« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

İsmail GÖKTÜRK

15 Şub

2017

HERÇ . . !

15 Şubat 2017

Kâinatın efendisi, sahabe -i ikram hazeratına kıyamet alametleri hakkında vaaz-u nasihat ta bulunuyor… ahir zamanda kıyamet saatine yakın insanlar arasında “Herç” artacak. Sahabe “Herç” nedir? diye soruyor.
Muazzez elçi buyuruyor… “Herç” ölümdür. Kıyamet saatine yakın hüsran günlerinde, hüzün asrında insanlar haklı bir sebebe (şeriata) dayanmadan birbirlerini öldürüp duracaklar. Ne ölen, maktul’ü ne için öldürdüğünü bilecek, ne maktul ne için bu büyük gadre uğrayıp öldürüldüğünü bilecek.
Ravza-i Mutahhara’nın solmayan eşsiz gülü sevgili peygamberimiz, efendimiz, “Herç” hadisi ile günümüz Türkiye gerçeğini, Türkiye’nin içerisinde bulunduğu sosyal anomi’yi (sosyal çılgınlık hali) mucizevi bir şekilde günümüzden tam 1400 yıl önce resmederek adeta Türkiye’nin bedensel MR’ ını çekmiştir.
Bugünün Türkiye’sinin ya da Türk insanının hali “Herç” hadisi ile motamot, bire bir uyuşmakta ve eşsiz bir biçimde örtüşerek tam bir paralellik hali ortaya koymaktadır.
Bugün bu ülke de insanlar şiddetle yatıp, şiddetle kalkmakta her gün onlarca insan bir fındık kabuğunu bile doldurmayan sudan sebeplerle birbirlerini öldürüp durmaktadır.
Öyle ki… Terör deyip öldürüyoruz, trafik deyip öldürüyoruz, töre deyip, berdel deyip, kan davası deyip öldürüyoruz. Yan baktın deyip, omuz attın deyip öldürüyoruz, ya benimsin ya kara toprağın deyip öldürüyoruz.
Seni başkasına yar etmem deyip öldürüyoruz. Oğullarımızı, kızlarımızı, annelerimizi, babalarımızı öldürüyoruz. Küçücük, masum, melek, sabi, sübyan kız çocuklarımızın üzerine benzin, döküp, tiner döküp, başlarını taşla ezerek, küçücük bedenlerini parça parça ederek katlediyoruz.
Tanıdık tanımadıklarımızı öldürüyoruz. Hırsızlığa girdiğimiz evin sahibine önce tecavüz ediyor sonra da öldürüyoruz. Kadınlarımızı, genç kızlarımızı sokak cadde ortalarında koyun kurban eder gibi boğazlayarak öldürüyoruz.
Doktoru öldürüyoruz, hemşireyi öldürüyoruz, askeri, polisi, öğretmeni öldürüyoruz. Sevmediğimizi, kıl olduğumuzu, haset ettiğimizi öldürüyoruz. Başarılı insanların başarılarını kıskanıp öldürüyoruz.
Apartman aidatı yüzünden canlara kıyıyoruz…
“Ankara'nın Kızılcahamam İlçesi'nde emekli Baş Komiser 65 yaşındaki Durali Gürpınar, ödemediği 20 liralık aidat yüzünden uzun süredir tartışmalı olduğu apartman yöneticisi 44 yaşındaki Ersin Aydoğan'ı tabancayla öldürdü.”
“Samsun'da apartman yöneticisi 67 yaşındaki Metin Aydın, aidat yüzünden tartıştığı komşusu 40 yaşındaki Serkan Dinçer'i öldürdüğü gerekçesiyle 18 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.”
“Denizli'de bir kişi, aidat yüzünden tartıştığı apartman yöneticisini tabancayla öldürdü.5 aydır apartman aidatını ödemeyen K.Ç. birikmiş aidat borçlarını ödemesini isteyen yönetici Mehmet Ali Onat’ öldürdü.”
Türkiye bu vahşet tablosunu, bu alaca karanlık kuşağını, bu toplumsal anomi (çılgınlık) halini başta siyaset kurumu olmak üzere, TBMM, yargı, mülki amirler, yerel yönetimler, üniversiteler, STK, meslek odaları, yazılı – görsel basın ve vatandaşlar olarak bizler uzun metrajlı bir filmi izler gibi kılımız bile kıpırdamadan, vicdanımız hiç titremeden seyrediyoruz.
Peki… Türkiye yanarken, akıl-nesil-can-mal ve din emniyetleri derin bir biçimde tehlike içerisindeyken Müslümanlar(!) özellikle de varlıklı Müslümanlar(!) ne yapıyor. Bu günlerin, bu zamanların, bu çağların, bu asrın bir hüsran, zarar, ziyan asrı olduğunun bilinci ve şuurundalar mı?
Tüm bunların farkında iseler Asr Suresinin, Ali İmran Suresi 104 ve 110 uncu ayetlerinin gereğini yapıyorlar mı ya da hep birlikte Allahın ipine sımsıkı sarılıyorlar mı veya tamamı Allah’ın boyası ile boyanıyorlar mı, birbirlerini muhacir ile ensar sevgisi ile seviyorlar mı, nefsin şuhhu’ndanhâlâs oluyorlar mı?
İhsan, isar, vera, diğerkam bir ruha sahipler mi? Dini, Kur’an ve Sünnetin gölgesinde sahabe kıvamında mı yoksa hurafe, bid’at, menkıbe ve sembollerden oluşan bir dizi ezber ritüellerden oluşan kalıplar içerisinde mi yaşıyorlar?
Bu soruyu altı kaval, üstü şişhane marka başörtülü, hissedemeyen, şuursuz bir kalbe sahip mütesettir hanım(!) kardeşimize soruyorum. Bu soruyu kendisine dünya meta’ından putlar yapıp Allah’ı unutan paragöz, zübük Müslüman (!) kardeşime soruyorum.
Bu soruyu makam, mevki, şöhret budalası Müslüman (!) kardeşime soruyorum. Bu soruyu malımın 1/40 ını zekat olarak verir, gerisi ile de dilediğimce yaşarım, Allah nimetini kulunun üzerinde görmek ister diyen Firavun, Haman, Karun özentisi Müslüman (!) kardeşime soruyorum.
Bu soruyu, emri hak vaki olup da iki metrekarelik bir çukura gireceğini unutarak, saray yavrusu rezidanslarda Firavun sofralarının başında Allah’ı unutan basiretsiz zavallı Müslüman(!) kardeşlerime soruyorum.
“Allah’ı, Allah’ın emirlerini, şeriatını unutan ve bu yüzden, Allah’ın kendilerine kendi haklarını, birbirlerinin haklarını, kimliklerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar, işte onlar doğru ve mantıklı düşünmenin, hak dinin dışına çıkan fâsıktırlar, âsi ve bozguncudurlar.” (Haşr Suresi - Ayet 19)

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,98 M - Bugn : 12662

ulkucudunya@ulkucudunya.com