« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

23 Oca

2008

Kâzım Karabekir

01 Ocak 1970

Musa Kâzım Karabekir 1882 - 26 Ocak 1948

Musa Kâzım Karabekir Asker, Millî Mücadele Kahramanı ve siyaset adamı olan Musa Kâzım Karabekir, miladi 1882 - Rumi 1898 - yılında İstanbul'un Kocamustafapaşa semtinde dünyaya gelmiştir. Aslen Karaman'ın Gafariyat (diğer adı Kasaba. Şimdi Kazımkarabekir ilçesi) kasabasındandır. Babası, Oğuzların Avşar boyundan olup, Kırım Harbine 16 yaşında gönüllü olarak yazılmış, Silistre ve Sıvastopol Muharebelerinde savaşıp yaralanmış, sonraları nizamiyeden jandarmaya geçmiş ve Osmanlı Ordusu'nda paşalığa kadar yükselmiş olan Karamanlı Mehmet Emin Paşa, annesi ise Hacı Havva Hanım'dır.

Gençlik

Mehmet Emin Paşa görevi nedeniyle pek çok şehir dolaşmış ve son görev yeri olan Mekke'de kolera hastalığına yakalanarak; 1893 yılında vefat etmiştir. Kâzım Karabekir'in annesi ise Mehmet Emin Paşa ölünce İstanbul'a göç etmiş ve 1917'de İstanbul'da vefat etmiştir. Kâzım Karabekir, ailesiyle birlikte Mekke'ye göç etmeden önce İstanbul'un Zeyrek semtinde İlkokula başlamıştı. Böylece öğrenim hayatı boyunca Kâzım Zeyrek adıyla anıldı. Çünkü soyadı kullanımının olmadığı bu dönemde öğrenciler okullara kaydedilirken oturdukları il, ilçe veya semt adlarıyla çağrılırlardı.

Kâzım Karabekir'de İstanbul'da ailesinin oturduğu Zeyrek semtinden dolayı Kâzım Zeyrek adıyla anılmıştır. 1894 yılında İstanbul'da Fatih Askeri Rüştiyesi'ne giren Kâzım Karabekir, 1896 yılında bu askeri ortaokulu bitirerek, 1897 yılında da Kuleli Askeri İdadisi'ne girdi. Kâzım Karabekir, Askeri Lise'yi 1899'da bitirdi ve ardından askeri lisenin devamı niteliğindeki Pangaltı Harbiye Mektebi ' ne 14 Mart 1900 tarihinde girdi. Harbiye'den 6 Aralık 1902'de Mülazım-ı Sâni (Teğmen) rütbesiyle, piyade sınıfının birincisi olarak; 1318 - P.1 sicil numarasıyla mezun oldu. Kâzım Karabekir, bu okulun ardından Harb Akademileri'nin karşılığı olan ve kurmay subay yetiştiren Erkan-ı Harbiye Mektebi ' ne devam ederek, 5 Kasım 1905'te bu okulu Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle bitirdi. 10 Kasım 1905'te Edirne'deki II. Ordu'ya daha sonra da 11 Ocak 1906'da III. Ordu'ya verilen Kâzım Karabekir; XIII. Süvari Topçu Alayı, XV. Süvari Avcı Taburu ve Manastır Mıntıka K.' lığı Erkan-ı Harbiyesi'nde görev aldı.

Birinci Dünya Savaşına kadar askerî faaliyetleri [değiştir]Daha öncede belirttiğimiz gibi askerlik görevine Manastır'da başlayan Kâzım Karabekir, stajını tamamladığı bu bölgede Manastır Mıntıkası Kurmay Başkanlığı'nda görev aldı. Daha sonrada Manastır Mıntıka Müfettişliği'ne tayin olan Kâzım Karabekir bu görevi sırasında Rum ve Bulgar çeteleri ile yapılan çatışmalarda bulundu ve Bulgar çetesinin imhasında gösterdiği başarılardan dolayı 19 Ağustos 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) rütbesine yükseltildi.

Kâzım Karabekir bu başarısının ardından 6 Eylül 1907'de İstanbul Harb Okulu Tabiye Öğretmen Yardımcılığı'na atandı. 19 Kasım 1908 tarihinde Edirne'deki II. Ordu'nun III. Piyade Tümeni Kurmay'lığında görev alan Kâzım Karabekir, 31 Mart Vakası'nın meydana gelmesi üzerine Harekât Ordusu'na katılarak Mürettep II. Fırkanın Kurmay Başkanı olarak İstanbul'a geldi.

