« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

KÖY VE TOPRAK SORUNU

 

TARIM KENTLERİ

Aziz Arkadaşlarım,

Kalkınmamız, Türk milletinin kalkınması meselesidir. Türk milletinin en büyük sosyal dilimini köylülerimiz teşkil etmektedir. Köylerimiz de yaşayan nüfus, 25 milyon civarındadır. Sağlam ve dengeli bir kalkınma yapabilmek köylerimizin sosyal ve ekonomik yapısının değiştirilmesine bağlıdır. Köy toplum yapımız az gelişmiş bir görünüm arz etmektedir. Dokuz Işık'ın bir ilkesi, Köycülük adını taşımaktadır. Köycülük Tarım Kentleri projemizin uygulanması ile köylerimiz ekonomik ve sosyal yapı değişikliğini kapsamaktadır. Tarım Kentleri, köy ve milli kalkınmamızın temel projesinden birisidir: Tarım kentleri projesi ile iki köklü devrimi gerçekleştireceğiz. Bunlardan birisi sosyal, ikincisi ise ekonomik köy kalkınmasıdır. Köylerimiz sosyal yönden yeni bir yerleşme biçimine sokulacaktır. Köylü özü ve sözü ile sapmalar göstermeyen, fakat daima ihmal gören Türk insanıdır. Köylüyü, insanca yaşama düzenine sokmak zorundayız. Yolsuz, ışıksız, susuz, okulsuz, hastahanesiz, doktorsuz bir ortamda yaşayan köylü insan haysiyet ve onuru içinde yaşamıyor, demektedir.Bugün ülkemizde muhtarlık olarak 45 bin, yerleşme birimi olarak 65 bin köy vardır. Köylünün insan onuruna uygun bir biçimde yaşayabilmesi için, bu köylerin yol-su-elektrik gibi temel alt yapı tesislerine, okul, hastahane, kamu hizmeti yürüten kurumlar gibi sosyal ve kültürel tesislere ve nihayet atölye, fabrika ve diğer ekonomik kurumlara, sınai tesislere kavuşması lâzımdır. Bugün köylerimizin % 53'ünde su, % 75'inde yol, % 98'inde elektrik yoktur. Köylü başına düşen ortalama milli gelir yılda 700 liradır.Kalkınma gerçekçi ve dinamik karar almayı gerektirir. 60 bin köye su-yol-elektrik götürmek, hizmet ve sosyal tesisleri kurmak mümkün değildir. 65 bin köyün her birinde sınai bir tesis kurmak mümkün değildir. Yapılacak iş, her bölgede kurulu köyler arasından bir tanesini merkez-cazibe köyü olarak seçmek, alt yapı, sosyal-kültürel ve ekonomik tesisleri bu merkez köyünde kurmaktır. Bu köy, ilk, orta ve daha yüksek okulları, teknik ve mesleki eğitim kurumlarını, hastahane, kütüphane ve konferans salonlarını, adliye, nüfus, postahane gibi resmi daireleri kapsayacaktır. Bu köy çevresinde tarım âletleri, gübre ve ıslâh edilmiş tohumluk fabrika ve istasyonları, banka ve sigorta gibi sınai ve ekonomik tesisler kurulacaktır. Böylece, merkez-cazibe köyü, kentleşecek tarım kenti halini alacak, çevredeki diğer köy halkını, işçi, müstahdem ve memur olarak kendisine çekecektir. Köydeki âtıl iş gücü üretici olacak, tarımdan endüstriye kaynak akımı başlayacaktır.Şimdi sözü, köyün ekonomik kalkınmasına getirmiş oluyorum. Köyün ekonomik kalkınması iki yönlü olacaktır. Önce, Köy Üretim Birliklerinin Tasarruf ve Yatırım Sandıklarında toplanan paralarla tarım sanayii yatırımları yapılacaktır. Bu yatırımlar tarım kentleri çerçevesinde yapılacak ve tarım makine yapım sanayiine yönelecektir. Tarım makine ve âletleri yapan makine sanayii, gübre sanayii ıslâh edilmiş tohum sanayii, tarım mücadele sanayii kurulacaktır. Her tarım kenti, aynı zamanda bir tarım sanayii kenti olacaktır. Köyün ekonomik kalkınmasının ikinci yönü, tarım reformudur. Tarım reformu, üç hareketten ibarettir. Toprak reformu; teknik ve kredi reformu, kooperatifler.Toprak reformu, ilk olarak parçalanmış, ufalanmış tarım topraklarının toplulaştırılmasını sağlayacaktır. Çeşitli bölgelerin iklim ve tarım yapısına göre, ülkemizde 100 dönüm suludan, 300 dönüm susuzdan aşağı tarım işletmeleri ekonomik değildir. Tarım reformundan amaç, yalnız topraksız çiftçiye toprak dağıtmak değildir. Bu amaç kadar önemli diğer bir amaç da tarım ürünlerini arttırmaktır. Bu itibarla, sulu tarım işletmeleri 100 dönümden, susuz tarım işletmeleri ise 300 dönümden küçük olamaz. Bu rakamlardan küçük işletmeler tarım ekonomisi yönünden verimli olmadığı gibi, bir çiftçi ailesini de geçindiremez. Tarım toprak mülkiyetinın asgarî sınırı bu rakamlardır. Bu büyüklükten aşağı işletmeler birleştirilecek, asgari 100 veya 300 dönüme çıkartılacaktır. Bu ameliyeyi tarım topraklarının toplulaştırılması