« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

30 Mar

2015

BAZI İMLÂ KURALLARI ÜZERİNE

30 Mart 2015

Ağaca yaslanma, kurur; İmlâ Kılavuzu’na güvenme, değişir. Sadece muhtevası değişmekle kalmaz, adı bile değişir; Yazım Kılavuzu oluverir. Yazma veya yazı kelimeleri dururken yazım gibi parlak bir isim bulan kurum yöneticileri de büyük iş başarmış olurlar. Yazmaya yazım dediklerine göre, olur ya konuşma kılavuzu hazırlarsa adını Konuşum Kılavuzu koyarlar. Okuma kılavuzuna da Okuyum Kılavuzu yakışır.

Aşırı noktalama işaretlerinden imtina eden ve artık imlâda kemâle yaklaştığını sanan bir okuyucu olarak pek sık bakmaya ihtiyaç duymadığımız imlâ kılavuzları ile Gallemit tashihi sebebiyle bir aydır pek haşır neşiriz.

Üzerinde çalıştığımız nüshayı bizden önce ele alan muhterem iz yapmış ve kitapta çokça geçen bütün ama, çünkü, fakat gibi kelimelerin başına noktalı virgül konulmasını tavsiye etmiş. Bunun bir hikmeti olmalı düşüncesiyle elde mevcut imlâ kılavuzlarına bakınca önce ona hak verip tavsiyeyi tuttuk.

“Noktalı virgül (;)
……
4-Kendilerinden evvelki cümleyle ilgi kuran ancak, yalnız, fakat, lâkin, çünkü, yoksa, bundan dolayı, binaenaleyh, sonuç olarak, bununla birlikte, öyleyse vb. cümle başı bağlaçlardan önce konur: Halis bir şiir fena okunabilir; lâkin sahte bir şiir iyi okunamaz. (Yahya Kemal Beyatlı)”


Kitabın son okumalarında işin erbabı tarafından bir iki hususla birlikte bazı noktalı virgüllerin fazlalığı yönündeki eleştiriyi kabullenmek kolay olmadı. Ne var ki hakikaten fazla kaçmış.

Ara sıra değiştiği rivayet edilen İmlâ Kılavuzu’nun Yazım Kılavuzu adı verilen 2008 yılı baskısına ve TDK’nın güncel sitesine bakınca gördük ki fazla diyen de haklı. Çünkü bir tarihten sonra noktalı virgüle istinat ettiğimiz yukarıdaki dördüncü bölüm çıkarılmış. Ömrü yazı yazmakla geçen Azizciğime de haksız yere bühtan etmiş olduk, her şeyi bilen adam bunları bilmez mi diye.

Neticede ancak, yalnız, fakat, ama, lakin, çünkü, yoksa, öyleyse kelimelerinin geçtiği bütün cümleleri tek tek ele alarak hangisinde kalmasının, hangisinde çıkmasının uygun olacağı üzerinde durarak bir orta yol tutturduk. Kısa cümlelerde noktalı virgüle ihtiyaç duyulmayacağı gayet açık.

Noktalı virgülle ilgili tasarrufun ikisi de doğru değil. Bağlaçların hepsinin başına noktalı virgül konulmasını adeta şart koşan önceki açıklama mübalağalı. Muhtemelen görülen mahzur üzerine bu bölümün tamamen çıkarılarak bağlaçların açıklamasız bırakılması da yanlış olmuş. Daha bol misallerle daha iyi izah edilebilirdi.

Böylece İmlâ Kılavuzu’nun kılavuzluğa ehliyeti konusunda mevcut kanaatte değişme olmadı. Her şeye rağmen tereddütlü hususlarda hakemliğine müracaat etmek gerekiyor.

Dille meşgul olmak zevkli bir iş. Bu vesileyle ihtilaflı bir iki noktaya temas etme ihtiyacı doğdu, en azından tartışmaya açılmalı.

