« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

06 Haz

2022

Büyük İskender

MÖ 356 – MÖ 323 01 Ocak 1970

Büyük İskender olarak bilinen III. Aleksandros, MÖ 356 yılında Makedonya'da doğdu. Dönemin ünlü filozofu Aristo'dan dersler aldı. Genç yaşta savaş sanatını iyice öğrendi. Babası seferdeyken ayaklanan Medyalılar’ı bastırarak, henüz 16 yaşında, ilk savaş tecrübesini yaşamış ve ilk zaferini kazanmıştı. M.Ö. 338 yılında yaşanan, Eski Yunan’ın en güçlü iki devleti olan Atina ve Thebes’in ittifakına karşı kazanılan Keronea Savaşı’nda, Makedonya ordusuna İskender komuta ediyordu.

İskender’in tahta çıkışı, babası olan Kral Filip’in suikaste kurban gitmesiyle oldu. Genç hükümdar tahta çıktığında, henüz 20 yaşını bile doldurmamıştı. Kral Filip’in öldürülmesinde, her ne kadar İskender’in payı olduğu düşünülse de, bu asla kanıtlanamadı. Annesi Olimpia’nın bu komploda pay sahibi olduğu fikri de, soru işareti olarak akıllarda kaldı.

İskender kral olduğunda, Thebes’te, İlirya’da ve Teselya’da isyanlar yaşanmaktaydı. Teselyalılar’ın üzerine yürüyen İskender, savaşsız bir zafer kazandı. Teselya’yı aldığı sırada, diğer Yunan devletlerini de ortak paydada buluşturabilen İskender, Korent’te yapılan kongre sonucu, babasının döneminde tasarlanmış olan “Asya’nın fethi” ideasını sağlayabilmek adına, Yunan ordularının baş kumandanlığına getirildi.

İskender, Korent’te (Korinthos) bulunduğu dönemde, ünlü düşünür Diyojen’le karşılaştığında, kendisinden ne istediğini sorduğu Diyojen’den, “Gölge etme, başka ihsan istemem” cevabını aldı. İskender’in, bu diyalog sonucunda yakın çevresine, “İskender olmasaydım eğer, Diyojen olmak isterdim” dediği rivayet edilmekteydi.

İskender, Pers İmparatorluğu’na saldırmak için sefere çıkmadan önce, Trakyalılar isyana kalkışmışlardı. Şipka geçitinde savunmaya geçen Trakyalılar, savaş arabalarını İskender’in ordusunun geçeceği alana yuvarladılar. Ancak İskender, bunun önlemini, piyadelerini olabildiğince ayrık şekilde yürüterek almıştı. Böylece taktik başarılı oldu, geçit ele geçirildi ve bugün Tuna diye bilinen nehrin kıyılarına kadar olan kuzey istikameti açılmış oldu. Pers İmparatorluğu’na saldırı fikri her zaman kafasında olan İskender, ordusunu beslemek ve borçları ödeyebilmek için gereken kaynak nedeniyle, ordusunu sefere hazırlattı. MÖ 334 ilkbaharında, toplamda 30 bin piyade ve 5 binden fazla süvariden oluşan ordusuyla sefere çıktı. Genç hükümdarın ordusuna mühendis, mimar, bilim adamı, saray görevlisi ve tarihçiler de eşlik ediyordu.

Homeros’tan esinlenerek İlion’a (Troya) gelen İskender, Akhilleus’in (Aşil) mezarını ziyaret etti. Şans getirmesi için Aşil’in kalkanını aldığı söylenir. Pers ordularıyla, tarihte ilk kez Granikos Çarpışması’nda karşı karşıya geldi. İskender’in miğferinin iki yanında beyaz tüyler vardı ve bu nedenle genç kral kolayca tanınmaktaydı. Bu nedenle ani bir saldırıya uğradı, ancak arkadaşı Kleitus, İskender’in hayatını kurtardı. Yakın gelecekte İskender, hayatını kurtaran arkadaşı Kleitus’u kılıçla öldürecekti. Genç hükümdar fethettiği kentleri fiilen kendisine bağlıyor, ancak kendi içlerinde demokrasiler kurmalarına izin veriyordu. İskender gittiği tüm bölgelerde Yunan kültürünü kuruyor ve yayıyordu.

MÖ 334 – MÖ 333 kışında Batı Anadolu’nun fethini tamamlayıp, Akdeniz kıyılarını takip ederek Perge’ye vardı. Gordion’dan Ankry’ya (Ankara) yönelen İskender, ardından sırasıyla Kapadokya ve Kilikya Kapıları (Gülek Boğazı), Misis Köprüsü ve son olarak Miryandros (İskenderun dolayları) civarında kamp kurduğunda, Pers hükümdarı III. Darius da Pinaros Çayı (Deliçay) kıyısında savaş düzeninde beklemekteydi. Darius’un ordusu, İskender’in ordusundan beş kat daha büyüktü.

