« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

30 Haz

2014

Sırada kim var?

Mehmet Kamış 01 Ocak 1970

Hiçbir ilke, hiçbir tutarlılık kaygısı olmadan, hangi zamanda neye ihtiyacı varsa onu hararetle savunan, ‘dün dündür, bugün bugündür’ sözünün çağdaş bir yorumcusu gibi...

Yeri geldiğinde milliyetçi, yeri geldiğinde bütün milliyetler ayaklarının altında. Ona göre Abdullah Öcalan, yeri geldiğinde idam edilmeyi hak etmiş bir cani, yeri geldiğinde öldürmeyi değil yaşatmayı seçmiş bir iyi niyet elçisi. Konjonktür gerektiğinde Balyoz tutuklamaları ileri demokrasinin ayak sesleri, konjonktür gerektirmediğinde Balyoz tutuklularının serbest bırakılması adaletin tecellisi. O adaletin dağıtıcısı da bizzat kendisi. Yeri geldiğinde Ergenekon savcısı, yeri geldiğinde Ergenekon avukatı! Neyi savunuyorsa kararlılıkla ve en üst perdeden savunuyor. Ama inandırıcı olmak, haklı ve doğru olmak anlamına gelmiyor. 12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde de bu ülkeye sivil anayasayı, ileri demokrasiyi, insan haklarını ve şeffaflığı getireceğini öylesine yüksek perdeden savunmuştu ki, işin doğrusu bize de çok inandırıcı gelmişti.

Oysa bugün fark ettiğimiz gerçekler bize farklı şeyler söylüyor. Hangi zamanda kime ihtiyacı varsa onunla iyi ilişkiler kuran, ihtiyacı kalmadığı zaman onunla ölümcül bir savaşa girişen, vefayla, dostlukla artık işi kalmamış bir isim var karşımızda. ‘Yola çıktıklarımız’ sözü artık onun için hiçbir şey ifade etmiyor. Siyasi arenada artık sadece kendisi var. Bundan sonra ihtiyacı kalmadığını düşündüğü hiçbir kimseyi siyasi arenada tutmayacak, tutmamak için elinden geleni yapacak. Bu açıdan baktığınızda Bülent Arınç’a, Abdullah Gül’e ve partiye kimlik veren diğer eski isimlere üç yıl şartına takılmasa da siyasi hayat hakkı görünmüyor. Başbakan, bundan sonra mutlak itaat eden ve bütün var olma sebebini Tayyip Erdoğan’ın iki dudağından alan isimlerle yola devam edecek. Bundan sonra olacakları iyi anlamak için, sürecin bütün ayrıntılarını merak edenler varsa, onlara dünyadaki diğer tek adam hikâyelerini okumalarını tavsiye ederim.

Ancak sorun burada da bitmiyor. Yani itiraz etmemek, onunla iyi geçinmek, mutlak bağlı olmak da, çevresinde kalmak, yaşamaya devam etmek için yeterli olmayacak. 2007-2011 arası AK Parti Çankırı milletvekilliği yapmış olan ve partiyi iyi tanıyan Suat Kınıklıoğlu, Aksiyon Dergisi’ne verdiği röportajda, “Eğer Tayyip Erdoğan’ı sürekli olarak övmüyorsanız da şüpheli durumdasınız.” diyor. Yani Başbakan’ın etrafındakilerin durumu bundan sonra daha da zor görünüyor. Çünkü itaat ve övgü konusunda kim geriye düşerse onun orada yaşama ihtimali bulunmuyor. Ve bir de artık ihtiyacı kalmadıkları... Tabii bu durumu en iyi tahlil etmesi gerekenlerin başında kuşkusuz Kürtler geliyor. İşi bittiğinde Tayyip Erdoğan’ın kendileriyle nasıl bir ilişki kurabileceğini, iyi tahmin etmeleri lazım.

Her neyse, Tayyip Erdoğan, tam 10 yıl boyunca, konuşmalarında çok ihtiyaç duyduğu Hizmet Hareketi’ne karşı da övgü dolu sözler söylemişti. Şimdi neler söylediğini burada yazmaya kalksam ciltler dolusu kitap eder. Geçmiş olaylara bugünkü pencereden baktığımızda Başbakan’ın Hizmet Hareketi’ne karşı operasyon yapmayı çoktan kafasına koyduğunu görürüz. 2004 tarihli MGK toplantısında attığı imza bunun en büyük ispatı. Dönemin Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, o belgeyi imzalarken kimsenin kendilerine baskı yapmadığını daha önce söylemişti.

Son Ergenekon ve Balyoz tahliyeleriyle iyice anlıyoruz ki, derin devletle mücadele sadece bir görüntüden ibaretmiş. İşin temelinde Çetin Doğan’dan Doğu Perinçek’e kadar derin devletin bütün unsurlarıyla bir olup, onlarla yapılamayan şeyi yapmak yatıyormuş. Laikçi derin devletin cesaret edemediği şeyi, muhafazakâr görünümlü birilerinin eliyle yapmak varmış meğer. Hal böyle iken diğer muhafazakârlar bu meselenin Cemaat-AKP kavgası olduğunu zannetmeye devam etsinler. Sıra kendilerine geldiğinde onlar için iş işten geçmiş olacak.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,79 M - Bugn : 32965

ulkucudunya@ulkucudunya.com