« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

10 Şub

2019

‘Ulusal çıkar’ diye başlayıp... -1

Ergin Yıldızoğlu 01 Ocak 1970

Ulusalcı, Kemalist entelijansiya arasında son dönemde yaygın bir saptama var: “Ulusal çıkar söz konusuysa...” diyerek başlıyor, ““Milli duruşa ihtiyaç var” gibi ifadelerle siyasal İslamın AKP yönetimiyle birlik olmaya doğru gidiyor.
İyi de “ulus” bir çuval patates değil. İçinde kapitalisti var, emekçisi var; zengini var, yoksulu var. Ayrıca herkes Türk ve Sünni de değil! Hangisinin çıkarından söz ediyorsunuz? Ayrıca, son yıllarda “ulus”a neler olduğunun, vatandaşlarının geleceğine nasıl ipotek konulduğunun fakında mısınız? Bu ulusu oluşturan vatandaşlar Aydınlanma geleneğinden hızla koparılarak, bir “yeni ortaçağa”, modernite, hatta Rönesans öncesinin karanlığına sürükleniyorlar, giderek eşitlik, demokrasi, özgürlük ideallerini kaybederek, bir ümmet olmaya doğru yeniden şekillendiriliyorlar. Farkında değil misiniz? Yoksa siz Aydınlanma geleneğine ait değil misiniz?

Tahsil ve dindarlık
Siyasal İslamın içinde egemen bir anlayış var. Önemli AKP’lilerden birçok kişi, birçok kez, bu cahilliği yücelten anlayışı dile getirdi. En son, Ankara Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Özhaseki şöyle diyordu: “Devlete hainlik edenlerin çoğuna bakın.. bu devletin, bu milletin aleyhine çalışaninsanlara bakın, çoğu üniversite mezunudur. Allah’a hamdolsun, imam hatip gençliği gayet güzel okuyor, devleti ile de asla bir problemi yok.”
Diyanet’in yayımladığı bir kitabın yazarı da aynı kanıda. Eğitim düzeyi artan bireyler arasında dine mesafeli durma eğilimi artıyormuş. Yüksek eğitimli insanların arasında ateistlik eğilimi oranları fazlaymış. Yazar, “Bu durum genel anlamda modernite ve sekülerizmin geleneği sorgulayıcı, hatta dışlayıcı tutumunun yansıması olarak kabul edilebilir” diyor.
Siyasetin, adalete ilişkin sorunlardan, devleti yönetenlere ilişkin hoşnutsuzluktan, değişiklik yaratma arzusundan kaynaklandığını anımsayınca, eğitimle/moderniteyle dindarlık arasında kurulan ters orantılı ilişkinin, aslında ya siyaset veya biat ikilemine karşılık geldiğini kolaylıkla görebiliriz. AKP ve siyasal İslam, devlet politikalarını sorgulamayan, adalet - özgürlük konularıyla ilgilenmeyen, eğitim düzeyi düşük gençler istiyor; cehaleti yüceltiyor, vatandaşlardan oluşan bir ulus değil, kullardan oluşan bir ümmet istiyor.
Milli Savunma, Milli Eğitim bakanlıkları yapmış İsmet Yılmaz’ın AKP adayınaverilecek oyların “ruz-i mahşerde (kıyamet günü) berat belgesi (adeta birendüljans-E.Y.) olacağına” ilişkin sözleri de bu isteğin siyasi özünü ortaya koyuyor. Eğitimli insana “endüljans” satamazsınız!

Vatandaşların ulusu - kulların ümmeti...
Bu anlayış, son 5 yılda imam hatip lise ve ortaokullarında okuyan öğrenci sayısını 5 misli artırarak 2018 yılında 1.155.932’ye ulaştırıyor; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesini yüzde 56 oranında keserken, Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesini yüzde 34 artırıyor, bu yıl 9 bin 500 yeni personel almayı planlıyor.
Kadir Has Üniversitesi’nin yıllık “eğilimler araştırması” da bu gelişmelerin sonuçlarını yansıtıyor: Ulusun gündeminde özgürlük gibi bir sorun yok: hak ve özgürlükler, yüzde 3 ile en önemli sorunlar listesinin sonunda yer alıyor. Ulusun yüzde 60’tan fazlası yargının siyasallaşmadığını düşünüyor. Bu oran 2015’te yüzde 30’lardaymış.
Aklıma “Bilgelerin bilgisini, filozofların içi boş mantığını yok edeceğim” diyen Aziz Paul; Romalı, ateist, atomist (şeyler sonsuz sayıda küçük parçacıklardan oluşur) şair Lükretius’un De Rerum Natura (Şeylerin Doğası) şiirinin etkisinde kaldığını fark edince paniğe kapılıp tövbe etmeye başlayan Aziz Jerome; içtihat kapılarını kapatan Gazali geliyor. Ortaçağ karanlığıderken abartmıyorum: Bilime, felsefeye düşmanlık işte böylece yerleşerek insanlığın aklını kararttı.
İnsanlık bu cahilliği De Rarum Natura’yı yeniden okuduğunda (Shakespeare,Galileo, Kepler, Bacon, Machiavelli, Newton, Spinoza, Darwin, Einsteinokumuşlar), felsefeyi ve bilimi yeniden keşfetmeye başladığında, “ulus” dediğimiz şey de Rönesans, Aydınlanma ve modernite süreçlerinde şekillendi.
Söze, “ulusal çıkar” diye başlayıp, sonra “ulusu” yok etmeye başlayanların yanında yer almayı önermek gerçekten ibret verici...

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,77 M - Bugn : 16683

ulkucudunya@ulkucudunya.com