« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Nurullah KAPLAN

14 Ara

2015

DEVRET BAHÇELİ

14 Aralık 2015

1999 Seçimlerinin ardından, Fazilet Partisi ve Doğru Yol Partisi dinlenmeli diyerek MHP’yi B.Ecevit ve M.Yılmaz ile koalisyon ortağı olmaya mecbur bırakan Devlet Bahçeli’nin tavrı acemilik olarak değerlendirilmişti. O acemiliğin üzerinden 16 yıl geçti… 7 Haziran gecesi yine bir seçim sonrası açıklama için kameraların karşısındaydı ve Kasım’da yeni bir seçim için hodri meydan diyerek bitirmişti konuşmasını.

7 Haziran seçim sonuçlarına bakan herhangi bir kişi yapılacak yeni bir seçimin sadece AKP’nin işine yarayabileceğini rahatlıkla görebilirdi. Ve öyle de oldu… Yenilenen seçimde AKP tek başına iktidar olmayı sağlayacak kadar artış sağlarken MHP vekillerinin sayısı yarı yarıya azaldı.

Herkesin görebildiği bir sonucu MHP Genel Başkanı, bilge lider, Doktor Devlet Bahçeli görememiş miydi? Görememişti… Ya da göre göre, bile bile… Öyle ya da böyle, nihayetinde bu sonucun faturası hem içeriden hem dışarıdan Bahçeli’ye kesilecekti; dışarıdan CHP, HDP, AKP teessüflerini yahut şükranlarını sıra sıra sundular ki, yapabilecekleri de buydu. İçeriden ise istifa sesleri yükselmekte…

Sâfiyane bir şekilde bilge liderin istifa ederek sorumluluğu üstlenmesini bekleyenler olduğu gibi, istifa etmeyecekse de partiyi kongreye götürerek güven tazeleyeceğini ve böylece suhuletle işlerin yoluna konulabileceğini umanlar da az değildi... Olağanüstü kongre için imza toplayıp, o kongrede tüzük değişikliği ve genel başkan seçimi yaparak bilge liderden kurtulmayı hayal edenler de cabası… Geçip giden yıllar pek çok özelliğimizi alıp gitse de saflığımız hâlâ bâki!

Sayın Bahçeli her zaman olduğu gibi beklentileri boşa çıkardı; bırakın istifa etmeyi yahut güven tazelemeyi, bilakis yaptıklarının doğruluğunu savunup, kongre çağrısı yapanları oyunlara alet olmakla suçladı, bozduğu oyunları(!) hatırlattı, topladığı il başkanlarına da söylediklerini teyid ettirdi. Son MYK toplantısında da il teşkilatlarına “takdir, tebrik, teşekkür ziyareti” düzenleme kararı almış. Bilgelik böyle bir şey işte… Kendi yaptıklarından sonra barajın altında kalıp, vekil sayısının sıfır olması gerektiğinin farkında zahir…

Bilge lider istifaya yanaşmadı, iyi hoş da… Doktor Devlet Bahçeli’den istifa etmesini istemek/beklemek ne kadar tutarlı ve mantıklıdır acaba? Girdiği onbir seçimi kazanamamış birisi, onikinci seçimi de kaybetti diye niye sitifa etsin ki? Onbeş yıldır fettahoğullarının çiftliği gibi yönettiği partiyi niye bıraksın ki?.. Önünde saygıyla ceketinin düğmelerini iliklediği Ecevit’in altı bezlenirken bile ne başbakanlığı ne de genel başkanlığı bırakmadığını biz biliyoruz da, O bilmiyor mu yani?.. Hem bırakıp da ne yapacak? Bunca yıllık liderlikten sonra antika araba koleksiyonuyla vakit geçirip, Seda Sayan seyretmek, Ferdi Tayfur dinlemek, bekâr bekâr evde oturmak bir hareketin liderine(!) yakışır mı?..

Devlet Bahçeli’nin istifa etmesini isteyen ne çok ülkücü var değil mi? Ama ne gariptir ki, parti yönetiminin ve bilge liderin yanlışlıklarına tepki olarak milletvekilliğinden, il-ilçe başkanlıklarından, parti yönetiminden, delegelikten ve hatta üyelikten dahi istifa eden ülkücü pek yok. Yıllardır yaşanan yanlışlıklar karşısında doğruyu savunmak adına istifa mekanizmasını çalıştırmayanların, basit bir parti delegeliğini-yöneticiliğini bile riske etmeyenlerin Bahçeli’ye istifa et demeleri hak mıdır?

1 Kasım seçim sonucunun sorumlusu Bahçeli’dir, doğru ama, Bahçeli’nin 18 yıl o koltukta oturmasının sorumlusu da biz değil miyiz?.. Biz milliyetçiliğimizin, ülkücülüğümüzün gereğini yapsaydık, yapılan yanlışların hesabını sorsaydık, Bahçeli ne bu hataları yapabilirdi, ne de yaptıktan sonra orada kalabilirdi.

Bu site Mayıs/2006 Yılında yayına başlamıştı, ve geçen zaman içerisinde Devlet Bahçeli’nin günah galerisini konu alan, sadece Metin Abi’nin otuzdan fazla yazısı yayınlandı. O yazılar yayınlanırken, bugünlerde “Devret Bahçeli” diye tempo tutanların pek çoğu bilge liderin faziletlerini anlatıp, teşkilat dersi veriyorlar; Ertuğrul Özkök’ün, Emin Çölaşan’ın, İsmet Berkan’ın Bahçeli’yi öven yazılarını teşkilatlarda panolara asıyorlardı.

Çuvaldızı Bahçeli ve şürekâsına batırmaya eyvallah da, iğneyi kendimize batırmayı da ihmal etmeyelim! Tavandakiler yanlış yapıyor da, taban 18 yıldır bu tavanı niye taşıyor? Bütün sorumluluğu Siyasi Partiler Kanunu’na atıp sıyrılmak, ucuzluk olmaz mı?

Bahçeli’nin yanlışlarını yazıp / söyleyenleri genel merkeze jurnalleyenler; bu jurnalleri makam odasındaki klasörlere rapor diye tasnif eden bilge liderin, kendisini eleştirenleri hain ilan edip, “teşkilatların kapısından içeriye sokmayın” buyurduğu emirlerine başüstü diyenler, bugün hangi sâikle “Devret Bahçeli” diye tempo tutuyorlar ki? Dâvâ mı?.. Ülkücülük mü?..

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,77 M - Bugn : 8364

ulkucudunya@ulkucudunya.com