« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

30 May

2016

SİLKİNMEK VAKTİ

30 Mayıs 2016

İtiraf ve kabul etmek lazımdır ki, şer cephesi büyük bir isabet kaydederek, en maharetli ve en muktedir mümessilini işbaşına getirmiştir. Milli açıdan bakıldığında ise en tehlikelisi ve en soysuzu. Herhalde başka hiç kimse milli varlığı bu derece pervasızca tahrip etmeye muvaffak olamazdı. Nerede imal edilmiştir, hangi güçler zemin hazırlanmıştır, siyasi yolunu kimler açmaktadır, bunlar artık geride kalmış, konuşulması faydasız bahislerdir. Gerçek şu ki, mukadderatımızın üstüne kâbus gibi çökmüş, pişkin, utanmaz, yalancı, karanlık çehresiyle adeta kaderimiz olmuştur. Sırtı yere gelmiyor. Devamlı açık verdiği, her ana paçayı kaptıracak fırsatlar sunduğu halde bütün mücadelelerden galip çıkıyor, içine düştüğü bütün müşkülatları lehine çeviriyor. Namuslu bir adama binde biri isnat edilse utancından insan içine çıkamaz hale getirecek iddialardan rahatlıkla sıyrılıyor, üstelik alkış alıyor. Ve bu sayede ihanet, her geçen gün gözünü daha da karartarak hızla yol alıyor.
Karşı çıkması beklenenleri itaat ettirmiş, yüce divana göndermekten bahsedenleri şamar oğlanına çevirip hizaya sokmuş. Koca memleket ellerinde yazboz tahtası hale gelmiş, her taraf yangın yerine dönmüş, milli menfaatler ayaklar altına düşmüş. Keyifleri neyi dilerse kolaylıkla ve çarçabuk tatbik ediyorlar. Kaygısızca at koşturuyorlar. Dilediklerini milli düşman ediyorlar, şahsi husumetlerini milli güvenlik belgesine dercedebiliyorlar. Aslında ne bu kadar korkusuz yürekleri, ne yüksek siyasi kabiliyetleri var. Karşılarında hakkı savunan kararlı ve güçlü bir ses olmayınca cüret buluyor, gemi azıya alıp zıvanadan çıkıyorlar.
İhanetin pervasızlığı karşısında milli reflekesler uyuşmuş, teslim olmuş, mefluç bir görüntü sergilemektedir. Yılan hikayesine döndürülen kongre vesilesiyle televizyona çıkmayı nimet sayan kifayetsiz tipler, aylardır boş boş konuşuyor. Her geçen gün ömürden geçiyor. Onlar konuşurken ihanet gittikçe kuvvetleniyor, derinleşiyor, kök salıyor. Milli bünyeye verdikleri hasarın tamiri ve telafisi gün gittikçe daha zor hale geliyor.
Danışman, avukat, gazeteci, akademisyen, aday, üst kurul delegesi ve saire. Sahte yüzler, sahte taraflar, sahte taraftarlar. Ne dostluklarından emin olunur, ne yoldaşlıklarından. Dosta hırçın, harice mülayim, samimiyetsiz, tutarsız, ciddiyetsiz, karaktersiz ve yüreksiz tipler. Bulanık zihinleriyle, sığ dimağlarıyla görünüyorlar, konuşuyorlar, adımıza ahkâm kesiyorlar. Riyakârca ülkücü irade diyorlar. Riyakârca dava diyorlar. Riyakârca Başbuğ diyorlar. Bazısı utanmadan Türkeş Bey diyor. Ülkücülük alıyor, ülkücülük satıyor, yandaşlarını en alâ ülkücü ilan ediyor, rakiplerini ülkücülükten ihraç ediyorlar.
İhanet oyununu bozmak ancak suskun ülkücülerin uyanması, silkinmesi, harekete geçmesiyle mümkündür. Ülkücülükten geçinen muhterislerin peşinde zaman harcamak oyunla oynaşmaktır. Beyhude yere nefes tüketmek, boş yere yorulmaktır. Bunlar bir kalem geçilmeli ve silinip atılmalıdır. Bunlardan medet ummak ham hayaldir. Bu seviyesiz itiş kakıştan hayırlı bir netice çıkması muhaldir. Menfaatlerinin ne taraftan tecelli edeceğini sezerlerse o tarafı kıble edinen zayıf imanlılardan halaskar çıkmaz.
Ondokuz sene evvel yapılan yanlışın bedeli halen ödenmektedir. Benzer yanlışa tekrar düşülmemesi için hadiseler iyi tahlil edilmelidir. Hasbelkader gündeme gelen veya getirilen üç beş isme mecbur ve muhtaç değiliz. Niçin bu isimler önümüze getirilmektedir? En iyi ülkücü bunlar mıdır? Ortalıkta gezinmelerini temin eden mazileri ve hüviyetleri esasen siyasi sermaye değil tam aksine siyasi iflas belgeleridir. Hakkı zamanında ve gür sesle haykırmamışlardır. Susarak, sinerek, baştan beri karşı çıkılması gereken yapının içinde mevzi tutarak ehemmiyet kazanmışlardır. Bugün menfaatleri icabı didiştikleriyle aynı kazanda kaynamış, aynı icraatlara imza atmışlardır.
Biz içimizden en iyiyi, en doğruyu, en muktediri çıkarmadığımız sürece ihanetin peşrevi sürüp gidecektir. İçimizdeki en doğru nasıl ortaya çıkar. Onun da yolları, usulleri, metodları vardır. Ve imkansız değildir.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,03 M - Bugn : 18022

ulkucudunya@ulkucudunya.com