« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Milliyet Nedir? Türk Milletini Meydana Getiren Milliyet Unsurları Nelerdir?

 

Milliyet bir millete mensup olma, bir millete bağlı olma halidir. Milliyet duygusunun arkasında, S. Maksudi ARSAL'ın da isabetle kaydettiği gibi, millî gurur, millî hâtıralar, tarihten alınan tecrübeler, ana diline karşı sevgi, millî geleneklere bağlılık, millî kültüre dayanan hayat görüşü, sevilen belli şiir, belli atasözü, belli mizahî fıkra açısından dünyaya bakış, millete büyük hizmetlerde bulunmuş millî kahramanlarla övünme gibi manevî hazineler mevcuttur.

Milliyet hissi, milletlerin teşekkül devirlerine dayanacak kadar eskidir. Yeni olan şey, bu tabiî ve içtimaî benlik hissinin şuur altından, şuura çıkması; başka bir ifade ile müphem, belirsiz bir
hissin muayyen bir fikir şeklini alarak kültürleşmesidir.

Bizde, İslâmiyet’ten evvelki devirlere kadar dayanan eski, köklü ve kuvvetli bir şuur halindeki milliyet fikri, Avrupa'da ancak 19. asırda, yani bundan 100-150 sene evvel belirmeye başlamıştır. Fransa'da dahi, milliyet manâsına gelen nasyonalité kelimesinin Akademi Lûgatine girmesi 1835 tarihine tesadüf eder. Keza, İngilizce’deki milliyet kelimesi karşılığı olan neyşinaliti ve Almanca’daki nasyonalitat kelimeleri bugünkü manâya ancak bir asır evvel kavuşabilmişlerdir... Ne ise, konumuz o değil...

Yeni Türk Ansiklopedisi'ndeki milliyet maddesinde şunlar yazmaktadır: “Milliyet, aynı kavim veya milletten olma hali; bir sosyal grubu benzerlerinden ayıran özellikler toplamı; belli özelliklerle benzerlerinden ayrılan sosyal grup. Milliyet, millet kavramının yerine de kullanılmakla beraber, aralarında yine de fark vardır. Çünkü sosyal veya kültürel grup, bir devlet kurmadığı zamanda bile bir milliyet var olabilir. Çok defa devlet veya teşkilâtlanmış millet, bir anda var olmayabilir yahut devlet kısmen veya tamamen bir çok milletleri ihtiva
eder. Buna göre, sosyal veya kültürel grubu birliğinin şuuruna vardıran ve ona siyasî hâkimiyet emelleri aşılayan, bu milliyet vasfıdır. Milliyetin gruba ait şuurunun temelinde, bir dile, bir dine, iktisadî teşkilâta, belirli beden farklılıklarına veya aynı zamanda bu
faktörlerin bir çoğuna birden mensup bulunmanın da rol oynadığı söylenebilir. ..... Milliyet siyasî hâkimiyet statüsü kazanınca, millet haline dönüşür. Milliyet kavramı birçok imparatorlukların parçalanmasında rol oynamış, mahkûm bir kavmin mahkûmiyetten kurtulması için kullanılan bir silah olmuştur. Bu bakımdan milliyet ülkü olarak,
gelecekteki milletin varlığına tutkunluktur; iradî bir milletin tohumudur.”

“Milliyetin, diğer bir manâsı da, vatandaş veya tebea olarak, fertlerin haiz oldukları hukukî vasıf veya milletin üyelerinin sahip olduğu vasıftır.”

Lügat-ı Nâcide ise, milliyet kelimesine, şu karşılık verilmiştir: “Milliyet: Bir milleti diğer milletlerden tefrik eden (ayıran), ahvâl (haller) ve hasâisin (hususiyetlerin) mecmûudur
(toplamıdır)”.

Görülüyor ki, milliyet, bir milleti diğerinden ayıran durumlar, hususiyetler, esas ve prensiplerdir. Millet ise o hususiyet ve esasları sinesinde toplayan insan kitlesidir, cemiyet birimidir. Meşhur ifade ile, “Millet inkişaf etmiş bir milliyettir, milliyet ise tohum halinde bir millettir”.

