« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

MİLLÎ TEK SENDİKACILIK

 

Milletimizin önemli bir kısmını işçi sınıfı teşkil etmektedir. Ülkemiz kalkındıkça, işçi miktarı daha da artacaktır. O halde milli bir hizmet ve refah devleti olması gereken devletimiz, her şeyden önce vatansever Türk işçilerinin sosyal ve ekonomik menfaatlerini korumak, düzenlemek zorundadır. Hemen belirtelim ki, teşkilâtlanmamış bir grubun, menfaatlerini savunabilmesi, sömürülmekten kurtulabilmesi mümkün değildir. En büyük kuvvet, kendi öz teşkilâtını kurup, buna üye olabilmektir. Birlikten kuvvet doğar, birliği, teşkilâtı dışında kalan işçi bugün sömürülmeğe mahkûmdur. Bunu önlemek için, bugünlerde değiştirilmesi öngörülen Anayasada TEK SENDİKACILIK PRENSİBİNİN KABULÜ GEREKTİR. Her iş kolunda kanun himayesi altında bir sendika kurmalı ve işçilerimiz sendikalarına üye yapılmalıdır. Modern demokrasiler, müessese ve teşkilâtlar demokrasisidir. Ancak, bir müessese veya teşkilâtın kuruluş ve varoluş amacını gerçekleştirebilmesi için, bunun gerekli kuvvet ve himayeye mazhar olması gerekir. Teşkilâtlanma, özellikle işçilerin teşkilâtlanması, aynı menfaate sahip her şahsın aynı örgüt içinde şu veya bu yolda toplanması demektir, Bir işçiyi, sendikası dışında bırakmak demek, işçi sınıfının teşkilâtlanmasını daha peşinen tahrip etmek demektir. Şu noktayı tekrarda büyük fayda vardır: Hürriyet, iktidar, kuvvet ve mülkiyet sahibi olmaktır. Dış baskılara, başkasının emir ve müdahalesine maruz kalmayan herkes hürdür. Hürriyet, kuvvet demek olduğuna göre, ancak teşkilâtlanmış ve bütün üyelerini teşkilâtı içinde toplayabilmiş bir sendika, işçilerin hürriyetini sağlayabilir.

Bazı kimseler, işçilerin tek sendika içinde toplanmasına itiraz etmektedir. Bunlara göre, tek sendikacılık, hürriyetlere aykırı imiş. Bu görüş iki noktadan hatalı ve mahsurludur. Evvelâ, bugün ülkemizde işçi ve köylü dışında kalan bütün sosyal gruplar, özellikle fabrikatör, tüccar, sanayici, büyük çiftçi, avukat, doktor, mühendis gibi meslek ve sınıflar teşkilâtlanma yönünden tek kuruluş prensibine tâbidir. Bunlara mensup kimseler tek sendika veya kuruluşlarına mecburi üye yapıldıklarına göre, ya tek kuruluş çok faydalıdır, bunun için serbest meslek erbabı ve işverenler bu yola itilmiştir, veya tek kuruluş demokrasiye ve hürriyete aykırıdır. Peki bu takdirde niçin şahısların elinden hürriyetleri alınmıştır?

Madem ki tek sendika ve tek kuruluş sistemi hürriyete aykırıdır, o halde niçin bir kısım vatandaşlar böyle bir teşkilâtlanmaya mecbur edilmişlerdir? Bunları mecburi ve tek kuruluşa zorlayan kanunlar iptal edilmediğine göre şöyle bu sonuçla karşı karşıya kalıyoruz. Kanunları milletimizin bir kısmını köle, bir kısmını hür yapmıştır. Bu hür yapılanların başında ise İŞÇİLERİMİZ gelmektedir. Böyle bir yoruma inanmak herhalde safdillilik olur. Bilâkis, işveren durumunda olanları tek kuruluşa, işçileri çok kurula sevk eden zihniyet, zayıfı daha çok sömürmek, fakiri daha fakir, zengini daha zengin yapmak zihniyetidir. Milliyetçi Hareket bu görüş ve tutuma karşıdır. Tek kuruluşun işçilerimizi daha kuvvetli yapacağına inanır ve tek sendikacılık prensibini savunur ve tek sendikacılık fikrini bir anayasa değişikliği olarak teklif eder.

