« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

04 Ağu

2014

Siyasi sorumlu kim?

Ali Yurttagül 01 Ocak 1970

Cadı avının yeni bir sahnesini seyrediyoruz. Üst düzey polis yetkilileri gece yarısı operasyonlarla, basına önceden haber verilerek büyük bir tamtamla tutuklanıyor. Reji, sahnenin dizaynı ses getirsin istiyor. Aylardır süren “haşhaşi”, “sülük” ve benzeri hakaret dolu söylemle ekilen nefret tohumları ürün vermediği, bayağılaştığı, inandırıcılığı sorgulanmaya başlandığı için, eylem zorunlu olmuştu.

Belki bundan da önemlisi, seçim kampanyasını gölgeleyecek yolsuzluk dosyaları, fezlekeler, beş paralık olmuş uluslararası itibarımız, IŞİD rehineleri, hukuk devletini askıya alma girişimleri gündeme oturabilir, algı yönetimi kontrolden çıkabilirdi. Bu yüzden sonucu ne olursa olsun eylem gerekiyordu, basını meşgul edecek olaylar sahnelenmeliydi. Durum o kadar kritik olmalı ki operasyonlar Ramazan sonuna bırakılamadı. Reji, Çankaya’ya çıkmadan “inlerine girdik” densin istiyordu. Yani, sadece “algı operasyonu” değil, biraz da intikam duygusu.

Her neyse, biz bu tutuklamaların bir yere gitmeyeceğini, bu insanların kısa bir müddet sonra serbest kalacağını düşünüyoruz. Zira hükümetin tüm operasyonlarına rağmen Türkiye’de hâlâ ayakta duran devlet kurumları ve adli yapı var. Hükümetin tüm çabalarına rağmen hukuk devletinin tüm kanalları tıkanmış değil. Yolsuzluk dosyaları o kadar ağır ki ülkeyi muz cumhuriyetine dönüştürmeden sahnelenmeye çalışılan “yolsuzluk yok, darbe var” algısını geçerli kılmak mümkün değil. Brüksel, Paris, Berlin, Washington vs… Türkiye’yi sadece seçim sürecinde olduğu için değil, devletin tepesinde, dört bakanın soruşturma sürecinde görünür olan yolsuzluk meselesi ile de izliyor. Biz er geç adaletin yerine getirileceğini, Türkiye’nin itibarını bulacağını düşünüyoruz.

Sorun ne yazık ki sadece adaletin yerini bulması değil. Sorun ülkenin selameti için siyasi sorumluluğun açığa çıkması meselesi. Son günlerde izlediğimiz operasyonlar ile sorumluluk meselesi biraz daha karmaşık hale geldi. Hava sisli, kimin eli kimin cebinde görmek mümkün değil. Beş yıl önce darbe girişimi, paralel devlet yapılanması suçlamaları ile tutuklananlar, artık serbest. Mahkemeler ile masumlukları belgelenmemiş olsa da algı masum oldukları yönünde. Şayet bu algı doğru ise Ergenekon, Balyoz, Oda TV davalarının siyasi sorumluluğu, bu 114 poliste mi? Bu polisler hiçbir siyasi irade olmadan “paralel bir yapı” kapsamında mı çalıştı? Velev ki öyle, siyasi irade yıllarca bu tür bir sürece neden göz yumdu? Bunun siyasi sorumlusu, sorumluları kim?

Bunların retorik sorular olduğunun ben de farkındayım. Tutuklamaların tamamen algı operasyonu olduğunu reji de biliyor, seyirciler de. AB Komisyonu’nun tutuklamalar ile ilgili açıklaması bu bakımdan ilginç ve sahnelenen oyunun perde arkasını sorgular nitelikte. AB Komisyonu iki cümle ile tutuklamalarda hukuk devleti kurallarının işlemesi gerektiğini vurgularken, açıklamanın büyük bölümünü yolsuzluklara ayırmış: “2013 Aralık olayları sonrasında kamuoyuna yansıyan yolsuzluk iddialarının şeffaf, tarafsız ve etkin bir surette düzgün bir şekilde yürütülmesi gerektiğini hatırlatıyoruz.” (We recall that corruption allegations that became public after December 2013 events should be properly investigated, in a transparent, impartial and efficient manner) diyen AB Komisyonu, sadece Brüksel’in bu konuya bakışını değil, başkentlerdeki algıyı da dile getiriyor. Yani, aylardır yolsuzluk soruşturmalarını engelleyen bir hükümeti uyardığı gibi, “tutuklamalar ile yolsuzluk dosyaları arasındaki ilişkiyi görüyoruz” demek istiyor.

Türkiye bu yolsuzluk kamburu ve itibar sorunu ile ne kadar boğuşur, bilemiyoruz. Cadı avı operasyonlarının, “yolsuzluk yok, darbe var” algısının rejisörü büyük bir ihtimalle Çankaya’ya çıkacak. Yeni Başbakan bu kamburu sırtlar mı, bilmiyoruz. Şayet sırtlarsa, sadece itibar sorunu olduğu için değil, suç ortağı olduğu için, içeride ve dışarıda başı eğik olur, yükün altında kalır. Ülkeyi on yıl boyunca ekonomik ve siyasi olarak ileri götüren AKP için de süreç varlık meselesi, sadece Türkiye için değil. Zira Avrupa’da olduğu gibi, Türkiye’de de, AKP’de de herkes yolsuz değil.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,94 M - Bugn : 1018

ulkucudunya@ulkucudunya.com