Mevcudiyeti meçhul kalan, hangi hallerde kullanılacağı yılan hikâyesine dönen ve bazen inceltme işareti, bazen uzatma işareti, bazen de düzeltme işareti olarak adlandırılan (^) işaretine dair açıklamaların son hâli TDK sitesinde şaşırtacak derecede öz, sarih ve isabetli verilmiş.

Türk dili gibi köklü, büyük ve yaygın bir lisana ait imlâ kurallarının istisnalarıyla birlikte düşünüldüğünde oldukça teferruatlı olması ve hatta bir ilim disiplini haline gelmesi tabiidir.

Türk Dil Kurumu öncelikle günlük hayatta karşılaşılan aksaklıkları ve bozuklukları fazla yaygınlaşmadan görmeli, tedbir almalı ve telafisi mümkün olmayan noktalara gitmesinin önüne geçmelidir.

Bunun en başında, de, da ve ki ekleri gelmektedir. Aydınlar arasında dahi bu ekleri yanlış kullananlar hızla çoğalmaktadır ve bu basit kuralın ihlâli yazılı iletişimde büyük kirliliğe yol açmaktadır. TDK işi gücü bırakarak bu konuyu hayati mesele addetmeli, Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK’e müracaatla bu eklerin gerekirse ilk, orta ve yüksek öğrenimde bir yıl hususi ders olarak okutulmasını sağlamalıdır.

Kitaplara yazılan sunuş yazıları ön söz şeklinde ayrı değil, önsöz olarak bitişik yazılmalıdır. Keza sözkonusu kelimesinin ayrı yazılması konusundaki inattan vazgeçilerek bitişik yazılmalıdır.

Görmezden gelmek mi, görmemezlikten gelmek mi? İkisi de olur. Görmemezlikten gelmek daha çok alışılmış ve kulağa daha hoş gelen bir söyleyiştir. Görmezlikten gelmeyi savunanlar görmezliğin zaten olumsuz bir durum olduğunu, ilave bir olumsuzluk ekine lüzum olmadığını söylüyorlar. Görmemezlik kelimesindeki ilk ek olumsuzluk değil mastar ekidir, dolayısıyla görmemezlik daha doğrudur. Görmeklik ve görmemeklik olarak düşünüldüğünde daha iyi anlaşılacaktır.

Soru işaretinin kullanımı bir miktar daraltılmalıdır. Sadece kesin cevap bekleyen ve soru ekiyle biten sorularda konulmalıdır. Ali geldi mi? Hava soğuk mu? Öylesine sorulan, cevap verilmese de olur kabilinden sorulara konulmamalıdır. Geldin mi. Teyid amaçlı soru cümlelerine konulmamalıdır. Hava çok güzel, değil mi. Soru ekinden sonra başka kelime varsa soru vurgusu geri planda kaldığından yine soru işareti konulmamalıdır. Hava soğuk mu orada.

Sayılar bitişik yazılmalıdır. Oniki, yirmibeş, üçyüzonsekiz, bindokuzyüzseksendört, İkibinonbeş gibi. Kılavuzda hangi mülahazayla ayrı yazılması öngörülmüş belli değil, fakat büyük sayıların ayrı yazılması metinde çirkin görüntü veriyor. Yetmiş sekiz milyon sekiz yüz elli iki bin dört yüz kırk dokuz, gibi.

Naif mi, nahif mi? Aslında ikisi de ihtiyaca tam cevap vermiyor. Günümüzdeki kullanımını en doğru karşılayacak kelime rikkattir.

Naif ile nahif arasında doğru olanı nahiftir. Nehâfet’ten, zayıf, arık, ince demektir. Ferit Develioğlu’nun Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügatı’nda naif ve nahif olarak her ikisi de mevcut. Naif, zayıf. Zaif ile birlikte kullanılır.

Günümüzde naif denilince fiziki incelik değil de, yufkalık, ince davranış, merhamet manasındaki rikkat kastediliyor. Dolayısıyla zayıflık, arıklık, vücud inceliği söylenmek isteniyorsa nahif yazılmalıdır. Yufkalık, merhamet, ruh inceliği kastediliyorsa naif olarak yazılabilir.

