Kıbrıs'ta yeni çözüm formülü düşünme zamanı
Metin MÜNİR 01 Ocak 1970
Yugoslavya Federal Sosyalist Cumhuriyeti İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra 1945'te kuruldu, 1990'larda başlayan iç savaş sonunda dağıldı.
Federasyonu meydana getiren etnik gruplar kanlı savaşlardan sonra birer bağımsız devlet haline geldiler. Bosna Hersek, Hırvatistan, Makedonya, Slovenya ve Sırbistan Soğuk Savaş yıllarının bir yan ürünü olan bu federasyondan çıkmadırlar.
Birlikten kopan son ülke daha sekiz ay öncesine kadar Sırbistan'ın bir parçası olan Karadağ'dır. Karadağlılar geçen mayıs ayında bir referandum yaparak Sırbistan'dan kopmaya karar verdiler ve 3 Haziran 2006'da bağımsızlıklarını ilan ettiler. Üç hafta sonra Karadağ Birleşmiş Milletler'in 192'nci üyesi oldu.
Farklı etnik grupların barış ve refah içinde bir arada yaşamaları kural değil istisnadır. Ve bu istisna giderek daha istisnai hale gelmektedir. Avrupa Birliği üyeliği bile Çekler ile Slovakları bir arada tutamadı. Belçika'yı meydana getiren iki etnik grup ayrılmak için kaşınıyor. İskoçya'da Büyük Britanya'dan ayrılmak isteyenlerin sayısı azalmıyor.
Milletler devlet oldu
Etnik gruplar veya milletler büyük imparatorlukların bir parçası olarak kan dökmeden bir arada yaşayabilmektedir. Bunun nedeni merkezi gücün asayişi bozan tarafın canını yakma yeteneğidir.
Osmanlı döneminde sayısız millet bir arada yaşadı. Ama bu cenneti Osmanlı yönetiminde bulmalarından değil, Osmanlı'nın gazabından korkmalarındandı. Nitekim imparatorluk dağılır dağılmaz her millet bir devlet oldu. Aynı şey Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra da meydana geldi.
Etnik parçalarına ayrılan bir dünyada Kıbrıslı Türkler ile Rumları bir devlet içinde yaşamaya zorlamak saçmalıktır. Eğer Türkler ile Rumlar iç içe yaşamak için can atıyor olsalardı ada 1960'ta da İngilizlerden bağımsızlığını kazandığında bu isteklerini tatmin edebilirlerdi.
Ama Kıbrıs Cumhuriyeti'ni iki ortaklı bir varlık olarak üç yıl bile yaşatamadılar.
Bir defa ayrıldıktan sonra iki etnik grubun yeninden bir arada yaşamak için mücadele ettiği vaki değildir.
Birlikte yaşama hasreti
Son 45 yıla hangi pembe gözlükle bakarsanız bakın, Rumlarla Türklerin birlikte yaşama hasretiyle yandığının fazla örneğini bulamazsınız.
Tam tersine, 2004 referandumunda Rumların yüzde 76'sı adanın birleşmesine hayır dedi. Daha sonra yapılan araştırmalara göre, Rumların üçte bire yakın bir bölümü, bırakın Türklerle yan yana yaşamayı "Yüzlerini görmek bile istemiyoruz" diyor.
Türkiye'nin Kıbrıs'ta federal çözüm amacını terk edip radikal bir politika değişikliğine gitmesinin sırasıdır.
Batı'nın İsrail-Filistin savaşını sona erdirmek için izlediği "iki ayrı devlet" politikası Kıbrıs için biçilmiş kaftandır. Orada olduğu gibi Kıbrıs'ta da esas sorun topraktır. Bu çözülürse Kıbrıs da çözülür. Konuya yarınki yazıda değineceğim.