« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Şub

2007

Darbenin başkomutanı

Selim Sağıroğlu 01 Ocak 1970

Süreci başlatmak için geç kaldıklarını düşünen sabırsızlar Demirelin Cumhurbaşkanı olması ile muratlarına erdiler. Çünkü Demirel o koltuğun kendine verdiği yetkiler çerçevesinde Refah Partisine karşı olan belli kişileri köşe başlarına getirecekti. Aynen de öyle oldu. 28 Şubatta önemli rol üstlenen süreçte çok büyük rol sahibi olan herkesi çok önemli yerlere atadı. Asker atamalarını o yaptı, yargı atamalarını o yaptı, medyada Erbakan muhaliflerini köşe başlarına dolaylı yönden o getirdi. YÖK Başkanını ve rektörleri o atadı. Sivil toplum kuruluşlarına "yanınızdayım" diyerek cesareti o verdi. Erbakanın başbakanlıktan istifasını kabul edip Çiller yerine hükümeti kurma görevini hızlı 28 Şubatçı Başbakan Yılmaza o verdi. 28 Şubatçı asker ve siviller yerlerinden oldukları zaman 28 Şubatın imdadına yetişen ve süreci neredeyse tek başına sürükleyen Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Demirel oldu.

Ateş ve barutu bir araya getiren kendisidir ve suçu ateş ile baruta atmaktadır. Ateş ile barutu buluşturup patlatan, ortalığı karıştıran sanki uzaylılar. Demirel her 28 Şubat kendine sorulduğunda ben askerin yönetime el koymasını ve daha acı neticeleri önledim diye bir savunma yapar. Bu savunmanın ne kadar gerçekçi olduğu bir yana eğer Demirel olmasaydı 28 Şubatı hazırlayan kişiler o makamlarında bulunur ve askerler durumu o noktaya getirirler miydi? Demireli savunanlar ve onun 28 Şubatın asıl mimarı olduğunu kabul etmeyenler aynı kafa yapısına sahip olan herkes nasıl olmuş da Refah-yol hükümeti sırasında bir araya gelmişler Düşünün bir kere Milli Görüşe muhalif herkes aynı zamanda nasıl bir araya geldi, hepsini yerlerine yerleştiren bilinçli tek bir fikir vardı elbette. Cumhurbaşkanlığı öyle bir makamdır ki bütün taşları yerinden oynatma ve taşları yerlerine koyma yetkisi ile donatılmıştır. 28 Şubatın tüm aktörlerini bir yönetmen edası ile bulup seçen ve yerine koyan hep Demirel olmuştur. Demirelin 28 Şubatçıların başında geldiğine bir delil de bu olayı sonuna dek savunmasıdır. Bir yazar Demirelin gazetecilere "28 Şubatın mimarı benim" dediğini yazar. Demirel bu sözü gerçekten söylemese de süreç içerisinde söylediği her söz, yaptığı her davranış bize bunu anlatıyor zaten. 28 Şubat neyin tarihidir? Bir MGKnın toplanma tarihidir. Başında kim vardır? Demirel…

Demirelin özel gazetecisi Yavuz Donata yazdırdıkları, 28 Şubatın dokuz yıl sonra ayakta kalabilen tek mimarının kendisi olduğunu da gösteriyor. Demirele göre sorun bir "sarkıntılık"tır. "Cumhuriyete, Orduya ve Rejime sarkıntılık vuku bulmuş", bunun üzerine Silahlı Kuvvetler harekete geçmiştir. Anayasamız sınırlı şartlarda ve sembolik olarak Cumhurbaşkanına "başkomutan" unvanı verir; ama Demireli bu süreçte hep başkomutan olmuştur. Başkomutanlık sıfatı içinde Demirele bugün, "28 Şubat sürecinin en büyük teorisyeni" unvanı uygun düşer. Demirele göre o toplantıda herkes "aklının ve vicdanının etkisindeydi." Yine Demirele göre "devletin işleyişinde örnek alınabilecek bir toplantıydı."

Katilin bir huyu vardır suçu işledikten sonra kan çeker ve olay yerine gelir. Arkada kanıt bıraktım mı bırakmadım mı düşüncesiyle veya vicdanının sesi olarak maktüle yakın durur. Demirel de ülkenin gidişatı hususunda her lafı evirip çevirip 28 Şubat olayına getiriyor, kopamıyor bir türlü… Her zaman sürece ve süreççilere övgüler yağdıran Demirel, aslında sürecin doğru anlaşılıp anlaşılmaması derdinde değil. Ülkeye büyük zararlar veren dönemin suçlusu olmadığını ispatlamak istiyor.