Bir de saf manasında batı dillerinden geçmiş naiv vardır. Bir ara moda olmuş, sonra unutulmuş bir kelimedir, konumuzla alakası yoktur.

Rakım. Bir yerin denizden yüksekliğini ifade eden bu kelimenin okunuşu ihtilaflıdır. Eski harflerle yazılışında ra harfinden sonra gelen elifi görenler uzatılarak okunması gerektiğini söylüyorlar. Lügatte râkım’ın rakm’dan geldiği belirtiliyor. Kelimenin ilk ve asli manası yazan, çizen demek. Aynı zamanda erkek adı. İkincisi kot, bir yerin denizden yüksekliği. Aynı kökten gelmiş olsa da yükseklik manasında rakım denilirken uzatılmaması gerektiği kanaatindeyiz. Kuvvetle muhtemel bidayette teferruata girilmediğinden kelime tefrik edilmemiş, öylece kalmış. Şimdi eski yazılışına bakanlar uzatılması gerektiğini söylüyor.

Bir aklı evvelin sözlüğe yazdığı ve bir başka aklı evvelin mal bulmuş mağribi gibi sarılarak gündeme taşıdığı müsait kelimesinin münasebetsiz açıklaması en az yirmibeş yıl önceden beri devrediyor. Yani bunlardan evvelki kadroların eseri. Adamları haklı çıkarmak gibi imkânsız bir işi de başarabilenler çıkıyor.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu; Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, Yeni Baskı, Ankara 1988, 2. Cilt:
Müsait s. (müsa:it) Ar. musa‘id 1. Uygun, elverişli: Müsait bir gün geleceğim. 2. tkz. Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın). (Tkz: Teklifsiz konuşma)


Mukayese için muhtelif tarihli imlâ kılavuzlarında (;) bölümü

1996 ve 2000 tarihli İmla Kılavuzu
Noktalı virgül (;)

1-Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur: Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir.

2-Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur: Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum. Sabahtan beri bekliyorum; ne gelen var, ne giden. İş işten geçti; artık gelse de olur, gelmese de.

3-Virgülle ayrılmış örnekleri farklı örneklerden ayırmak için konur: Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; İstanbul, Londra, Bakû.

4. Kendilerinden evvelki cümleyle ilgi kuran ancak, yalnız, fakat, lâkin, çünkü, yoksa, bundan dolayı, binaenaleyh, sonuç olarak, bununla birlikte, öyleyse vb. cümle başı bağlaçlardan önce konur:

Halis bir şiir fena okunabilir; lâkin sahte bir şiir iyi okunamaz. (Yahya Kemal Beyatlı)

Bir millet ordusunu kaybedebilir, bağımsızlığını da kaybedebilir; fakat dilini sakladıkça o millet yaşıyor demektir. (Nihal Atsız, Türk Ülküsü)

Sıralı cümleler arasında ancak, fakat, çünkü vb. cümle başı bağlayıcılarından önce yazar, araya nokta, virgül, noktalı virgül koymakta serbesttir. Bu husus, yazarın üslûptaki tercihiyle ilgilidir.

2008 Yazım Kılavuzu
Noktalı virgül (;)

1-Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur: Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir.

Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; İstanbul, Londra, Bakû.

2-Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur: Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum.

At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır. (Atasözü)


TDK Güncel Sitesi
Noktalı virgül (;)

1-Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur: Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir.

Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; İstanbul, Londra, Bakû.

2-Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur: Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum.

At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır. (Atasözü)

3-İkiden fazla eş değer ögeler arasında virgül bulunan cümlelerde özneden sonra noktalı virgül konabilir:

Yeni usul şiirimiz; zevksiz, köksüz, acemice görünüyordu. (Yahya Kemal Beyatlı)

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,74 M - Bugn : 15715

ulkucudunya@ulkucudunya.com