Biz burada, milliyet kavramını Lügat-ı Nâci’de verilen anlamıyla kullanacağız... Yani, biz, milliyeti; bir milleti diğer milletlerden farklı kılan haller ve özelliklerin toplamıdır, diye tarif
ediyoruz. Başka bir ifade ile milliyet, bir millet'i meydana getiren unsurların toplamıdır.

Öyleyse, buraya kadar yaptığımız tespitleri de göz önüne alarak, Türk Milletini nasıl tarif etmeliyiz?

TÜRK MİLLETİ NASIL TARİF EDİLMELİDİR?

Cemiyetimiz, bu sorunun cevabının aranmaya başlamasından günümüze kadar, birbirinden farklı tariflerle karşı karşıya kalmıştır. Bunun, çok çeşitli sebepleri vardır. Bazan, başka milletlerin kendi yapı ve ihtiyaçlarına uygun tariflerinin Türk Milletine uygulanması yoluna gidilmiş; bazan, milleti meydana getiren unsurlardan, tarifi yapanların meyillerine ve çıkarlarına uygun olanları alınıp Türk Milleti sadece o unsurlara bağlanmak istenmiş; bazan da, tamamen ilmî bir mesele olan milliyet, siyasî düşüncelerin ifadesi şekline sokulmaya
çalışılmıştır...

Hareket noktası yanlış, hissî veya maksatlı olan böyle davranışlarla, Türk Milletinin gerçek, doğru ve ilmi tarifî elbette ortaya konamazdı. Nitekim konamamış ve gerçeği ifade etmekten uzak, birbirlerine karşı ve ilim dışı millet tarifleriyle bir çok nesillerin kafaları karıştırılmıştır.

Türk Milletinin tarifine geçmeden önce, bir hakikati belirtmek gerekir. Bu gerçek, bugüne kadar, millet kavramının tek ve ortak bir tarifinin yapılamamış olmasıdır. Bunun sebepleri, milletlerin, millet oluşlarındaki oluşum farkları ile milletleri meydana getiren unsurların
yani milliyetlerin farklı olmalarıdır.

Bilindiği gibi, milletleri meydana getiren dil, kültür, din, devlet, soy, vatan, tâbiyet, ülkü, tarih, menfaat birliği gibi çeşitli unsurlar vardır. Eğer bütün milletler, bu unsurların hepsinin bir araya gelmesiyle meydana gelmiş olsalardı, o zaman, ortak bir millet tarifi yapmak mümkün ve gayet kolay olurdu. Fakat böyle değildir ve olmamıştır. Milletler, bu unsurlardan birkaçının veya hepsinin birleşmesi ve kaynaşması ile ortaya çıkmışlardır. Hatta çoğu defa birisinde büyük önem taşıyan bir unsur, bir diğer milletin oluşumunda hiçbir rol
oynamamıştır.

Meselâ; Türkler, Macarlar ve Almanlar için, soy önemli bir milliyet unsurudur. Fransızlar ve Amerikalılar içinse değildir. Çünkü Türkler, Macarlar ve Almanlar tek bir soydan meydana gelmiş milletlerdir. Fransızlar birkaç, Amerikalılar ise bir çok soyun karışması ile ortaya çıkmışlardır.

Dil; Türklerle Araplar için mühim bir unsurdur. Çünkü bütün Türkler gibi bütün Araplar da aynı dil ile konuşurlar. Fakat üç kantonunda Almanca, Fransızca ve İtalyanca gibi üç ayrı dil konuşulan İsviçreliler için dil, bir birlik unsuru değildir.

Vatan; bütün fertleri devlet sınırları içinde yaşayan milletler için önemli bir milliyet unsurudur. Fakat bağımsız devletlerinin sınırları dışında milletdaşları bulunanlar için aynı şey söylenemez. Bugün devletlerini kurmuş bulunan Yahudiler, yakın zamanlara kadar dünyanın bir çok yerlerinde dağınık bir halde yaşamaktaydılar. Eğer vatan, milliyet için, mutlak bir unsur olsaydı, Yahudi milletini inkâr etmek gerekirdi. Halbuki Yahudiler, bugün İsrail'de, devletini yeniden kurmuş olarak varlığını devam ettirmektedir.

