« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

09 Şub

2015

Bank Asya’ya operasyon ve baltayı ayağına vurmak!

Erhan Başyurt 01 Ocak 1970

Bank Asya’nın yönetimine Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) bir gece baskını ile el koydu.

Polis eşliğinde “baskın” görüntüsü verilerek, bir algı operasyonu gerçekleştirildi.

Bankanın imajına darbe vurulmak ve mevduat sahipleri korkutulmak istendi.

Panik halinde mudilerin para çekmek için banka önüne yığılması ve bankanın “batırılması” sonucunu doğuracak bir domino etkisi planlandı.

Plan tutmadı. Mevduat sahipleri korkmadı.

Para çekme kuyruğu yerine şubelerin önünde “demokrasi ve özgürlük direnişi” adına inadına para yatırma kuyrukları oluştu.

Yoğun bakımdan çıkıp gelenler, gelinliği ile gelip takı parasını getirenler, kefen parasını yatıranlar “dayanışma dalgası”oluşturdu.

Çocuklar bile kumbaralarındaki paralarıyla gelip yeni hesaplar açtırdı.

Banka batırma kampanyaları

Bankaya yönelik ‘havuz’ medyasında aylardır, Bankacılık Kanunu’nun 74’üncü maddesine göre açık suç olmasına rağmen, yalan ve iftira haberleri yayınlanıyordu.

Ocak 2014’te kamu kurumları bir gecede siyasi talimatla, bankadaki uzun vadeli mevduatlarının tamamını çekti.

Bankayı batırmak için kampanyalar düzenlendi.

Kısa sürede bankadaki mevduatların yüzde 20’si yaklaşık 4 milyar liralık kısmı planlı şekilde çekildi.

Borsadaki hisse senetleri sık sık işleme kapatıldı.

Bank Asya buna rağmen ortakların sermaye artırımı ve vatandaşın bankasına sahip çıkması ile sermaye yeterlilik oranını yüzde 17,35’ten 2014’ün son çeyreğinde yüzde 18.3’e yükseltti.

Türkiye’de bankaların sermaye yeterlilik oranı ortalaması 16,3.

Bank Asya, bu oranla Türkiye’de sermaye yeterlilik oranı sıralamasında en yüksek 3’üncü banka oldu.

Reuters haber ajansının Ekim 2014’te geçtiği bir habere göre, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kampanya öncesi yurtdışına çıkarken, “Dönünce Bank Asya’nın anahtarlarını masamda görmek istiyorum” dediğini yazdı.

İddia bugüne kadar yalanlanmadı.

Erdoğan, cumhurbaşkanı olduktan sonra da 18 Ekim 2014’te TÜSİAD Yüksek İstişare Toplantısı’nda yaptığı konuşmada “Bir bankanın batırılması için çalışılmıyor. O banka batmış zaten“dedi.

Yabancı yatırımcıları ürkütecek uygulama

Bank Asya siyasi beyanların ve havuz medyasının iddialarının aksine batmadığı gibi daha da güçlendi.

Banka aylardır denetim altındaydı. Usulsüz tek işlemi dahi tespit edilmedi.

Katılım ve yatırım bankacılığı yapan Bank Asya’nın yüzde 54’ü halka açık.

Reuters haber ajansına göre bu his­se­le­ri­n yüz­de 3,09’u İn­gi­liz M & G In­vest­ment Ma­na­ge­men­t’­in, yüzde 2,53’ü Ame­ri­kan Di­men­si­onal Fund Ad­vi­so­r’un ve 1,62’si Norveç Merkez Bankası’nın elinde.

Başka bir deyişle, Bank Asya’yı batırmak demek, sadece 183 ortağına zarar vermek değil, binlerce küçük ortağa ve yabancı yatırımcıya da darbe vurmak anlamına geliyor.
Yabancı yatırımcıları da ürkütecektir.

