı dâhil Van’ın Zeve köyünün tümü Ermeniler tarafından öldürülür.

İngiliz belgesine göre, Van ve Bitlis yöresinde Ermenilerin öldürdükleri Türklerin sayısı üç yüz bin ile dört yüz bin arasındadır.

★★★

Ermeni saldırılarının artması üzerine, ordunun cephe emniyeti tehlikeye düşer.

İşte bu nedenle, 24 Nisan 1915’te Ermeni komiteleri kapatılır.

Yöneticilerinden 235 kişi tutuklanır.

★★★

Her yıl, “sözde soykırımı anma günü” olarak adlandırılan 24 Nisan, aslında tehcirle (göç ettirme) ilgili değildir.

“Tehcir Kanunu”, olayların şiddetlenmesi üzerine 27 Mayıs 1915’te çıkarılır.

★★★

Padişah Vahdettin’in Başbakanı Damat Ferit, Türklere karşı Ermenileri destekler.

İsmet İnönü, Hatıralar adlı kitabında şöyle der:

“Avrupa’da ve dünyada Ermeni sorunundan dolayı Türkiye aleyhine yöneltilen düşmanlıklar, Damat Ferit hükümetleri tarafından daima desteklenerek doğrulanıyordu... Ermenilerin, Türkler tarafından zulüm gördüklerinin şahitliğini Damat Ferit Hükümetleri yapıyordu.”

Osmanlı Devleti’nin Başbakanı, Osmanlı’ya, Türklere atılan iftirayı destekler.

★★★

Ermenilerin tehcirinde suçlu olduğu yalanıyla, Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey sırf İngilizlere yaranmak için tutuklanır ve idama mahkûm edilir.

Vahdettin, İngilizlere şirin görünmek için Boğazlıyan Kaymakamı’nın idamını onaylar.

★★★

Bu coğrafyanın değişmeyen yazgısıdır...

Hain yetiştirmekte, çok verimli ve bereketli toprağa sahiptir bu vatan!..

★★★

Mesela...

Şeyh Sait İsyanı mimarlarından Kürt İslamcılar, Ermeni terörist çetelerle ittifak içindedirler.

Ortak bir örgüt de kurarlar, adı Taşnak-Hoybun.

1980’lerde PKK/ASALA ittifakı, bu örgütün devamıdır.

★★★

PKK terör örgütü ile Ermenistan arasında da, hep yakın iş birliği olmuştur.

Mesela...

2020’de, Ermenistan işgalindeki Karabağ’ı kurtarma savaşında, PKK teröristleri Azerbaycan’a karşı kullanıldı.

★★★

26 Şubat 1921’de Mustafa Kemal Paşa, “Public Ledger” (Philadelphia) muhabirine şunları söyler:

“Rus Ordusu, 1915’te bize karşı büyük taarruzunu başlattığı sırada o zaman çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni halkını isyan ettirmişti...

İkmal ve yaralı konvoylarımız acımasız şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu...”

★★★

Meşhur ABD’li Profesör Bernard Lewis, 1993 yılında “Le Monde” gazetesinde yayımlanan makalesinde şöyle yazar:

“Osmanlı Hükümetinin, Ermeni ulusuna karşı kitlesel imhayı öngören bir planı olduğunu gösteren geçerli kanıt yoktur. Türklerin tehcire başvurmalarının meşru nedenleri vardır. Çünkü Ermeniler, Osmanlı topraklarını işgal eden Rusya ile ittifak halinde Türklere karşı çarpışıyorlardı.”

★★★

ABD’li Ermeni Profesör Hovannisan da, 1982’de Münih’te yapılan “Dünya Ermenilerinin Problemleri Kongresi”nde “Ermeni Soykırımı ispatlanamamıştır. Soykırım hukuken geçersizdir...” gerçeğini dile getirir.

★★★

Tarihi belgelere rağmen...

“Soykırım” sözcüğünde ısrarın amacı, sihirli üç “T”dir.

“Tanınma”, “tazminat” ve “toprak”.

Ermenileri “tehcir” olayının “soykırım” olarak tüm dünyada tanınması, bu yolla Türkiye’den tazminat ve ardından toprak talebinde bulunulması...

★★★

Başta ABD olmak üzere, 30’dan fazla ülke tarihi gerçekleri yok sayan soykırım iftirasını meclislerinde kabul ettiler.

Türkiye, özellikle son dönemde sadece kınama açıklamalarıyla yetindi.

★★★

12 Mayıs 2025’te, PKK terör örgütünün silah bırakma açıklamasında da, Türkiye “soykırım”la suçlandı.

Ve, Türkiye’yi yönetenler bu açıklamayı yırtarak çöpe atmadılar.

★★★

“Yetmez ama evet”çiler, “eski sol yeni liberaller”, Şeyh Sait işbirlikçileri de koro halinde bu iftirayı desteklerler.

Türkiye’ye karşı olmanın, dayanılmaz hafifliği...

★★★

Ve insan merak ediyor haliyle...

Bu vatanın, daha kötü bir yazgısı olur mu diye...

Haberler - Yazarlar
Naim Babüroğlu
İran, Siyasal İslam ve ordu
Naim Babüroğlu
18 Haziran 2025 - 20:57 Güncellenme: 19 Haziran 2025 - 05:00
1978 Ağustos’unda, ABD Merkezi İstihbarat Örgütü (CIA), Beyaz Saray’a İran’la ilgili bir rapor verdi.

Raporda, İran’da bir devrim olasılığının bulunmadığı belirtiliyordu.

★★★

CIA’nın yanıldığı, kısa sürede ortaya çıktı.

Birkaç hafta içerisinde, sokak gösterileri başladı.

★★★

İran Şah’ı Rıza Pehlevi, Ocak 1979’da ülkeyi terk etti, Mısır’a gitti.

Ayetullah Humeyni, Paris’te sürgündeydi.

1 Şubat 1979’da, İran’a döndü.

★★★

Humeyni’yi, kimi kaynaklara göre iki milyon kişi karşıladı.

Karşılayanlar arasında öğrenciler, memurlar, entelektüeller, tüccarlar, işçiler, esnaf ve din adamları gibi farklı kesimlerden İranlılar vardı.

