« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 Nis

2021

Osman Batur

1899 – 29.04.1951 01 Ocak 1970

Asıl adı Osman İslamoğlu idi. Batur, O’na mücadelesine nispetle verilmiş bir unvan, bir sıfattır. “Kahraman ve cesur” anlamındadır. O, bu ünvan ve sıfatla özdeşleşmiş, böylece anılmaya hak kazanmıştır.

Osman Batur, Doğu Türkistan’ın yetiştirdiği en büyük mücahittir. 20. Yüzyılda, Çin’e karşı en büyük mücadeleyi vermiş bir efsane… Adı bugün bile Pekin yönetimini titretmeye yeten tarihi bir şahsiyettir Osman Batur.

Osman Batur dillere destan bir yiğitlikle anıla gelmiştir. Hatta bir rivayete göre, Allah’ın yardımıyla, basit bir kementle uçak düşürmüş gözü kara bir kahramandır.

1940 yılında, Çin zulmü dayanılmaz boyutlara ulaşmıştı. O vakitlerde, şimdilerde olduğu gibi Türkistan genelinde halk, zulme ve iskenceye uğruyordu. Halkın önderleri, âlimleri katlediliyor; malları, mülkleri gasp ediliyor; camileri yakılıp yıkılıyordu.



Zulüm öyle bir boyuta geldi ki, resmî makamlar, Türk’lerin ellerindeki silâhları toplamaya başladılar. Osman Batur’un babası ve ailesinden bazı kişiler, silâhlarını Çin askerlerine teslim ettiler.

Osman Batur, silahını teslim etmeyi reddederek: “Bu gün silâhımızı alanlar, yarın canımızı da alırlar. Ben silâhımı Çinlilere vermem. İstiyorlarsa ve güçleri yetiyorsa, gelip alsınlar!”Dedi ve tek başına dağa çıktı.

Silahını Çinlilere teslim eden babası İslâm Bey, oğlu için hayır dualarını ve başarı dileklerini dile getirip oğlunu koruması için Allah-u Zülcelal’e dua ederken; Anası Ayça Hatun, “Ben oğlumu bugünler için doğurdum. Bizim canımız, bizden önce hayatını, bu dava uğruna feda edenlerin canından daha kıymetli değildir. Bizden sonrakilerin yaşaması için bizler de canımızı vermeye hazırız” diyerek, yaptığı konuşmalar ile hem oğluna destek oluyor hem de Müslümanları cihada davet ediyordu.

Kısa zaman içerisinde, etrafında gözü pek insanlardan bir mücahit ordusu oluştu. Zelebay Telci, Nurgocay Batur, Kâseyin Batır, Canım Han Hacı, Süleyman Batır, Musa Mergen Aktepe, Sulibay, Ökürbay, Nogaybay, Ahid Hacı, Halil Teyci, Karakul Zalin… Bunlar mücahitlerden birkaçıdır. O artık, kendisine tabii olanların imamı, Osman Batur’u idi.

Kızıl Çin yenildi
Altayları Çinlilerden temizlemeye başlayan Osman Batur, 1943 yılında hedefine ulaşmış gözüküyordu. 22 Temmuz 1943’te Bulgun’da yapılan törenle Osman Batur Altay Kazakları’nın Han’ı ilân edildi. 1945’e gelindiğinde, Doğu Türkistan’da birkaç şehir haricinde, kontrol Doğu Türkistan Müslümanlarının eline geçmişti.

Çinliler, yönetimleri altında bulunan meskûn bölgelerin birer birer elden çıkmakta olduğunu anlayınca, büyük bir ordu oluşturdular. Osman Batur ve beraberindeki mücahitler, sayıca kendilerinden 10 kat fazla ve modern silâhlarla donanmış düzenli orduya karşı savaşa devam ettiler.

1949 yılında, Osman Batur daracık bir dağ bölgesine sıkışmıştı. Başlangıçta 30 bin savaşçı olan kuvveti 1950’de kadın ve çocuklar dâhil 3-4 bine inmişti. Son sığındığı yer, Gez Kurt bölgesiydi. 1951 Şubat’ında, komünistler yine bir baskın hücumu yaptılar. Kazakların büyük bir kısmı yine baskından kurtuldu.

Osman Batur’un kızı Azpay‘la birlikte, birçok kadın-kız komünistlerin eline geçti. Osman Batur onları kurtarmak için bir geçitte 200 kişilik bir düşman birliğine tek başına hücuma geçti. Çok sayıda düşmanı öldürdü. Ancak cephanesi bittikten sonra, Kamambal Dağı‘nda yakalandı.

Çeşitli işkencelerden sonra, bir atın üzerine bindirilip “Türkistan’ı, Çinlilerden kurtaracağım diyen adamın hâline bakın” diyerek, sokak sokak dolaştırdılar. Bu hâlde bile, son sözleri, bağımsızlık için mücadele edenlerin yolunu aydınlatacak bir meşale idi…

Osman Batur, her sokakta “Ben ölebilirim ama dünya durdukça benim milletim mücadeleye devam edecek” diye haykırıyordu.

Osman Batur’un Ölümü (Şehadeti)

Çinliler, işe yarayacak bilgi alamayacaklarını anlayınca Osman Batur’u göstermelik bir mahkemeye sevk ettiler. Mahkeme, önceden verilmiş kararı, 19 Nisan 1951 tarihinde açıkladı: “Devrim düşmanlığı suçundan idam…”
29 Nisan 1951 tarihinde, önce kulaklarını, sonra kollarını keserek, Urumçi’de kurşunlanmak suretiyle şehit edildi.


Oğulları Şerdiman ve Nebi ise cihada devam ediyordu. Büyük kahramanın oğulları da kendisi gibi destan yazmaktaydı. Çivili sopalar ve tüfekler ile uçaklara, tanklara meydan okuyorlardı. 1953 yılına kadar direnen oğulları, işgalci Çinliler ile yaptıkları anlaşma sonucu direnmeye son verdiler.

Çin Komünist Partisi, tarihte bir ilki yapıyordu, yenildiğini kabul ediyor, anlaşmaya oturuyordu. Anlaşma şartlarından biri de Şehid Osman Batur’un naaşının teslimi idi. Nihayet naaş alınır, Köktogay bölgesindeki Kürti Ağulu’na defnedilir. Mekanı Cennet Olsun.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,82 M - Bugn : 22653

ulkucudunya@ulkucudunya.com