« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 Oca

2012

ALİ ŞİR NEVAİ (9 Şubat 1441- 3 Ocak 1501)

01 Ocak 1970

Bu Dünyada Yoktur Sonsuza Kadar Hayat /Bu Ne Müthiş Saadettir, Çıksa İyilik İle Ad. NEVAİ

Ali Şir Nevai, Türkçeyi yüksek bir sanat dili halinde işlemeye çalışan, bu görüşü savunan ve Türk diline değer kazandıran dil reformcusu, devlet adamı, yaşadığı çağı aşmış ünlü bir şairdir.

Ali Şir Nevai 9 Şubat 1441’de Herat’ta (Afganistan) doğru. Oldukça soylu ve kültürlü bir aileden gelen Nevai’nin babası Kiçkine (Köçkene) Bahadır (Kişkine Bahşi) olarak da bilinen Gıyaseddin Kiçkine’dir.Horasan Hükümdarı Ebü’l, Kasım Babur’un en sadık adamalarından olan babası, 1447 yılında baş gösteren iç karışıklık yüzünden doğduğu yerlerden ayrılarak ailesiyle birlikte Irak’a gittiğinde, Nevai henüz 6 yaşındaydı.

Yolculuk esnasında, belki de ona ileride yazmayı sevdirecek olan Zafername’nin yazarı Şerafettin Ali Yezdi ile tanışır. Bu karşılaşmayı daha sonra Mecalisün Nefais adlı yapıtında anlatacaktır. Nihayet, 5 yıl sonra, yani 1452’de Nevai’nin ve ailesinin duyduğu yurt özlemi biter ve babası yeniden Ebü-l Kasım Babür’ün hizmetine girer. Ama bir süre sonra babasını kaybeder. Bunun üzerine Nevai’nin eğitimini Ebü’l, Kasım üstlenir. Nevai ve kardeşi, Kasım’ın torunu şiir ve şaire değer veren hükümdar Hüseyin Baykara ile birlikte eğitim alırlar. İşte hayat boyu sürecek dostluğun temelleri bu dönemde atılır ve güçlenir. Duygulu, halkına ve doğduğu topraklara son derece bağlı olan Nevai, şiir yazmaya, işte bu gençlik yıllarında başlar.

1469 yılında Hüseyin Baykara, Herat’tı ele geçirince, duyarlılığı kadar devlet işleri hakkında görüşleri, bilinçli davranışlarıyla da kendini belli eden Nevai, kısa sürede Mühürdarlığa, oradan da vezirliğe, sonunda da Divan Beyliği’ne kadar yükselir.

Artık Horasan Hükümdarılığı’nın aranan ve sevilen siması olmuştur. Elindeki bu siyasi gücü sanat ve şiir sevgisiyle birleştirmiş, molla Camii, Devletşah, Vasifi gibi sanatçı ve bilim adamlarını da çevresinde toplayarak Herat’tı sanat merkezi haline getirir.

Başkent Herat, Türk tarihinde sayılı kültür merkezlerinden biri olmuş.Ünlü Türk şair ve ilim adamı Ali Şir Nevai burada yetişmiştir.

Ama ne yazık ki, Nevai ile Hüseyin Baykara’nın dosluğunu uygun görmeyen saray entrikacılarının etkisiyle Nevai, görevinden ve özellikle de çok sevdiği Herat’tan ikinci kez ayrı düşer ve 1487’de Esterebad’a vali olarak gönderilir. Üç yıl süren bu görev, Nevai’yi oldukça incitmiş ama Baykara ile olan dostluğunu bozamamıştır. 1490’da Baykara’nın nedimi olan Nevai, Baykara’nın kendi oğullarıyla taht yüzünden anlaşmazlığa düştüğü günlerde, Lisan üt Tayr, Muhakemetü’l- Lügateyn, Mahbub ül-Kulüb gibi en önemli eserlerini yazar. Yazınsal açıdan en verimli çağına geldiği 1500’de yaşadığı sıkıntıların ve siyasal yükünün altında sağlığını iyice kaybetmiştir.

