« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

17 Mar

2011

MÜNASEBETSİZLİK

17 Mart 2011

Ahmet Hoca bir akşamüstü okul çıkışı ZeynepKamil’den aşağı salınıp çarşıya vardığı sıra belediyenin önünde bir kalabalık görür. Biraz dikkatli bakınca az ötede makam arabasından inmekte olan Erbakan Hoca’yı fark eder. Ayrılık ihanetine kapılmayan sadık belediye başkanı, başkan yardımcıları, partili encümen üyeleri, ilçe yöneticileri intizam içerisinde dizilmiş, arkada belediye personeli, zabıta memurları, toplaşan bir kısım ahali, tebrik ve teşekkür ziyareti için teşrif eden liderlerini karşılamaya çıkmışlar.

Herkesin heyecanla bekleştiği tam o anda kalabalıktan biri anlaşılmaz sözler haykırarak ileri fırlar. Ahmet Hoca, eyvah diye düşünür, herhalde yeni bir meczup vakası yaşanacak. Korkulan başa gelmez. Meçhul şahıs hayret dolu bakışlar altında adeta havada uçarcasına atlayıp Erbakan’ın eline yapışır ve öper. İlk şaşkınlık geçince vaziyet anlaşılır, meğer şahıs meczup olmadığı gibi meçhul de değilmiş, uzun yıllar belediye meclis üyeliğinde bulunan bizim muzip ağabeylerden biriymiş.

Fevkalade yönü bulunmayan bu sıradan vaka, muhtelif rivayet ve yorumlar eklenerek kahramanın hangi sebep ve saiklerle harekete geçtiğine, maksat ve hedefinin ne olduğuna, siyasi dengeleri ne yönde değiştirebileceğine dair üç beş günlük sohbet malzemesi oldu.

İttifakta verdiğimiz oy haricinde Erbakan Hoca ile ülfet bu kadardan ibarettir. Allah rahmet eylesin. Kırk yıldır varlığını sürdüren siyasi hareketin kurucu lideri olmak bakımından önemli bir şahsiyettir. Tabiat boşluğu doldurur, üç tarz-ı siyasette münhal bulunan noktayı isabetli zamanda görerek iyi değerlendirmiştir.

Henüz vefat ettiği anlarda yakın mesai arkadaşlarından olduğu ifade edilen münasebetsizin biri çıktı, hem de TRT’de, Fatih Camii’nde kılınacak cenaze namazının Türkiye’nin görüp göreceği en büyük cenaze namazı olacağını iddia etti. Bazı haber sitelerinde ‘Hoca’nın Cenazesi Atatürk’ü Geçecek! başlığıyla verilen sözler şöyle: ‘Biz tabii bu cenazenin Türkiye Cumhuriyeti oldu olası, Mustafa Kemal Atatürk’ün cenazesi de dahil olmak üzere bu derece yoğunlukta bir cenazenin olabileceğini zannetmiyorum.’

Vefat eden bir liderin arkasından sevenlerinin üzüntü duymasından, taraftarlarının cenazenin kalabalık olmasını temenni etmesinden daha tabii bir davranış beklenemez ve bu samimi hissiyata saygı duyulur. Böyle anlarda bazı mübalağalar ve iyiniyetli hatalar da teessürata verilerek üstünde durulmaz. Başbakanlık mevkiinde bulunmuş bir zatın cenazesi tabii ki kalabalık olacaktır. Toplanan kalabalığın önde gelenlerinin liderlerini terk eden hain bir taife olduğunu hatırlatmak yakışık almaz. Ancak daha başlangıçta konuyla ilgili ifadeler temenniden öteye geçip hainane bir kehanete dönüşürse bu en başta merhuma saygısızlıktır. Henüz hastanedeki cenazenin tahmini kalabalığı üzerinden siyaset yapmak, diğer devlet büyüklerinin cenazesiyle mukayeseye girişmek olgun bir davranış değildir. Atatürk zamanındaki nüfus ve ulaşım imkânları gözönünde tutulmadan fikir beyan etmek ayrı bir mantıksızlık ve izansızlıktır. Manevi gasp niteliği taşıyan bu densizlik tesadüf veya sürç-ü lisan eseri değildir. Ergenekon’u Dersim’de aramayı tavsiye eden, yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Ergenekoncuların başıdır demek isteyenlerle aynı zihniyetin mahsulüdür.