★★★

Marksistler, sosyalistler ve solcular Humeyni’yi, Şah’a karşı olan muhalefeti birleştirebilecek anti-emperyalist bir lider olarak gördü.

★★★

London School of Economics’ten tarihçi Dr.Alvandi, bu konuda şunları söyler:

“Devrim adı altında Humeyni’nin ne kadar otoriter olabileceğini ya azımsadılar ya da görmezden geldiler. Ancak, devrim bir kere başarılı olduktan ve Humeyni gücünü birleştirdikten sonra, tehlike oluşturabilecek solcu güçleri yavaş yavaş yok etti. Önce kurduğu teokrasiye karşı çıkanlarla başladı, daha sonra liderliğini benimseyenlere kadar uzandı.”

★★★

Sol ve entelektüel kesim, “Siyasal İslam”ı ciddiye almadılar.

“Siyasi İslam”ın kültürel amacını öngöremediler.

Sonuçta, İran devrimi solun da, entelektüel kesimin de sonu oldu.

★★★

Devrimden sonra, kökü Pers İmparatorluğu’na dayanan İran Ordusu, ulema sınıfının güvenini kazanamadı.

Çok sayıda general, idam edildi.

Seküler kadro tasfiye edildi.

★★★

Molla’lar orduya güvenmediklerinden, kendilerini koruyacak paralel bir orduyu, “Devrim Muhafızları”nı kurdu.

★★★

1980-1988 İran-Irak savaşında, İran ordusu ile Devrim Muhafızları arasında çekişme ortaya çıktı.

Devrim Muhafızları deneyimsiz olmasına rağmen, Ordu’nun başarılarını sahiplendi.

Devlet destekli medya, Ordu’nun kazandığı zaferleri Devrim Muhafızları’na mal etti.

Yenilgilerden de, Ordu’yu sorumlu tuttu.

★★★

Hamaney döneminde, Devrim Muhafızları’nın bünyesinde paralel bir istihbarat örgütü de oluşturuldu.

Ve Devrim Muhafızları, istihbarat, ekonomi, siyaset alanlarına nüfuz etti.

★★★

İran ordusu askerleri düşük maaş alırken, Devrim Muhafızları personeline daha yüksek ücret verildi.

Devrim Muhafızları, ayrıca çeşitli fonlardan ve kaynaklardan da desteklendi.

Yani, ordu üvey evlat; Devrim Muhafızları tercih edilen öz evlat oldu.

★★★

Ve köklü tarihe sahip İran ordusunun gücü zayıfladı, moral motivasyon dibe vurdu.

★★★

İşte...

45 yıllık Molla rejimi yolculuğunun, İran gibi köklü bir devlette ortaya çıkardığı çıplak gerçek:

“Liyakat”in yerini “biat” kültürünün aldığı hiçbir ordu savaşamaz, milletinin ve ülkesinin namusunu koruyamaz.

Askerlik sanatından uzaklaşan bir ordu, devletini savunamaz.

★★★

ABD ve İsrail’in, İran’a düşman olduğu doğru.

Ama, Molla rejiminden memnun olmadığı söylenemez.

Böyle bir düşmanı, kim istemez?..

★★★

Dünyanın en zengin enerji kaynaklarına sahip, güçlü ve köklü tarihi olan bir ülkeyi ancak Molla rejimi gibi bir yönetim, bu acıklı duruma getirebilirdi.

Tıpkı, zengin Arap ülkelerindeki rejimler gibi...

Tıpkı, Suriye’yi İsrail’in ön bahçesi yapan El Şara gibi...

★★★

Gelelim bugüne...

İsrail’in saldıracağı ortadayken, İran’ın Genelkurmay Başkanı ve üst düzey komutanları birinci günde öldürüldü.

İsrail savaş uçakları, İran hava sahasında üzerinde uçarken; bir İran uçağı bile İsrail hava sahasında görülmedi.

Bu duruma, ancak askerlik sanatından uzaklaşan, liyakat sistemi çökmüş ve biat kültürünü esas alan bir ordu düşebilirdi...

★★★

Devlet yönetiminde, dini hükümleri referans alan Siyasal İslam’ın sonucudur, İran’da yaşanan...

★★★

Dikkat edin!..

İsrail, sivil yönetici kadroyu hedef almıyor.

Üst düzey komutanlar ve bilim insanlarını öldürüyor.

Dört gün arayla, iki Genelkurmay Başkanı öldürüldü.

Böyle bir orduya, şu anda, kim Genelkurmay Başkanı olmak ister ki...

★★★

ABD doğrudan savaşa girer mi?

Granit bir dağın içinde yer alan, Fordo nükleer tesisini tahrip etmek İsrail’in yeteneği dışında.

Fordo’ya etki edebilecek bombalar ve bombardıman uçakları ise, ABD’de bulunuyor.

★★★

ABD Başkanı Trump, İran’a “Koşulsuz teslim olun” dedi...

ABD, Fordo nükleer tesisi için devreye girecektir.

Ama, bununla yetinir mi?

Hayır!..

★★★

Siyasi hedef:

İran’da rejimin değiştirilmesi ve ordusunun savaşma azim ve iradesinin kırılması...

★★★

İran’da, yaklaşık 2000-2500 balistik füzenin bulunduğu biliniyor.

Yeni füze üretme yeteneği de, şu an pek mümkün değil.

Yani, İran’ın İsrail’e attığı günlük füze sayısı gün geçtikçe azalacaktır.

★★★

İsrail’in arkasında aktif olarak destek verecek ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve diğer ülkeler var.

İran’a, sahada destek verecek ülke yok.

★★★

Ve...

Beş bin yıllık yazılı savaş tarihinin hükmü şudur.

Siyasal İslam’ın yönettiği bir ülkede, ordu belki günlük, bölgesel başarılar kazanır.

Fakat, zafer elde edemez.

★★★

Bu tür rejimler, halkı algıyla yönetirler.

Sadece, acı ve gözyaşı vadederler.

★★★

1914’te, Yarbay Mustafa Kemal Sofya’da Askerî Ataşedir.

Yazdığı, “Subay ve Komutan ile Konuşmalar” kitabında bugünü anlatır:

“Ordunun can damarı olup, birçok geleneklere bağlı olarak gelişen ve tam olgunlaşan askerî disiplin duygularını, bugün Osmanlı ordusu subayları içinde gerçek anlamda görmeği istemek, insanın ruh hâlini bilmemek demektir.”

