« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

06 Şub

2017

Trump’ı anlayamadınız!

Aslı Aydıntaşbaş 01 Ocak 1970

Ankara, hem Moskova’yla yeni dönem, hem de heyecanla beklediği Trump yönetimi konusunda yavaş yavaş hayal kırıklıkları yaşamaya başladı. Ancak daha iki gün öncesine kadar büyük manevralar, iddialı açıklamalar yapmış olduğu için, sesini çıkaramıyor.
Duruma şöyle bir göz atalım... Rusya, Astana zirvesinden hemen sonra PYD temsilcilerini Moskova’ya davet etti; Kürtlerin özel statülü bölge kurmasına imkân veren bir anayasa taslağını masaya koydu. Astana’da Türkiye’nin muhalif gruplar üzerindeki etkisini hayli zorlayan bir dizi önlemi dayattı.
Zira daha başından şu belliydi: Moskova’yla işbirliği, Moskova’nın koyduğu prensipler çerçevesinde gelişecekti.
Ankara da biliyor ki, burada bir manevra alanı yakalamak için, Moskova’yı Washington’la dengelemek lazım. Ama orada da Trump var. Trump yönetiminin İslam dünyasına bakışı ve Türkiye’nin halihazırdaki imajı, durumu kolaylaştırmıyor.
ABD, Ankara’nın beklentilerinin aksine, YPG’yle işbirliğine devam edeceğe benziyor. Daha da ötesinde, önümüzdeki dönem YPG’yi eğit-donat programına alması söz konusu. Trump yönetimini bekleyen en kritik kararlardan biri bu. Pentagon, Suriye’de ‘güvenli bölgeler’ yapsa bile, Rakka operasyonunu Suriyeli Kürtlerle birlikte götürmek niyetinde...
Aslına bakarsanız, işlerin buraya geleceğinin öngörülememiş olması çok şaşırtıcı. Rusya tarihini ve devlet yapısını bilenler, Kürtlerin onlar için ne anlam ifade ettiğini bilir. Keza ABD’yle ilişkiler... Obama yönetiminin son aylarında, Türkiye’de kontrolsüz bir Amerikan karşıtlığı pompalandı. Kendi kendimizi gaza getirdik. Bu da Amerikan kamuoyu vebürokrasisinde olumsuz bir etki yarattı. Üstüne Trump’ın temsil ettiği siyasi dinamikler ve önyargılar eklendi. Durum zor.
Ankara bu durumu okuyamadı. O yüzden şimdi sessiz. Amerika’daki Müslüman yasağına itiraz edenler, yine bizim solcular, demokratlar, liberaller, laikler... Daha düne kadar Obama’ya laf çakan, IŞİD’in her eylemi ve Reina saldırısını dahi ABD’ye mal eden o troller, vekiller, İslamcı yazarlar da sus pus.
Tabii ki Ankara ille de sesini yükseltsin, birileri çıkıp Trump’a bağırsın çağırsın demiyorum. Hatta aman, sakın yapmasın! Trump’ın sağı solu belli değil. Baksanıza Meksika’ya! İki tweet’le mahveder bizi, piyasaları batırır, Suriye işini açmaza sokar.
Ama Angela Merkel gibi evrensel insan hakları standartlarını hatırlatacak biri de yok mu memlekette? Ya da Amerikan düşmanlığını iş edinmiş, her gün ‘Amerika aşağı, Amerika yukarı’ diyen, Batı karşıtlığından prim yapmaya çalışan gazete, STK ya da yazarların da gıkını çıkaramıyor olması, ilginç değil mi? İktidar medyasında hâlâ “Trump’a uzanan eller kırılsın” yazıları var. Yahu olan biteni okuyamıyor musunuz?
Türkiye’deki İslamcı aydın ve kanaat önderlerinin, hem analiz kabiliyeti, hem de entelektüel tutarlılık açısından sınıfta kaldığını teslim etmek gerekiyor. Zaten bir süredir durum böyle... Önemli olan, bağırıp çağırmak değil; demokrasi, hak ve özgürlükler konusunda tutarlı olmak. Minimum standardı tutturabilmek... Gazzelinin hakkını savunup Cizreliyi görmeyen; iktidar istediğinde her gün İsrail ya da ABD’ye saydırıp istemediğinde susan arkadaşlar, son bir yıl içinde kendi entelektüel saygınlıklarını da sıfırladılar.
Yaşadığımız açmazdan bazı dersler çıkarmak lazım. Bir, dış politika, aşırı duygusallık ve sert virajlar kaldırabilen bir mesele değil. İki, dış politika trollerin eline teslim edilmeyecek kadar önemli bir mesele. Örneğin bakın; artık istesek de Avrupa Birliği yolu kapalı. Bütün o manşetlerin, tuhaf yayınların, demeçlerin bir bedeli var. Diyeceğim; aç-kapa Batı karşıtlığı ekseninde değil; daha temkinli, akılcı ve uzun dönem vizyona dayalı bir dış politika geliştirmek gerekiyor.
Ve gelelim son söz... Ne ABD, ne Rusya sizin gözü kapalı dostunuz, babanızın oğlu değil. Ne Trump’a ne de Putin’e ipleri kaptırmamak lazım. İpleri kaptırmamak için de içeride bu kadar kırılgan olmamak, demokrasiye dönmek, biraz toparlanmak gerekiyor.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,77 M - Bugn : 10585

ulkucudunya@ulkucudunya.com