« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

24 Tem

2022

Tek adamlık eziyettir

İskender Öksüz 01 Ocak 1970

Olaylara sağlıklı bakış bir tarafa, tek adam yönetimindeki bakış bir tarafa… Epey farklı.
Sağlıklı bakışta olup biteni kavramaya çalışırsınız. Olup biten sizin dışınızdadır. Ona siz bir açıdan bakarsınız. Geçmiş deneyimlerinizin ışığında bir tanı koymaya çalışırsınız. Fakat sizin deneyimleriniz yetmez. Arkadaşlarınızın ne düşündüğünü sorarsınız. Ya uzmanlar? Başka yerlerde, başka ülkelerde benzer olaylarla karşılaşılmış mı? Karşılaşılmışsa nasıl çözmüşler?
Tek adam yönetiminde, yukarıdakilerin hepsi gereksizdir. O dâhi, bir vecizesi ile tanıyı koyacak, problemi çözecektir.
GERÇEĞİN OTORİTESİNE KARŞI OTORİTENİN OTORİTESİ
Bu iki yaklaşımdan hangisinin çözümlere ulaşacağı, hangisinin tökezleyeceği bellidir. Yol uzadıkça, zaman geçtikçe o büyük adama tabi olanların da ayakları suya erecektir. Fakat artık tek adam yönetimi hâkimdir. İtiraz etmek, soru sormak, “Acaba öyle değil de şöyle mi yapsak?” demek imkânsızdır. Gerçeğin otoritesi yok olmuştur. Otoriterin otoritesi hâkimdir.
Şimdi konuya başka bir yönden bakalım. Acaba tek adam, bütün bu olan-biten hakkında ne düşünür? Başaramadığını, işlerin kötüye gittiğini görmez mi? Hadi kendisine tabi olanlar, onun hata yapmadığını, yapmayacağını düşünüyor… Aslında böyle düşünmüyorlar, ama öyle düşünüyormuş gibi yapıyorlar. Peki, tek adam ne düşünüyor?
Tek adam, işlerin iyiye gitmediğinin bal gibi farkındadır. Fakat… Yazının başında, olaylara sağlıklı bakışı anlatırken şöyle yazmıştım: “Olup biten sizin dışınızdadır.“ İşte tek adamın felaketi buradadır. Artık olup biten onun dışında değildir. Olup biteni o yaratmıştır. Dolayısıyla olup biten odur. Onun şahsiyetidir. Olan biten kötüyse o kötüdür…
İSKAMBİLDEN KULELER
Bu felaketten çıkış için birkaç yol vardır. Birincisi, kötülüklere bir dış sebep bulmaktır. Tek adam hep doğruyu yapmıştır, ama hainler onu sabote etmiştir. Veya beceriksizler. O yüzden tek adam yönetimlerinde üst yönetim kadroları sık sık azledilir. Tek adam hata yapmayacağına göre hata çevresidir. Bütün tek adam ortamlarında bu geçerlidir: O iyidir ama çevresi kötüdür. “Kim seçti o çevreyi?” Bu da yasak sorulardandır.
Kötülük inkâr edilemiyorsa şirket dışından veya ülke dışından gelmiştir. Dış güçler, dâhimizi istemez. İşlerin kötüye gidişi onlar yüzündendir.
Tek adam, kendisi bunlara inanır mı? Yarı yarıya… Ama içinde hep, “Benim yanıldığımı anlayacaklar. Ya biri kalkıp soru sorarsa” endişesi vardır. Birinin onu eleştirmesi o kadar önemli olmayabilir. Onu azleder, yenisini getirir. Fakat o eleştiri, maazallah, topluluk içinde olursa. Başkaları da eleştiriyi duyar, daha kötüsü, kendisinin eleştirilebileceğini görürse! Bütün yapı, bütün iskambilden kule çöküverir.
İPİ KOPMUŞ BALON
Tek adam artık yönetim takımıyla toplantı yapamaz. Toplantı kelimesinden nefret eder hâle gelir. Tek adamın takım çalışması yapması mümkün değildir. Takım, eşitlerden kurulur. Tek adam eşit gibi davranamaz. Öyle davranırsa da çöküntü olur. Toplantılar ancak fotoğraf veya video çektirmek için yapılır. Bir de talimat ve politika tebliği için. Politikayı kim tayin eder? Bu da sorulur mu? Tabii ki tek adam.
Kendini ayırmak, soyutlamak, çevresindekilerden kopup balon gibi yukarı, daha yukarı kaçmak… Bu tek adamın savunma silahlarından biridir. Diğeri, insanların unutkanlığıdır. Tek adam hata yapmaz. Yaparsa hatanın unutulması lazımdır. Söyledikleri yanlış mı çıktı? Unutacaksınız. Şimdi tersini mi söylüyor? Önceyi unutacaksınız.
UNUTMAK MECBURİDİR
Gerçi insan hafızasının unutma kusuru vardır. Hani nasıldı? “Hafızayı beşer, nisyan ile maluldür.” Fakat zaman ilerler, hatalar, yanlış çıkan hükümler birikir. Bunların hepsi değilse bir kısmı unutulmaz. Bir de baş belası internet var. Tek adamın işi zordur. O zaman unutmayı zorunlu hâle getirmek gerekir. Bir önlem, “Unutulma hakkı kanunu” çıkarmaktır. Daha da iyisi, bir tarihte söylediklerinizin, yaptıklarınızın artık suç olduğunu ilan edip, muhaliflerinizi o suçlarla itham etmektir.
Bir zamanlar “A” mı dediniz? Şimdi muhalifleriniz “A” diyorsa teröristtirler. “B” mi demiştiniz. Şimdi “B” diyenler haindir.
Düşünülenlerle davranışlar, birbirinden kopar ve uzaklaşır. Artık tek adamın yakınlarının davranışlarıyla düşündükleri arasında uçurumlar vardır. Bu bir şizofreni, şahsiyet bölünmesi hâlidir. Yakınları öyledir de ya kendisi? Kendi durumu da farksızdır. Onun da söylediği ile düşündüğü ayrışır. Fakat düşündüğünü söyleyemez. Tek adam sıkışmıştır. Gittikçe kıpırdayamaz hâle gelir. Artık hür değildir. Kendinin esiri olmuştur. Başkasının zoruyla girilen esaretten kurtulabilirsiniz. Ama esirci kendi nefsiniz ise çıkış yoktur.
Tek adamlık eziyettir. Hem etrafındakilere hem de tek adama eziyettir.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,98 M - Bugn : 12335

ulkucudunya@ulkucudunya.com