★★★

Bu sözler, askerlik sanatından uzaklaşmış ve siyasete bulaşmış ordunun durumunu yansıtıyordu.

O ordu, Atatürk’ün doğduğu şehri, Selanik’i tek kurşun atmadan düşmana teslim etmişti.

★★★

Bir gazeteci, canlı yayında:

“İran’da, Mossad’a istihbarat sağlayan ajanların yüzde 60’ı Afganlı” dedi.

Türkiye ne yapmalı sorusunun cevabıdır, bu sözler...

★★★

Orta Doğu haritası değiştirilirken, Türkiye’ye düşen görev şudur:

Atatürk’e ve onun mucizesi Cumhuriyet’e dönmek...

Çünkü, Türkiye’nin hedefte olduğu bir sır değil.

Haberler - Yazarlar
Naim Babüroğlu
İran ve hedefteki ülke: Türkiye
Naim Babüroğlu
15 Haziran 2025 - 23:28 Güncellenme: 16 Haziran 2025 - 05:00
Yıl 1980, 22 Eylül...

Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, Irak-İran savaşını başlattı.

Savaş, 20 Ağustos 1988’e kadar sekiz yıl sürdü.

Bir milyon insan yaşamını kaybetti.

İran rejimi güç kazandı, Irak ekonomik krize girdi.

★★★

Savaşta...

İran’ı Suriye, Libya, Kuzey Kore ve Çin destekledi.

Sovyet Rusya, Irak’a daha yakın durdu.

★★★

İran’ı destekleyen bir ülke daha vardı: İsrail...

İran’a gizli silah satışı yaptı.

Çünkü Saddam’ın Irak’ı, ABD ve İsrail için daha tehlikeliydi.

★★★

Yıl, 1981, günlerden 7 Haziran...

İsrail, Irak’ın Bağdat yakınlarında bulunan Osirak nükleer reaktörünü bombaladı.

Gerekçe, Irak’ın nükleer silah geliştirmesini engellemek...

Tıpkı,13 Haziran 2025’te, İran’a saldırı düzenlediği gibi.

★★★

Birkaç dakikada, reaktör tümüyle imha edildi.

Operasyona, F-16 ve F-15 savaş uçakları katıldı.

İsrail uçakları, Ürdün ve Suudi Arabistan hava sahasını ihlal ederek Irak’a girdi.

İsrail, hiçbir kayıp vermedi.

★★★

Saddam’ın İsrail’le yıldızı hiç barışmadı.

Ve, Irak 2003 yılında ABD tarafından işgal edildi.

Irak, o günden bugüne, kendi güvenliğini sağlayacak bir konuma henüz gelemedi.

Kuzey Irak’ta, yeni bir devlet ortaya çıktı.

★★★

7 Ağustos 2003...

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, daha Ulusal Güvenlik Danışmanı iken Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) kapsamında, 23 ülkenin rejimi ile sınırlarının değişeceğini açıkladı.

Moritanya, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Sudan, İsrail, Ürdün, Suudi Arabistan, Yemen, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Irak, Suriye, Lübnan, Türkiye, İran, Afganistan, Pakistan’ın oluşturduğu ülkeler, 17 milyon kilometrekarelik bir coğrafyayı kapsamaktaydı.

★★★

Yıl, 2004, 2 Nisan...

ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel, BOP’tan söz ederken, Türkiye’yi “İslam Cumhuriyeti” olarak tanımladı:

★★★

Türkiye, ABD tarafından BOP’un model ülkesi seçilmişti.

★★★

ABD’nin önemli siyaset bilimcisi Samuel Huntington, ABD’nin hedefini uzun bir cümleyle açıklar:

“Eğer Türkiye Batılı ülke olma ısrarından vazgeçer, modernleşme ve demokrasinin bir İslam ülkesinde olduğunu göstermeye daha çok ağırlık verir ise, bütün dünyaya ve İslam’a büyük model olur.”

★★★

Ama, model olmanın da bir süreci vardı...

Türkiye’nin güçlü ordusu zayıflatılarak tasfiye edilecek ve ulus devlet yapısı çökertilecekti.

★★★

6 Nisan 2009...

ABD Başkanı Obama, seçildikten sonra Türkiye’yi ziyaret eder.

Türkiye’ye verdiği değeri, konuşmasında belirtir.

Model ülke olmak kolay değildi elbette...

★★★

Yıl, 2011...

Sözde “Arap Baharı”, gerçekte “Kanlı Sonbahar” fırtınasıyla, Suriye ve Libya dağıtılır.

Ve, 2011’de Kaddafi, 2024’te Esad devrilir.

★★★

Atatürk’ten uzaklaşan Türkiye, bu dönemde ABD’yle işbirliği yapar.

İşbirliğinin maliyeti çok ağır olur.

Dünyanın en fazla göçmenini barındıran ülke konumuna gelir.

Türkiye’de iç cephe çökme noktasına gelir.

Suriye’de, PKK terör örgütünün kolu PYD/YPG özerk yönetimi fiilen kurulur.

★★★

1990’larda da, Cumhurbaşkanı Özal’ın katkısıyla Kuzey Irak’ta, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi kurulmuştu.

★★★

13 Haziran 2025...

İsrail, İran’a havadan saldırı başlatır.

İran, ABD için stratejik hedefti.

Amaç, İran’ı; Irak, Suriye ve Libya gibi çökmüş bir devlete dönüştürmek.

★★★

İsrail, İran’da belirlediği hedefleri, sırayla etkisiz duruma getirmeyi sürdürüyor.

Yakında, ABD ve İngiltere de devreye girecek ve İran’ın alt yapısı çökertilecek.

Rejim değişinceye kadar...

★★★

BOP açıklandıktan 22 yıl sonra...

ABD, en zorlu ülkelerden birini, İran’ı da BOP haritasına göre düzenlemiş olacak.

★★★

Sanılır ki...

Bu savaştan, İran etkilenecek.

Öyle değil...

İran’dan sonra, en fazla etkilenecek ülke Türkiye.

★★★

İran dağıtılırken, tıpkı Irak ve Suriye’de olduğu gibi...