İŞÇİ TASARRUF VE YATIRIM SENDİKALARI
Milliyetçi Hareket, kalkınmamızın milli kaynak ve imkânlarımıza dayanmasını ister. Türkiye'yi Türkler kalkındırır. Yabancı düşmanlığı yapmamakla birlikte taşıma su ile değişmenin dönmeyeceğine inanmaktayız. Bu sebeple kalkınmanın tasarruf ve yatırım unsurlarını karşılamak üzere bir İŞÇİ VE TASARRUF YATIRIM SANDIĞI'nın kurulmasını öngörmekteyiz. Bu görüşümüzü bir Anayasa değişikliği olarak da teklif edeceğiz.

İşçi tasarruf ve yatırım sandığına her ay, her işçiden ücretlerine göre bir miktar aidat kesilecektir. Damla damla göl olur misali, bu sandıkta biriken paralar büyük yekûnlara baliğ olacaktır. Aynı yolu, milletimizi meydana getiren diğer beş sosyal dilimde de tatbik edeceğiz. Bu dilimler, Köylü Esnaf, Memur, Serbest çalışanlar ve İşverenler dilimleridir. İşçi dilimini de buna eklersek. 6 SOSYAL DİLİM ortaya çıkar. İşte biz, Türkiye'mizin kalkınmasında MİLLÎ EKONOMİ yolu olarak bu yoldan istifade edeceğiz. Böylece yabancıya muhtaç olmadan 30-40 yıl içinde Avrupa ülkeleri seviyesine ulaşıp, BÜYÜK VE MİLLİYETÇİ TÜRKİYE'Yİ KURACAĞIZ.

İŞÇİ FABRİKALARI

Yukarıda belirttiğimiz işçi Tasarruf ve Yatırım Sandıklarında toplanan büyük paraları, memleketimizin kalkınması için gerekli FABRİKALARIN KURULMASINDA KULLANACAĞIZ. Bir memleketin kalkınması ancak büyük fabrikaların yapılmasıyla mümkündür. Büyük fabrikaların başında ise FABRİKA YAPAN FABRİKA GELİR. Bir temel fabrika kurup, bundan hergün yeni fabrikalar üreteceğiz. Bunun sonunda Türkiye'miz kısa bir süre içinde sanayileşmiş, kalkınmış olacak, o zaman kıymetli işçilerimiz Avrupa'ya başkalarının yanında çalışmağa gitmekten, yabancıya el açmaktan kurtulacaktır.

Kurulan bu FABRİKALARIN SAHİBİ İŞÇİLERİMİZ OLACAKTIR. Kimsenin hakkını kimseye yedirtmeyeceğiz. Hiç kimsenin parasıyla başkalarını zengin ettirmeyeceğiz. İşçimiz alın teri ve tasarrufları sonucunda kurulan fabrikanın sahibi olacaktır. Her işçi sandığa ödediği para nispetinde hisse senedi alarak ve bu fabrikalara or­tak olacaktır. Böylece işçilerimiz bir yandan mal-mülk sahibi olurken, bir yandan da bu fabrikaların kârına ortak olacaktır. Bunun sonunda her işçi zenginleşip, çoluğu ile çocuğu ile insanca yaşama haysiyetine ulaşacaktır. Bizim anladığımız Milliyetçilik işte budur.

İŞÇİLER İŞYERLERİNİN KÂRINDAN HİSSE ALACAKLAR VE YÖNETİME KATILACAKLARDIR.