31 Aralık 1501’da Nevai, Baykara’nın Esterebad seferi dönüşü için hazırlanan törende can yoldaşı, kökeltaşını (Kankardeşini) beklerken geçirdiği kalp krizi sonucunda yine o çok sevdiği toprağı Herat’ta, hayata gözlerini yumar.

Sultan Hüseyin Baykara onun onuruna çok büyük tüm Herat halkının da katıldığı Cenaze töreni düzenler, ve Goharşad'ın mezarının yakınındaki mezarlığa toprağa verilir. Herat'taki bu mezarı, 500 yüz yıl sağlam bir ziyaretgah olarak muhafaza edilmiş, 1980 li yıllardaki Sovyetlerin Afganistan işgalinde bu kabir de kurşun yağmuruna tutulmuş, ağır derecede hasar görmüştür.

Ali Şir Nevai, sadece yaşadığı dönemin ve Çağatay Edebiyatı’nın değil, günümüze değin uzanan, Orta Asya ve Türk edebiyatının en önemli şairlerinden biriydi.

Ali Şir Nevai'nin yaşamı boyunca Herat Büyük Timur İmparatorluğu'na başkentlik ve Müslüman dünyasına başlıca kültürel ve entelektüel öncülük yapmıştır.

Kültürlü, duygulu, dürüst ve insancıl karakterinin de etkisiyle Nevai, günümüze kadar uzanan bir ekol olmuştur. Onun ardından yetişen pek çok şair, Nevai’nin yazı özelliklerinden esinlenerek ürünler vermeye çalıştılar. Nevai’nin yazıları ve dili Türk edebiyatında da son derece etkili olmuştur.Örneğin 1872 yılında Mahbübül-Kulüb isimli eseri, Türkçe’ye aktarılarak, Ahmet Vefik Paşa tarafından basılır. O dönemde, eserlerinde kullanıldığı dil, son derece ilgi görür. Bu nedenle ünlü Osmanlı Türk şair ve yazarı Namık Kemal tarafından eleştirilir. Ünlü şair, uzun bir tarihi olan Türk dilinin Nevai’nin etkisiyle yeniden Çağatay Türkçesi’ne dönebileceği konusundaki endişelerini Abdülhak Hamid’e yazdığı mektuplarda uzun uzun dile getirmiştir. Peki, Nevai’yi Nevai yapan neydi? Neden hala Türk dünyasında bilinen şairlerden biridir ? Onu Nevai yapan, bıraktığı eserlerden çok, Türkler ve Türkçe hakkında günümüzden yıllarca önce ileri sürdüğü savlardı.

Farsça'nın resmi dil olduğu, Türk aydınlarının bu dille eser vermeyi hüner kabul ettiği bir zamanda Nevai, Türkçeyi edebi dil olarak kullanmayan, Farsça yazan çağdaşlarına çatar. Çağatayca'nın Farsçadan üstün bir dil olduğunu savunmuştır. Bunu da eserleri ile kanıtlamış ve kendinden sonrakileri bu yolda eserler vermeye teşvik etmiştir.

Yaşadığı dönemde düşünsel ürün veren kişilerin çoğunluğunun yaptığı gibi Arapça ve Farsça’yı kullanmak üzere öz Türkçe’yi kullanmayı yeğlemiş, Türkçe’nin ve Türklerin üstünlüklerini, diğer dillerle ve soylarla karşılaştırarak anlatmış ve bu düşüncelerini Muhakemeetü’l Lugateyn adlı yapıtında toplamıştır. Nevai, bu kitabını Türkçe’yi bırakarak eserlerini Farsça verenlere ithafen yazmıştır. Burada, Türkçe ile Farsça'yı karşılaştırarak pek çok yerde Türkçe’nin üstünlüğünü savunmuştur. Çağdaşlarının Farsçanın karşısında edebi dil olarak Türkçeyi yetersiz görmelerini eleştirir; eğer emek verilirse Türkçenin de Farsça kadar, hatta daha fazla anlatım inceliklerine sahip olduğunun görüleceğini belirtir. Meşhur ilim adamlarından Molla Cami, onun şiir arkadaşlarındandır. Kaşgarlı Mahmut'tan sonra Türk diline en büyük hizmet eden kişi olarak tanınan bu görüşlerini Muhakemetül-lugateyn'de görürüz.

