« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

16 Kas

2015

Seçimin tek eksiği: Meşruiyet

Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970

Hiç kimse, demokratik, şeffaf, adil, eşit şartlarda bir seçim yaptığımızı ileri süremez.

Güç göstererek, zorbalık yaparak, muhalif sesleri susturarak ve sonuna kadar kanırtarak seçime dair yakaladığı her boşluğu fil sürüsü gibi doldurmaya çalışan bir İktidar şebekesi ile seçime gittik. Artık yakından tanıdığımız bu fil sürüsünün toza dumana buladığı seçim atmosferine düşen gölgesini Kanaltürk'ün, Bugün Gazetesi'nin koridorlarında, TRT'nin Pravda gibi tek ses veren ekranlarında, sürekli yalan haber üreten Havuz medyasında ve tarafsızlığını bütünüyle kaybetmiş saray çevrelerinde takip ettik. "Koalisyona oy vermeyin" diyerek AK Parti'yi işaret eden "tarafsız" Cumhurbaşkanı'nın emir ve komutası altında yapılan bu seçimlerin meşruiyeti temel tartışma konumuz olacak. Saray iktidarı, giderek büyüyecek bu meşruiyet problemini aşarak ülkeyi nasıl yönetecek?

Medya özgürlüğünü ortadan kaldıran, hukukun altını üstüne getiren, dışarıya karşı kedi, içeriye karşı aslan kesilen bir iktidarın tam saha presiyle gerçekleşen bir seçim geride kaldı. Halk 7 Haziran'da yaptığı hatayı düzeltmek için metazori sandık başına gönderildi. Özgür iradesi baskılandı, korku ve tehdit egemen kılındı. Bu sonucu elde etmek için tırmandırdığınız gerilimi, kutuplaşmayı, düşmanlığı, hukuksuzluğu, uzlaşmazlığı nasıl ortadan azaltarak ve ülkeyi yönetilebilir hale nasıl getireceksiniz?

150 civarında güvenlik görevlimizi, tekrarlanacak seçimden tek parça iktidar çıkarma hevesi için şehit verdik. Sadece Ankara Garı'nın önünde 102, Doğu ve Güneydoğu'da 300'ün üzerinde sivil, hayatını sırf bu karar yüzünden kaybetti. Beş ay zarfında ateş topuna dönmüş bölgemizde inisiyatifi başkalarına kaptırdık, ekonominin hassas dengelerine inen darbeleri önleyemedik. Canımızı, enerjimizi, kaynaklarımızı, en önemlisi umutlarımızı tükettik. 1 Kasım için ödediğimiz bu ağır bedel bile elde edilen sonucu kazib hale getirmiyor mu?

Türkiye bugün kutuplaşmış, kamplaşmış bir ülke haline geldi. Başka düşmanlara ihtiyacımız kalmadı, biz bize yeter haldeyiz. Peki kimin suçu? 1 Haziran 2013 günü, Gezi protestoları başladığı zaman ekrana çıkıp "Onun 20 topladığı yerde ben 200 bin toplarım, 100 bin topladığı yerde partim olarak 1 milyon insan toplarım" diyen tehdidini "Türkiye'nin yüzde 50'sini zor tutuyorum" diye tehdide devam eden birinin yönettiği ülke, bir-iki gün önce "100 aydına karşı 500 aydın çıkar" iddiasındaki Cumhurbaşkanı'nın "tarafsızlığı" ve "devlet ile milletin bütünlüğü"nü temsil etmesiyle seçime girdi. Korkutarak, daha beteri ile tehdit ederek sürdürülen bir iktidarla sınırlarınıza, ülke bütünlüğüne yönelik hangi tehlikenin, toplumdan ekonomik uzanan hangi engelin üstesinden gelebilirsiniz?

2011 yılında, 12 Haziran seçimlerinden sonra balkona çıkıp, "Bize oy vermeyenlerin yaşam tarzını da şerefimiz, onurumuz olarak göreceğiz." diyen, "74 milyonun hükümeti olacağız." diye söz veren bir iktidar, bugün bu ülkeye ne vaat edebilir? Bu seçim elindeki gücü, hukuk tanımadan sonuna kadar kullananlara ne sağlayabilir? İşlenen suçların üstünü mü kapatacak? Yalanla, dolanla, entrikayla süren saltanatı payidar mı kılacak? Karşı çıkanları, itiraz edenleri, eleştirenleri susturmaya yetecek mi?

Doğruluk adına, özgürlük adına, hak-hukuk adına, ülkenin birliği ve dirliği adına bizler durduğumuz yerde sabitkadem olacağız. Sesimiz çıktığı sürece yazacağız, konuşacağız; hukuksuzluğu, eşkıyalığı sorgulayacağız. Zalimleri, haramîleri kavuran bu topraklarda ezelden beri yanan ateşi diri tutacağız.

Sadece bir seçimi değil, birçok şeyi geride bıraktık. Demokrasilerde hiçbir seçim, seçilenlere sınırsız ve kontrolsüz bir yetki vermez. Hukuk olmadan demokrasi de, çoğunluğu arkasına alanın yönetme yetkisi de olmaz. Meşruiyetini her daim sorgulayacağız, haksızlıklarına karşı çıkacağız; kaalen ve kalemen enselerinde olacağız. Kararmış kalpleri ısıtacağız, susmuş vicdanları harekete geçireceğiz. Ve herkesi göreve çağıracağız. Sonuç ne olursa olsun biz burada olacağız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,01 M - Bugn : 1171

ulkucudunya@ulkucudunya.com