İran’ın batısında, Irak’la sınır olan PKK (PJAK) devleti kurulacak.

Yani üçüncü halka tamamlanacak.

★★★

Ve sonra...

Sonrası malum...

Türkiye’de, “Yeni Anayasa” süreci...

Ulus ve Üniter devlet yapısının sarsılması.

Ve, Hatay dahil olmak üzere, Kahramanmaraş, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars ve güneyinin Türkiye’den kopartılması...

Yani, zincirin dördüncü halkası...

★★★

Ve sonra...

“Bağımsız ve Birleşik Kürdistan” devleti.

★★★

Ne demişti, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel, 2 Nisan 2004’te...

Türkiye’yi “İslam Cumhuriyeti” olarak tanımlamıştı.

★★★

Şimdi taşları birleştirin...

PKK terör örgütünün sözde “silah bırakma” süreci, Suriye’de Esad’ın devrilmesi ve İran’a saldırı...

★★★

Suriye’de özerk bir PKK, İran’da özerk bir PKK ve sonra sıra Türkiye’den koparılacak bölge...

★★★

Lozan’ın, Cumhuriyet’in ve 1924 Anayasası’nın reddedilmesinin nedeni budur...

“100 yıldır devlet olmamız engellendi” diyenlerin hedeflerine ve hayallerine kavuşma coşkusu budur...

ABD’nin ve İsrail’in coşkusu da budur...



Haberler - Yazarlar
Naim Babüroğlu
BOP devam ediyor. Ve hedefte Türkiye de var!
Naim Babüroğlu
13 Haziran 2025 - 23:34 Güncellenme: 14 Haziran 2025 - 07:28
ABD Başkanı Carter, 1977’de İran’ı “Fırtınalı bir denizde istikrar adası” olarak nitelemişti.

1978’de, İran’da sokak gösterileri başladı.

İran Şah’ı Rıza Pehlevi, Ocak 1979’da ülkeyi terk etti.

★★★

Paris’te sürgünde bulunan Humeyni, 1 Şubat 1979’da İran’a döndü.

★★★

CIA Direktörü Turner, Humeyni için şunları söylüyordu:

“Bu şahsın yedinci asırdan kalma dünya görüşlerinin, ABD için ne anlama geldiğini de kavrayamıyorduk...”

★★★

1979’da İran için ABD, “Şeytan ve Düşman” olmuştu.

ABD için İran artık, “Ezeli Düşman”dı.

★★★

Ve yıl 2001, 11 Eylül sonrası...

Yer ABD, Pentagon...

Çok gizli belgede şu yazıyordu:

“Beş yıl içerisinde Irak’la başlayıp, Suriye, Lübnan, Libya, Somali ve Sudan’la devam edip İran’la bitecek yedi ülkeyi dağıtacağız.”

★★★

Altı ülke, dağıtıldı.

Kalan, yedinci ülke İran.

İran’dan sonra, sıradaki ülkenin adı, elbette bir sır değil.

★★★

7 Ekim 2023...

Hamas, İsrail’e geniş kapsamlı bir saldırı düzenledi.

İsrail ve ABD, Hamas’ın bu saldırısını bulunmaz bir fırsat olarak gördü.

★★★

7 Ekim 2023, Orta Doğu’nun 11 Eylül’üydü ve işaret fişeğini HAMAS atmıştı.

İsrail Başbakanı Netanyahu, “Bu uzun bir savaştır, Orta Doğu’yu şekillendireceğiz” dedi.

Bu, ABD’nin de stratejik hedefiydi.

★★★

Filistin ve Gazze, ABD ve İsrail’in Orta Doğu’yu yeniden şekillendirmeleri için sadece bir halkaydı.

Asıl halka İran’dı.

★★★

1 Nisan 2024...

İsrail, İran’ın Şam’daki büyükelçilik yerleşkesinde yer alan konsolosluk binasına hava saldırısı düzenledi.

İran Devrim Muhafızları’ndan iki general, toplam yedi İranlı yetkili öldü.

★★★

13 Nisan 2024...

İran, Şam’daki konsolosluk saldırısına yanıt olarak...

Tarihinde ilk kez, doğrudan İsrail’i hedef alan 300’den fazla silahlı hava aracı, füze ve roketle saldırı gerçekleştirdi.

★★★

Saldırının, koordineli olduğu ortaya çıktı.

İran, saldırı bilgisinin 72 saat önce ABD’ye bildirildiğini açıkladı.

★★★

İran’ın koordineli saldırısı ilk kez olmuyordu...

ABD, 3 Ocak 2020’de, İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani’yi Irak’ta öldürmüştü.

İran bunun üzerine, 8 Ocak 2020’de ABD’nin Irak’taki iki üssüne 22 füze atmıştı.

ABD üslerinin önceden boşaltıldığı ve kimsenin ölmediği görüldü.

Trump, ABD üslerine yapılacak saldırıyı İran’ın kendisine önceden bildirdiğini daha sonra açıkladı.

★★★

19 Mayıs 2024...

Azerbaycan’da İran’ın helikopteri düştü.

Cumhurbaşkanı Reisi ve Dışişleri Bakanı yaşamını kaybetti.

Ülkenin Cumhurbaşkanı, 40 yaşındaki eski helikoptere Dışişleri bakanıyla birlikte bindirilmişti.

Aslında, köklü bir devletin kurumsal yapısının çöküşünün bir işaret fişeğiydi bu...

★★★

31 Temmuz 2024...

Hamas lideri Haniye, İran başkenti Tahran’da İsrail tarafından öldürüldü.

Hem de Cumhurbaşkanlığı sarayının yerleşkesinde, ordu misafirhanesinde.

★★★

27 Eylül 2024...

Hizbullah lideri Nasrallah, 27 Eylül 2024’te Lübnan’da öldürüldü.

★★★

1 Ekim 2024...

İran, İsrail’e 200 civarında balistik füze saldırısı düzenledi.

Saldırı öncesi, İran’ın ABD’ye bilgi verdiği iddia edildi.

★★★

8 Aralık 2025...

Suriye El Kaide’si HTŞ (Hey’et Tahrir el-Şam); ABD, İsrail ve diğer ülkelerin desteğiyle Esad’ı devirdi.

