« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

04 Ağu

2014

AK Parti’nin utancı

Mustafa Ünal 01 Ocak 1970

Falan dinlendi, filan dinlendi... Yüzlerce, binlerce hatta yüz binlerce kişinin telefonlarını dinlediler. Başbakan Erdoğan’ı da dinlediler, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı da. Bu haberler günlerce güdümlü medyanın manşetlerini süsledi. Hâlâ da sürmekte. Kamuoyuna iddia değil ‘mutlak doğru’ olarak sunulmakta.

Selam’ dosyasını soruşturan savcı itiraz etti, ‘Ne Başbakan dinlendi ne de Fidan’ diye. Hatta meydan okudu: ‘İspat edin, istifa edeyim’. Henüz belge koyan çıkmadı. Sürekli tekrarladığınız ‘müddei iddiasını ispatla mükelleftir’ sözü sadece kendinizle ilgili söylentiler için değil, evrensel hukuk kuralı.

Dinleme haberleri sonuç verdi. Hedefi de buydu. Polislere operasyonun psikolojik altyapısını oluşturdu. ‘Selam’ adlı casusluk soruşturmasının varlığı doğru. Birilerini fena halde paniklettiği de ortada. Dosya ilerlemedi. Hukuk darbesinden nasibini aldı. Operasyon, dosyanın muhtevasını ister istemez gündeme getirecek.

Devlet iddiaları araştırması, söylentileri soruşturması doğal. Ancak operasyon için elinin sağlam olması gerekir. Belgesiz olmaz. Güdümlü medyanın ‘atış serbest’ kabilinden salladığı haberlerle yola çıkılmaz. Şu ana kadar dışarı sızan bilgiler operasyonun dayanaklarının çok zayıf olduğunu gösteriyor. Zaten ‘büyük fotoğrafın’ herkesin farkında. Neleri sıfırlamayı amaçladığını bilmeyen yok. Sadece 17 Aralık değil, buna ‘Selam’ dosyası da dahil.

Birkaç ay önce havuz gazetelerinin manşetlerini okuyana ‘vay be’ dedirten bir haber süslüyordu. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in ‘Yargıtay’da cemaatin imamı olduğunu’ söylediği açıklama. Bazı dosyaların Pensilvanya’ya gittiği, oradan gelen mesajlara göre karar verildiği... Hatırladınız, bu haber üzerine kopartılan gürültü yeri göğü inletti. Ekranlarda ve gazete köşelerinde akla ziyan yorumlar yapıldı.

Şahin, kamuoyuna açıklamadığı o ismi Yargıtay’a bildireceğini söyledi. Bir dosya içinde bildirdi de. Sonra mı? Dün birkaç gazetede küçük bir haber: ‘Yargıtay imamı için delil yok’. Yargıtay, iddianın üzerine gitmiş, soruşturmuş. Şahin, Yargıtay’a iki avukattan duyduğu bilgileri aktarmış. Avukatlardan biri yakın akrabasıymış. O yüzden ‘Tanıklıktan çekinme hakkı’nı kullanmış.

Diğer avukatın ise ismini vermemiş. Sonuç ‘büyük iddia’ fos çıkmış. Hukuki tabirle ‘dosyaya sunular hiçbir delilin soruşturmanın bir sonraki aşamasına geçmeye imkân verecek nitelikte olmadığı’ değerlendirilmiş ve iddiayla ilgili işlem yapılmasına yer olmadığına karar verilmiş. Ne olacak şimdi? O kalkan tozlar ne olacak?

Maalesef bir Türkiye gerçeği. Büyük harflerle söylenen iddiayı iri kelimelerle manşete taşı, gerçek ortaya çıkınca da sus, görmezden gel. Manzara bu. Bu topraklarda iddia en kolay iş. İspat gerekmez. Hiçbir müeyyidesi de yok. Ne özür, ne düzeltme ne de mahcubiyet. ‘İddia, kanaat, his’ hüküm gibi muamele görmekte.

Operasyona zemin oluşturan büyük harfler, iri kelimelerle dile getirilen ‘dinleme iddialarından’ ne çıkacak bakalım. Tahmin etmek zor değil aslında. Gariplikler erken başladı. Operasyonun her aşaması hukuksuzlukla malul. Kelepçe sözgelimi. Muktedirlerin çok arzu ettiği o görüntüler kamu vicdanında ters tepince senaryolar başladı.

Ellerinin arkadan kelepçelenmesi müdürün kendi isteğiymiş. Amacı mı? Algı operasyonu için şov yapmakmış. Asıl algı operasyonu ‘kelepçe ayıbını’ bu şekilde savunmaya kalkmak. Hem sahur vakti, hem kelepçe AK Parti iktidarının utancı olarak tarihe not edildi. Kolay silinmez. Leoparın benekleri gibi.

Sulh ceza hâkimliği gibi icatlarla operasyon, kumpasın ‘Ala’sı. İktidar kumpas konusundaki maharetini gösterdi. Operasyonun savcısı da, hâkimi de malum.

Bir utanç daha var. Bir polis müdürünün kameralara söyledikleri. Ben inanamadım. Şu cümle de not edildi AK Parti’nin tarihine: “Kadir Gecesi’nde bu yaşadıklarımız bırakın Müslüman ülkeleri, hiçbir ülkede yaşanmayacak şeyler. Biz oruçluyuz, adamlar karşımıza geçip yemek yiyor.” 2014 model işkence bu olsa gerek. Cezasız kalmaz. Ama burada, ama ötede. Kimsenin yanına kalmaz.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,98 M - Bugn : 7007

ulkucudunya@ulkucudunya.com