« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

16 Ara

2018

Sensör olmaması tren kazasını cinayete dönüştürüyor

Zafer Arapkirli 01 Ocak 1970

Dün yaşanan tren kazasının ardından gözler bunun sebeplerine çevrildi. Seyr-i Sabah programına katılan uzmanlar hızlı tren sisteminde sensör olmadan hayata geçirilmesinin kabul edilemez olduğunu, bunun yaşananları ‘cinayet gibi kaza’ niteliğine büründürdüğünü dile getirdi.

Ankara'da yaşanan tren kazasının ardından gözler kazaya neden olan değişkenlere çevrildi. Uzmanlar kazanın yeterli sensör altyapısı olsa meydana gelmeyeceği konusunda görüşlerini dile getirdiler. Seyr-i Sabah programına katılan Makine Mühendisleri Odası (MMO) İstanbul Şubesi Başkan Yardımcısı Ali Haydar Karaçam, 16 yılda 17 ölümlü tren kazasının olmasının kabul edilemez olduğunu dile getirirken telsizle aynı haberleşmenin sağlanmasının mümkün olmadığını dile getirdi. Eski Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası Genel Sekreteri İshak Kocabıyık ise sinyalizasyonun doğru çalıştığı zamanlarda insani hataların ortadan kalkabileceğini vurguladı:

KARAÇAM: OLAYIN KÖKENİNE İNMEDEN BU SORUN ÇÖZÜLEMEZ

"Cinayet gibi kaza mı diyelim cinayet mi diyelim bilemiyorum. Bazıları bunu geçiştiriyor, başka taraflara çekmeye çalışıyor. Ama eldeki verilere göre maalesef bu bir cinayet. İddiaya göre çarpışmanın olduğu bölgede sinyalizasyonun olmadığı, haberleşmenin telefon ve telsizle yapıldığı söyleniyor. Siz yüksek hızlı tren hattı yapıyorsunuz. Bir hafta önce mecliste TCDD genel müdürü bizim bütün hatlarımız sensörlerle kontrol ediliyor diye açıklama yapıyor. Bir hafta sonra bu önemli hatta sinyalizasyonun olmadığı iddia ediliyor. İki tren kafa kafaya çarpışıyor. Buna kaza demek bana göre mümkün değil. Dünyanın en güvenli ulaşım sistemi demiryoludur. Bugün Çin'de Japonya'da Avrupa'da saatte 400 kilometrenin üzerine çıkan hızlarda gidiliyor ve kaza olmuyor. Ülkemizde 16 yılda 17 ölümlü tren kazası meydana geldi.

2004 yılında yeterli altyapı yapılmadan hattın açılmaması gerektiği söylenmiş. Açılmaması gerektiği söylenmiş ve bir hafta sonra 41 yurttaşımız oldu. Orada da tek suçlu makinist oldu. Siz her şeyi o tek suçluya yükleyemezsiniz. Olayların kökenine inilmeden esas sorumlular bulunmadan kapatmaya çalışırsanız daha acısı yine olur.

Kamu olarak siz insanlara biz burayı açtık ve çalışıyor güveni veriyorsunuz. Ama çalışmıyor. Denetim de yapılmıyor. Bir hafta önce açıklama yapan Demiryolları genel müdürünün kazanın olduğu anda görevini bırakması gerekiyor. Ama maalesef üç kişi gözaltına alınıyor, bunlardan bir de makasçı.

Telsizle haberleşirken hat kesildi pili bitti, makasçı makası değiştirmek için yolda düştü. Ne olacak? Sinyalizasyon olduğunda bunun üç dört kat önlemini alıyorsunuz. Biri çalışmayınca diğeri devreye giriyor. Bir sorun olduğunda treni otomatik olarak durduruyor. Makinist o treni görmeden tren durmuş olmalı. 100 kilometre hızla giden ivmelenmiş bir treni makinist yüzlerce metre gitmeden durduramaz. Bu bir araba değil. Ani frende arka vagonlar öne doğru itecek ve çok daha büyük kazalar olabilir."