★★★

Ve, 2025 Ocak ayına gelindiğinde...

2001 yılında, Pentagon’un çok gizli belgesinde yer alan yedi ülkeden...

Irak, Libya, Lübnan, Sudan, Somali dağıtılmış; Suriye ele geçirilmişti.

★★★

Bu arada...

Hamas ve Hizbullah’ın gücü de, karşı koyamayacakları bir konuma getirilmişti.

★★★

Sıra, yedinci ülke İran’daydı ve düğmeye basma zamanı gelmişti.

★★★

13 Haziran 2025...

İsrail, yaklaşık 1800 km mesafede, İran derinliklerine hava saldırısı düzenledi.

Nükleer zenginleştirme tesisleri, askeri üsler ve üst düzey komutanları hedef aldı.

★★★

Saldırıda, yaklaşık 200 İsrail savaş uçağı kullanıldı,

100’ün üzerinde stratejik hedef vuruldu.

İran Genelkurmay Başkanı, Devrim Muhafızları Komutanı ve 20’den fazla üst rütbeli komutanla, nükleer bilim insanlarının aralarında bulunduğu çok sayıda üst düzey yetkili hayatını kaybetti.

★★★

İran, saldırıya 100’ün üzerinde insansız hava aracı (İHA) ile karşılık verdi.

Ancak, bu İHA’ların neredeyse tümü İsrail hava sahasına girmeden imha edildi.

★★★

ABD, doğrudan saldırıya katılmadı ama...

Planlama, istihbarat, lojistik ve elektronik harp desteği sağladı.

İsrail demek, ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa demek...

★★★

Körfez Arap ülkelerinin ve Ürdün’ün İsrail’in yanında yer aldığı görüldü.

İsrail uçakları, saldırıda Ürdün, Irak ve dolaylı olarak Suudi Arabistan hava sahasını kullandılar.

★★★

Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Suudi Arabistan’da, zaten ABD üsleri var.

★★★

İsrail Başbakanı Netanyahu, “İsrail, ‘Yükselen Aslan Harekatı’nı başlattı. Bu tehdit ortadan kalkana kadar, bu operasyon günlerce devam edecek” açıklamasını yaptı.

Yani, uzun süreli bir operasyon...

İran’ın savaşma azim ve iradesi yok edilinceye kadar sürecek bir harekât.

★★★

ABD’in ve İsrail’in amacı, İran rejimini değiştirmek.

Olmazsa, ekonomik ve askeri gücünü tümüyle çökertmek.

MOSSAD ve diğer örgütlerin, İran’ın önemli yerlerinde sabotaj, kundaklama gibi eylemleri artık sıklıkla görülecek.

★★★

Sonuçta...

İran’ın, İsrail saldırısına karşı koyamayacak durumda olduğu tekrar görüldü.

MOSSAD’ın, İran’ın yüksek düzeydeki noktalara sızdığı gerçeği ortaya çıktı.

★★★

Bir yanda, 1800 km mesafeye tatbikat yapar gibi saldırı düzenleyen bir İsrail; öte yanda uçağını bile kaldıramayan bir İran...

★★★

45 yıllık molla rejiminin, köklü bir devleti getirdiği noktanın, hüzünlü bir öyküsüdür bu yaşanan...

Askerlik sanatından uzaklaşan bir ordunun, savaşamayacağı ve ülkesini koruyamayacağı gerçeğinin çığlığıdır...

★★★

Türkiye ne yapmalı, diye soruyorsunuz?..

Gecikmeden Atatürk’e dönmeli...

Çünkü, Büyük Orta Doğu Projesi devam ediyor.

Ve hedefte Türkiye de var...

Haberler - Yazarlar
Naim Babüroğlu
Milli Mücadele’yi Vahdettin başlattı öyle mi?..
Naim Babüroğlu
11 Haziran 2025 - 21:23 Güncellenme: 12 Haziran 2025 - 05:00
Son yıllarda, Türkiye için büyük bir tehdit ortaya çıktı.

“Uydurma tarihçilik”, mantar gibi türedi.

Yalanlarla dolu, Cumhuriyet tarihi yazma modası...

★★★

Cumhuriyeti yok etmek için, dört nala koşanlara hizmet eden bir tarihçilik.

Planlı ve güdümlü bir iftira kampanyası...

★★★

Bu seçilmiş aktörler:

“Cumhuriyet’in 1923’te açılan bir parantez” olduğunu haykırırlar.

“Halifelik geri gelsin”, “millet değil, ümmet olsun”, “şeriat isteriz” çığlıkları atarlar.

★★★

Birleştikleri nokta, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığıdır.

★★★

En yaygın yalanlarından biri de şu:

“Millî Mücadele’yi başlatmak için, Mustafa Kemal’i Padişah Vahdettin gönderdi”, ya da “devlet gönderdi.”

★★★

30 Ekim 1918’de, Osmanlı’yı tarih sahnesinden silen Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanır.

Mustafa Kemal Paşa, Suriye’de Yıldırım Orduları Grup Komutanı’dır.

★★★

7 Kasım 1918’de, Saray ateşkes gereği Yıldırım Orduları Grubu’nun dağıtıldığını bildirir.

Mustafa Kemal Paşa, Savunma Bakanlığı emrine atanır.

★★★

Paşa, 13 Kasım 1918 Çarşamba günü İstanbul’dadır.

★★★

184 gün İstanbul’da kalır.

Millî Mücadele reçetesini hazırlar.

Millî Mücadele’de görev alacak isimlerle görüşür.

★★★

Tam bu dönemde, işgal güçleri hükümete bir nota verirler:

“Samsun ve çevresinde bozulan asayiş nedeniyle Rum köyleri saldırılara uğramaktadır... Belli bir süre içinde bölgede asayiş sağlanmadığı takdirde, İngiltere olarak bölgeye asker çıkaracağımızı ihtar ederiz.”

★★★

Sadrazam Damat Ferit, İçişleri Bakanı’na nasıl bir çözüm düşündüğünü sorar.

Mehmet Ali Bey:

“Samsun’daki asayişin sağlanması için bölgeye geniş yetkilerle önemli bir komutan göndermemiz lazım. Mevcut komutanlar arasında, bu işi çözebilecek en önemli kişi Mustafa Kemal Paşa’dır.”