İşçilerimiz çalıştıkları fabrikanın yukarıda anlatıldığı gibi ortağı olmadıkları durumlarda, işyerinin yönetimine ve yıllık kârına katılacaktır. ORTAK YÖNETİM, ORTAK KÂR ve ORTAK MÜLKİYET hakkında ileri sürdüğümüz bu fikrimizi Anayasa değişikliğine bir madde olarak teklif edeceğiz. MİLLİYETÇİ TÜRKİYE'DE SERMAYENİN EMEĞİ EZMESİNİ, SERMAYE HAKİMİYETİNİ REDDEDİYORUZ. EMEK - SERMAYE DENGE VE BARIŞINI, EMEK - SERMAYE KARDEŞLİĞİNİ ISRARLA İSTİYORUZ. EŞYANIN İNSANİ ESİR ETTİĞİ KAPİTALİST VE TÜM İNSANLIĞI KÖLELEŞTİREN KOMÜNİST SİSTEME ŞİDDETLE KARŞIYIZ. ÜLKÜCÜ SİSTEMİMİZ, DOKUZ IŞIKÇI, DEMOKRATİK SİSTEMDİR.

GREV VE TOPLU SÖZLEŞME HAKKI

İşçinin sosyal ve ekonomik menfaatinin korunmasında hayat şartlarının yükselmesinde bir sosyal pazarlık ve baskı aracı olan toplu iş sözleşmesi yapma greve başvurma hakkının sınırlandırılması düşünülemez. İşçiye çalıştığı işyerinde ortaklık, yönetme, kâra ve mülkiyete katılma hakkı vermeyen bugünkü kapitalist düzende, toplu sözleşme ve bilhassa grev hakkı, sosyal savunma ve direnme imkânı bahşetmektedir. Bu haklar sınırlandırıldığı takdirde, işçi sermayenin esaretinde sömürülmekten başka bir şansa sahip olamayacaktır. Başkasının sırtından zengin olmayı tanımıyoruz. İnsan şahsiyetinin bir parçası olan kutsal emeğin, sömürülmesini istemiyoruz Sermayeye prim veren, emeği mahkum eden zihniyeti tasvip etmiyoruz. İşçilerimizin alın teriyle başkalarının zengin olmasına asla müsaade edemeyiz.

Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa'da grev hakkının sınırlanması fikrine katılmıyoruz. Böyle bir sınırlama, aşırı bir sömürü düzeni getirmekten başka hiçbir gayeye hizmet edemez. Sömürünün en büyük düşmanı milliyetçiliktir. Türk'ü Türk'e sömürtmek Türk Milliyetçiliğine ters düşer, sömürü imkânı hazırlayan hiçbir kişi veya makam Türk Milliyetçiliğinden bahsedemez.

TARIM İŞ KANUNU

Yıllardan beri ülkemizin en çok sömürüye mahkûm olan, en fakir kısmını teşkil eden tarım işçilerinin iş ve sosyal güvenliğini teminat altına alacak Tarım İş Kanunu, Tarım İşçileri Sosyal Sigorta Kurumu, Tarım İşçileri Toplu Sözleşme ve Grev Kanununun hâlâ çıkartılmaması büyük bir haksızlık ve talihsizlik kaynağıdır. Milliyetçi Hareket, tarım işçilerini bütün samimiyetiyle destekler, bu vatan evlâtlarının bir an önce sosyal ve ekonomik garantiye kavuşturulmasını ister.

EĞİTİM HAKKI VE İŞÇİ ÇOCUKLARI

Milliyetçi Hareket, işçi çocuklarının ilk, orta ve yüksek tahsillerinin yapılmasını sağlayacak ücretsiz İŞÇİ OKULLARI'nın kurulmasını istemektedir. Bu okullarda vatansever Türk işçilerinin çocukları okuma imkân ve şansına kavuşacak, böylece yarınki BÜYÜK TÜRKİYE'nin bu adsız mimarlarının imkânsızlık yüzünden heder olmalarını önleyecektir.

Milliyetçi Hareket, aziz Türk İşçilerini MİLLİYETÇİ TÜRKİYE ve ÜLKÜCÜ İŞÇİ CEPHESİNE DAVET EDER...

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,82 M - Bugn : 20449

ulkucudunya@ulkucudunya.com