« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

18 Eki

2016

15 Temmuz'un öbür yüzüne de bakmak!

Özcan Yeniçeri 01 Ocak 1970

İnsan yetiştirme düzenini, yönetimini ve siyasal organizasyonlarını halkının yetenek ve kabiliyetlerini en üst düzeyde kullanan ülkeler, ancak kendi geleceklerini güvence altına alabilmektedir.

Zira kalkınma ve gelişme bir sebep değil tam aksine bir sonuçtur. Gelişme ve zenginleşme milyonlarca beynin, zekânın ya da aklın ortak katkılarının somut görünümden başka bir şey değildir.

Gelişmiş denilen ülkeler insani kaynaklarını, yani "toplumsal akıllarını", "toplam beyin güçlerini" en üst düzeyde kullanan ve yönlendirebilen ülkelerdir.

İnsan amaçlı olmayan bir üretimin, insanın mutluluğunu esas almayan yönetimin ya da insana rağmen bir kalkınmanın ahlaki temellerden olduğu kadar ekonomik özden de yoksun olacağı açıktır.

W. Edwards Deming şöyle der; "Yeterince insanı ve iyi yönetimi olan, yeteneklerine ve pazara uygun ürünler yapan hiçbir ülkenin fakir olmaması gerekir. Doğal kaynakların bolluğu, refah için bir ön şart değildir. Bir ulusun zenginliği, insanlarına, yönetimine ve hükümetine, doğal kaynaklara olduğundan çok daha fazla bağlıdır".

İnsan israfı kalitesizliğin nedenidir!

İnsan bir Dr. Deming'in dediklerini bir de Türkiye'de ki FETÖ'cü yapılanmaya bakınca şunları düşünmekten edemiyor:

Türkiye gibi bir ülkeyi yönetenler kendilerine bağlı FETÖ'cülerin devleti ele geçirirken olanı biteni görmezlikten gelmeleri nasıl mümkün olabilmiş?

Bir yığın yeteneksiz, nasıl olup da ülkeyi, örgütleri ve kurumları avuçlarının içine alabilmiş?

Acaba askeriyeye, mülkiyeye ve yargıya sistemli bir biçimde bu güruh sızarken ülkeyi yönetenler hangi tatil köyünde vakit geçiriyorlardı?

Herhalde bütün yaşananlar doğru yere, uygun zamanda, layık olan insanı koymaktan kaynaklanmamaktadır?

Yıllar boyunca birikimli, deneyimli ve uzman kadroları kızağa çekerek onların yerine sarsak, sümsük ve eblehleri kim doldurmuş?

Bu ülkede son on beş yıldır dinamik, üstün zekâlı, yetenekli ve girişken insanları kimler, nasıl müşavir kadrosuna kaydırarak bankamatik memuru yapmış?

Kurumlarda görev almak için yetenek yerine biat, devlet yerine kerameti kendinden menkul zevata bağlılığı esas alanların 15 Temmuz girişiminde hiç mi suçu yoktur?

Kurumları uygun olmayan insanlar yönetiyorsa!

Dünyanın her ülkesinde yetenekli insanlar vardır. Zengin ve gelişmiş ülkeler yetenekli insanlarını en uygun yerlerde kullanan ülkelerdir. Bu ülkelerde birinci sınıf görevlere ikinci sınıf insan getirilmemektedir.

Fakir ve sefil ülkeler ise adeta pis kediler gibi kendi yetişmiş insanlarını yiyen ülkelerdir. Bir yerde işlemeyen bir sistem varsa orada en az iki tane de işini iyi yapmayan insan var demektir.

İnsanlarına, yönetimine ve devletine değil de ideolojik saplantıya, partizan fanatizme ya da FETÖ vb. bağlılık yönetime egemen olursa kaos da kapıya dayanır. Bunun için darbe teşebbüsünde bulunmaya gerek de yoktur!

Toplumsal mekanizmaların işlemez hale gelmesi çoğu kez yönetimin başında yetersiz insanların olmasından kaynaklanmaktadır.

Eğitim, adalet, sağlık, ekonomi, güvenlik ve siyaset gibi toplumun tamamını ilgilendiren süreçlerin başında yetersiz ve yeteneksizler varsa o ülkede işlerin iyi gitmesi beklenemez!

Kötüler iyileri kovuyorsa!

Bir yerde kötüler iyileri kovuyorsa, bilmeyenler bilenlere hükmediyorsa, tembellik ve miskinlik çalışkanlığa tercih ediliyorsa orada aşağılık bir yönetim var demektir.

Üretici, dinamik, araştırıcı zekâlardan kurumların mahrum edilmesi ihanetin kendisidir.

Bir zekâ ya da potansiyel eğer toplum yararına kullanılmıyorsa aleyhine kullanılıyor demektir.

Ancak azgelişmiş yöneticiler, yönetimlerini çevrelerindeki insanların zaafları, zayıflıkları ve yetersizlikleri üzerine oturtur.

Birçok yetersiz yöneticinin çalışacağı insanları kendilerinden daha yetersizler arasından seçmesinin nedeni budur.

Yol arkadaşlarını yolsuzlardan seçenler hem ülkelerini hem de kendilerini yoldan çıkmak kaderinden kurtaramazlar.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,99 M - Bugn : 21634

ulkucudunya@ulkucudunya.com