KOCABIYIK: TCDD İKİ AYRI KURUM OLMAMALI

"Toplu cinayet değerlendirmesine katılıyorum. Bunu herhangi birini suçlamak için değil nedenleri itibarıyla böyle niteliyorum. Bu kazalar son yıllarda artmaya başladı. Demiryolu bütün dünyada yüksek güvenlikli bir sistem olarak bilinir. Siz bir gerekçeyle bu sistemi böler parçalar ve zafiyete uğratırsanız burada kaza olmaması mümkün değil.

Demiryolları artık işletmecilik ve altyapı olarak ikiye ayrıldı. Tren bir yerden diğerine giderken iki ayrı kurum tarafından işletilerek gidiyor. Tren işletmeciliği ve raylar ayrı bir kurum. Çok başlılık en önemli hatalardan biri. Demiryolları yakın zamana kadar kamusal hizmet sunmakla yükümlüydü. Ayrışmadan sonra bu yükümlülük ortadan kalktı. Artık yolcu değil müşteri, kamu yararı değil kar zarar hesabı olarak bakılıyor. Herkes kendi çıkarını öne çıkarıyor.

İkinci planda sinyal sisteminin olmaması hatası geliyor: 250 kilometre hız yapıyoruz diye övünüyorsunuz ve bu projede tren işletmeciliğini telsiz veya telefonla yapıyorsunuz. Bu akıl alır gibi değil. Telsiz arızaları demiryollarında çok olur. Tabi ki 100 yıl öncesinin tren seferlerinin az olduğu zamanlarda yavaş trenlerin olduğu yerde mümkün. Ama bugün değil.

Bu hatlar Nisan'da teslim edildi. Sinyalin çalışmadığını bile bile teslim aldılar. Yok makasçı yok makinist demesin kimse. Bu sorumluluk kamu otoritesinin sorumluluğudur. Bu hızlı tren projesi 16-17 senelik proje ve hala bitmedi. Bitiremiyorsunuz ve 250 kilometre hız yapıyorsunuz dilerek mega proje olarak açıklıyorsunuz. Kaza yapınca da Allah'ın takdiri, makinist hata yapmış veya kılavuz makine orada ne arıyor diyorsunuz.

Ben yapılan açıklamaları vicdan ve ahlaktan yoksun buluyorum. Her şey komplo her şey suikast. Peki kamu otoritesinin hiç mi suçu yok? Vahim olan bir durum da şu: Sinyal sistemi sadece bir trafik idare sistemi değildir, alnı zamanda bir güvenlik unsuru da içerir. Örneğin kırmızı ışıkta girmemesi gereken yola girerse otomatik fren sistemi treni makinistin inisiyatifi dışında durdurur. Eğer bu sistem olsaydı tren otomatik olarak duracaktı. Kazanın sorumlusu aranıyorsa yapılması gerekenler tamamlanmadan bu hattı işletmeye açanlarda aranmalıdır. Öncelikle özelleştirmeden, ayrıştırmadan vazgeçilmelidir. Burası bir kamusal hizmet olarak belirlenmelidir. Almanya, Fransa ve bütün dünya bunu yapıyor. Buna komünist kafası diyenlerin kafalarında sorun var.

Ben 30 sene çalıştım demiryollarında. Girdiğimde 45 bindi, sonrasında 17 bine düştü. Bir kişi 30 sene önceye göre 3 kat iş yapıyor. Aynı zamanda hatlar yaygınlaşıyor. Yaygınlaşmanın gerektirdiği kaliteli nitelikli eleman istihdamı yapılmıyor. Benim zamanımda bir makinist eğitimi 6 yıl sürerdi ve bu eğitimi kurum kendi yapardı. Şimdi eğitim bir sene sürüyor. Şimdi lokomotif kullanmayı otomobil kullanmak gibi düşünüp ehliyet kursu açılması planlanıyor. Nitelikli eğitim sadece kurum tarafından verilebilir

Projeler bitmeden kesinlikle açılmaması lazım. Aynı sorun Marmaray'da da gündeme geldi. Gebze Halkalı arasında işletme açılacak ama orada da sinyalizasyon sorunu var. Daha iki gün önce orada sinyal sistemi çöktü. Sendika ve meslek odalarının görüşleri çok önemli. Bunlar dikkate alınmalı. Buraların talepler değerlendirilmeli. Meslek odalarının denetimi hayati önemdedir."

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,69 M - Bugn : 33883

ulkucudunya@ulkucudunya.com