Yaşananlar nedeniyle Bank Asya şayet değer kaybeder veya türbülansa girerse hem ortakların hem de yerli ve yabancı hissedarların uluslararası tahkim mahkemelerine ve AİHM’e tazminat davası açmaları söz konusu olacak.

Hatta kâr ortaklığı için bankaya para yatıran milyonlarca mevduat sahibinin de dava açma hakkı doğar.

Geçmişte bunun çok sayıda örneği yaşandı.

Mesela Kentbank’a hukuksuz şekilde el konulması nedeniyle, Türkiye AİHM’de 4,5 miyar dolara yakın para cezasına çarptırıldı.

Rusya da YUKOS’a benzer şekilde siyasi nedenlerle hukuksuz el konulduğu için 50 milyar doların üzerinde tazminata mahkûm oldu.

El koyma işlemi kanunen dayanaksız

Yine YUKOS’un yabancı ve küçük ortaklarının İspanya ve Hollanda’da tahkim mahkemelerine açtığı davalar nedeniyle Rusya 7 milyar dolara yakın tazminat ödeme cezasına çarptırıldı.

BDDK ve TMSF’nin Türk ekonomisine darbe vuracak, evrensel mülkiyet hakları ve teşebbüs hürriyetine aykırı son hamlesi de ulusal ve uluslararası hukuk karşısında yaptırımsız kalmayacaktır.

BDDK, Bankacılık Kanunu’nun 18’inci maddesinin 5’inci fıkrasına dayanarak yönetime el konulduğunu açıkladı.

Oysa söz konusu madde, yönetime el koyma hakkı vermiyor.

“Kurucularda aranan nitelikleri kaybeden nitelikli paya sahip ortaklar temettü dışındaki ortaklık haklarından yararlanamaz. Bu halde, diğer ortaklık hakları kurumun bildirimi üzerine fon tarafından kullanılır. Bu ortaklar sermayedeki doğrudan ve dolaylı payları yüzde onun altına düşene kadar rüçhan haklarını kullanamazlar” diyor.

Sadece kurucu niteliğini kaybeden ortakların haklarını fon kullanır diyor.

BDDK ve TMSF ise “ortaklar belgeleri ulaştırana kadar haklarını kullanmak” yerine hukuksuz şekilde yönetime el koymuş, belgelerini teslim eden ortaklara da keyfi atamalar konusunda bir bilgi verilmediği gibi genel kurul onayı da alınmamıştır.

Kaldı ki, 15 yıldır kurucu niteliğini koruyan isimlerin, zaman darlığı nedeniyle bazı ortakların belgelerini yetiştirememesi, böyle bir operasyona gerekçe oluşturmaz.

Dünyada da Türkiye’de de bu şekilde yönetime el koymanın örneği yok.

Türk ekonomisine büyük darbe

Bankaların fona devrini düzenleyen madde, Bankacılık Yasası’nın 71’inci maddesi ile düzenleniyor.

O da, sermaye yeterlilik oranını ve bankanın yükümlülüklerini yerine getirmemesi şartlarını içeriyor.

Bank Asya’ya 71’inci madde üzerinden el konulması mümkün değil.

Bank Asya’ya el konulabilmesi için önce Türkiye’deki katılım bankalarının tamamına, diğer bankaların da yarıdan fazlasına el konulması gerekir. Bu muhaldir.
Ülke ekonomisinin çöküşü olur.

Bank Asya’ya yapılan hukuksuz operasyon bile sektöre güven zedelenmesine, liranın değerinin düşmesine, doların rekor şekilde artmasına ve tüm bankaların borsada değer kaybetmesine neden oldu.

Polis eşliğinde yapılan algı operasyonu planlananın aksine Bank Asya’yı batıramaz ama Türk ekonomisine büyük darbedir.

Ekonomik krizin ardından tepki oylarıyla iktidara gelen, ekonomideki istikrar gerekçesiyle esas itibarıyla oy almayı sürdüren iktidarın, baltayı ayağına vurmasıdır.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,79 M - Bugn : 33050

ulkucudunya@ulkucudunya.com