« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

07 Haz

2016

Erdoğan’ın yeni yol arkadaşları

Nazlı Ilıcak 01 Ocak 1970

Tayyip Erdoğan'ın Yargıtay ve Danıştay Başkanlarıyla gezisi devam ediyor. Rize'den sonra, gene Kırşehir'de beraberdiler. Yüksek Yargı başkanları, her ne kadar Tayyip Erdoğan'ı, “devleti temsil eden tarafsız bir konumda” göstermeye ve hatalı davranışlarını gizlemeye çalışsalar da, gerçek çok farklı. Artık fiili bir partili Cumhurbaşkanı ile karşı karşıyayız. Zaten bunu gizleyen de yok. Dolayısıyla, Erdoğan'ın yanında, yamacında gezinmeleri, zaten tartışma konusu olan yargıyı, daha da yıpratıyor.

Tayyip Erdoğan'ın, bütün partilere eşit mesafede durmadığı her konuşmasından belli. AK Parti hariç, diğerlerine verip veriştiriyor. Hukuktan nasibini almadığını da her fırsatta belli ediyor. Meselâ diyor ki: “Milli Güvenlik Kurulu, ‘legal görünüm altındaki illegal terör örgütü' dedi. Bu tavsiye kararını hükümete gönderdik. Şimdi Bakanlar Kurulu kararıyla bunların terör örgütü tescilini de gerçekleştireceğiz. PKK ne ise, bunlar da aynı kategoride yargılama sürecine girecekler.”

Özellikle Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit'e seslenmek istiyorum: Artık Bakanlar Kurulu mu terör örgütü tarifini yapıyor? Yasama zaten yetkisini tamamen AKSaray'a devretti. Zira AK Parti, Genel Kurul'da çoğunluğa sahip. Başbakanlık makamı boşaltıldı. Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu adına konuşuyor; “Hükümet kararıyla terör örgütü tescilini gerçekleştireceğiz” diyebiliyor. Şimdi yargı ayağı da mı tamamlanıyor? Acaba Cirit, Cumhurbaşkanı'nı bu konuda uyardı mı? “Hiç değilse şeklen de olsa, kararı biz veriyormuşuz gibi görünelim” dedi mi?

Vicdanlar kanıyor… Ama, zirvede, bir çatlak yok. Binali Yıldırım, Yargıtay ve Danıştay Başkanları, Tayyip Erdoğan el ele… Cumhurbaşkanı, şimdi onlara hitaben o meşhur şarkıyı söyleyecek: “Beraber yürüdük biz bu yollarda / Beraber ıslandık yağan yağmurda.”

Ne zamana kadar? Allah bilir! Zira, gün gelir Abdullah Gül'den, Bülent Arınç'tan, Hüseyin Çelik'ten, Ali Babacan'dan, Sadullah Ergin'den, Ahmet Davutoğlu'ndan ayrıldığı gibi, onlara da veda eder.

AK Parti, 1930'ların Türkiye'sini “Milli Şef” dönemi diye hep eleştirmişti. Ama görüyoruz ki, “Tek Adam Rejimi” 2016 Türkiye'sinde hortladı.

Armut piş ağzıma düş politikası

Bülent Arınç ilk defa Cemaat'e açık bir şekilde sahip çıktı. Rota Haber'e verdiği demeçte, yapılan mücadelenin hukuk devleti ilkelerine uygun olması gerektiğini söyledi: “Savcılar, bir şekilde bir yerlerden aldıkları talimatla veya o Cemaat'e, o kişilere duydukları nefretle böyle davalar açıyorlarsa, üzülmem. Sadece onlar adına üzülürüm. Sonucu mahkemeler verecek. Mahkemeler, adil bir yargılama ile bu işi kimler yapıyorsa, açık açık ortaya koyarsa, ayağa kalkar selâm dururum. İster Cemaat, ister başka isim koyun, bu kişiler kimlerdir, nerede bulunmuşlardır, hangi suçu işlemişlerdir, suç delilleri nelerdir? Vurun, yok edin… Bu bir çözüm değil. Zulüm hiçbir zaman payidar olmamıştır. Suç delillerini bulalım, suç delili üretmeyelim ve mahkemenin önüne getirelim. Bugün şirket sahipleri, Türkiye'nin en önemli insanları alınıp götürülüyor… İbadetle meşgul olup, öğrenci evlerine yardım ettiğini söyleyenler, ibadetle meşgul olup, çok ucuz paralarla dünyanın her tarafında öğretmenlik yapan insanlar veya buralardaki öğrenciler, öğretmenler. Bunların ne usulsüzlükten haberi, ne yolsuzluktan haberi var. Bu insanları ayırmamız lâzım. Onları bir silahlı terör örgütü mensubu olarak yargılayamayız, suçlayamayız.”