İki ordu, İskenderun yakınlarındaki İssos’ta karşı karşıya geldi. İskender’in ordusunun merkezinde Phalanx(falanj) denen 6 metrelik mızraklar taşıyan profesyonel askerler yer alırdı. Aşırı uzun mızrakları sayesinde Persleri sıkıştırıp sayısal üstünlüklerini bertaraf ettiler. Ardından yaşanan İssos Çarpışması sonucunda, III. Darius kesin bir yenilgiye uğradı, ailesini bile arkasında bırakarak, savaş alanından kaçtı. İskender ilerlemesini Suriye ve Fenike yönünde sürdürdü. Pers şehirlerini kolayca elde etmesine karşın, Tiros (Sur) önünde beklemediği sertlikte bir direnişle karşılaştı. 7 ay boyunca şehir ele geçirilemedi. Kuşatma sırasında III. Darius, ailesi için fidye niyetine 10 bin talent ödemeyi ve Fırat Nehri’nin batısındaki topraklarının kendisine bırakılmasını önerdi. Bu anektodla ilgili olarak, İskenderun komutanı Parmenion’un “İskender’in yerinde olsam teklifi kabul ederdim” dediği, ancak buna karşılık İskender’in “Parmenion olsaydım, ben de kabul ederdim” şeklinde fikir belirttiği söylenmektedir.

Suriye’yi Parmanion’a bırakıp güney yönüne doğru ilerleyen İskender, Gaza’da (Gazze) yaşanan direnişi bitirdikten sonra, MÖ 332’de Mısır’a girdi.

Mısır İskender’in sonraki durağı oldu. Mısırlılar yıllar süren Pers baskısından sonra İskender’i kurtarıcı olarak gördüler. Onu firavun ilan ettiler. O da Yunan kültürünü buraya yerleştirmek burada İskenderiye adlı şehri kurdu. Ortadoğuda 20’ye yakın Helen kültürünü yansıtan İskenderiye şehri kurulmuştur.

Memphis’te (Memfis), firavunların kullandığı çifte tacını giydi. Tiros’a dönüş, yeni yöneticilerin atanması gibi imparatorluk yönetimi ile ilgili işlerinin ardından seferlerini sürdürdü. Tapsakos’a vardı. Gaugamela Savaşı’nda III. Darius’le yeniden karşılaştı ve savaşı kazandı. Güneye inip Babil’i aldı. Ardından İran içlerine doğru harekete geçti. Persepolis’te, I. Kserkses’in sarayını yakarken törenler düzenledi. Bu tören ve yakma işi, aslında bir öç almaydı. Kserkses’in Yunan topraklarında yaptıklarına karşın, İskender böyle bir uygulamaya gitmişti.

MÖ 330’da Media’ya girdi, fethettiği bu son toprakların ardından, Yunan askerlerinin ülkelerine geri dönmesine izin verdi. “Asya’nın efendisi” sıfatını almayı amaçlayan İskender, doğudaki birçok toprağı kapsayan yeni bir sefer başlattı. Hazar kıyılarına, ardından da Afganistan içlerine ulaştı. Makedonyalı ve Pers komutanlardan oluşan yeni yönetim sistemi, beraberinde bir takım sıkıntılar da getirdi. Suikaste niyetlenen komutanları öldüren İskender, ordusunu yeni baştan düzenledi. Tavır ve davranışlarıyla, git gide bir doğu diktatörüne dönüşmeye başlayan İskender, Pers hükümdarları gibi giyiniyordu. Proskinesis (hükümdar karşısında yere kapanarak selamlama) uygulaması gibi doğu geleneklerini de benimsemeye başlayıp uygulatıyordu.

20 Eylül MÖ.331’de dünyanın en büyük gücü Pers İmparatorluğu ile Helen Birliği tekrar savaştılar. Daha 26 yaşındaki İskender birliğin kralı ve komutanıydı. Savaşı Pers imparatorunun bulunduğu merkeze saldırarak kazandı. Darius’u korkutup kaçırınca stratejik olarak büyük bir zafer elde etti. Pers başkenti Persepolis yağmalanıp yıkıldı.

büyük iskender paraDaha da doğuya ilerlemek istedi. Ordunun ardından sanatçılar, inşaatçılar, aşçılar, mühendisler yığını da ilerlemekteydi. İklime, gerilla saldırılarına ve askerlerin ev özlemine rağmen bölgeye uyum sağlandı. İskender Hephaistion’u sevmesine karşın bir Asyalı kabile reisinin kızıyla, Roxanne ile evlendi. Doğuda koloniler kurdu. Orta Asya ve Hindistan’da on yeni şehir kurdu. Yunan medeniyetinin tohumlarını her yere saçtı.

MÖ.327’de Makedonya’dan 12.000 km. uzaktaydı. Hint kültürünün içine girdiğinde daha da şaşırdı. Buradaki çeşitliliği merak ediyor, yeni şeyler buldukça daha da keşfetmek istiyordu. Tüm kayıplara ve bilinmezliklere rağmen, efsanevi bir okyanus arayışındaydı. Bunu bulmak için sürekli doğuya gidiyordu. Fethettiği topraklardaki askerleri de içine alarak gelişmiş ordular kuran İskender, M.Ö. 327 yılında, Baktriane’den ayrıldı. İndus nehrini geçtikten sonra, Porus’un ordusuyla savaşıp, düşmanını da esir aldı. İskender’in, Hindistan’da daha fazla ilerlemesini engelleyen şey, Makedonyalı savaşçılarının artık savaştan yorulmaları ve ana vatanlarına geri dömek istemeleriydi.

İskender'in ölümü

İskender, MÖ 323 yılında sıtma hastalığı sonucu Babil'de henüz 32 yaşındayken hayatını kaybetti. Cenazesi önce Memfis'e, oradan İskenderiye'ye götürüldü ve burada altın bir tabuta konuldu.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,97 M - Bugn : 28116

ulkucudunya@ulkucudunya.com