« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

04 Ağu

2014

Mezomorto Hüseyin Paşa

01 Ocak 1970

Denizci, asker

Osmanlı Kaptanıderyası

Onyedinci yüzyılın ikinci yarısında deniz muharebelerindeki kahramanlıklarıyla meşhur, Osmanlı Kaptanıderyası. İsmi, Hüseyin’dir. Gençliğinde Venediklilerle yaptığı bir deniz muharebesinde sekiz-on yerinden yaralanıp öldüğü sanılırken, iyileşmesi üzerine Venedikliler tarafından kendisine Mezomorto (yarı ölü) lakabı verildi ve sonradan bütün Akdeniz’de bu sıfatla anıldı. Bazı kaynaklarda Mağribli olduğu kaydedilirse de doğum yeri ve tarihi bilinmemektedir.

Hüseyin Reis, denizciliğe çok genç yaşta levendlikle başladı. Cesur, gözünü budaktan esirgemeyen bir kimseydi. Akdeniz’de İspanyol, İtalyan ve Venediklilerle çetin deniz muharebeleri yaptı. 1674 yılından itibaren ünü bütün Akdeniz’i sardı. Cezayir’in en mümtaz simalarından biri oldu. Cesaret ve denizcilik bilgisi sayesinde Cezayir dayısı seçildi (1683). Aynı yıl Fransızların büyük bir donanmayla Cezayir’i kuşatmaları esnasında emsalsiz kahramanlıklar gösterip, düşman donanmasını perişan etti.

Mezomorto Hüseyin Reis’in Cezayir’i Fransız muhasarasından kurtarması, Payitaht’ta büyük sevince sebep oldu. Sultan Dördüncü Mehmet Han, gönderdiği bir fermanla onu Cezayir Beylerbeyliğine getirdiğini bildirdi.

1686 yılında Tunus’ta çıkan karışıklıkları önlemek için görevlendirilen Mezomorto Hüseyin Paşa, buraya İbrahim Hoca idaresinde bir kuvvet gönderdi. Tunus’ta sükuneti sağlayan Hüseyin Paşa, 1688’de Mareşal d’Estrees emrindeki Fransız filosunun Cezayir’i topa tutması üzerine emrindeki kuvvetlerle Fransız sahillerini ve ticaret gemilerini vurarak mukabele etti. Fransızlar yeni Osmanlı Sultanı İkinci Süleyman Hana müracaat ederek sulh akdine muvaffak oldular.

İkinci Süleyman Han, Mezomorto Hüseyin Paşa'yı gösterdiği muvaffakiyetlerden dolayı 1690’da Tuna Kaptanlığına tayin etti. Bu yıllarda Venedik donanmasının Akdeniz’deki faaliyetleri artmıştı. 1690’daOsmanlı ordusunu karadan destekleyerek Vidin’in kurtarılmasında büyük rol oynadı ve Karadeniz Donanması Kaptanı oldu.

1691 yılında miri kalyonlar kaptanlığı ile kendisine Rodos sancağı verildi. Bu sırada Venedik donanması 145 parça kalyon ve çektiriyle 8 Eylül 1694 günü Sakız Adası’na hücum etti. Fatih devrinden beri sulh ve sükun içinde adaletle idare edilen kaledeki Hıristiyan halk, silaha sarılıp gizli ve açık ihanetlerle kale muhafızı Hasan Paşa’yı zor durumda bıraktılar. Neticede Sakız, Venediklilerin eline geçti. Sakız adasının Venedikliler tarafından işgal edilmesi, Sultan İkinci Ahmet Han’ı çok üzdü. Sadrazam Ali Paşa’ya; “Sakız ahvali, derunumı (içimi) yaktı. Teshiri muradımdır (zaptını dilerim). İcab edenlerle görüşüp ne yapmak lazımsa bildir. Bu kış Sakız elde edilmezse, şöyle bilin ki bütün reisleri şiddetle cezalandırırım.” diye kat’i emir verdi. Divan-ı Hümayun toplantısında Kaptanıderyalığa Amcazade Hüseyin Paşa getirildi. O da ilk iş olarak Mezomorto Hüseyin Paşayı çağırtıp kendisine yardımcı yaptı ve kalyonlar kaptanı olarak Derya Beylerbeyi (oramiral) tayin etti.