1 Nisan 1910'da Arnavutluk Ayaklanması'nın bastırılması için düzenlenen Mürettep Kolordu'da I. Şube Müdürü ve 15 Ocak 1911'de X. Edirne Tümeni Kurmay Başkanlığı'nda görevlendirildi. Soyadı kullanımının gerçekleşmediği bu döneme kadar Kâzım Zeyrek olarak anılan Kâzım Karabekir, 15 Nisan 1911'de Harbiye Bakanlığı'na verdiği dilekçe ile atalarının ismi olan Karabekir namını soyadı olarak aldı. Kâzım Karabekir, 9 Nisan 1912'de Bulgar Hududu Edirne Kısmı Komiserliği'ne atandı ve 27 Nisan 1912'de Binbaşı rütbesine yükseltildi.

I. Balkan Savaşı sırasında Edirne/Kale Muharebeleri'nde (18 Ekim 1912 - 26 Mart 1913 ) X. Tümenin Kurmay Başkanlığı'nı yapmıştır. Bu savaş sırasında Edirne Kalesi'nin teslim olması ile 28.500 kişi Bulgarlar tarafından esir edildi. Kâzım Karabekir'de 22 Nisan 1913'te Bulgar'lara esir düştü. 21 Ekim 1913'te Bulgaristan ile imzalanan antlaşma sonucu esirlikten kurtulan Kâzım Karabekir; 2 Aralık 1913'te Balkan Savaşı sırasında, Rus halkının uğradığı zararın tespiti için oluşturulan Türk - Bulgar - Rus karma komisyonunda Türk Temsilcisi olarak bulunan Kâzım Karabekir daha sonrada General Liman Von Sanders başkanlığında, Türk Ordusu'nun ıslahı amacı ile gönderilen Alman Askeri Heyeti İstanbul'a gelince, 11 Ocak 1914'te Genel Kurmay İstihbarat Şubesi Müdür Yardımcılığı'nda görevlendirildi. 28 Mayıs 1914'te Birinci Dünya Savaşı öncesinde Kâzım Karabekir, uzunca bir dönem Avrupa'ya gönderildi. Bu görev Viyana, Münih, Hamburg, Paris ve İsviçre'yi kapsıyor ve buralardaki Askeri Ataşelerin nasıl çalıştıklarını yerinde incelemek amacını taşıyordu.

Birinci Dünya Savaşı Başlarında Kazım Karabekir [değiştir]Avrupa'nın genel bir savaşa sürüklendiği bu dönemde Kâzım Karabekir görevli olarak Paris'te bulunmaktaydı. Fakat bu durumu fark eden Kâzım Karabekir, 14 Temmuz 1914'te İstanbul'a geri dönerek; 3 Ağustos 1914'te Genel Kurmay II. (İstihbarat) Şube Müdürü olarak görevlendirildi. Karabekir'in savaş konusundaki düşünceleri;

"İstanbul ve Çanakkale boğazlarını kuvvetlendirmek,
Boğazlardaki kuvvetleri desteklemek,
Savaşa girmekten mümkün olduğunca kaçınmaktı."
Kâzım Karabekir, Genel Kurmay'daki görevini devam ettirirken, Konya'ya bir soruşturma sebebiyle gönderilmişti. 29 Kasım 1914'te "Üç Yıl Hazerî Kıdem Zammı" alarak; 9 Aralık 1914'te Yarbay rütbesine yükseltildi. Yarbay Kâzım Karabekir, 6 Ocak 1915'te Mürettep I. Kuvve-i Seferiye K.'ı olarak İran Harekatına gönderildi. Karabekir, Halep'e geldiğinde, III. Ordu'nun Sarıkamış'da büyük bir felakete uğramış olduğunu, komutasına verilen kuvvetlerin Doğu Cephesi'ne kendisinde Süleyman Askeri Bey'in yerine Irak Havalisi Kuvvetleri K.' lığına ve Basra Valiliğine atandığını öğrendi. Böylece Süleyman Askeri Bey'in yerine geçmek üzere İstanbul'a geldi.

