« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

23 Ara

2013

‘Paralel devlet’ kim?

Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970

"Paralel devlet" siyasî modanın gündelik tüketime taşıdığı kavramlardan biri. Sezon boyunca tedavülde kalacak ve bu kavramı büyüten tartışma sürdükçe kullanılacak.
Aslında sınırlı alana ve özel bir anlama sahip teknik bir tabirin, boyunu ve cüssesini aşan sıklette mindere çıkmasından bahsediyoruz.
Çarpıklığı göstermek için devlet dediğimiz eşi-benzeri olmayan üstün varlığın ayırt edici özelliğini hatırlayalım. Devlet, bir coğrafi alanda mukim bir toplumun üzerinde, iradesini gerektiğinde zor kullanarak yürüten kurumun adı. Diğer benzeri bütün kurumlardan ayrılan tek özelliği var: Kullandığı şiddetin meşru olması. Hem kendi halkına hem de başka devletlere karşı üstün otorite olma vasfına egemenlik diyoruz. Şayet bu egemenlik doğrudan halkın iradesine dayanıyorsa, ortaya demokratik devlet çıkıyor.
1917'de Bolşevik Devrimi'nin merkezî kurumu olan "işçi-köylü Sovyetleri" paralel devlet yapıları idi. Nitekim devrim, "Bütün iktidar Sovyetlere!" sloganı üzerine inşa edildi. Mahkemeleri, asayiş birimleri, vergi memurları ile KCK yapılanması tipik bir "paralel" veya "alternatif" devlet yapılanması. Her ikisi de iradesini, zor kullanarak yürüten örnekler. Demek ki "paralel devlet" olabilmek için, elinizin altında hükmünüzü yürütebilmek için gerektiğinde başvuracağınız zor araçları olmalı. Şayet KCK'nın asayiş birimleri olmasa, topladığı vergiler gönüllü bağıştan, kurduğu mahkemeler arabuluculuktan ibaret kalırdı.
Zora başvurmadan paralel devlet olmak mümkün mü? Paralele hiç gerek yok, doğrudan devlet olmak mümkün ve hatta gerekli. Alelade bir devletten değil, demokratik devletten bahsediyoruz. Demokratik devlet, bütün ayrıcalıklarını ve üstünlüklerini halktan alan devlettir. Devlet benden aldığı yetkiyi kullandığına göre, "devlet kim?" sorusuna verilebilecek tek doğru cevap var: Devletin kullandığı yetkiyi verenler, yani biz. Benim verdiğim yetki olmadığı takdirde ortada demokratik devlet kalmaz. Bu yetkiyi kullananlar, ortak işlerimizi görmek, adaleti tesis etmek, kamu düzenini ve yararını korumakla görevliler. Onlara verdiğim yetkiyi yerinde kullanmak ve bana hesap vermek zorundalar. Bu yüzden devletin bir aktör olarak yer aldığı bütün tartışmalarda bize rehberlik edebilecek ölçüler belli. Şayet devleti emanet ettiğim kişiler, tartışılan mevzuda yetkilerini adalet, kamu düzeni veya kamu yararı gibi kıstaslara uymadan kullanmışlarsa meşruiyetlerini kaybetmiş olurlar. Vatandaşlarını fişlemenin, bir kısmını bazı haklardan mahrum bırakmanın, bir hak ihlali olacak icraatı "devlet sırrı" kapsamında savunmanın kamu yararı ile ilişkisi yoksa, meşruiyeti de yoktur.
İşte bu yüzden devlet saf hukuktur. Bu hukuk hepimizin üzerinde uzlaştığı kurallarla işler. Millî irade tam buradan zuhur eder. Ben sandıkta bir siyasî partiye vekâlet verdiğim zaman, bana ait olan egemenlik hakkımı devretmiyorum. Ben kamunun yararını gözetecek şekilde, benim gösterdiğim sınırlar içinde kullanması için vekâlet veriyorum. Ben asilim o vekil. Modern demokratik devlet daha ötesine gidiyor. Verdiğim yetkinin doğru kullanılıp kullanılmadığını denetleme hakkımı sadece seçimlerle sınırlamıyor. Örgütlenme ve ifade özgürlüğü ile devletin egemenlik yetkilerini kullananları sürekli denetim altında tutmamı sağlayacak mekanizmaların önünü açıyor. Herkesin devlet iktidarına müdahale edeceği kanallar açıyor, bu kanalları örgütlenerek işleten sivil toplumu saygı ile karşılıyor, başının tacı yapıyor.
Devlet iktidarını kullananların politikalarına ve kararlarına itiraz edenleri "paralel devlet" olarak niteleyip mahkûm etmek; ciddiye almak yerine görgüsüz ve izansızlık olarak kınamak daha doğru. Kimse kendisinden menkul bir yetkiyi kullanmıyor; yetkinin kaynağı bende ise bana hesap vermek zorunda. Sandık sığınmak için çok küçük ve her zaman ortaya çıkmıyor. Ben "tuttuğunuz fişin benden aldığınız yetki ile alakası nedir?" diye sorduğum zaman, kamu yararındaki yerini açıklamalı. Devlet de paralel devlet de benim. İşte bu yüzden benim bu yetkiyi devrettiğim kişilerden hesap sorma hakkım var.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,97 M - Bugn : 33247

ulkucudunya@ulkucudunya.com