★★★

Mustafa Kemal Paşa...

Anafartalar kahramanıydı.

İttihatçı değildi.

Alman karşıtıydı.

Vahdettin’le birlikte Almanya’ya seyahat etmişti.

Filistin cephesinde gösterdiği başarılardan dolayı, Padişah onursal yaverliğine layık görülmüştü.

★★★

Sadrazam Damat Ferit ikna olur.

Padişah Vahdettin, kararnameyi 30 Nisan 1919’da onaylar.

Mustafa Kemal, 9’uncu Ordu Müfettişi olmuştu.

★★★

Özetle...

Mustafa Kemal, Samsun’da Rumlara baskı yapan Türkleri yatıştırmak, Rumların ve İngilizlerin güvenliğini sağlamak için görevlendirilmişti.

★★★

Mustafa Kemal, 30 Nisan 1919’da görevlendirme belgesini alır.

Duyduğu heyecan doruktadır:

“Bakanlıktan çıkarken, heyecanımdan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum... Kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibiydim...”

★★★

Görev emrinin eki olan görev yönergesi hazırlanırken, Mustafa Kemal’in ilgilendiği tek konu yetki sorunudur.

Genelkurmay İkinci Başkanı Kazım (İnanç) Paşa’dan bir isteği vardır:

“Şu iki noktayı mutlaka ekle, onlar bana yeter.

Birinci madde, Samsun’dan başlayarak, bütün Doğu vilayetlerindeki kuvvetlerin komutanı olabilmem ve bu kuvvetlerin bulunduğu vilayetlerin valilerine doğrudan emir verebilmemdir.

İkincisi, bu bölge ile herhangi bir temasta bulunan askerî ve sivil makamlarla yazışmada bulunabilmeliyim.”

★★★

Kazım (İnanç) Paşa, Mustafa Kemal’in arkadaşıdır.

Görevlendirme Belgesi’nin alt bölümüne bu maddeleri ekler.

★★★

Paşa, Samsun’a 19 Mayıs 1919’da ulaşır.

28 Mayıs 1919’da, Havza Genelgesi’ni yayımlar.

Genelgeyle, İzmir işgaline karşı, çeşitli bölgelerde gösterilen tepkileri birleştirmeyi ve ülke geneline yaymayı duyurur.

★★★

Samsun’a çıktıktan 20 gün sonra, 8 Haziran 1919...

Savunma Bakanlığı, Mustafa Kemal’in niyetini anlar.

Ve İstanbul’a geri çağırır.

Paşa, bu çağrıya uymaz.

★★★

21-22 Haziran 1919’da, Amasya Genelgesi’nde millî iradeyi işaret eder.

İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal’in niyetini tümüyle anlar.

★★★

Samsun’a çıktıktan 34 gün sonra, 23 Haziran 1919...

İçişleri Bakanı Ali Kemal, Mustafa Kemal’in azledildiğini ve emirlerinin dinlenmemesini emreder.

★★★

Samsun’a çıktıktan 44 gün sonra, 2-3 Temmuz 1919...

Padişah adına çekilen bir telgrafla, bir kez daha Mustafa Kemal’in İstanbul’a dönmesi istenir.

Mustafa Kemal, oyalar.

★★★

Nihayet...

Samsun’a çıktıktan 50 gün sonra, 8-9 Temmuz 1919...

Padişah’ın imzasıyla görevine son verilir.

★★★

Mustafa Kemal Paşa, görevden alınma belgesi eline geçmeden ordudan istifa eder.

★★★

Padişah, bununla da yetinmez...

Millî Mücadele’yi başlatan Mustafa Kemal’e...

11 Mayıs 1920’de, idam cezası verdirir.

24 Mayıs 1920’de, idam cezasını onaylar.

★★★

Tarihi çarpıtan güdümlü aktörleri, bizzat Vahdettin yalanlar.

1923’te Mekke’de yayımladığı beyannamede, Atatürk’ü İstiklal Savaşı’nı başlatması için Anadolu’ya göndermediğini, “Mustafa Kemal’i Anadolu’ya gönderen kabineye uydum” diyerek itiraf eder.

★★★

Millî Mücadele’yi başlatması için, Mustafa Kemal’i Vahdettin gönderdi öyle mi?..

★★★

“Yalan Tarih” bombardımanı, ulus devlet ve üniter devletin kolonlarına saldırı, Atatürk’ü Türkiye’den çıkarma girişimleri...

★★★

İnsan merak ediyor haliyle...

Bu vatana, nasıl daha büyük bir zararın verilebileceğini...

Haberler - Yazarlar
Naim Babüroğlu
Terörsüz Türkiye: Ne vatan kalır ne de makam
Naim Babüroğlu
8 Haziran 2025 - 21:21 Güncellenme: 9 Haziran 2025 - 05:00
2 Ağustos 1990...

Irak, Kuveyt’i işgal eder.

★★★

17 Ocak 1991...

ABD öncülüğünde, 37 ülkeden bir koalisyon oluşturulur.

Ve, Irak’a karşı Birinci Körfez Savaşı başlatılır.

★★★

Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’dı.

“Bir Koyup Üç Alma” rüzgârı estiriyordu.

★★★

28 Şubat 1991...

Birinci Körfez Savaşı’ndan sonra...

Kuzey Irak’taki Kürtleri, Irak lideri Saddam Hüseyin’e karşı korumak için, “Çekiç Güç” sahnede yerini alır.

“Çekiç Güç”, ABD liderliğinde İngiliz, Fransız uçak ve helikopterlerinden oluşturulur.

Harekât, Türkiye üzerinden düzenlenir.

★★★

Bu uygulama, ABD işgalinin başladığı 2003 yılına kadar 12 yıl sürer.

★★★

Çekiç Güç, Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti’nin kurulmasında şemsiye görevi yapar.

Ve, PKK terör örgütünün canlanmasına da uygun ortam sağlar.

Hem de, Adana’nın İncirlik ve Diyarbakır’ın Pirinçlik üslerinden kalkan uçaklarla.

★★★

Ve, “Çekiç Güç” sayesinde, Kuzey Irak’ta Kürt Devleti’nin ilk halkası tamamlanır.

★★★

Türkiye, hem çok cömertti hem de çok cesur...