Çanakkale Cephesi'nde Kazım Karabekir

Karabekir Paşa, 6 Mart 1915 tarihinde İstanbul'a gelince V. Kolordu'ya bağlı İstanbul - Kartal'da bulunan XIV. Tümen K.' lığına atanmıştır. Bu görevde bulunduğu esnada Kâzım Karabekir,Marmara Denizi ve Karadeniz kıyılarının tahkimatı ile uğraşmıştır. Ancak XIV. Tümen'in Çanakkale'ye - Gelibolu'ya - gönderilmesi ile bu bölgede Seddülbâhir ve Kereviz Deresi'ndeki (12-13 Temmuz 1915) savaşlarda bulunmuştur. Kâzım Karabekir'in Kereviz Dere'de bulunduğu sıralarda Fransızlar, Haziran'dan itibaren Zığın Dere ve Kereviz Dere bölgelerinde taarruzlar yapmakta idi. Fransızların amacı; Türk Ordusu'nun dikkatini güney bölgesine çekmekti. Böylece Ağustos ayında Anafartalara yapılacak olan çıkarmanın başarısını garanti altına almak istiyorlardı. Fransızların planı amacına ulaştı ve Türk Kuvvetleri'nin çoğu güney bölgesine kaydırıldı. Bu amacın gerçekleşmesi için İngilizler I. Tüm. ile Türk kanadına, Kereviz Dere bölgesine, 12 Temmuz sabahı saat 07:00'de taarruza başladılar. Türk Tüm.'leri batıdan itibaren XI., I., VII. ve IV. Tüm.'ler cephede, VI. Tüm. geride bekletilmekte idi. VII. Tüm. cephesine taarruz eden İngiliz Tüm.'nin her iki günündeki taarruzları da başarısızlıkla sonuçlandı. IV. Tümen cephesine taarruz eden Fransızların taarruzları ise beklemedeki VI. Tüm.'inde bölgede kullanılması üzerine gelişme gösteremedi. Birkaç metrelik ileri geri hareketler şeklinde gelişen muharebede oldukça fazla kan döküldü ve Türk kaybı 9700 kişiye ulaştı.

Karabekir, Kereviz Dere Muharebeleri sırasında V. Kolordu Komutanlığına bağlı - yarbay rütbesiyle - XIV. Tümen Komutanı olarak bulunmaktaydı. Bu görevi sırasında 6 -13 Ağustos 1915 Muharebelerinde de görev almıştır. Bu muharebeler sırasında düşman Arıburnu ve Anafartalar bölgesine, çıkarma ile takviye ederek yapacağı taarruza karşılık güney cephesinden Türk Kuvveti kaydırılmasın diye 6 - 7 Ağustos günleri bu cephenin merkezine Kirte istikametine taarruzlar düzenlediler. Ancak her iki taarruzda zayiat verilerek püskürtüldü. Sonraki küçük çaptaki taarruzlarda sonuçsuz kaldı. Bundan sonrada bu cephede düşmanın tahliyesine kadar mevzii muharebeleri devam etti. böylece düşman, çıkarmanın ilk günü almayı plânladığı Alçıtepe'yi ele geçiremedi. Her yönden sayıca üstün olmasına karşın Türk direnişi karşısında sadece 5. Km. ilerleyebildi. Bu muharebeler sırasında düşmana karşı 3,5 ay başarıyla savaşan Karabekir, askerî kişiliği açısından takdir toplayarak Muharabe Gümüş Liyakat Madalyası ile ödüllendirildi. Ayrıca Almanya'dan da İkinci Rütbeden Kron Dö Braş Kılıçlı Nişanı aldı. Kâzım Karabekir Paşa, Eylül 1915 - 9 Ocak 1916 Mevzi Muharebeleri'nde Güney Grubu Komutanlığına bağlı II. Bölge Komutanlığı'nda XIV. Tümen Komutanı olarak görevlendirildi. Muharebeler devam ettiği sırada XIV. Tümen 11 Ocak 1916'da bölgeden ayrıldı.
Kazım Karabekir in 1915 Sonrası Askeri ve Siyasi Faaliyetleri

Çanakkale Cephesindeki taarruz savaşlarının, siper muharebelerine dönüşmesi ile birlikte Karabekir Paşa, Gelibolu'dan alınarak 26 Ekim 1915'te İstanbul'daki I. Ordu Kurmay Başkanlığı'na atandı. Daha sonrada VI. Ordu Kurmay Başkanı olarak Irak Cephesine gönderildi. Bu arada Kâzım Karabekir Paşa, Gelibolu'daki başarılarından dolayı "Üç Yıl Savaş Zammı" alarak 14 Aralık 1915'te Miralay ( Albay ) rütbesine yükseltildi. Miralay Kâzım Karabekir, Almanya'dan ikinci kez "Alman Demir Salib Nişanı" alarak; 24 Nisan 1916'da Kut'ül Amara'yı kuşatmakta olan XVIII. Kolordu K. olarak görevlendirildi. Bu cephedeki başarılarından dolayı Kâzım Karabekir'e 8 Şubat 1912'de yeniden "Altın Muharebe Liyakat Madalyası" ve "İki Yıllık Kıdem Zammı" verildi.