Demirel 6 kez gidip gelen biri olarak makam ve koltukta ne kadar hırslı biri olduğunu defalarca kanıtladı. Refah yol iktidarda olduğu sürece 2. kez Cumhurbaşkanı olamayacağını bilmektedir. Refah-yolun tasfiyesi aynı zamanda muhtemel güçlü adayların da tasfiyesidir. Mesut Yılmaza hükümet kurma görevini veren Demirel tekrar Cumhurbaşkanı olacağından emindir ama yaptığı yanına kalmayacak şekilde yaptıkları boşa çıkar, ve Güniz Sokaka çekilmek zorunda kalır. Cumhurbaşkanlığı hülyası gören Yılmaza bile kalmaz o koltuk.

Türlü siyaset cambazlıkları ile hem Cumhurbaşkanlığı hesabı yaptı hem de ait olduğu yerlere güzel haberler vermeyi başardı Baba. DYPden ayrılanlara ayrı parti kurdurdu. Tansu Çillerli bir DYPyi içten yıkmaya çalıştı, DYP ile Refahın arasını açtı. Hükümeti zayıflattı. Elindeki tüm imkânları sonuna kadar kullandı. Bu zamana kadar iktidarda kalabilmek için her zaman ölüyü gösterip hastalığa razı eden Demirel çıktığı noktalara gelebilmek için de az da olsa iyi işler yapacaktı. Bütün yapıp ettiği de o kadar zaten, bazı icraatları ile halka biraz şirin görünüp gündemde kalmayı başaracak kadar.

DP iktidarının bürokratı olan Demirel, askeri darbeyle ilk kez 1960ta tanıştı. Adalet Partisinin Genel Başkanı olduktan sonra 1965te başbakan olan Demirel, 1970de askeri müdahale ile iktidardan uzaklaştırıldı. Yıl 1980de azınlık koalisyon hükümetinin başbakanıdır ve onuncu yıl sendromuna yenik düşerek Demirel bir Hat-trick yapar. Bu üçüncü darbeden sonra "darbeder" olan Demirel siyasetten uzaklaştırılır. Demirel sanki ant içmiştir darbelere karşılık vermeye ve 28 Şubat 1997de rövanşını kazandığını sanır. Bundan önceki darbelerden darbe yiyen Demirele göre o muhtıralar antidemokratik ve hak-hukuk dışı idi. Neden 28 Şubat haklıydı Demirele göre, kendisine karşı yapılan değil kendisinin yaptığı bir darbe olmasından dolayı.

Süleymannâme

Sen gül diyarının yapma gülüsün!
Aynı yapmacıkla Çoban Sülüsün!
Yoktur izlediğin bir dava yolu;
Bir bu yan, bir şu yan, büküntülüsün!
Türke zıt sermaye merkezlerinden,
Bir zikzaklı yolda hep, güdülüsün!
Milli yekparelik gelmez işine;
Bu yüzden parçalı, bölüntülüsün!
Ve devlete mason biraderlerin
Tam da maslahata denk ödülüsün!
Ne sır sendeki bedava oluş!
Problemler içinde en müşkülüsün!
Fikir dağlar boyu kocaman kitap;
Sen de o kocaman kitabın bir virgülüsün!
Böyleyken ustasın gözbağcılıkta;
Cüceler sirkinin baş Herkülüsün!
Gözyaşı ve çığlık vatanında sen,
Hüzün bahçesinin şen bülbülüsün!
Büzülmüş susarken mahzun hakikat,
Davuldan ziyade gümbürtülüsün!
Teokratik rejim olmaz deyip de,
Peşinden müslüman görüntülüsün!
Kolera, vergiler, zamlar, enflasyon;
Bir felaketsin ki, binbir türlüsün!
Gelirsiz giderli bütçelerinle,
Her yıl, milyar milyar köpürtülüsün!
Okka okka vicdan satın alırsın;
Topuzu altından oy baskülüsün!
Bir gökdelen sanır seni gören göz;
Bilmez ki, temelden çöküntülüsün!
Büyük Kongre, dikiş tutturduğun yer;
Meclise gelince söküntülüsün!
Bağlısın hak bilmez yeminlilere;
Hakkı bilenlerden çözüntülüsün!
Üçbuçuk mebusa kaldı diye fark,
Kimbilir, ne kadar üzüntülüsün!
Millet gökten adam dilensin, dursun!
Ümit fakirinin keşkülüsün!
Kuzum, senin neren Anadolludur?
Türk e Amerikan püskürtülüsün!
Farkın şu ki, eski Başbakanlardan,
Sen o belaların son püskülüsün!
(1971) Necip Fazıl Kısakürek

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,78 M - Bugn : 23749

ulkucudunya@ulkucudunya.com