Tarihten ders almayan yöneticiler de, çok memnundu.

★★★

Gel zaman, git zaman...

Özal’ın, “Bir Koyup Üç Alma” politikasından 25 yıl sonra...

2015 yılı, Mayıs ayının ilk haftası...

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani, ABD’yi ziyaret eder.

Beyaz Saray’da, Devlet Başkanı protokolü uygulanır.

★★★

ABD Başkan yardımcısı Biden, Barzani’ye müjdeyi verir:

“İkimizin de ömrü, Kürdistan’ın bağımsızlığını kendi gözlerimizle görmeye yetecek.”

Barzani, çok mutludur:

★★★

Gelişmeler, aslında bir zincirin halkalarıydı...

Türkiye’ye Suriyeli sığınmacı akını, ilk olarak Nisan 2011’de başlar.

★★★

Türkiye, Suriyelilere yönelik “açık kapı politikası” uygulayacağını ilan eder.

Ve gelinen aşamada, dünyanın en fazla göçmenini barındıran ülke olur.

Türkiye, hem çok cömertti hem de çok cesur...

★★★

Esad, Kaddafi ve Saddam rejiminin devrilmesi, ABD ve İsrail’in Ortadoğu’daki stratejik hedefleriydi.

Bağımsız adım atamayan, ABD’ye ve Körfez ülkelerine sürekli muhtaç üç ülke ortaya çıktı: Suriye, Libya ve Irak.

Bu üç ülkenin dağılması, ABD için muhteşem bir başarıydı...

★★★

İşte...

Nefes kesen bu gelişmelerin son durağının, Türkiye olduğu gerçeği artık sır olmaktan çıkar.

Ve, “Terörsüz Türkiye” süreci başlatılır.

★★★

Barzani yönetimi, DEM Parti, PKK terör örgütü ve destekçileri, “Yüz yıldır devlet olmamız engellendi” derler.

Ve suçu, Lozan Antlaşması’na yüklerler.

Suçu, Cumhuriyet’e atarlar.

Suçu, 1924 Anayasası’na yüklerler.

★★★

Aslında, onlara göre, en büyük suçlu: Atatürk’tür...

★★★

PKK terör örgütü, “silah bırakma” açıklamasında...

Lozan’ı, Cumhuriyet’i ve 1924 Anayasası’nı reddeder; Sevr’e dönüşün gerekli olduğunu söyler.

★★★

Türkiye’nin BEKA tehdidi olarak kabul ettiği, Suriye’deki PKK/YPG terör örgütü, birden SDG (Suriye Demokratik Güçleri) olur.

SDG, kulağa hoş gelsin diye, 2017’de ABD tarafından bulunmuştu.

★★★

PKK/YPG, PKK’nın silah bırakma çağrısının, Suriye’deki YPG’yi kapsamadığını ve silah bırakmayacağını açıklar.

Suriye’deki PKK/YPG, 80 binin üzerinde silahlı terörist gücüyle özerkliğini ilan etmiştir zaten.

★★★

Özal’ın “Bir koyup üç alma” politikası, Kuzey Irak’ta bir devlet kurmuştu.

Şimdi de...

Suriye’de, PKK/PYD terör örgütü (SDG) devleti kuruluyor.

★★★

PKK o kadar mutlu ki...

Bu kadarını, hayal bile edememişti.

★★★

Bu devletin, Türkiye’yle ne ilgisi var, diye sorarsanız...

Bu, bir sır değil...

★★★

İngiliz İstihbarat Binbaşı Noel, orijinal haritayı 1919’da çizmiş ve Londra’ya göndermişti.

Hatay dahil olmak üzere, Kahramanmaraş, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars ve güneyi, “Büyük Kürdistan” olarak geçer.

★★★

Sevr Antlaşması haritası, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi haritası, Barzani yönetiminin haritası, PKK terör örgütünün sözde haritası bu sınırlarla örtüşür.

Türkiye, Irak, İran ve Suriye halkalarının birleşmesiyle, “Kürdistan Devleti”nin kuruluşu tamamlanacak.

★★★

Şimdi, sıra, İran ve Türkiye’de...

★★★

“Yeni Anayasa” ile...

“Vatandaşlık tanımı” ve “eğitim-öğretim dili” değiştirilirse...

PKK’nın hedefi gerçekleşmiş olur.

★★★

Dikkat edin!..

DEM Parti yöneticileri, federal bir yapı istediklerini artık gizleme ihtiyacı bile duymuyorlar.

★★★

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, 2 Haziran 2025’te NTV’de yaptığı söyleşide, ABD’nin sır olmayan hedefini tekrar açıklar.

Sykes-Picot ve Sevr ile birlikte Lozan’ın, Kürtler için olumsuz sonuçlar yarattığını belirtir.

Böylece, ABD, Lozan’ı istemediğini açıkça belirtmiş olur.

★★★

Özal, Kuzey Irak halkasını kurdu.

2025’te, Suriye halkası tamamlanıyor.

“Yeni Anayasa” ile, Türkiye halkası kurulur mu?

Hem de, dört nala koşarak...

★★★

Türkiye, yine çok cömert yine çok cesur.

Tek kusuru, tarihten hiç ders almaması.

Ve, bu hikayenin sonunda...

Vatanın elden gideceğini öngörememesi.

★★★

Bu gidiş, ulus, üniter devlet yapısını yıkar.

Sonra...

Ne vatan kalır, ne de makam.

Haberler - Yazarlar
Naim Babüroğlu
Yeşeren bir umuttur her bayram
Naim Babüroğlu
6 Haziran 2025 - 21:35 Güncellenme: 7 Haziran 2025 - 05:00
Mustafa Kemal, 1915’te Anafartalar Kahramanı olarak, tarih sahnesine ve Türk milletinin huzuruna adımını atar.

Gelibolu’da, sadece Osmanlı’yı ve Başkent İstanbul’u kurtarmaz...

Truva Savaşı’nın da intikamını alır.

★★★

34 yaşında genç, cesur, gözü kara ve yakışıklı bir albaydır.

★★★

Çanakkale Cephesi’nin ardından, 10 Mart 1916’da, Silvan’da 16’ncı Kolordu Komutanlığı’na atanır.