Kafkasya Cephesi

Kâzım Karabekir, Cafer Tayyar ile o yıllarda yapılabilen karşılıklı yer değiştirme - becayiş - usulü ile Kafkas Cephesindeki II. Kor. K. olarak atandı. Bu Kolordu; Van Gölü'nün güney mıntıkası, Bitlis, Muş, Murat Çayı ve Palu Doğusu'na kadar olan geniş bir araziyi müdafaa etmekle yükümlüydü. Bu dönemde Osmanlı Devleti, toplam dört kolordusu olan iki ordusunu Van Gölü ile Karadeniz arasında bulundurmaktaydı. Bu orduların en aşağı tarafta olanı Kâzım Karabekir'in komutanı olduğu II. Kolordu idi. Bu kolorduda on aya yakın bir süre görev yapan Kâzım Karabekir bölgedeki başarılarında dolayı 23 Eylül 1917 padişah iradesi ile yeniden "Kılıçlı İkinci Mecidi Nişanı" aldı. 31 Ekim 1920'de Ferik ( Korgeneral ) rütbesini aldı.

Kurtuluş Savaşı

3 Aralık 1920'de TBMM Murahhası sıfatıyla Gümrü Antlaşması'nı imzaladıktan sonra; 18 Ekim 1921'de biten Kars Konferansı'na Türkiye Baş Murrahası olarak katıldı. Ayrıca bu konferansa başkanlık yaparak; 13 Ekim 1921'de Kars Antlaşmasını imzaladı.

Yine bu dönemde; Kurtuluş Savaşı'nı başlatmış olan ve İstanbul'dan gelen telgrafla 3. Ordu müfettişliğinden azledildiğini öğrenen ve artık sivil olmasının Kurtuluş Savaşı'nı tehlikeye düşürmesinden endişe eden Mustafa Kemal Atatürk'e "Ben ve kolordum emrinizdedir Paşa'm!" diyerek, moral vermiştir.

Sovyetler-TBMM İlişkileri açısından Kazım Karabekir Paşa [değiştir]Sovyetlerle imzalanacak dostluk antlaşması için Bekir Sami Bey başkanlığında bir delegasyon, 11 Mayıs'ta Ankara'dan hareketle 19 Temmuz'da Moskova'ya ulaştı. Dostluk antlaşmasının esasları 24 Ağustos'ta hazır olmakla beraber, Bekir Sami Bey'in bu antlaşmayı imzalaması mümkün olmadı. Çünkü Sovyetler, Bitlis, Van ve Muş illerinin Ermenistan'a terkedilmesini istediler.

Fakat Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Türk Kuvvetleri Eylül'de taarruza geçip, Misak-ı Milli hudutları dahilinde olan Sarıkamış, Kars, Ardahan, Artvin ve Batum'u aldıktan sonra Gümrü'yü de ele geçirince, Menşevik iktidarı altındaki Ermeni hükümeti barışa yanaşmak zorunda kaldı ve 3 Aralık 1920 de Ermenistan'la Gümrü Barış Antlaşması imzalandı. Bu arada, Bolşevikler de Ermenistan'da iktidarı ele geçirmişlerdi. Bu şekilde Ermenistan meselesi kendiliğinden çözümlenmiş oluyordu. Kazanılan bu zaferler üzerine Sovyetler Milli Mücadele'ye daha fazla önem vermeye başlamışlardır.


Millet vekilliği

15 Ekim 1922'de Ankara'ya gelen Kâzım Karabekir, Edirne Milletvekili sıfatı ile meclis çalışmalarına devam etti. 17 Şubat 1923'de Türkiye'de ilk defa toplanan İzmir İktisat Kongresine başkanlık yaptı ve 29 Haziran 1923'de TBMM'nin İkinci Devresi'nde İstanbul Milletvekili seçildiği dönemde; Doğu Cephesi komutanlığı görevini de fiili olarak devam ettirmekte idi. 21 Kasım 1923'de "Milli Mücadelemizde Siyasi ve Savaş Yararlılığı" görülenlere verilen yeşil ve kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. Kâzım Karabekir, 21 Ekim 1923'de son askeri görevi olan I. Ordu Müfettişliğine atandı. 26 Ekim 1924'de bu görevinden istifa ederek sadece siyasi alanda faaliyet gösterdi.

