Sorumluluğu üstlenmeliler
Erhan Başyurt 01 Ocak 1970
Türkiye adeta karanlık bir tünele girdi. Özgürlükler de güvenlik de yok edildi.
7 Haziran seçimleri sonrası vermeye başladığımız şehitler, sokağa çıkma yasağı ilan edilip vurulan siviller…
Diyarbakır’da, Suruç’ta ve son olarak Ankara’da toplu katliamlar…
Başkentin göbeğinde dün tarihimizin en büyük terör saldırısı gerçekleştirildi.
Barış amaçlı miting kana bulandı.
Ülkede “barış” ve “huzur” istemiyoruz mesajı verildi.
İstihbarat zafiyeti ve güvenlik ihmalleri zirve yaptı.
Türkiye’yi özgür dünyadan uzaklaştıran “güvenlik paketleri” ve “makul şüphe” gibi antidemokratik düzenlemelere rağmen, can güvenliğimiz kalmadı.
Çünkü 17/25 Aralık sonrası yolsuzluk ve casusluk soruşturmalarını kapatmak için devlet rayından çıkartıldı.
Terörle Mücadele Polisleri (TEM), kreşlerde “bomba” araması yapmaya, çizgi film kahramanlarını takip edip “sanal terör örgütü” bulmaya yönlendirildi.
Tecrübeli istihbaratçılar ya tutuklandı ya ihraç edildi ya da kızağa çekilip trafik polisi yapıldı…
Sonuç ortada. Oluşturulan yönetim zafiyeti ve otorite boşluğu, terör örgütlerine daha fazla hareket alanı sağladı.
İlgi çekici olan, saldırıları önleyemeyip failleri tespit edemeyenler, koltuklarını hiçbir zaman terk etmediler.
“İstifa edecek misiniz” sorusuna dün canlı yayında alaycı gülüşle tepki veren bakan gibi, yöneticiler de hiçbir zaman siyasi sorumluluğu üstlenmediler…
Keneş’e tutuklama apaçık zulümdür
Türkiye’nin içine girdiği “karanlık tünel”, ülkenin her kesimi gibi medya mensuplarını da etkiliyor.
Belki “halkın çıkarlarını koruma ve kamu faaliyetlerini denetleme”sorumlulukları nedeniyle çok daha fazla etkiliyor.
Medyaya sansür, çalışanlara soruşturma ve cezalar artık sıradan günlük gelişmelere döndü.
Tweet attığı için, köşe yazdığı için, kendi yazmadığı hayal ürünü dizi senaryosunda bir kelime geçtiği için, darbeyi ortaya çıkardığı için, yolsuzluklara karşı çıktığı için henüz mahkeme karşısına çıkarılmadan aylardır hapis yatan gazeteciler var…
Mağdurlar kervanına son olarak Today’s Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş katıldı.
CHP liderinin sözlerini yaymaktan, yargılanmadan, henüz iddianamesi bile yazılmadan, bir hukuksuzluklar zinciri ile tutuklandı.
Keneş, Türkiye’nin en donanımlı ve en iyi gazetecilerinden birisi… Değerli bir dost ve vefakâr bir insan…
Tweet nedeniyle yargılanmadan tutuklanması apaçık bir zulüm, adil yönetimi sağlamakla mesul olanların utancıdır…
Gazeteciler için “açık cezaevine” dönüşen ülkede “kapalı cezaevine”alınan Bülent Keneş, Hidayet Karaca, Mehmet Baransu ve Gültekin Avcı’nın serbest bırakılıp, tutuksuz yargılanmaları evrensel hukukun gereğidir.