Bitlis ve Muş’u, Rus kuvvetlerinden kurtarır.

★★★

109 yıl önce...

Mustafa Kemal Paşa’nın Kurmay Başkanı Albay İzzettin Çalışlar’ın günlüğüne yazdıkları:

“24 Eylül 1332 (7 Ekim 1916). Hava güzel... Yarın bayram namazını kasaba (Silvan) camiinde kılacağız...”

“25 Eylül 1332 (8 Ekim 1916). Kurban Bayramı. Hava pek iyi.

Sabahleyin Kumandan Paşa (Mustafa Kemal) ile yüksek rütbeli subaylarla birlikte hayvanlara binerek camiye gittik...

Cemaat, Hanefi ve Şafii olarak iki mezhepten oluştuğu için, önce Hanefiler, sonra Şafiiler namaz kıldılar. Namazdan sonra hükümet konağına gittik...”

★★★

Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım, 14 Ocak 1923’te İzmir’de Karşıyaka’da yaşamını yitirir.

★★★

Ölümünden iki yıl kadar önce, Cemal (Bolayır) Bey’e şunu söyler:

“Evladım, ben öldükten sonra ruhuma her sene hatim okutmak üzere bir yere bir miktar para bırakmak isterim. Bunu nereye verelim?”

Cemal Bey, Zübeyde Hanım’a Darüşşafaka’yı önerir.

Zübeyde Hanım, 1921’de Darüşşafaka’ya 20 bin kuruşluk bir bağışta bulunur.

★★★

Atatürk, annesinin vasiyeti üzerine, her ölüm yıl dönümünde hatim okutur, hatim okuyan hafıza zarf içinde bir miktar para verirdi.

★★★

Mustafa Kemal Paşa, annesi için Latife Hanım tarafından yaptırılan mermer sandukalı ve uzun kitabeli mezarın fotoğrafını görür.

Kitabede, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri Valide-i Muhteremleri Zübeyde Hanımefendi’nin” şeklinde başlayan cümleyi hiç beğenmez.

★★★

Genel Sekreter Hasan Rıza (Soyak) Bey’e, şu emri verir:

“İlk fırsatta İzmir’e gidersin, bu sandukayı ve kitabeyi kaldırtırsın, dağdan iki büyük ve uzun taş getirtirsin, birini olduğu gibi temel üzerine tespit ettirir, diğerini baş tarafına diktirirsin.

Bir yerini de biraz düzelttirerek, ‘Atatürk’ün anası Zübeyde burada yatmaktadır’ diye yazdırırsın, altına da ölüm tarihini koydurursun, yeter” emrini verir.

★★★

İzmir Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz, Dolmabahçe Sarayı’na gelir.

Atatürk’ün annesi için, Belediye Meclisi kararıyla hazırlattığı bir türbe projesini sunacaktır.

Türbenin çevresinde, park ve çocuk bahçesi yaptırılacaktı.

★★★

Proje, Atatürk’e anlatılır.

Atatürk, türbe projesini kabul etmez:

“Hayır, ben size mezarın nasıl yapılacağını tarif etmiştim... Hem belediyenin masraf etmesine gerek yoktur, bunu biz yaptıralım” emrini verir.

★★★

Böylece, Atatürk’ün isteğine uygun şekilde annesinin mezarı yapılır.

Türbe değil, mezar...

★★★

Mustafa Kemal, 33 yaşındadır.

Sofya’da, Askeri Ataşe’dir, yarbaydır.

★★★

18 Ekim 1914’te, arkadaşı Salih Bozok’a bir mektup yazar.

Mektupta, Fransızcadan tercüme ettiği bir şiir vardır...

★★★

Mektup, genç bir Kurmay Yarbay’ın yaşamın tanımını yapan bir şiire duyduğu ilgiyi yansıtır:

“Hayat kısadır

Biraz hayal

Biraz aşk

Ve sonra Allaha ısmarladık...

Hayat boştur

Biraz hüzün

Biraz ümit

Ve sonra Allaha ısmarladık...”

★★★

Salih Bozok daha sonra, Atatürk’ün yaveri olur.

★★★

10 Kasım 1938...

Atatürk sonsuzluğa adımını attığı an...

★★★

Salih Bozok, liderinin ellerini öperek veda eder.

Ardından, koşarak aşağı kata iner.

Boş olan bir odanın kapısını içeriden kapatır.

Kısa bir süre sonra, odadan bir silah sesi duyulur.

İçeri girenler, Salih Bozok’u kanlar içinde yerde bulurlar.

Kalbine sıktığı tek kurşunla...

★★★

Şiiri hatırlamış mıdır bilinmez ama Bozok, Atatürk’ten sonra yaşamanın anlamsız olduğunu düşünür.

★★★

Cumhuriyet’in 10’uncu Yıl Marşı, “Çıktık açık alınla on yılda her savaştan” diye başlar.

Bu savaş, İstiklal Savaşı’nı izleyen aydınlanma ve çağdaşlaşma savaşıdır.

★★★

Tarihe damgasını vuran liderlerin ayrılışları, yüzyıllık ağaçların topraktan koparılışları gibidir.

Kökleri, derinliklerdedir.

Zaferleri, devrimleri, mücadeleleri yaşadığı toplumun dokusuna işler.

★★★

Ömrünün hüzünle tamamlanmış melodisi, esen o iniltili rüzgârın sesine karışırken...

Yazgısı, hem ulusunun hem de ezilmiş milletlerin kaderi olur.

Hep tükenmeyen bir umutla...

★★★

O umut, Atatürk’tür.

Her bayramda yeşeren...

★★★

Sağlıklı, mutlu ve umut dolu bir bayram diliyorum.

Halim Kaya

01 Tem 2025

İnanç, Kimlik ve Kültür Arasında Bir Dönüşüm Hikâyesi Erkan Göksu günümüz tarihçileri arasında tutulan ve yazdıkları ile gündemde olan bir yazar.

Efendi BARUTCU

25 Haz 2025

M. Metin KAPLAN

16 Haz 2025

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

02 Haz 2025

Nurullah KAPLAN

04 Nis 2025

Yusuf Yılmaz ARAÇ

04 Nis 2025

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 168,52 M - Bugn : 263657

ulkucudunya@ulkucudunya.com