Bütün milletler için ortak bir tarifin yapılamayışı bu sebeplerdendir. Çünkü, milleti meydana getiren unsurların hepsi bütün milletlerde bulunmamaktadır. Bundan dolayı cemiyetler, oluşumlarında rol oynayan milliyet unsurlarını içine alan tarifler yapmak zorunda kalmaktadırlar. Fransızların Almanları, Amerikalıların Macarları, İsviçrelilerin İngilizleri örnek alarak milliyet tarifi yapmaya kalkmamaları da bundandır.

Biz de, milliyet tarifimizi, Türk Milletinin tarihî oluşumuna uygun bir şekilde ve kendi millî menfaatlerimiz açısından yapmaya mecburuz. Başka milletleri örnek alarak, Türk Milletini o misale uydurmaya çalışanların düştükleri yanlışın sebebi, bu gerçeğe sırt çevirmiş olmalarıdır.

Türk Milletini tarif ederken yabancıları örnek almak ne kadar sakat ise, milletimizi, milliyet unsurlarından bir tekinin etrafında toplamaya çalışmak da o kadar yanlıştır. Kültür birliğini esas almanın, gelenekleri savunmanın, aynı vatanda yaşamayı veya tâbiyeti yeter bulmanın eksikliği ve aksaklığı bundandır. Bu unsurlardan bazıları Türk Milletinin oluşumunda elbette rol oynamışlardır. Fakat tek başlarına değil, diğer unsurlarla birlikte... Bir çok unsurların birleşmesiyle meydana gelmiş bir varlığı, bunlardan yalnız birisinin eseri ve sonucuymuş gibi göstermek yanlıştır. Böyle bir tarif, suyu, sadece oksijenle veya sadece hidrojenle tarif etmek
kadar sakattır, eksiktir.

Madem ki, bütün milletleri içine alabilen bir tarif yapmanın imkânsızlığı, cemiyetleri, kendilerine uygun ve kendilerine göre tarifler yapmaya mecbur bırakmıştır. O halde biz de, bu doğru ve genel yoldan gitmeye ve millet tarifimizi, kendimize göre ve millî menfaatlerimiz açısından yapmaya mecburuz. Bunu, yaparken de, lüzumsuz zorlamaları bir tarafa bırakmak, elbette ki şarttır. Çünkü, Türk Milletini tarif etmek, bir hakikati tespit etmekten başka bir şey
değildir. Gerçeklerin tespiti ise, hayal ve yakıştırmalarla değil, ilim ve müspet düşünce ile olur. Buna göre yapılacak şey, Türk Milletinin nasıl meydana geldiğini tespit etmekten ibarettir. Bu tespit ise, Türk Milletinin oluşumunda ve devamında, hangi milliyet unsurlarının rol oynadığını ortaya koymakla olur. Bu unsurları içine alan tarif, ÜLKÜCÜ DÜNYA GÖRÜŞÜ için, Türk Milletinin tek, şaşmaz ve en doğru tarifi olacaktır.


MİLLETİMİZİ TEŞKİL EDEN MİLLİYET UNSURLARI NELERDİR?

Hiç tereddüt etmeden ve rahat olarak Türk Milleti, tâbiyet, menfaat ortaklığı ile vatan birliğinin dışında kalan, milleti meydana getiren, hemen hemen bütün unsurların biraraya gelmesiyle teşekkül etmiştir, denilebilir. Başka bir ifade ile, Türk Milleti için hemen hemen bütün milliyet unsurları geçerlidir, demek de mümkündür. Ancak, Türk Milletini meydana getiren temel üç milliyet unsuru vardır: İslâmiyet, Türk soyu ve Türkçe...

