« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

22 Şub

2016

Kınama ve lanetleme üzerine

Emin Çölaşan 01 Ocak 1970

Sevgili okuyucularım, ülkemizin her yerinde bombalar patlıyor, masum insanlar can veriyor.
Yakın geçmişe bir bakınız…
Reyhanlı ve Suruç bombaları…
Ankara’da istasyon önündeki patlama…
İstanbul’da yabancı turistlere yönelik Sultanahmet bombası…
Güneydoğu’dan her gün gelen şehit haberleri…
Dün yine Diyarbakır’da askeri araca yapılan saldırı ve yeni şehitler…
Ve en son Ankara patlaması.

* * *

Biz gazeteciler de etten kemikten yaratılmış insanlarız. Olanlara kızıyoruz, üzülüyoruz, sinirlerimiz geriliyor.
Böyle bir ortamda yazı yazmak çok güçtür.
Ne yazacaksınız?
Daha dünkü yazımın başlığı “Bir iyi haber bekliyoruz, lütfen” idi.
80 milyona yaklaşan nüfusumuz ile her gün çile çeken, üzüntü duyan bir topluma dönüştük.
Başımızda bir iktidar var.
Onu temsil edenler her gün medyada, karşımızda…
Her olay sonrasında demeçler verip açıklama yapıyorlar:
“Şiddetle kınıyoruz, lanetliyoruz!..”
Ama yetmiyor canım, yetmiyor.
Kınamakla, teröre lanet okumakla hiçbir şey değişmiyor.

* * *

Birileri gözaltına alınıyor, bu işi falanca yaptı diye isimler açıklanıyor, bazıları tutuklanıyor ama değişen hiçbir şey yok.
Bombalar devletin en güçlü olması gereken alanlarda bile patlıyor.
İstihbaratın sıfıra yakın olduğu anlaşılıyor.
Geçmişte terör örgütleri için açılım-saçılım ilan edenler her olaydan sonra kameraların karşısına geçip kınıyor, lanetliyorlar!
Sonuç sıfıra sıfır, elde var sıfır.
Evet, biz gazeteciler de etten kemikten yaratılmışız. Bütün insancıl duyguları yüreğimizde taşıyoruz…
Ve olay sonrasında yazı yazmaya çalışıyoruz.

* * *

Kendi kendime soruyorum:
Hele son Ankara bombalaması sonrasında ben neyi yazayım, nasıl yazayım?
İnsanın eli varmıyor.
Sıradan bir vatandaş değil de ülkeyi yönetenlerden biri olsam, yapılacak iş kolaydır. Geçersin internetin başına, ya da kameraların karşısına ve konuşursun:
“Kınıyoruz, lanetliyoruz!.. Katiller en kısa zamanda yakalanacaktır. Milletimizin başı sağ olsun.”
En kolay yol budur.
İçişleri Bakanı Efkan Ala bile dün twit attı:
“Bu saldırı ülkemize yapılmıştır. Kınıyor ve lanetliyorum!”
Vallahi bravo, çok teşekkür ederiz.

* * *

Ülkede bunca olay oluyor, nice insanlarımız öldürülüyor, şehit ediliyor.
İyi de, sorumlulardan biri bile istifa etmeyi aklından geçirmiyor.
Ya da onların üst makamları, sorumlulardan hiçbirini istifa etmeye zorlamıyor.
Böyle bir ortamda ne yazacaksınız, nasıl yazacaksınız?
Yeni bir şey bulup da nasıl söyleyeceksiniz?

* * *

Kendi içini temizleyemeyen, kendi ülkesindeki vatandaşının can ve mal güvenliğini sağlayamayan bir iktidar, bu ayıbını unutturmak için bahaneler üretiyor, toplumu gaza getirmeye çalışıyor…
Suriye’yi bombalamak, eğer mümkün olursa girmek!
İçerideki ve dışarıdaki katiller sürüsünü kulağından tutup yakalamak, ya da imha etmek yerine Esad’la uğraşmak, ABD, Rusya, AB ve Birleşmiş Milletler’e posta koymak…
Güneydoğu ve başka yerlerde olanları hiç saymıyorum.
Ankara’nın göbeğinde son dört ay içerisinde iki kanlı olaya tanık olduk…
İstasyon patlaması ve önceki günkü olay.
100’den fazla masum insan oralarda can verdi.
Bomba yüklü araçlar ve intihar eylemcisi olarak yüklü patlayıcılarla Ankara caddelerinde tur atıp hedefe ulaşan katiller ortalıkta dolanırken devlet neredeydi, devletin istihbarat örgütleri ne iş yapardı!

* * *

Sakın ola ki bu sorulara yanıt verilmesini beklemeyin. Önemli olan, onların makamlarında, sıcak makam koltuklarında oturmayı
sürdürmesidir.
Onlardan her türlü kınama (!) ve lanetleme (!) gelir ama değişen bir şey olmaz.
Şimdi günlerce bu süreci izleyeceğiz.
İstifa etmek mi dediniz!..
O da nedir?
Japonca mıdır, İspanyolca mı!
Hem de her şey güllük gülistanlık sürüp giderken niye istifa etsinler ki…
Yakında başka bir terör olayı olur, yine kınayıp lanet okurlar.
Bu süreç böylece sürüp gider!

* * *

Dünkü yazımı şöyle bitirmiştim:
“Günün birinde ülkemizle ilgili bir tek iyi-güzel haber duymayı diliyoruz. Hepimizi mutlu edecek, sevindirecek bir haber. İçeride veya dışarıda… Ama
yok ki!”
Bir gün olur inşallah!

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,81 M - Bugn : 9116

ulkucudunya@ulkucudunya.com