İtiraz edilmezse bu afakî tesbit ileride kaynak kabul edilir ve gelecek nesiller yanlış bilgilendirilmiş olur. Bu toprakların görmüş olduğu en kalabalık cenaze merasimi en yakınındakinden en az iki üç kat fazlasıyla Başbuğ Alparslan Türkeş’in cenazesidir. Merak eden hangisiyle kıyaslamak istiyorsa görüntüleri bulur seyreder. Bundan sonra görecek olduğu iddiasında bulunulamaz, kendini bilmezler kâhinliğe soyunsa da, istikbalde neler yaşanacağını kimse bilemez. Daha büyük milli hizmetler görecek şahsiyetler çıkarsa Türk Milleti teveccühünü esirgemez. Kalabalıktan ziyade milletin gönlünde kalıcı yer almak önemlidir. Bu manada Türk Milletinin her faniye nasib olmayacak derecede derin sevgi ve güven duyduğu iki lider Atatürk ve Türkeş’tir.

Bazı yazarlar, aynı tarihlerde başlayan benzer iki siyasi hareketi ele alarak birinin başarısız, diğerinin başarılı olduğunu ileri sürdü. Başarı veya başarısızlık izafidir, hangi ölçülerle değerlendirildiğine göre değişir. Bazen millete hizmet edenler iktidara gelemeyebilir, bazen de millete ihanet edenler millet düşmanlarıyla ittifaka girerek iktidarı ele geçirebilir. Taraftarlarına kaybettirmek bahasına millete kazandıran milliyetçi hareket ile millete kaybettirip kendileri kazanan milli görüşün haklılığı ve doğruluğuyla ilgili en doğru hükmü milli vicdan ve tarih verecektir.

Milli görüşün muhtevasında elle tutulur bir görüş olmadığı gibi milli kelimesiyle uzaktan yakından ilgili bir duruş da yoktur. Tam tersine dini sloganlarla perdelenen gayrımilli bakış açısı sözkonusudur. Milliyetçiliğin istinat edebileceği tabanın bir kısmına tam da milliyetçiliğin gelişme döneminde dini ve bazı milli motiflerle hitab edilerek temiz cami cemaatinden daha farklı, ideolojik ve politik bir kitle meydana getirilmiştir. Cihad çığlıkları atan fakat ihtiyaç hasıl olduğunda cihada yüreği elvermeyen, pısırık ve fakat din üzerinden siyaseti kimselere kaptırmayan sözde mücahitler, düzenle çatışır görünerek düzenin mütedeyyin insanlar üzerindeki baskılarını arttırmasını sağladılar ve bu baskıları istismar ederek iktidara gelmeyi başardılar. Türk Milleti uzun süredir alttan ve üstten iki taraflı ihanetle karşı karşıyadır. Her şeye rağmen istediği taktirde bütün ihanet ve oyunları bozacak potansiyel gücü milliyetçi hareket bünyesinde taşımaktadır.

Türklükten utanan, Türk adını ağzına almaktan korkan ve Türk’ü hakir görmekten perva etmeyen zihniyetin, artık kendi değerlerini de terk ederek hiçbir ahlaki ve vicdani murakebe tanımayan kesimi iş başındadır. Hoca, zıvanadan çıkmış bu süzmece kadroların yanında çok daha milli ve yerli kalmıştır.

Ona başbakanken sövdüler. Sesini çıkarmadı. Külhanlık taslayan şakirdlerden de ses çıkmadı. Devir değişti, eskinin kudretlileri şamar oğlanına döndü. Şimdi de o tabansızlara sövülüyor. Gün gelir devran tekrar dönerse, bugünkü külhanilerin, kollarından sürükleyen inzibatlarına, aman talimatı karıştırmayın ha, biz sadece sövülecekler arasındayız diye yalvararak himmet dilemeyeceklerini kimse garanti edemez.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,81 M - Bugn : 6784

ulkucudunya@ulkucudunya.com