« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 Mar

2015

Süleyman Şah Türbesi ve soysuzluk

Özcan Yeniçeri 01 Ocak 1970

Süleyman Şah Türbesi’nin terkinin askeri terminolojideki adı ricattır. Geri çekilmedir. Türbedeki kutsal emanetleri derleyip toparlayıp Türkiye sınırının daha da yakınına getirmek, bölgede çatışan terörist gruplar karşısında gerileyiştir. Sinmektir, korkmaktır ve kaçmaktır. Halk dilinde bunun adına tabansızlık denmektedir. Türkiye sınırına daha yakın bir yerde yeni bir türbe inşa etmek, görüntüyü, rezaleti örtmek amacına yöneliktir. Gerçek şudur: Bu tabansız iktidar Süleyman Şah’ı mezarının olduğu yerde muhafaza edecek gücü ve iradeyi gösterememiştir.

Süleyman Şah Türbesi’nden çekiliş, gerçekte vatanı terk ediş anlamına gelmektedir. Nitekim MHP lideri Devlet Bahçeli bu gerçeği şöyle ifade etmiştir: “Türk vatanının mukaddes bir parçası, ayrılamaz ve koparılamaz bir uzantısı olan Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu, AKP Hükümeti tarafından korkakça yüzüstü bırakılmıştır. Türkiye’nin şah damarı kesilmiştir... Aziz ecdadımız Süleyman Şah’ın ruhu kahredilmiş, yaşanmış Türk asırlarının mirası linç edilmiş, milletimizin ihtişam ve kudreti yerin dibine geçirilmiştir.”
Süleyman Şah Türbesi’nin boşaltılarak havaya uçurulmasının anlamı sanıldığından da büyüktür. Bu durum:
* AKP hükümetinin Türkiye sınırına yüz kilometre mesafedeki bir toprak parçasını koruyamadığını kanıtlamıştır. Ayrıca bu çekiliş, AKP iktidarının Türkiye’nin egemenliğini ve çıkarlarını koruma iradesinin olmadığını göstermiştir.
* Kobani “düştü düşecek” diyen Erdoğan, Süleyman Şah Türbesi’ni IŞİD havaya uçurmadan proaktif davranarak kendisi havaya uçurmuştur. Kobani’deki teröristler direnerek IŞİD’i durdururken, AKP kaçarak IŞİD ile PYD’nin önünü açmıştır.
* Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu alan Kobani’nin devamı olan bir bölgedir. Kobani’de egemenliğini direnerek pekiştiren PKK/PYD’nin önünde engel olan Süleyman Şah’taki Türkiye egemenliği sona erdirilmiştir. Böylece PYD/PKK’nın bölgeyi ele geçirmek üzere harekete geçmesinin önünde engel kalmamıştır.
* Ruhsuz ve şuursuz AKP’nin palavracı yöneticilerinin ‘ecdat’ edebiyatı terk edilen türbenin enkazı altında kalmıştır.
* Erdoğan/Davutoğlu ikilisinin genelde Orta Doğu, özelde ise Suriye’de izlediği politikanın iflası, bu çekilişle tamamen tescillenmiştir.
* Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Şam’da Cuma namazı kılmak’ sözleri; Davutoğlu’nun ise “kimse Türkiye’nin gücünü test etmeye cüret etmemeli” laflarının lakırdıdan ibaret olduğu kanıtlanmıştır.
Diplomasi ve dış politikada kitleleri galeyana getiren “alçaklar... hainler... caniler” gibi binlerce söylemin, küçük bir askeri eylem kadar önemi yoktur. Diplomasi masasına gücün gölgesi düşmezse orada yapılan konuşmalar lakırdıdan ibaret kalır.
Nitekim Erdoğan, Davos’ta “One Minüte” diye kükremiş; İsrail buna Mavi Marmara’da dokuz Türk vatandaşını öldürerek karşılık vermiştir. Erdoğan, ‘Emevi Camiinde Cuma namazı kılacağından’ söz ederken, Esad buna Türk uçağını vurarak karşılık vermiştir.
AKP, Süleyman Şah’ı koruyacak yüreği, cesareti, onuru ve haysiyeti gösterememiştir. Türk Milletinin ve Türk ordusunun haysiyetini, onurunu ve şahsiyetini koruyamamıştır.
AKP’nin atma, tutma ve savurma üzerine kurulu dış politikası, Süleyman Şah Türbesi’nin külleri arasında kaybolmuştur.
Bir iktidar için teslimiyet, çekilme, ezilme, ürkme, korkma ve tırsma adına ne varsa, Süleyman Şah Türbesi olayında da o vardır.
Bir “çakıl” taşını düşmana vermemek uğruna savaş dahil her türlü riski göze alan Türk Devlet geleneğinden, zoru görünce tabana kuvvet kaçan bir AKP geleneği başlatılmıştır.
Kaçmanın, korkmanın ve yüreksizliğin adı ‘Şah Fırat Operasyonu’ olarak adlandırılmıştır. Bu gerçekte ecdadın aziz hatırasını ayaklar altına bırakma ve kaçma operasyonudur.
AKP, Türk milletini, Türk tarihini ve Türk varlığını korumak azim ve iradesinden yoksun olduğunu bir kez daha ortaya koymuş bulunmaktadır.
AKP, yalnız yolsuzluk, soysuzluk ve rüşvet ile değil aynı zamanda korkaklık ve aziz tarihe ihanetle de Türk siyasi tarihine bir leke olarak geçmiş bulunmaktadır.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,81 M - Bugn : 18421

ulkucudunya@ulkucudunya.com