Bilinen en çarpıcı eserlerinin arasında Hamsesi’nde yer alan Leyla ile Mecnun, Ferhad ile Şirin gibi yapıtlarının dışında, Mecalisü’n-Nefais ve Mizanü’l-Evzan’ı da saymak mümkündür.

Nevai kendi devrinden asırlar sonra Türk dünyasını birleştiren Türkçe’nin önemine bu denli dikkat çeken Türk şairidir.

Şiirlerini Türkçe ve Farsça yazan Ali Şir Nevai, Arapçayı da çok iyi öğrenmişti.

Nevai ayrıca Farsça yazdığı şiirlerinden başka, Arapça ve Hintçe az bir sayıda eser yazmıştır. Ali Şir Nevai'nin en çok tanınmış şiirleri onun dört divan'ında, veya yaklaşık 50,000 şiir koleksiyonu bulunur.

Şiirlerin yaşamının değişik dönemlerine göre sınıflandırıp kronolojik olarak divanında toplamıştır.

Ali Şir Nevai'nin Çağatayca edebiyatının oluşmasında büyük bir rolü vardır. Ölümünün ardından geride 370 kadar onartılmış ve yaptırılmış mimari eser ve Çeşitli konularda yazılmış 30 kadar da ölümsüz ebedi eser bıraktı.

Eserlerinden bazıları şunlardır: Çağatayca Divan (5 tane), Farsça Divan (5 tane), Çihil Hadis (Kırk Hadis) ve Muhakemet'ül Lugateyn (İki sözlüğün karşılaştırılması)'dır.

On beşinci yüzyılda Çağataycanın (Çağatay Türkçesinin) klasik bir yazı dili olarak kimlik kazanmasında Ali Şir Nevai'nin önemi bilinmektedir. Nevai öncesinde ve Nevai’nin çağında, Timurlular devletinde Türkçe yazan sanatçılar azdır.

Türk dili tarihinde Divân-ı Lügat-it Türk'ten sonra ikinci önemli kitaptır. Hamse sahibi ilk Türk şairidir (hamse 5 mesneviden oluşur). Tezkire sahibidir(günümüz edebiyattaki biyografi): "Mecalüs'ün Nefais". Şehrengiz: Doğup büyüdüğü "Herat" kentinin doğal güzelliklerini anlatır.

Ali Şir Nevai Özbekistan başta olmak üzere halen günümüzde gazelleriyle düğünlerde, adının verildiği şehir, üniversite, kütüphane cadde, tiyatro, müze … gibi yerlere ve şahıslara verilen adla anılmaktadır.

Her ne kadar Türkiye’de görkemli bir heykeli yoksa da, Sivas’ın Zara ilçesine bağlı Horasan’dan geldiklerini söyleyen Alişir Nevai köyü onu bu adla yaşatmakta,

Her yıl doğum yıldönümünde Türk dünyasında çeşitli etkinlikleriyle anılmakta,

Türkiye’deki üniversitelerde adına konferanslar, paneller … düzenlenmektedir. Geçtiğimiz yıllarda Moskova’da, Tokyo’da heykeli dikilmiş olan Nevai, gönlümüzde yer almaya devam etmektedir.

“Bilgin, ölü olsa bile, diridir.” diyen Hz. Ali’nin güzel bir sözünü hatırlatarak,



dünya çapında ünlü edebiyatçı, siyaset ve sanatın büyük şahsiyeti Ali Şir Nevai’yi 569. Doğum yıldönümü nedeniyle; şükranla, minnetle ve rahmetle anıyoruz.

KAYNAKLAR:

1.Muhakemetü’l-lugateyn, Hazırlayan F.Sema Barutçu Özönder, Ankara, 1996
2.Ali Şir Nevâî, Mizân’ül Evzan, Haz. Kemal Eraslan, Ankara 1993
3.Ali Şir Nevai. Tarih-i Müluk-i Acem Cilt 14. sayfa l91-195
4.A.Nevâî, "Mükemmel Eserler Toplamı", 9. Cilt, Taşkent 1992
5.http://tr.wikipedia.org/

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,81 M - Bugn : 16963

ulkucudunya@ulkucudunya.com