adını veriyoruz. Toplulaştırma kadar önemli olan diğer bir tedbir de miras ve satış yoluyla tarım işletmelerinin parçalanmasının, ufalanmasının önüne geçmektedir. Miras kanunlarında yapılacak bir değişiklikle, bu parçalanmalara mani olunacaktır. Miras malları içinde bulunan tarım işletmesi, bağımsız bir miras payı olarak, ailede tarım mesleğini seçmiş en iyi kişiye bırakılacak, diğer mirasçılara hakları para olarak ödenecektir. Böylece tarım ürün ve gelirini düşüren bir engel de ortadan kalkmış olacaktır. Toprak reformunu gerçekleştirecek diğer bir yol da, topraksız veya yeteri kadar toprağı olmayan köylüye toprak vermektir. Tarım Kentleri ve sanayileşme projemiz, köy nüfusunun çok büyük bir kısmını sanayi ve hizmet sektörüne çekeceği için tarım sektöründeki nüfus nispeti azalacaktır. Böylece topraksız veya yeteri kadar toprağı olmayan köylüye verilecek toprak, bölge şartlarına göre sulu arazide 100, susuz arazide 300 dönümden aşağı olmayacaktır.Bugün topraklarımız erozyon (aşınma) dolayısı ile büyük kayıplara uğramaktadır. Ayrıca topraklarımızın ilmi incelenmesi yapılarak en yüksek ekonomik rantabiliteyi sağlayacak Tarım stratejisinin tesbiti lâzımdır.Orman, Hayvancılık ve Tarım nisbetlerinin yerinde ayarlanması, sulama işlerinin akarsu ve göller ile balıkçılık, rejiminin ilmi esaslara göre yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Erozyonu süratle önlemek ve tarımda üretimi kat ve kat fazla arttırmayı sağlayacak ilmi tedbirler, Tarım Reformunun başlıca konularıdır.Toprak dağıtımında, hazine toprakları, kurutulacak bataklık toprakları ve özel mülk topraklarının belirli miktardan yukarı olan kısımları dağıtılacaktır. Tarım sermayesiyle tarım işgücü ne dayanan işletmelerde ise, bölge ve iklim şartlarına göre bir üst sınır tesbit edilerek, bu sınırı aşan kısımlar kamulaştırılacaktır.Dağıtılacak topraklar, bedeli karşılığında kamulaştırılacaktır. Toprak sahibinin elinden fazla toprağı bedelsiz olarak alınamayacaktır. Ödenecek bedel, tüketime değil, üretime kanalize edilecek, bunun için toprak sahiplerine, devletin bugün elinde bulunan dokuma fabrikaları gibi hafif sanayi kuruluşlarının hisse senetleri verilecektir. Yeni sanayi kuruluşlarına da kaydırma olacaktır. Böylece, toprak sahipleri aldıkları paraları, lüks ve ölü yatırımlara değil, üretim sanayiine yatırmış olacaklardır. Toprak dağıtılan köylülere; bu topraklar, taksitlerle bir bedel karşılığında verilecektir.Tarım reformu, ikinci hareket olarak, teknik ve kredi reformunu kapsar. Teknik araç ve gereçlere sahip olamayan, para ve kredi bulunamayan köylüye, toprak dağıtmak kâfi değildir. Bu toprağı işletebilmek için, makine, tohum, gübre ve nihayet paraya ihtiyaç vardır. Tarım işletmeciliğinde gerekli teknik araçlar ve krediler, bir teşkilât eliyle sağlanmalıdır. Bu teşkilât tarım reformunun üçüncü hareketi olan Köy Tarım Kooperatifleridir.Köylülerimiz, kooperatif teşkilâtlar içinde birleştirilecektir. Kooperatife üye olmak zorunlu olacaktır. Bu kooperatiflerde, her üye köylü, toprağının mâliki, emeğinin sahibi olarak kalacaktır. Komünist ülkelerdeki sovhoz ve kolhoz tipi, devlet çiftliklerine veya kollektifçiliklere karşıyız. Bu kooperatifler söz de kooperatiflerdir.Bu kooperatiflerde, köylü toprağın mâliki olmadığı gibi, emeğinin de sahibi değildir. Komünist kooperatiflerde köylü, işçi ve müstahdem durumundadır. Bizim kuracağımız kooperatiflerde mülkiyet ve emek köylüde kalacak sadece zaman, kredi, sermaye, emek ve teknoloji israfını önlemek için ekonomik anlamda büyük kooperatif işletmeler kurulacaktır. Ekonomide büyük üniteli işletmeler daha verimli olurlar. Amaç verimi arttırmak ülkemizi kalkındırmaktır. Biz komünizmin ve kapitalizmin aksine, herkesi mülk sahibi yapmak istediğimiz için tarım kentlerinin bu ekonomik yönü içinde gerçek çiftçi, toprak sahibi olacaktır.

Köy tarım kooperâtifleri, teknik araç ve kredi dağıtımında müessir olacağı gibi, pazarlama görevini de yürütecektir. Her köylü ürününü, buraya satacak, aracı ve tefeciler, emeksiz para kazanan sömürücüler ortadan kalkacaktır.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,92 M - Bugn : 12089

ulkucudunya@ulkucudunya.com