Donanma-yı Hümayun 1695 yılının ilk günlerinde, İstanbul’dan hareket etti.

Venedik amiralinin kumandasında Toskana, Malta ve Papalık gemilerinden mürekkep büyük bir donanma mevcuttu. 1695’te Koyun Adaları civarında cereyan eden iki deniz muharebesinde Mezomorto Hüseyin Paşa yaptığı mahirane manevralarla zaferin kazanılmasında büyük rol oynadı. Bu deniz savaşında Venedik donanmasının kapudane, patrona ve diğer yüksek rütbeli komutanları öldürüldü. Bu büyük zaferin sonunda Sakız tekrar Osmanlıların eline geçti.

Yeni Osmanlı Sultanı İkinci Mustafa Han, Sakız’ın geri alınmasında büyük gayret ve mahareti görülen Mezomorto Hüseyin Paşayı Kaptanıderyalığa getirdi.

Daha sonra Mezomorto Hüseyin Paşa, Venediklileri Adalar Denizinden atmak için faaliyete geçti. 19 Eylül 1695’te Sakız ve İstanköy’ü vurmak üzere gelen 96 gemilik Venedik donanmasını Midilli Adasının Zeytinburnu karşısında mağlup etti. Bu muharebede Venediklilerin on kalyonu battı, diğerleriyse ağır hasara uğradı. 1697-1698 yıllarındaki muharebelerde Venedikliler deniz güçlerini büyük ölçüde kaybettiler.

Mezomorto Hüseyin Paşa, hayatının sonlarına doğru son seferinden dönüşünde iki ay kadar hasta yattı. Daha sonra Sultan İkinci Mustafa Hanın huzuruna çıkıp padişah duası aldı. Hastalığının ilerlemesi üzerine etrafına eski ve yeni leventleri toplanmıştı. Yaşlı bir levent ağlayarak Yasin-i şerif okuyordu. Hüseyin Reis’in gözleri yaşlandı ve; “Leventlerim! Sanırsınız ki biz ölümden korkarız. Vallahi Rabbim şahidimdir. Ölümü nice zamanlar kendi arzumla aradım. Beni yıkan, böyle kaba bir döşekte ölmektir” dedi ve kelime-i şehadet getirerek ruhunu teslim etti (1701).

Mezomorto Hüseyin Paşa, kazandığı deniz muharebelerinin yanında, Osmanlı bahriyesinin ıslahı için büyük gayret sarfetti. Kalyon filolarının kıymetini takdir ederek bunları Osmanlı donanmasının en esaslı bölümü haline getirdi. Vefatında kalyon sayısı 40’a çıkmıştı. Osmanlı bahriyesinde bir dönüm noktası teşkil eden Kanunname’si Mezomorto Hüseyin Paşa’nın vefatı üzerine kısa bir süre sonra Abdülfettah Paşa’nın derya kaptanlığı zamanında ilan ve tatbik olundu.

Mezomorto Hüseyin Paşa, hazırlattığı Kanunname ile deniz kuvvetlerinin bahriyeden yetişme ellerde bulunmasını temin etmek istemiş, aynı zamanda terfi ve emeklilik meselelerini de yoluna koymuştur.

Vefatına kadar 6 yıl Kaptanıderyalıkta kalan Mezomorto Hüseyin Paşa, açık fikirli ve doğru sözlüydü. Her işinde Allah rızasını arardı. Korku nedir bilmez, düşmanın çokluğundan asla endişeye kapılmazdı. Nitekim Venedik’in eline geçen Khio Adasını sekiz kadırga ve dört sultan gemisiyle kurtarabileceğini söylediği zaman, Kaptanıderya Amcazade kendisini fazla hayalci bulmuştu. Ancak denizcilik bilgisi ve donanma idaresi mükemmel olan Hüseyin Paşa, kısa sürede Venediklileri adadan çıkarmaya muvaffak oldu. Mezomorto Hüseyin Paşa, rüzgarın cereyanını incelemeden ve bulunduğu yerin konumunu bilmeden, kolay kolay savaşa girmezdi. Bu arada düşmanın hareketlerini aralıksız takip ettirirdi. Onun bu tedbirleri muvaffakiyetlerinde büyük rol oynamıştır.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,94 M - Bugn : 29616

ulkucudunya@ulkucudunya.com