Kâzım Karabekir, 17 Kasım 1924'de TPCF (Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası) kurucuları arasında yer alarak; bir süre sonrada bu partinin başkanı oldu. İsmet (İnönü) Bey Hükümeti'nin Takrir-i Sukün Kanunu çıkarmasından sonra Doğuda Şeyh Sait İsyanı çıkmış ve bu isyanda TPCF'nin de rolü olduğu iddia edilmişti. İsmet İnönü başkanlığında ki hükümet tarafından bu olayı bahane ederek 5 Haziran 1925'de Bakanlar Kurulu kararı ile TPCF kapatıldı. Ayrıca Kâzım Karabekir, bu dönemde Mustafa Kemal'e düzenlenen İzmir suikasti ile ilgili olarak İstiklal Mahkemesi'nde yargılanıp, beraat eti. Kâzım Karabekir TBMM'nin ikinci Dönemi sona erince milletvekilliğine son verilmiş ve ordu açığında iken 5 Aralık 1927'de emekli olmuştur. Bu dönemden sonra uzun bir süre politikadan uzaklaşarak inzivaya çekilmek zorunda bırakılan Karabekir Paşa, yönetimle olan anlaşmazlığı yüzünden sıkıyönetim altında tutulması istenen 84 kişilik listenin başında yer aldı. 10 sene sürekli takip ve gözaltında tutuldu. Belki de en sıkıntılı yıllarını bu dönemde geçiren Kâzım Karabekir, sıkıntılı günlerin ardından 1939'da İstanbul Milletvekilliği'ne seçildi. 1943 - 1946 yıllarında milletvekili olarak yerini korudu ve 5 Ağustos 1946'da yapılan TBMM başkanlık seçimlerimde Meclis Başkanı seçildi. Kâzım Karabekir, 26 Ocak 1948 yılında 66 yaşında iken geçirdiği bir kalp krizi sonucu, Ankara'da vefat etti.

Kâzım Karabekir Paşa, askerlik yaşamı boyunca önemli başarılar kazanmış bir Türk Komutanı ve siyasi bir kişiliktir. Ayrıca Bulgarca, Fransızca, Almanca ve Rusça dillerini konuşabilmekteydi.


Eserleri

Ankarada Savaş Rüzgarları
Bir Duello ve Bir Suikast [ISBN 975736939X]
Birinci Cihan Harbi 1-4 [ISBN 9757369217]
Birinci Cihan Harbine Neden Girdik? [ISBN 9757369217]
Birinci Cihan Harbine Nasıl Girdik? [ISBN 9757369225]
Birinci Cihan Harbini Nasıl İdare Ettik? [ISBN 9757369233]
Birinci Cihan Harbini Nasıl İdare Ettik? [ISBN 9757369241]
Cumhuriyet Tarihi Set 1
Cumhuriyet Tarihi Set 2
İstiklal Harbimiz 1-5
Paşaların Kavgası
Paşaların Hesaplaşması
Cehennem Değirmeni 1-2
İzmir Suikasti
Çocuklara Öğütler
Hayatım
İttihat ve Terraki Cemiyeti 1896-1909
Ermeni Dosyası
İngiltere, İtalya ve Habeş Harbi
Kürt Meselesi
Çocuk, Davamız 1-2
İstiklal Harbimizin Esasları
Yunan Süngüsü
Sanayi Projelerimiz
İktisat Esaslarımız
Tarihte Almanlar ve Alman Ordusu
Türkiye'de ve Türk Ordusunda Almanlar
Tarih Boyunca Türk-Alman İlişkileri
İstiklal Harbimizde İttihad Terraki ve Enver Paşa 1-2
İstiklal Harbimizin Esasları Neden Yazıldı?
Milli Mücadelede Bursa
İtalya ve Habeş
Ermeni Mezalimi
Sırp-Bulgar Seferi
Osmanlı Ordusunun Taaruz Fikri
Erkan-i Harbiye Vezaifinden İstihbarat
Sarıkamış-Kars ve Ötesi
Erzincan ve Erzurum'un Kurtuluşu
Bulgaristan Esareti -Hatıralar, Notlar
Nutuk ve Karabekir'den Cevaplar

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,80 M - Bugn : 4500

ulkucudunya@ulkucudunya.com