Bülent Arınç, çok vahim bir iddiada da bulunuyor. Kendisi sahip çıktıkça, himaye etmeye çalıştığı kişilerin inadına üzerine gidildiğini söylüyor. Meselâ Manisa'daki tutuklamalar… Bu kişilere AK Parti, il başkanlığı teklif etmiş; esnaf ya da işadamı; birkaçı AK Parti'den Belediye Meclisi üyesi olmuş. Cadı avı onları da vurmuş. “FETÖ'cü örgüt mensubu” diye gözaltına alınmışlar. Arınç, Hidayet Karaca'ya, ya da eski AK Parti milletvekili İlhan İşbilen'e cezaevinde ziyarete gidemediğini belirtiyor. “Zira ben gidersem onlara zarar vermiş olurum” diyor.

Türkiye'de Cemaat'le ilişkili görülen bütün okullara, hastanelere kayyım atandı. Bine yakın kişinin cezaevinde olduğu belirtiliyor. AK Parti hükümeti, yurt dışındaki faaliyetleri de engellemeye çalışıyor. Buna mukabil, Bülent Arınç, hâlâ Türkçe Olimpiyatlarından övgüyle söz ediyor. Diyor ki: “Onlar şimdi yurt dışında yapıyorlar bunu. Yurt dışındaki yaptıkları toplantılara Obama mesaj gönderiyor, UNESCO mesaj gönderiyor. Demek ki onlar ısrarla bu hizmetleri sürdürüyorlar. Bu açıdan Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden bir şey olduğunu zannetmiyorum.”

Arınç'ın uygulamaları eleştirmekle birlikte, şimdilik siyasette bir adım atmayacağı ortada. AK Parti'den kopmak istemiyor. Bir gün, bir şeyler yapılacaksa bu, mutlaka, AK Parti çatısı altında gerçekleşecek. Abdullah Gül, Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, yani AK Parti'nin kodamanları, ancak Tayyip Erdoğan'ın ayağı kaydığı zaman ortaya çıkacaklar. Kusura bakmasınlar ama ben buna “Armut piş, ağzıma düş” politikası derim. Türkiye tek adam sultası altına girerken, bu duruş yeterli değil. Utangaç muhalefetin zamanı geçti.

***

Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç da bir çıkış yaptı. Hem Yargıtay, Sayıştay ve Danıştay başkanlarının partili gibi davranan bir Cumhurbaşkanı'yla beraber olmasının yargıya gölge düşüreceğini söyledi, hem de Erdoğan'ın partisiyle bağlantısını fiilen devam ettirmesini, hukuk devletine aykırı bulduğunu ifade etti.

Günün birinde siyasi ortam değişir, Erdoğan bir şekilde siyasetten uzaklaşmak zorunda kalırsa, meselâ AK Parti Meclis'te azınlığa düşer ve fiili durumu devam ettirmek mümkün olmazsa, o zaman Arınç'ın, Gül'ün, Çelik'in, Haşim Kılıç'ın da dâhil olduğu yeni bir yönetim AK Parti'de işbaşına gelebilir.

Ama belli ki, içten içe kaynayan bu muhalif harekete göre, meyve henüz olgunlaşmadı. Şu anda seyirci koltuğundan ayrılmak niyetinde değiller. Ara sıra birkaç kelâm ediyorlar. Sonra geçip gene köşelerine oturuyorlar. Armut pişsin, ağzımıza düşsün diye bekliyorlar.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,82 M - Bugn : 27047

ulkucudunya@ulkucudunya.com