« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

24 Ağu

2015

Popülist mutlakıyetçilik

Murat Belge 01 Ocak 1970

Tayyip Erdoğan’ın zihninde, anlaşılıyor ki, tek bir “mülahaza” var: “Ben, halkın seçtiği Cumhurbaşkanı’yım.” Her şey gelip bu noktaya dayanıyor. Şu ana kadar Tayyip Erdoğan’ın yaptığı her şey bununla meşrulaşıyor: “Ben, halkın seçtiği Cumhurbaşkanı’yım, yaparım.” Bu aynı zamanda, Tayyip Erdoğan’ın bundan sonra yapmak istediklerinin de meşruiyet zeminini hazırlıyor: “Ben, halkın seçtiği Cumhurbaşkanı’yım, yapacağım.”

Ne kadar kırık dökük de olsa, yıllardır, iyi kötü bir demokrasi içinde yaşıyoruz. Kaç tane “hükümet kurma” olayı gördük. Seçimde en çok oy alana hükümet kurma imkânı verilir, o da bunu kurabilir veya kuramaz. Kuramazsa, yazıya geçmemiş teamül, aynı imkânın “ikinci en fazla oy almış parti”ye tanımasıdır.

Yazılı kuralların üstünde tepinen Tayyip Erdoğan yazıya bile geçmemiş teamül mü dinleyecek (oysa bir demokrasinin sağlamlığının garantisi yazılı kurallardan çok teamüllerdir)? Hemen planı yapıyor. “Uzatalım,” diyor. Top çevirip vakit kazanan takımlar gibi (Tayyip Erdoğan’ın dünya görüşünde, siyaset anlayışında, futbol kültürünün önemli bir yeri olduğu kanısındayım) “kırk gün kırk gece” olmayacak bir koalisyon muhabbetiyle geçiriliyor (bir yandan kan gövdeyi götürüyor ama zaten o da oyunun bir parçası) ve emir geliyor: “Haydi, beyler, ‘tekrar’ seçim.”

“Tekrar seçim” diye bir teamül yok; duyulmuş işitilmiş bir şey değil. Bir adamın istediği sonuç çıkana kadar seçim tekrarlatması dünyada bilinmeyen bir şey. Ne gam! Tayyip Bey böyle istiyor.

İkinci patiye hükümet kurma şansı verilmesi diye bir teamül ise, VAR! Ama bu da Tayyip Bey’i ilgilendirmiyor. Bunu istemiyor Tayyip Bey.

Olmayacağını topluma bildirme üslûbu da ilginç –ve tipik: “Beştepe’nin yolunu bilmeyenlerle kaybedecek vaktimiz yok!”

Kırk gündür koalisyon aldatmacasını kiminle konuşuyordu, Tayyip Erdoğan’ın hükümet kurmaya memur ettiği Ahmet Davutoğlu? CHP ile konuşmuyor muydu? Öyle konuşunca Beştepe’nin adresini bilmek farketmiyordu, ama böyle olunca farkediyor demek.

Evet, tek bir ölçüt, tek bir doğru var dünyada: “Ben halkın seçtiği Cumhurbaşkanı’yım.”

Bu zihniyet, “popülizm” diye bildiğimiz fenomenin özeti gibi bir şey. Ama “popülizm”in de büyük ölçüde Ortadoğu’ya özgü, Müslüman siyaset kültürünün bir tür kavranılış biçiminin de etkilerini taşıyan bir kolu. Mutlakıyet üstüne oturuyor. Halkın seçmesi “mutlak bir seçme”; yani aldığı yetkiyi kullanma biçimini beğenmeme hakkı da, ihtimali de yok. Aynı zamanda, verdiği yetki de mutlak. “Yetki verdin ama şuradan şuraya” diyemez. Tayyip Erdoğan’a bir sınırlama getirilemez. Ayvalık’tan Sinop’a kanal açmaya karar verdiyse, vermiştir, tartışılmaz. Çünkü Tayyip Erdoğan halkın seçtiği Cumhurbaşkanı’dır.

Oysa, gerçeklik düzeyinde bakıldığında, 7 Haziran seçimlerinin sonuçları, halkın Cumhurbaşkanı seçiminde verdiği şeyi şimdi denetim altına almak istediğini gösteriyor. Evet, halk Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı seçti. Seçerken, onun bununla ne yapacağı, ne yapmak istediği belli değildi. Bir “Başkanlık Sistemi” lakırdısı vardı ama bununla ne kastedildiği de belli değildi (dünyada çeşitli “Başkanlık Sistemleri” var. Hangisi?). Ayrıca, zaten sistem geçerli değildi. Geçerli olması için Anayasa’nın değişmesi gerekiyordu. Anayasa’nın değişmesi için Tayyip Erdoğan halka başvurdu: “Bana 400 milletvekili verin,” dedi. Vermediler. Vermeyince, Anayasa değişmedi. Anayasa değişmediğine göre Başkanlık Sistemi diye bir şey yürürlükte değil. Ama Tayyip Erdoğan’ın kalkıyor, “sistem fiilen değişmiştir,” diyor.

Böyle bir şey yok, olamaz. Tayyip Erdoğan bir süredir kim olduğunu gösteren işler ve sözlerle toplumun karşısındaydı. “Seçilmiş Cumhurbaşkanı” olarak da gelecekte göstereceği performansın örneklerini verdi. Sonuç, 7 Haziran oldu. Yani, Erdoğan’ın istediği anayasa değişikliğinin bir tür gayrıresmî referandumu yapıldı.

7 Haziran sonucu, “Ben, halkın seçtiği Cumhurbaşkanı’yım” sözünü iyice tartışmalı hale getirdi. Ama Tayyip Erdoğan, ancak kendi beğendiği mesajları kaydedebilen bir yapıya sahip.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,81 M - Bugn : 18305

ulkucudunya@ulkucudunya.com