Türk milleti için soy mühim bir unsurdur. Çünkü Türk Milleti, bazı milletler gibi, çeşitli ırk (soy)ların karışması ve birleşmesiyle meydana gelmiş değildir. Türk Milleti bir tek soyun eseridir. O soy da, Türk soyudur...Bu gerçek, başka bir şekilde, şöyle de söylenebilir: Tarihte bir ana Türk soyu vardır. Türk Milleti bu ana soydan meydana gelmiş ve bugüne kadar aynı Türk Milleti olarak yaşamıştır. Bu sebeple, Türk Milletinin oluşumunda, soy, çok önemli bir unsurdur ve hatta birinci unsurdur.

Türk Milleti için dil (Türkçe) de önemli bir milliyet unsurudur. Çünkü, bugün bütün Türkler, tarihteki ana Türk dilinin devamından başka bir şey olmayan Türkçe’yi konuşmaktadırlar. Türk oldukları halde, Türkçe’den gayrı dil konuşan Türkler de, varsa da, bu, büyük çoğunluğun yanında hiç denebilecek kadar ehemmiyetsiz bir sayı teşkil eder. Bu sebeple, dil de, Türk milleti için çok mühim bir milliyet unsurudur.

İsviçre'de üç ayrı dil konuşulduğundan, milletle devleti karıştıranlar, İsviçre'yi örnek göstererek, milliyet unsuru olarak dile itiraz edebilirler, etmektedirler. Ancak, unutulmamalı ki, İsviçre bir devlettir; bu devlette Fransızlar, Almanlar, İtalyanlar yaşamaktadırlar. Hukukî bakımdan İsviçre Milleti, yani vatandaşlığı vardır. Fakat, sosyolojik bakımdan bir İsviçre Milleti yoktur. Yani, bu iddia geçersizdir. Dil, milleti meydana getiren önemli unsurlardan
birisidir.

Türk Milleti için milliyeti meydana getiren çok mühim bir unsur da dindir, İslâmiyet'tir. Türk milletinin, bugün hepsi denecek kadar büyük çoğunluğu çok şükür İslâm Dini'ndendir ve başka dinlere mensup olan Türklerin sayısı, bu, büyük çoğunluğun yanında yok denecek kadar azdır. Türk Milleti, İslâmiyet'i kabul etme ve benimsemede, yayma ve tebliğ etmede ve İslâm düşmanlarına karşı korumadaki davranışları ile İslâm'ı âdeta, millî bir din haline getirmiştir. Bu sebeple, din birliği yani İslâmiyet de, Türk Milleti için önemli bir milliyet
unsurudur.

Görülüyor ki, Türk Milletinin oluşumunda ve gelişip devam etmesinde, milliyet unsurlarından özellikle üçü; yani, din, dil ve soy birlikleri çok mühim roller oynamıştır. Türk soyunun, yeryüzünün geniş sahalarına dağılmış ve yayılmış olan kütlelerinden küçük parçaların Türkçe’den başka bir dili konuşmaları ve İslâmiyet'ten gayrı bâtıl bir takım dinlere mensup bulunmaları, bu büyük tarihî gerçeği gölgeleyecek bir durum meydana getirmiş olmuyor.

Buna göre, Türk Milletinin ilmî anlayışa uygun ve gerçeği dile getiren ve ÜLKÜCÜ DÜNYA GÖRÜŞÜ tarafından da kabul edilen bir tarifi, kendiliğinden ortaya çıkmış oluyor:

TÜRK MİLLETİ, SOY, DİL VE DİN BİRLİKLERİ İLE BİRBİRİNE BAĞLI İNSANLARDAN MEYDANA GELEN, BİR CEMİYET BİRİMİDİR. YANİ TÜRK MİLLETİ, TÜRKÇE KONUŞAN, İSLÂMİYET'E İMAN EDEN VE TÜRK SOYUNDAN GELDİĞİNE İNANAN İNSANLARDAN MEYDANA GELEN BİR CEMİYET BİRİMİDİR... BU DURUMDA, TÜRKLER İÇİN, MİLLET; AYNI IRKTAN (SOYDAN) GELEN, AYNI DİLİ KONUŞAN VE AYNI DİNE İNANAN VEYA MENSUP OLAN İNSANLARIN MEYDANA GETİRDİĞİ İNSAN TOPLULUĞU OLMAKTADIR.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,78 M - Bugn : 18814

ulkucudunya@ulkucudunya.com