« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

14 Kas

2007

BİR HAİNİN ÖLÜSÜ İLÂHLAŞTIRILIRKEN

İlhan DARENDELİOĞLU 01 Ocak 1970

Nasıl adamdır Nazım Hikmet?

Kime derler sanatçı?

Hele şu mahut basının yaptığı (!) demagoji! Nedir o?

1921 yılında Rusya'ya giderek, hak ve hürriyetin ölüsü üzerine kızıl diktatörlüğün oturtulma usül ve taktiklerini öğrendikten sonra Türkiye'ye gelen Nazım Hikmet, "sanat sanat içindir" anlayışından yoksun şiir ve piyesleriyle yerli komünistler için bir nirengi noktası.

Kanun dışı bir aldanmış ve aldatılmış serseriler idealini, kızıl sultayı, belirli muhitlere zerk ederek millî ve manevî her müesseseyi öldüren bir enjektör.

Türk varlığı aleyhine ve ezelî düşman Moskof lehine gayret gösteren bir casus.

"Kan olan yerde hareket olur" tekerlemesinin tüm motif ve çizgilerinde gerçek manasını bulan, yaşantının gayesi kan olan bir vampir, bir sadist.

Türk bahriyesinde, kirli inancının propagandasını yaparak orduyu, o kutsal müesseseyi isyana hazırlamak isteyen, damarlarında dolaşan mai, mavi olduğu için kızıla tutkun bir anarşist...

Türk milletinin hayatına kasdeden kurulmuş bir bomba...

Kanun karşısında otuz yıl hapse, halk vicdanında ebediyen hiçliğe ve lânetlenmişliğe mahkûmedilmiş bir halk düşmanı...

Genel aftan sonra, Anadolu Kavağı açıklarında Romanya’ya gitmekte olan bir şilebe atlayarak demirperdeye kaçan, beni Stalin yarattı diyen büyük ve manasız bir boşluk ve hiçlik...

Ve nihayet kızıl mikrofonlardan bütün Dünyaya Türk vatanı ve Milleti aleyhinde kusmuk sıçratan ezel kadar sonsuz ebed kadar hudutsuz bir Günahkâr...

İşte kaba çizgilerle Nazım Hikmet budur.

Bir sanat endişesi ile mi; yoksa komünizmin insanlık dışı gayesini gerçekleştirmek için mi yan yana dizdiği kelimeleri en yaldızlı ambalâjlarla sanat diye yutturmağa çalışıyordu Nazım?

24 saatte 24 saat Lenin

24 saat Marks

24 saat Engels

Yüz dirhem kara ekmek

20 ton kitap

Balık çorbası,

Tüfenk talimi.

Diye öterken bir sanatçılık ruhu mu, yoksa kızıl rejimin materyallerini sağa sola fırlatma fikri mi hakimdi Nazım Hikmet’te?

Yarısı burdaysa kalbimin doktor

Yarısı Çin’dedir

Sarı nehre doğru akan

Ordunun içindedir

Ve her sabah vakti doktor

Her şafak vakti kalbim.

Şeklindeki mısraları (!) gevelediği günler. Yunanistan'da komünistler kurşuna dizilirken, uzak doğudaki Kızıl Çin askerlerini tahayyül eden Nazım Hikmet'in yine sanatçılığı mı tutmuştu?

İşte, bazı politik yakınlaşmaları hemen değerlendirmesini bilen bir kısım basınımızın son günlerde göklere çıkardıkları sanat (!) ve sanatçı (!)...

Yazık, çok yazık. Fena, çok fena...

Komünizmi sosyalizm tezgâhında işlemekle meşgul, sosyalizm tüccarlığı gerisinde bal gibi komünist propagandası yapan, yönleri genellikle bilinen bir kısım basın, 1964 Türkiyesi'nde, Nazım Hikmet gibi mezarı Kremlin'in avlusunda çakılı vatansız bir adamın şiirlerini neşrediyor ve yüksek sanatçılığından (!) bahsediyor.

Ceza kanunumuzun 141/142 inci maddelerinden devamlı müşteki, özellikle viskiye müptelâ ve ruhanî inanç, gelenek, millî şuur, tarih ve batı aleyhtarı bazı fıkra yazarları da ayni paralele ayak uydurmak için adeta finişe geçiyor. Nazım Hikmet’in meziyetlerini (!) saya saya bitiremiyorlar.

Ve bu davranışın adına da bir demogojinin yıkılması diyerek işin içinden sıyrılıyorlar.

Gariptir ki anti-komünist ve milliyetçi müesseselerin gösterdiği reaksiyondan başka, bu iğrenç rejimin sanat adına propagandasının yapılmasına karşı bir tutum görülmüyor.

Etrafta çıt yok...

Ne bir ses ne de bir nefes var?

İnsanın, Yassı Ada mahkûmlarının sanat'ı, mesleği ya da politik şahsiyetleri lehinde yazılan yazı ve söylenen sözlerin yasaklandığı bir memlekette bir vatan haininin, bir komünist leşinin ilahlaştırılması bu kadar ucuz mudur? diyeceği geliyor.

Gemi azıya alan bu sosyalist esnaflarına dur!... Sinyalinin verilme zamanının geldiği değil, geçmek üzere olduğu kanısındayız.

Biz böyle görüyoruz.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,81 M - Bugn : 18819

ulkucudunya@ulkucudunya.com